Cumhuriyet Dönemi Din Devlet İlişkisi (original) (raw)

Türkiye’de Cumhuriyet Döneminde Darbeler ve Din

2020

Toplum, karsilikli etki ve tepkiler butunudur. Bu bakimdan dinin, bircok alanla munasebeti bulunmaktadir. Bunlar, din sosyolojisinin ana konulari arasinda yerini almaktadir. Soz konusu munasebetlerden biri de siyasettir. Turkiye baglaminda din-siyaset iliskisini incelemek, Turk toplumunun belli donemlerde kirilma noktasini olusturan darbelerin etraflica bilinmesini gerekli kilmaktadir. Cumhuriyet donemi toplumsal, dini ve siyasi yasaminda darbeler onemli bir yer tutmaktadir. Calisma, bu munasebetin darbe ve din boyutunu ele almaktadir. Cumhuriyet donemi darbe ve darbe girisimlerini analiz edebilmek, donemin sosyal ve din konjonkturunu bilmeyi gerekli kilmaktadir. Esasen Turkiye’deki tum darbeler, dini ve toplumsal hayat uzerinde onemli ve kalici etkiler birakmistir. Darbelerin sosyal ve dini etkisinin disinda siyasi, kulturel, ekonomik, egitimsel vb. bircok farkli boyutta da etkili oldugu bilinmektedir. Ancak incelemenin konusu geregi darbelerin sadece toplumun din boyutundaki etki ...

Turk Devletlerinde Din Devlet Iliskileri (Sunuş)

Akademisyen Kitabevi, 2020

Günümüzde Orta Asya olarak adlandırılan Uluğ Türkistan halklarının İslam’la tanışması esas olarak 7. yüzyıla rastlamaktadır. 8. yüzyıldan itibaren İslam’ın önemli merkezlerinden birisi olan bu mümbit topraklar, İslam medeniyetinin ikinci bir bahar yaşadığı ve aynı zamanda kadim Türkistan’dan Anadolu’ya ve oradan da Balkanlar’a uzanan geniş bir coğrafyada İslam’ın ve tasavvuf düşüncesinin yayılıp gelişmesinin de kaynağıdır. Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular, Harezmşahlar’ın idaresinde, bu coğrafya yüzyıllar boyu ilim ve irfanın merkezi olmuştur.

Gürcistan'da Din-Devlet ilişkileri

Ayça Günkut VURUCU Gürsoy AKÇA İkbâl VURUCU Bu çalışma, eserinin basımını göremeden Hakkın rahmetine kavuşan AYÇA GÜNKUT VURUCU' nun anısına ithaf edilmiştir...

III. Cumhuriyet’te Din Kamu Hizmetinin Kaldırılması, Laiklik

Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 2017

Türkiye Cumhuriyeti'nde laikliğin Fransız laikliğinden örnek alınarak kurulduğu saptaması Kemalist, Atatürkçü, muhafazakar, siyasal İslamcı, liberal, sol liberal hemen her düşünsel ve siyasal çevrede bulunmaktadır. Fransız modelinin örnek olduğu kabulü ile laikliğin kurumsal/örgütsel varoluşu arasında çelişki bulunmaktadır. Fransa'nın örnek alındığını savunanlar, Devlet ile Kilisenin ayrılmış olduğu Fransa'nın laiklik modeline uymayan Diyanet İşleri Başkanlığı karşısında şaşırmakta, bu kurumu bir sapma olarak görmektedir. İmamlara maaş ödeyen bir devlet nasıl laik olabilir sorusu da benzer niteliktedir. Türkiye Cumhuriyeti kurulurken, henüz yirmi yıllık olan Fransız Devlet-Kilise ayrılığı modelinin ya da Devrim sırasındaki kısa ayrılığın örnek alındığı sanısındadırlar. Devrim öncesi laikleşme tarihi bir yana bırakılırsa günümüz Fransız laikliğinin Devrim, Kısa Ayrılık, Konkordato ve Ayrılık aşamalarından geçerek oluşmuştur. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundaki laikleştirici önlemler ve laiklik ilkesinin anayasaya girişi incelenirken genellikle 1789 Devriminin örnek olduğu düşünülmektedir. Devrim Laikliği (1789), Konkordato Laikliği (1801-1905) ve Devlet-Kilise Ayrılığı Laikliği (1905'ten günümüze) laikliğin farklı aşamalarıdır. Türk Laikliği, Devrimin ya da 1905'in Ayrılık Laikliğini değil büyük oranda Konkordato (1801) Laikliğini örnek almıştır. 1801 yılında Napolyon ve Papa bir anlaşma imzalamış, Fransa'da bir din işleri bakanlığı kurulmuş, papazlar kamu görevlisi olmuş, kiliselerin ve din bürokrasisinin giderlerini karşılamak üzere bütçeye para konulmuş, devletçe tanınan dinler sistemine geçilmiş ve din bir kamu hizmeti olmuştur. 1905 yılında çıkarılan bir yasa ile Devlet ile Kilise ayrılmış, din kamu hizmeti özelleştirilmiş, din, örgütlü veya bireysel etkinlik niteliğiyle tapını kavramıyla ve serbestlik ilkesi çerçevesinde düzenlenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti laikliğinin düzenleme biçimi, Konkordato laikliğine benzetilebilir, Diyanet Laikliği olarak adlandırılabilir. Diyanet Laikliğinin Ayrılık Laikliğine evrilmesinin tartışılabilmesi için Fransız laikliğinin yakından tanınması gerekmektedir.

