HAÇLI SEFERLERĠ DÖNEMĠNDE DĠN DEĞĠġTĠRME VAKALARI (original) (raw)

HAÇLI SEFERLERİ

Haçlı seferleri Doğu ile Batı dünyasının karşı karşıya geldiği siyasi amaçlı askeri bir harekettir. Haçlı orduları birçok milletin bir araya gelerek, Papalar ve din adamları önderliğinde toplandığı askeri kitlelerdir. Haçlı orduları din kardeşlerini kurtarmak için girdikleri mücadelede pek çok kez amaçlarından sapmış, Türk orduları ile mücadele etmiş ve yeri geldiğinde kendi dindaşlarına zulüm etmekten kaçınmamıştır. Haçlı seferlerine her ne kadar dini bir motif işlenmek istense de Haçlı orduları açlık, sefalet, dini baskıdan kurtulma, toprak sahibi olma gibi hedeflerle doğuya yönelmişti. Bu bakımdan çalışma, genel olarak Haçlı seferlerinin nedenleri, sonuçları ve Müslümanlar ile Haçlılar açısından önemini ele almaktadır. Haçlı ittifakının kurulmasının en önemli nedeni olarak Türkleri Anadolu'dan tamamen atmak ve kutsal yerleri ele geçirmek olarak ifade etmek mümkündür. Nitekim Haçlı ordusunun kurulmasında önemli bir rol üstlenen Papa, Haçlı ittifakına katılanlara günahlarının affedileceğini ve başka birçok vaatlerde de bulunmuştur. Papanın bu vaatleri birçok kesim tarafından kabul görmüş ve Haçlı ittifakının oluşması kolaylaşmıştır. Bu bağlamda konuyu daha iyi kavramak için Haçlı seferlerini tek bir konu olarak değerlendirmekten ziyade bu seferleri üç aşamada değerlendirmek gerekmektedir. Bu nedenle ilk olarak Haç kelimesinin anlamı, Haçlı düşüncesinin ortaya çıkışı, Papa'nın faaliyetleri ve bu seferlerin gelişim aşamalarını ana hatlarıyla ele almaya çalışacağız. Bunun ardından bu seferlerin sonucunda Türkler ve Haçlı ordusu açısından önem arz eden gelişmeleri açıklamaya gayret edeceğiz. Bu arada konuyu daha fazla dağıtmamak amacıyla gerçekleşmiş olan seferlerin Türk ve dünya açısından önemine de kısaca değinmeye çalışacağız. * Gümüşhane Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, 2.Sınıf, II. Öğretim,1605042005 ** Gümüşhane Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, 2.Sınıf, II. Öğretim 1605042032 HAÇ NEDİR Haç kelimesi Türkçe 'ye Ermenice 'den geçmiştir. Batı dillerinde Haç karşılığı olarak Latince 'crux' köküne dayanan cross (ing), croix (fr), kreuz (alm) kelimeleri kullanılır. Grekçesi 'Stavros' olup Türkçe 'ye istavroz olarak girmiştir. Grekçe 'de Stavros başlangıçta Homeros'unda kullandığı şekliyle; direk, sivri uçlu kazık, sırık anlamına gelirken daha sonra Haç karşılığı kullanılmıştır. Kelimenin İbranicesi 'Talah,' Arapçası 'Salib', Farsçası da 'Dört çivi' anlamında çerahmıhtır. Son terkip Türkçe 'ye çarmıh olarak geçmiştir ki bu idam şeklidir. 1 HAÇLI DÜŞÜNCESİNİN ORTAYA ÇIKIŞI Haçlı seferleri ile ilgili olarak bilim dünyasının bu konu hakkında üzerinde durduğu önemli bir diğer hususta bu hareketin meydana çıkış nedenidir. Bu hareketin ortaya çıkmasını sağlayan sebepler üzerinde ısrarla durulmasına rağmen Batı dünyasının Haçlı hareketinin asıl nedenini dini unsurlara dayandırdığı görülmektedir. Oysa ki Haçlı düşüncesinin oluşumunda Orta çağ Avrupa toplumunda görülen siyasal, sosyal ve ekonomik nedenlerin de etkili olduğu görülmektedir. Bu hareketin en önemli unsuru olarak ileri sürülen dini nedenler ise tek başına Haçlı seferlerini açıklamakta yetersiz kalmıştır. 2 Çünkü Haçlı seferi düşüncesinin ortaya atıldığı sırada Avrupa'da yıllardan beri süre gelen açlığın, yoksulluğun ve topraksızlığın doğurduğu kargaşa yanında ücretli askerlik anlayışı ve savaşçı bir yayılma hareketi de başlamış bulunuyordu. Bu dönemde Avrupa toplumu üzerinde en büyük etkiye sahip olan kilise ise hem bozulan düzene çare aramakta hem de gittikçe artan kudretini Doğu'ya hâkim olmak hususunda kullanmak arzusundaydı. Bu hareketin başlamasına öncülük eden kilisenin Doğu'ya yapılacak seferler esnasında sağlayacağı faydaları toplum arasında yayarken, dini unsuru ön plana çıkardığı görülmektedir. Bunun bir sonucu olarak kilise Haçlı seferlerine katılanlara günahlarının affını vaat ederken dini unsurdan ise siyasi amacını gerçekleştirmek hususunda faydalanmıştır. Nitekim Haçlıların 'Kutsal toprakları kurtarma' sloganı bu hareketin hedefini açıkça ifade etmekten ziyade perçinlenmek için kullanılmıştır. Zira Kutsal topraklar Hz. Ömer 'in 638 yılında Kudüs'ü fethinden beri Müslümanların hâkimiyetindeydi. Haçlı seferlerinin oluşumunda önemli bir rol oynayan Papa II. Urbanus, Clermont Konsili sırasında 27 Kasım 1095 tarihinde düzenlenen toplantısında din adamlarından ve halktan oluşan kalabalığa hitap ederek onları Haçlı seferine çağırdı. Papa bu toplantı esnasında ayrıca Batı Hristiyanlarına, Doğu'da bulunan din kardeşlerini Türklerin baskı ve zulmünden kurtaracak bir savaşa katılmanın dini açıdan şerefli bir görev olduğunu belirtmiş, bunun yanı sıra Türklerin hakimiyeti altında yaşamanın kabul edilemeyeceğini, onların İstanbul için nasıl bir tehlike teşkil ettiğini ve Doğu Hristiyanlarının Batı'da yer alan kardeşlerinden yardım beklediğini anlattı. Ona göre İspanya'da Müslüman Araplara karşı sürdürülen savaş ile Doğu'da Türklere karşı yapılacak mücadele aynı derecede kutsaldı. 