Aktüre, Z. Haziran 2018. ‘Ani üzerine üç etkinlikten notlar' Kültür Araştırmaları Derneği_Bülten 51: 16-20. (original) (raw)

Aktüre, Z. 2017. ‘Akdeniz’deki antik tiyatrolar ağı: Fernand Braudel’in üç tarihsel zaman düzleminden esinlenen yapısalcı bir yorum’, Arkeolojik Şeyler, der: G. Duru, K. Eren, E. Koparal. Teorik Arkeoloji Grubu (TAG) – Türkiye Toplantısı Bildirileri 2 (2015). İstanbul: Ege Yayınları, s. 153-177.

Avrupa’nın ortak mirasının değerini yükseltme hedefiyle oluşturulan “Avrupa Arkeoloji Planı” kapsamındaki “Avrupa Antik Gösteri Mekânları Ağı” projesinden hareket eden bu yazının ilk bölümünde, Yunan-Roma ikili karşıtlığı üzerinden “ağaç” modeline göre sınıflandırılmalarının Akdeniz havzasındaki antik tiyatro kalıntılarının mimari çeşitliliğini temsildeki yetersizliği saptanmakta ve, “ağaç” modeline alternatif, “ağ” ve “köksap” seçenekleri hatırlatılmaktadır. Fransa’daki antik tiyatrolarda mimari tipoloji farkının içinde bulundukları yerleşimlerin kademesi ile örtüştüğü gözleminden hareketle, tiyatro yapılarının toplumsal/ekonomik/yönetsel “yapılar”ın bir yansıması olduğu önermesi, Fransız tarihçi Fernand Braudel’in, bireyler ve yaratımlarını “yapılar”ın ve hepsinin temelindeki “coğrafi-tarih”in belirlediği savı doğrultusunda geliştirilmektedir. Yazının ikinci bölümünde İspanya, Sicilya ve Yunanistan örnekleri üzerinden tartışılan ana soru, yerleşimlerin coğrafi konumlarının kademelerini, kademelerinin tiyatro yapılarının büyüklüğünü, büyüklüğünün ise tiyatrodaki oturma yerlerinin inşa tekniğini belirleyip belirlemediğidir. Bu sorgulama sonucunda, coğrafi-tarihin tiyatro yapım sürecindeki belirleyiciliği, Yunan tiyatro geleneğine sahip Yunanistan ve Sicilya ile olmayan İspanya’da Roma egemenliği öncesi ve sonrasındaki yerleşim kademelenmesinin “Romalılaş(tır)ma” süreçleri ile dönüşümü sonucu ortaya çıkan “kentler ağı” ile bu ağın düğüm noktalarındaki kentlerin tiyatroları ve tiyatroları yaptıran sıra dışı bireylerin oluşturduğu “istisnalar” üzerinden tartışılmaktadır. Yazının sonunda, istisnalar dâhil tüm örnekleri tiyatronun mimari bir fikir ve yapı türü olarak Akdeniz havzasındaki yayılımını daha iyi anlamaya katkıda bulunacak şekilde bir arada tutacak “köksap” modeline göre bir sınıflandırma önerilmektedir. Anahtar Sözcükler: antik tiyatrolar; tipoloji; yerleşim kademelenmesi; “Romalılaş(tır)ma”; Fransa, İspanya, Sicilya, Yunanistan

Ani Örenyeri Kazısı 2021 Yılı Çalışmaları

42. Kazı Sonuçları Toplantısı, 2023

yılından beri UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde olan Ani, 2863 sayılı kanun kapsamında "ören yeri" statüsündedir. M.Ö. 3000'li yıllara kadar dayanan tarihi geçmişi ile 5000 yıllık bir kent niteliği taşır. Ani, özellikle 961 yılında Bagratunî Hanedanlığı'nın merkezi olması ile şenlenmiş ve 1064 yılındaki Sultan Alparslan liderliğindeki Selçuklu fethiyle birlikte ikinci refah dönemini yaşamıştır. Özellikle bu dönemde inşa edilen cami, mescit, kümbet, saray, çarşı ve konutlar ile Türk-İslâm geleneğinde yeni bir dokuya bürünmüş ve Anadolu Türk mimarisinin de başlangıcını oluşturmuştur.

