HASAN DÂNİŞ BEY’İN KERBELÂ MERSİYESİ (original) (raw)
Related papers
KENTSEL YEŞİL ALAN ÖRNEKLERİNDEN KEZER KAMPÜSÜ HOBİ BAHÇELERİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
KENTSEL YEŞİL ALAN ÖRNEKLERİNDEN KEZER KAMPÜSÜ HOBİ BAHÇELERİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME, 2022
İnsanoğlunun kurduğu şehirler, dinamik gelişme gösteren yaşam alanlarıdır. Birçok doğal ve kültürel unsuru bir arada barındıran günümüz şehirleri sanayileşme, göç, hızlı nüfus artışı, yoğun yapılaşma ve çarpık kentleşme sonucu beton yığınları haline gelmişlerdir. Bunun yanında su, hava, gürültü ve toprak kirliği gibi çarpık şehirleşmenin ekolojik etkileri de şehirlerde tüm şiddeti ile kendini hissettirmektedir. Bu etki özellikle şehir içi ve çevresindeki yeşil alanlar üzerinde kendini göstermiş ve doğadan uzaklaşma başlamıştır. Doğallıktan uzaklaşan bu ekosistemlerde nefes alacak alanlara ihtiyaç duyulmuştur. Bu alanlardan biri de hobi bahçeleridir. Hobi bahçeleri şehirlerde eğitsel, ekonomik ve sosyal anlamda doğayı yeniden düzenleme adına rekreasyonel (eğlenme, dinlenme, sosyal ve fiziksel hareketlilik) faaliyetlere olan ihtiyacı karşılamada önemli bir doğal kompozisyon çizmektedir. Şehirsel örüntünün birer katmanı olan hobi bahçeleri, şehirlerin sürdürülebilir gelişmesine katkı sunmakta ve şehrin yaşam kalitesini arttırmada önem taşımaktadırlar. Bu çalışmada Siirt Üniversitesi Kezer Kampüsü‟nde bulunan hobi bahçelerinin özellik ve sorunları nicel yöntemlerle ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda hobi bahçesi kullanıcılarına uygulanan anketler SPSS programı ile çözümlenmiştir. Kullanıcıların cinsiyet yapısı, yaş, eğitim vb. birçok özelliği yanında planlama, kullanıcıların istek ve talepleri üzerinde durulmuştur. Ulaşılan sonuçlar Kezer Kampüsü Hobi Bahçeleri‟nin doğaya duyulan özlemi giderme, tamamen tüketim toplumu haline gelen bireylerin üretim alışkanlığı ve kültürü edinmelerine katkı sunma, günün yorgunluk ve stresini atma, zinde kalma gibi birçok olumlu özelliklerinin olduğunu göstermektedir. Bunun yanında çalışma alanında sulama sıkıntısı, katı atık sorunu, aydınlatma sorunu ve ekipman güvenliği gibi bazı eksikliklerin olduğu görülmektedir. Bu bağlamda Kezer Kampüsü Hobi Bahçeleri‟nin kullanımı ve geliştirilmesine yönelik çeşitli önerilerde bulunulmuştur.