4 Norman kralı Roger'in Sicilya'yı Müslümanlardan alması ve İspanya'daki Müslüman topraklarının Hristiyanlarca zaptı 'reconquista' olarak nitelendirilmekteydi.1085 yılında Toledo'nun Hristiyanların eline geçmesi, bütün Avrupa'da heyecan yaratmıştı. Nitekim yaşanan bu mücadele ortamı kutsal şehir Kudüs'ü Türklerin elinden almak üzere Doğu'ya yönlendirilebilirdi. Urbanus bu konudaki düşüncesini 'Hristiyanları bir yerde Müslümanlardan kurtarıp başka bir yerde onların zulüm ve baskısı altında bırakmak fazilet değildir' sözleriyle ifade etmiştir. Halbuki Müslümanların, İslam ülkelerinde yaşayan Hristiyanlara karşı hoşgörülü davrandığı Batı dünyasında biliniyordu. Durum, Selçukluların bölgeye hâkim olması ile Hristiyanlar aleyhine bozulmamış ve Kudüs'ün VII. yüzyılda Müslümanlarca fethinden sonra buraya yapılan Hac ziyaretleri hiç kesilmemişti; hatta artarak devam etmekteydi. Nitekim bu dönemde gerek Hristiyanlar gerekse Museviler olsun kendi dinlerinin icaplarını yerine getirebiliyorlardı. Kiliseleri açıktı. Kendi mahkemeleri vardı. Kendi dillerini konuşmakta da hür idiler. Durumun bozulması ileri dahi sürülemezdi. O halde Papa'nın sözleri gerçeği ifade etmiyordu, sadece Türklere karşı savaş ilan etmek için bulunmuş bir bahaneydi. Urbanus, Haçlı seferi için çağrıda bulunurken aynı zamanda büyük bir Hac yolculuğu olacağını belirttiği bu sefere katılacak olanların günahlarının affedileceğini, Hacıların şahısları ve malları için kilisenin daha önce hacca gidenlere vermiş olduğu koruma güvencesini tekrarlıyordu. Sonuç olarak Urbanus'un bu çağrısı Batı Hristiyanlarınca büyük bir coşku içerisinde karşılandı. SONUÇ Yakın Doğu'da kurulan Latin hâkimiyeti, bu bölgede yaşayan yerli Hristiyanları, Bizans ve Türk-İslam dünyasını olumsuz yönde etkiledi. Doğu Hristiyanlığına yardım sloganı ile başlayan Haçlı hareketi, Yakın Doğu'nun yerli Hristiyanlarına faydadan çok zarar verdi. Anadolu, Suriye ve Filistin'de yaşayan Hristiyanlar, başlangıçta Haçlıların kendilerini Türk ve Bizans hâkimiyetinden kurtarıp bağımsızlıklarını kazanacaklarını sandılar. Haçlılar, tebaalarını oluşturan yerli Hristiyanlara halifelerden ve Türk idaresinden daha sert davrandılar. Haçlı seferleri başlangıçta Anadolu Türkleri üzerinde de olumsuz etki yarattı ve baskın niteliğinde gelişen saldırılarıyla Türkiye Selçuklu Devletine gerçekten bir darbe vurdu. Krallık kudretinin güçlenmesi yanında Haçlı hareketinin getirdiği canlılık Batı toplumunda yeni bir sosyal sınıf oluşturdu. Netice de Avrupa'da kiliseye duyulan güven azalmıştır ve bu nedenle de Papaya ve din adamlarına olan güven zayıflamıştı. Seferler sırasında birçok senyör ve şövalye ölmüştü bu da Avrupa'da merkezi otoritenin güçlenmesini sağladı. Köylülerin çeşitli haklar elde etmesi orta çağ sınıfsal anlayışının bozulmasını ve feodal yapının çökmesini de beraberinde getirdi. Haçlılarla yaşanan mücadeleler Türk-İslam dünyasını Moğollar karşısında güçsüz bırakmıştı. Bu durum ise Moğolların ilerleyişini engelledi Bu dönemde. Marsilya, Cenova Venedik gibi denizci şehir devletleri güçlendi ve önem kazandı. Papaların ve kralların seferlere mali destek sağlamak için İtalyan bankerlerine başvurmaları bankacılığı geliştirdi Avrupa'da hayat standartları yükseldi. Ticaretle uğraşmaya başlayan şehir halkı zenginleşerek burjuva sınıfını oluşturdular Pusula, barut, kâğıt ve matbaa Avrupa'ya götürüldü ve yaşanan bu gelişmeler Avrupa'da bilim ve teknik alanında gelişmelere yol açtı. Avrupa'da kültür hayatı canlandı. Birçok sanat eseri ve edebi eser Avrupa'ya taşındığı için Avrupa'da Rönesans ve Reform hareketleri ile birlikte Coğrafi Keşiflerin yaşanacağı bir dönem başlamış oldu. Akdeniz'in ticari cazibesi kaybolurken okyanus ticareti önem kazandı. Asya'da ise Haçlı seferlerine karşı birbiriyle mücadele eden Türk devletleri ortak bir savunma harekâtın da birleşti.

