Abdullah Kasay - Öbür Türlü (original) (raw)

Abdullah Kasay - Sosyal Medya ve Kültür

2018

Chris Jenks'in Altkültür adlı eserinde, "Aynı toplum içinde yaşarken bizi birleştiren nedir?" sorusuna esaslı bir cevap aranır. Postmodern çağda, modern toplum biçimine yeniden sınırların çizildiğine ve bu sınırların da kendi karmaşasında imha edildiğine tanık oluyoruz. Elbette bunun topluma yansıması birçok kanaldan, birden fazla yolla oluyor. Bu kanalların biri de elbette, hatta en büyüğü, çoğalarak karşımıza gelen ve canlı bir organizma gibi büyümekte olan sosyal medya ve sosyal medyanın "dünyası"...

Abdullah Kasay - Çocuğun Gözetleme Kültürü

2017

Modernizmin en büyük başarısı olarak, tüketilen bir şeyin yerine hemen bir başkasını koyabilme becerisi gösterilir. Tüketim toplumunun dinamikleri içerisinde de bir takım enstrümanlar gerekir. Bu enstrümanların şu an en somut örneği George Orwell’in 1984 romanında çizdiği korkunç ütopik dünyanın nesnesi olan ekranlardır. Bir zaman öncesine kadar statik biçimde ve tekelden üretilen içeriklerin yansıdığı ekranlar da biçim değiştirmiş ve perdenin arkasına yaş ayrımı yapmaksızın herkesi yerleştirmiştir. 2000’li yıllardan sonra artık herkes “içerik üreticisidir”. Anaakım medyanın tahakkümü yıkılmış ve içerikler sadece tüketilmemekte aynı zamanda üretilmeye de başlanmıştır...

Abdullah Kasay - Gelecek de Ne Getirecek?

2014

Gelecekte ne olacağına dair rüya tabirleri kitaplarında yazanlardan, şiir kitaplarındaki tahminlere uzanalım. Tarihin dâhil edildiği metinler üzerine konuşurken, geçmişle ilgili söylenenlerde ipin ucu kaçsa da “Gelecek ve Diğer Meselelerde” durum farklı. Zira içinde bulunulan evrenden daha öte; bulunulmak istenen, belki de hiç bir zaman yaşanamayacak olandır gelecek. Mesele böyleyken, bunun üzerine şiir üretmek, metin üretmekten de daha güç hale dönüşüyor...

Abdullah Kasay - Son Bir Kez Dokun Bana

2017

Dijital dünyanın en büyük sihri olarak gözüken etkileşim/bildirim; ideolojik modernlikteki toplumun merkezine Tanrı’nın yerine koyulan bilim kadar “yüce” bir mertebeye ulaşmış durumda. Ve bizler belki de, meta ile sürdürülen ilişkilerimizle, gerçeküstü bir dünyada zihinlerimizi bölmeye devam ediyoruz. Fakat yine de biliyoruz ki, sayısal kültürün sözü ya da dili ne kadar tahakküm edici olursa olsun; öykünün kurduğu dünya bir sanatçı duyarlılığı, hassasiyeti taşımaya devam edecektir. Yıpranma payı ise üretilen eserin, sayısal zihinlerdeki “alımlama kapasitesi” kadar olacaktır...

Abdullah Kasay - Gelenekselci Ekol'ün Sanat Anlayışına Bir Bakış

2019

Gelenekselci Ekol (Tradisyonalizm); doğrudan Müslüman ve mühtedi düşünürlerin, birtakım faaliyetler neticesinde ortaya koymuş olduğu çalışmaları kapsamaktadır. Gelenekselci Ekol, özellikle entelektüalist yönü öne çıkan bir ekol olarak seçkin, dar bir çevrede ortaya çıkmış ve daha sonra yine aynı çevrelere hitap edecek şekilde dünyanın birçok ülkesinde takipçiler edinmiştir. Gelenekselci Ekol'ün en önemli özelliği genel olarak içinde bulunduğu Batı medeniyeti ve kültürüne yine Batı içerisinden eleştiriler getirmesidir. Bunu yaparken de ezelî hikmet ve dine dayalı bir perspektif ortaya koyarak, moderniteyi insanlık tarihinin geçici ve arızalı bir safhası olarak görmüşlerdir. Bu düşünce akımının temel tezi; hakikatin bir, ezelî, ebedî ve evrensel olduğu ama farklı form ve biçimlerde de tezahür edebileceğidir.