Asabiyet Bağlamında Yusuf Akçura’nın Üç Tarz-ı Siyaset Makalesinin Değerlendirilmesi

2020

Özet: İbn Haldun nazarında; coğrafya, insan ve devlet, kader dairesi içerisinde değerlendirilir. İnsanın tabii gelişimi gibi devletleri inceleyen İbn Haldun, asabiyet bağlamında çeşitli görüşler ileri sürmüştür. İnsanları bir araya getiren kuvvet olarak asabiyet, devletin kuruluş dönemlerinin baş aktörü iken yıkılış sürecinde etkisini kaybetmiş durumdadır. Devletler yıkılış sürecine girerken, bu hazin sondan kurtulmak veya devletin bekasının devamlılığını sağlamak maksadıyla çeşitli eylemlerde bulunur. Bunlar çeşitli fikir akımları olabileceği gibi siyasi, sosyal, askeri vb. alanlarda da kendini gösterebilir. Bu bağlamda makalesini ele alan Yusuf Akçura, insanları bir arada tutacak fikirler çevresinde Üç Tarz-ı Siyaset'i yazmıştır. İlk kez Akçura'nın makalesinde değinilen Türk milliyetçiliği kavramı, bu makalede de asabiyet dairesinde çıkış yolu/yeni bir başlangıç olarak değerlendirilmiştir.

ÂKİFZÂDE ABDURRAHİM EFENDİ VE "MİR'ÂTÜ'N-NÂZIRÎN"ADLI ESERİ BAĞLAMINDA TASAVVUFÎ GÖRÜŞLERİ / ÂKİFZÂDE ABDURRAHİM EFENDİ FROM AMASYA, AND HİS SUFİC VİEWPOİNTS IN HİS WORK “MİRTÜ’N-NÂZİRÎN”

AMASYA ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ, 2017, SAYI: 9, S. 225-248

Özet: İlk çağlardan beri muhtelif medeniyetlere ev sahipliği yapan Amasya, Anadolu coğrafyası üzerinde yer alan köklü şehirlerden biridir. Amasya'nın tarihî dokusuna bakıldığında, mezkûr kentte çok sayıda ilim, fikir sanat ve devlet adamının yetiştiği anlaşılmaktadır. Bu anlamda Osmanlı Devleti'nde XVIII. yüzyılın sonu ile XIX. yüzyılın başında yaşayan Âkifzâde Abdurrahim Efendi müderrislik, mütefekkirlik ve mutasavvıflık yönü ile Amasya'nın yetiştirdiği önemli şahsiyetlerden biridir. Bu makalede, eserleri ve icrâ ettiği görevleri ile iyi bir ilmî birikime sahip olan Âkifzâde Abdurrahim Efendi ve onun tasavvufa dair kaleme aldığı Mir'âtü'n-nâzırîn adlı eseri tanınmaya çalışılacaktır. Bu amaca yönelik olarak ele alınan makale, giriş ve iki bölümden oluşacaktır. Birinci bölümde Âkifzâde Abdurrahim Efendi'nin hayatı ve eserlerine, ikinci bölümde ise Mir'âtü'n-nâzırîn'deki tasavvufî görüşlerine yer verilecektir. Sonuç kısmında ise konuyla ilgili bir değerlendirme yapılacaktır. Abstract Amasya has hosted several civilizations since ancient times, and is one of the most profound cities located on the Anatolian geographical area. When the historical tissue of Amasya is considered, it is understood that many statesmen, men of letter and men of art were raised in this city throughout history. In this context, Âkifzâde Abdurrahim Efendi, who lived in late XVIII. Century and early XIX. Century in the Ottoman State comes to the forefront as a teacher, thinker, and Sufi raised in the city of Amasya. Âkifzâde Abdurrahim Efendi, who had a good scientific knowledge compilation with his works and duties, and his work "Mir'âtü'n-nâzırîn", which was written by him on Sufism, will be introduced in this study. The article, which will be designed in agreement with this purpose, will consist of an Introduction and two subsequent sections. In the first section, the life and works of Âkifzâde Abdurrahim Efendi will be included, and in the second section, his sufic viewpoints written in Mir'âtü'n-nâzırîn will be included. In the Conclusion section, a general evaluation will be made about the study topic.