HAÇLI SEFERLERİ'NDE KADINLAR

2022

Haçlı Seferleri, 1096-1293 yılları arasında, Batı Avrupa’nın silahlı güçlerinin Papa ekseninde toplanıp harekete geçmesidir.1 Bu hareketin asıl hedefi ise Kudüs’ü Müslümanların elinden almak ve Hristiyanların arasında bir bağlılık oluşturmaktır. Papalık kurumunun buradaki işlevi, devletleri bir araya toplamak ve papalık aracılığı ile köy köy gezerek savaşa katılım oranını arttırmak olmuştur.

SEÇİM BEYANNAMELERİNDE SÜRİYELİ GÖÇMENLERİN ELE ALINIŞI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

TÜRKİYE’DE TOPLUM, YERLEŞİM VE YÖNETİM TARTIŞMALARI, 2019

2011 yılında Suriye iç savaşının baş göstermesinin ardından, Ortadoğu’nun demografik yapısında önemli değişikliklere neden olan Suriyeli göçünden en fazla etkilenen ülkelerden biri de Türkiye olmuştur. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, 2018 yılı Temmuz ayında 3 milyon 546 bin 905 adet kayıt altına alınmış Suriyeli göçmen ülkemizde yaşamını sürdürmektedir. Başta Suriyeli göçmenlerin hukuki statüleri, uyum süreçleri, eğitim ve sağlık sorunları, çalışma hayatı ve güvenlik sorunları olmak üzere birçok konuda akademik çalışmalar yapılmaktadır. Ancak Suriyeli göçmenlerle ilgili ele alınması gereken konulardan biri de krizin siyasi partiler tarafından nasıl görüldüğü ve soruna hangi çözüm önerileri ile yaklaşıldığıdır. Zira Suriyeli göçmenlerin açık kapı politikası ile Türkiye’ye girişini sağlayan, kamplarda ve kentlerde yaşamalarının önünü açan, eğitimlerinden sağlık sorunlarına kadar her türlü imkânı sunan ya da sunması gereken siyasi aktörlerdir. Suriyeli sığınmacıların misafirlikten kalıcılığa doğru gittiği bu süreçte, belirsizliklerin ortadan kaldırılması ve sorunların nihai çözümü elbette siyasi aktörlerin vereceği kararlar neticesinde sağlanacaktır. Bu yüzdendir ki 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinde siyasi partilerin Suriyeli göçmenler konusunda vaatleri büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı, 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçimlerde, seçime katılan siyasi partilerin Suriyeli göçmenler konusunu nasıl değerlendirdiği ve göçmen sorununa yönelik çözüm önerilerini seçim beyannamelerine nasıl yansıttığını ortaya koymaktır. Çalışmanın yöntemi, 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçimler sonucunda mecliste parti grubu kurabilmiş olan partilerin seçim beyannamelerinin incelenmesi ve Suriyeli göçmenlerle ilgili vaatlerinin karşılaştırılması şeklinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmadaki bu sınırlamaya göre seçim beyannamesi incelenmiş olan siyasi partiler Adalet ve Kalkınma Partisi (Ak Parti), Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve İyi Parti’dir.