Abdullah Kasay - Müge İplikçi Öykücülüğüne Özet Bir Bakış

2018

İplikçi’nin Perende’den sonra yayınladığı diğer öykü kitapları olan Columbus’un Kadınları (2000), Arkası Yarın (2001), Transit Yolcular (2002), Kısa Ömürlü Açelyalar (2009), Tezcanlı Hayalet Avcıları (2013) gibi kitaplarında da genel manada benzer temalar ya da temaslar vardır. Öykülerde sıklıkla yer bulan kadın karakterler, öykülerin hâkim cinsiyeti iken nadiren de olsa karşı cins karakterler de yer alır. Bu yetişkin iki cinsin yanında çocuk karakterlere de yer verilmiştir İplikçi öykülerinde...

Abdullah Kasay - Malcolm X’in Hac Yolculuğu

2017

Geçtiğimiz yüzyılda, Amerika siyasi tarihinin şüphesiz en tartışmalı figürlerinden biri Malcolm X. Bir siyah olarak dünyaya gelen ve bu dünyanın içinde birçok mücadele içerisinde bulunan; değişim, dönüşüm ve sarsıcı bir hayatın baş aktörü. Kısa denilebilecek ömrünün virajlı yollarında çok önemli hadiselerin, Müslüman dünyası için de çok anlamlı hâle büründüğü ve uzun yıllar boyunca etkisini yitirmemiş bir isim...

Abdullah Kasay, Ali Bircan, Ebuzer Şamil - Doğu Batı Tartışmaları

2015

Doğu ve Batı, hayata bakış açısından iki farklı uçta duruyor. Doğu toplumları ve aydınları daha ziyade tümdengelimci bir yaklaşıma sahipken, Batı toplumları tümevarımcı bir yaklaşım sergilerler. Bu, doğal olarak onların edebiyat ve felsefelerini etkilemektedir...

Akay, Abdullah

''AKAY, ABDULLAH'', Kayseri Ansiklopedisi, Kayseri Büyükşehir Belediyesi, C.1, s.67, 2015.

Abdullah Kasay, Murat Küçükhemek - Söyleşi: Semih Kaplanoğlu ile Buğday Üzerine

2018

Buğday’ın çıkış noktası, bugünün dünyasındaki bu gerek maddi, gerek manevi çözülüşün; eşyanın, tabiatın, yaratılmışların tümünün birden, aslında bu hayatın içerisindeki durumlarının yaşadığı hâl... Bizlerin içimizde yaşamakta olduğumuz hâl… Biz burada bugünün insanının, modern insanın hayattaki duruşunda problem nedir, neden etrafına, kendine ve diğer insanlara zarar veriyor, bunun sebebi nedir, bu düşünce ile hareket ettik. Bugünün insanı bir yandan teknolojik olarak ilerlediğini, her şeye vakıf olduğunu, bilimsel yönden çok geliştiğini iddia ediyor; öte yandan bu kadar gelişmiş bir “medeniyet” aynı zamanda insanlık tarihinin yaşadığı en büyük acıları, hem tabiata hem diğer insanlara çektiriyor. Bu nedir, bunun altında ne yatar, bu yaman çelişki nereden geliyor? Bu düşünce beni yaklaşık sekiz dokuz yıldır bayağı meşgul ediyordu. Yani bunu anlamaya çalışıyordum. Buradaki insiyak nedir, yani neden böyle oluyor? Çünkü 1789’dan beri, aslında belki biraz daha öncesinden insan odaklı bir uygarlaşma, insan odaklı bir medeniyet tasavvuru, bilim, teknoloji, sanat vs. bütün bunlar, bu şaşaalı düşünce, felsefe, filozoflar gelip de bizi buraya mı getirecekti? Yani geldiğimiz şu hale mi getirecekti? İçimiz bu halde mi duracaktı? Bunu anlamaya çalışıyordum. Tabi ki bilginin çok ayrıştığını, yani bilgi dediğimiz, bilim dediğimiz şeyin parçalanmış bir yapı olduğunu gördüm, zaten bunu herkes de söylüyor. Hikmeti bilgiden çıkardığımız zaman geriye fayda üzerine kurgulanmış, onu üretenin faydası üzerine kurgulanmış, tüketimin faydası ikincilliğe düştüğü bir yapı kalıyor.