ARA NESİL DÖNEMİNDEN BİR KERBELÂ MERSİYESİ NEVHA-İ DİL
Tekke şairi olan ve Ara Nesil şairleriyle aynı yıllarda eserler veren Ahmed Servet (1845-1895)'in Nevha-i Dil'i kaynaklarda basılmamış bir eser olarak gösterilmektedir. Ancak araştırmalar sonucunda eserin 1311/1893 yılında Kitabçı Kasbar tarafından yayımlandığı tespit edilmiştir. Bu doğrultuda metin, latinize edilmiştir. Bununla birlikte metni çözümlemek ve Kerbelâ Mersiyeleri içerisindeki yeri belirlenmelidir. Bu bağlamda bir tür olarak mersiye incelenerek yapısalcı bir düzlemde tanımlanmıştır. Kerbelâ Mersiyesi'nin tür kavramı ışığında değerlendirilmesi Nevha-i Dil'in anlamlandırılması ve açıklanması konusunda önemlidir, çünkü tür olarak mersiye pek çok biçimi ve biçemi bünyesinde barındırabilir. Biçim ve biçem kavramlarını metin bağlamında değerlendirmek için biçembilimin kavramlarından yararlanılabilir, çünkü biçembilim, metin düzleminde anlatımın biçiminin anlaşılmasında ve anlamlandırılmasında önemli rol oynar. Biçembilimin özellikle önceleme, koşutluk ve yineleme gibi kavramları biçem-anlam ilişkisi bağlamında içeriğin biçiminin anlaşılmasına olanak sağladığı gibi içeriğin işleyişinin ortaya konulmasına yardımcı olur. İçeriğin işleyişinde ise göstergebilimin kavramlarından hareketle metnin içeriği çözümlenmelidir. Göstergebilimsel dörtgen ve anlatı izlencesinden yararlanarak Nevha-i Dil'in göndergeleri ve içeriğin biçimi incelenebilir. Son olarak figüratif dil kullanımları bağlamında betisel ifadeleri ortaya koymak ve Kerbelâ Mersiyesi'nin derin yapısını anlamlandırmak gerekir. Bütün bunlardan hareketle bu çalışmada biçem-anlam bağıntısından hareketle biçembilimin kavramlarından yararlanılarak metnin biçemi ve biçem dâhilinde tür ve türsel ilişki ortaya konulmuştur. İçeriğin işleyişinde ise içeriğin biçimi göstergebilimin kavramlarından yararlanılarak belirlenmiş ve figüratif dil kullanımları incelenmiştir.
HÜSEYİN CEMİL MERİÇ'İN BATI MEDENİYETİ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ
Özet Hüseyin Cemil Meriç; edebiyat, sosyoloji ve düşünce alanında önemli eserler vermiş bir Türk ilim adamıdır. Çocukluğundan itibaren edindiği geniş kültürü ve düşünce kabiliyetiyle birçok alanda ve konuda sentezler yapmıştır. Eserlerinde genellikle Doğu ve Batı toplumlarını her yönden mukayese etmiştir. O, Osmanlı Devleti'ni; kültürel, ahlaki ve eğitim açısından iki döneme ayırmıştır. Birinci dönem, XIX. yüzyıla kadarki Osmanlı Devleti'nin kendi değerleri ve kültürel yapısıyla meydana getirdiği Türk-İslamcı dönem. Bu dönem içerisinde Osmanlı Devleti, Batı'yı belirli alanlarda örnek almış ama kendi değerleriyle bütünleştirerek, millî kimliğini koruyarak bu örnekleri topluma empoze etmeye çalışmıştır. İkinci dönem ise, Batı'yı tamamen her alanda örnek alarak millî kimliğini ve şahsiyetini kaybedecek kadar Batılılaşmaya başladığı dönemdir. Bu Batılılaşma hareketinde aydınların rolü büyüktür. Meriç, Mustafa Kemal'i, Osmanlı Devleti'ni ve dolayısıyla millî değerleri de yok etme isteğinden dolayı eleştirmiştir. Ona göre cumhuriyet rejimi tamamen Batılılaşma yolunda ilerlemek için atılan ilk büyük adımdır. Meriç, Doğu'nun aydınlarını, kendi değerlerinin farkında olmayıp, kendilerini küçük görerek ve bunu gurur meselesi haline getirerek, Batı'nın kültür ve medeniyetini benimseme isteklerinden dolayı eleştirmiştir. Avrupa, diğer milletlerin önce kültür, medeniyet ve düşünce yapılarını sonra da ahlak ve dil yoluyla eğitim yapılarını değiştirmeye çalışarak, kendi değerlerini empoze etmeye çalışmıştır. Cemil Meriç, bu olguyu eleştiren yazarlardan sadece biridir. Ama o, engin kültürü ve düşünceleriyle geçmişten bugüne Batılılaşmanın Türkiye toprakları üzerindeki yayılımını incelemiş ve bu yayılımın Türkiye üzerinde ileride de nasıl etkiler yaratabileceğini sorgulamıştır.
KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI’NDA KARA MUHAREBELERİ
1878 yılına gelindiğinde, sömürge yollarının emniyetini arayan İngiltere, Akdeniz'de bu durumu gerçekleştirecek üs ya da üsler aramaktaydı. Stratejik yönden Doğu Akdeniz'in düğüm noktasını teşkil eden Kıbrıs, İngiltere'nin bölgedeki çıkarlarına en uygun bir üs teşkil etmekteydi. İngiltere bu Ada'yı elde etmeliydi. Bu fırsatı yakalamakta da gecikmedi. Rusya, 1877 yılı başlarından itibaren Avrupa'nın desteğini kaybetmiş olan Osmanlı Devleti'ne 24 Nisan 1877'de savaş ilan etti. Rusya'nın Osmanlı Devleti'ne savaş açması üzerine büyük devletler tarafsızlıklarını ilan etmişlerdi. Yalnızca İngiltere, Rusya'nın harp sebeplerini haklı görmediğini ve Rusya'nın tek başına Balkanlardaki Hıristiyanların durumunu ıslah etmek için silaha sarılmasını protesto etmişti. 42 Osmanlı Devleti, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşında yenilgiye uğrayarak Ayastefanos Antlaşmasını imzalamak zorunda kaldı. 43 Osmanlı Devleti, bu antlaşma ile 1,410.000.000 Ruble harp tazminatının bir kısmına karşılık olmak üzere Ardahan, Kars, Batum ve Bayezit (Karaköse) vilayetleriyle Dobriçe'yi Rusya'ya terk etmeyi kabul etmiştir. 44 Rusya'nın Panslavizm politikası sonucu patlak veren 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşını sona erdiren Ayastefanos Antlaşması ve onu kısmen büyük devletler lehine tadil eden Berlin Kongresi ve antlaşması ve buna bağlı bazı gelişmeler, Osmanlı Devleti'ni olduğu gibi, Kıbrıs'ı da doğrudan etkiledi. 45 Ayastefanos Antlaşmasıyla Rusya'nın elde ettiği askeri ve politik güç, İngiltere'nin Ortadoğu'daki çıkarlarıyla çelişiyordu. Kıbrıs üzerinde hesapları olan İngiltere harekete geçmeye karar verdi. İngiltere, Osmanlı Devleti'ne Ayastefanos Antlaşması'nın çok ağır şartlarında tadilat yapabileceğini vaat etti. Ancak İngiltere'nin Osmanlı Devleti'ni destekleyebilmesi için Akdeniz'de Anadolu'ya yakın bir adanın İngiltere'ye üs olarak verilmesi gerekiyordu. Bu durum bir mektupla Osmanlı Devleti'ne bildirildi. 46 Şurası muhakkak ki, İngiltere, Rus tehlikesini bahane ederek Kıbrıs'ı askeri, ekonomik ve her yönden ele geçirmeye kararlıydı. İngiltere'nin teklifi Osmanlı devlet 141 Birand,
SEYYİD FEVZÎ'NİN MANZUM KERBELA MERSİYESİ: TAZİYE-NÂME
Taziye geleneğinin edebiyata yansıması olan mersiyeler, edebiyatımızdaki belki de en samimî metinler olarak kabul edilir. Özellikle Hz. Hüseyin’in acımasızca katlini anlatan Kerbelâ muhtevalı mersiyeler, bu alanda daha çok ön plana çıkmış ve Alevî, Bektaşî kökenli olsun yahut olmasın, yüzlerce şair tarafından pek çok eser verilmiştir. Bu makalede, daha evvel bilinmeyen bir Kerbelâ mersiyesi ele alınmıştır. Söz konusu manzume, Devlet Arşivleri Başkanlığı, Osmanlı Arşivi, C.MF. 88-4391 yer