SEÇİM BEYANNAMELERİNDE SÜRİYELİ GÇÖMENLERİN ELE ALINIŞI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

12. Uluslararası Kamu Yönetimi Sempozyum TÜRKİYE’DE TOPLUM, YERLEŞİM VE YÖNETİM TARTIŞMALAR, 2018

ÖZET 2011 yılında Suriye iç savaşının baş göstermesinin ardından, Ortadoğu'nun demografik yapısında önemli değişikliklere neden olan Suriyeli göçünden en fazla etkilenen ülkelerden biri de Türkiye olmuştur. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre, 2018 yılı temmuz ayında 3 milyon 546 bin 905 adet kayıt altına alınmış Suriyeli göçmen ülkemizde yaşamını sürdürmektedir. Başta Suriyeli göçmenlerin hukuki statüleri, uyum süreçleri, eğitim ve sağlık sorunları, çalışma hayatı ve güvenlik sorunları olmak üzere birçok konuda akademik çalışmalar yapılmaktadır. Ancak Suriyeli göçmenlerle ilgili ele alınması gereken konulardan biri de krizin siyasi partiler tarafından nasıl görüldüğü ve soruna hangi çözüm önerileri ile yaklaşıldığıdır. Zira Suriyeli göçmenlerin açık kapı politikası ile Türkiye'ye girişini sağlayan, kamplarda ve kentlerde yaşamalarının önünü açan, eğitimlerinden sağlık sorunlarına kadar her türlü imkânı sunan ya da sunması gereken siyasi aktörlerdir. Suriyeli sığınmacıların misafirlikten kalıcılığa doğru gittiği bu süreçte, belirsizliklerin ortadan kaldırılması ve sorunların nihai çözümü elbette siyasi aktörlerin vereceği kararlar neticesinde sağlanacaktır. Bu yüzdendir ki 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinde siyasi partilerin Suriyeli göçmenler konusunda vaatleri büyük önem taşımaktadır.

V. HAÇLI SEFERİ VE HAÇLILARIN DİMYAT'I ZAPTI

İlk çağlardan itibaren Mısır'ın önemli limanları arasında yer alan ve yüzyıllar boyunca özellikle de İslam hâkimiyeti altında iken sık sık saldırıya uğrayan Dimyat, 1000'li yıllardan sonra bölgede kalıcı olmak ve hâkimiyet kurmak isteyen Müslümanlar ile Haçlıların mücadele sahası olmuştur. 1218 yılında Dimyat önlerine gelen V. Haçlı Seferi ordularının işini şehirde meydana gelen salgın hastalık kolaylaştırmış ve Haçlılar bu suretle zayıf düşen Müslümanların ellerinden Dimyat'ı alabilmişlerdir.

KOCAELİ SEÇİM ÇEVRESİ SEÇMEN DAVRANIŞLARI BİTİRME TEZİ

12 Eylül 1980 darbesiyle iktidarı ele geçiren askeri yönetim demokrasiyi inkıtaa uğratmıştır. Askeri yönetimin düzenlemelerine göre 1983'te yapılan genel seçimlerle tekrar demokratik düzene geçildi. Ve bu tarihten itibaren 1987, 1991, 1995, 1999, 2002, 2007, 2011, 2015 Haziran ve Kasım aylarında genel seçimler yapıldı. 1983'den bu yana Kocaeli seçim çevresinde siyasal partilerin genel seçimlerde aldıkları oylardaki oynamalar, oyların merkez-sağ ve merkez-sol partiler arasındaki dağılımı ilgi çekici ve anlamlı bir tablo sunmaktadır. Çalışmamızda 1980 darbesinden sonra gerçekleşen genel seçimlerde Türkiye genelinde ve Kocaeli seçim çevresinde oylardaki eğilimler, kaymalar ve seçmen davranışındaki değişmeler değerlendirilmektedir.

ÇEVİRİLERDEN SEÇMELER

Önceki Kitap ve Broşürlerde yer almamış çevirilerden seçmeler: Alfred Uçi, Buharin, Deborin A. M, Eleanor Marx, E. Rakhva, Ho Chi Minh, Harpal Brar, James Connolly, Klara Zetkin, Lenin, N. Krupskaya, Shirokov, Sylvia Panhurst, Troçki', Zëri Popullit,