Türkiye’de Din-Devlet İlişkileri Üzerine Bir Değerlendirme (1960-1971)

The Journal of International Scientific Researches, 2023

Din ile siyasal iktidar arasında bulunan ilişkiler, yüzyıllar boyunca toplumsal ve politik yaşamın içerisinde aktif bir rol oynamış ve tarihin çeşitli zamanlarında o dönemin sosyal yapısına göre çeşitli şekillerde oluşmuş ve farklı özellikler barındırmıştır. Din ve devlet arasında bulunan bağlantının ilk dönemlerindeki hali, tarihsel süreçte farklı bölgelerden gelmiş olan birikimler, toplumsal hayatın hem medeniyet hem de kültürel bakımdan yapılarını etkileyip, politik kurumlarının değişime uğramasına yol açmıştır. Devletin yapısı içerisinde gerçekleşen söz konusu köklü değişiklik ve yenilikler, birbirinden farklı idare şekillerinin meydana gelmesine yol açmış, din ve devlet ilişkilerinde çeşitli devlet tipolojilerinin var olmasına neden olmuştur. Bu araştırmanın amacı, 1960 ile 1971 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti'nde din ve devlet ilişkilerinin değerlendirilmesidir. Bu amaç doğrultusunda, literatür araştırması yöntemiyle konuya ilişkin daha öncesinde yapılmış olan araştırmalar ve çalışmalar incelenmiştir.

Antik Dönem Dinler Tarihinde Din-Devlet İlişkileri

Medeniyet Bülteni, 2021

Dinler Tarihinde din- devlet ilişkisi Şang döneminde hanedan tarafından idare edilen bu inanç, karmaşık bir dinî sisteme sahip ve devlet idaresi gelişmiş bir devlet kurbanı ritüeliyle düzenleniyordu. Bu dönemden kalan belgeler, imparatorların sık sık kurban sunmak maksadıyla karar verirken kehanete başvurduklarından hatta kutsal sunular için en uygun günleri belirlemek maksadıyla bir dinî takvime bile sahip olduklarından ve devletin başı olarak onların, ölü asillerin ruhlarıyla devlet işlerindeki en uygun adımları müzakere ettiklerine dair bulgulardan bahsetmektedir. Şang devletinin başındaki imparatorun unvanı da Yüce Tanrı'nın adı gibi Di veya Şang Di idi. 4 MÖ 1122 yılında Çu Hanedanlığı'nda imparatorlar, "Göğün Naibliği" teorisi geliştirmişti. 5 Bu unvan ile Çin imparatoru, gökten aldığı bu irade ve atama (ming) işini geliştirerek ve kehanetler aldığını iddia ederek ilahi hikmete nail olduğunu ve onun iradesine göre siyasi işleri yapan "Göğün hizmetkârı" olduğunu iddia etti. 6