numarasıyla Seyyid Fevzî adlı/mahlaslı, kim olduğu tam bilinmeyen bir şair adına kayıtlıdır. Rika hattıyla yazılmış olup tek sayfadan ibarettir. H. 1255 / M. 1840 tarihli manzumenin, “Taziye-nâme” başlığı taşıdığı görülmektedir. Mersiye altı bend hâlinde, terkib-i bend nazım şekliyle tertip edilmiş, oldukça sanatlı ve ahenkli bir üslupla yazılmıştır. Çalışmamızda, daha evvel neşredilmemiş 36 beyit hacmindeki bu yeni mersiye, biçim ve muhteva yönünden tahlil edilmiş; ardından Latin harflerine transkripsiyon usulüyle aktarılarak tıpkıbasımına da yer verilmiştir. Bu manzumenin tanıtılması ile Kerbelâ mersiyeleri literatürüne katkı sunmak istenmiştir. Anahtar Kelimeler: Hz. Hüseyin, Kerbela, Mersiye, Taziye-nâme, Metin Neşri.
HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL’İN ŞİİRİNE DİL KULLANIMLARI AÇISINDAN BİR BAKIŞ
Turkish Studies, 2012
Her sanatçı gibi şair de verdiği eserle, yani şiirleriyle ölümsüzlüğü hedefler. Bunu yaparken iki temelden hareket eder: Birincisi “işlediği konu”, ikincisi ise “ele aldığı konuyu işleyiş şeklidir”. Alanında yetkin çalışmalara konu olmuş bu birinci başlığa, yine bu eserlerden faydalanarak çalışmada kısaca değinilecektir. Asıl üzerinde durulacak başlığı ise “Sunuluş” olarak da adlandırılabilecek “konunun ele alınış şekli” oluşturacaktır. Bu çalışmada, dil biliminin ele aldığı anlam olayları içinde benzetme, aktarma, karşıtlama ve alışılmamış bağdaştırmalar gibi konular üzerinden Şair Hasan Hüseyin Korkmazgil’in şiirine dil bilimsel bir bakış getirilmeye çalışılacaktır.
İBN KÂNİ‘ VE HADİS İLMİNDEKİ YERİ
DİN BİLİMLERİ AKADEMİK ARAŞTIRMA DERGİSİ, 2017
Hadisin altın çağı olarak isimlendirilen hicri III. ve IV. yüzyıllarda yaşamış olan İbn Kâni’ başta ed-Dârekutnî olmak üzere çok sayıda öğrenci yetiştirmiştir. Onun "Mu'cemu's-Sahabe" isimli eserinde aktardığı rivayetlerin birçoğu kendisinden sonra gelen alimler tarafından dikkate alınmış ve nakledilmiştir. Fakat sonraki dönem hadisçilerinin onun bu eserini ihmal etmiş olmaları ve kendisi hakkında akademik anlamda yeterli çalışmanın bulunmayışı bizi böylesi bir çalışmaya sevketmiştir. Bu çalışmada İbn Kâni’in hayatı, eserleri ve hadis ilmindeki yeri hakkında bilgi verilmiştir. Özellikle de kendisine yöneltilen cerhlerin tarafsız ve gerçekçi olup olmadığı ortaya konmaya çalışılmıştır.
Atıf/Cite as: Biçakçı, Harun. "Kentsel Devrim yazar Henri Lefebvre (Kitap Değerlendirmesi)-Review of Kentsel Devrim by Henri Lefebvre. Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi-Ondokuz Mayıs University Review of the Faculty of Divinity 44 (Haziran-June 2018): 201-206. İntihal /Plagiarism: Bu kitap değerlendirme yazısı, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi. / This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software.