DİN EĞİTİMİNDE ÖZYETERLİK-EMPATİ (original) (raw)
Araştırmanın önemi bakımından birincisi, DKAB öğretmen adaylarının öğretmen özyeterlik ve empati düzeyleri arasındaki ilişkinin, uluslararası düzeyde çok az çalışılmış olması (hatta tüm bileşenler bazında hiç çalışılmamış olması), ulusal düzeyde ise hiç çalışılmamış olması, bu çalışmayı önemli ve özgün kılan birinci nedendir. Çünkü uluslararası ve ulusal düzeyde yapılan çalışmaların çoğu öğretmen ve öğretmen adaylarının özyeterlik algıları ya da empati düzeylerini ayrı ayrı belirlemeye yönelik olup, bu iki değişkeni aynı anda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi bağlamında inceleyen çalışmaların olmaması nedeniyle elde edilecek verilerin hem uluslararası hem de ulusal indekslere kayıtlı dergilerde ve kitaplarda yayımlanma potansiyeli bulunmaktadır. Buna ilaveten hem özyeterlik hem de empati hakkında sosyal bilimler alanındaki farklı öğretmenlikler çerçevesinde çalışmalar yapılmış olmasına rağmen, DKAB öğretmen adayları üzerinde ilk yapılacak bir çalışma olduğu için alan yazında bu yöndeki boşluğu dolduracağı düşünülmekte ve böylece çalışmanın özgün değeri ortaya çıkarılmaktadır. İkinci önemli nokta ise, son yıllarda pek çok araştırma, öğrencilerin öğrenmesinde çok önemli bir etkiye sahip olduğunu her zamankinden daha fazla vurgulamaya başlamıştır. Bu sebeple Cross (2009), öğretmenlerin sınıf ortamını düzene koyup öğrencileri öğrenmede örgütlediğini ve öğretilenle öğrenilen üzerinde olağanüstü bir tesire sahip olduğunu ifade etmektedir. Nathan (2003) da, öğretmenlerin bilgi ve inançlarının; öğrencilerin öğrenme süreçlerinin kararlarını vermede ve harekete geçirmede arabulucular olduğunu vurgulamaktadır. Bu bağlamda geleceğin öğretmenleri olan öğretmen adaylarının mesleki başarısını ve verimliliğini etkileyen (Akkan, Y., Öztürk, M. ve Akkan, P. 2017) farklı inançlar içinde özyeterliğine ilişkin inançları da önemlidir. Çünkü öğretmen ya da öğretmen adayını görev anlamında önemli başarılara ulaştırabilecek en önemli etkenlerden biri kendilerini eğitimde yeterli görmeleridir. Bundan dolayı öğretmenlik becerisinin yeterli olduğuna inanmayan bir eğitimcinin, etkili ve verimli olması zordur. Ayrıca Goleman (2009)’nın düşüncesine göre, bir bireyin empati kurabilmesi için öncelikle kendisiyle ilgili farkındalık seviyesinin yüksek olması gerekmektedir. Çünkü farkındalık ve kişinin kendisine ait öz bilinci, empatinin kaynakları arasındadır. Bir başka tabirle bireyin karşısındaki bireyleri anlaması ve hissetmesi için öncelikle kendi düşünce ve duygularının farkında olması, problemli duygu ve düşüncelerine karşı kendi kendine mücadele etmesi gerekir. Dolayısıyla DKAB öğretmen adaylarının da ileride öğrencilerini daha iyi tanıması ve onları anlaması için empati kuracak seviyede kendisiyle ilgili bir farkındalık oluşturması beklenir. Özetlemek gerekirse bu araştırmanın DKAB öğretmen adaylarının özyeterlik algıları ile empati düzeylerini olumlu bir şekilde artırma yönünde katkı sağlayacağı düşünülmektedir.