Yandi Bitti Kul Oldu Urla Eski Tekel Binasinin (Arditi Köşkü) Hazin Öyküsü (original) (raw)

ESKİ EVLERİN RESTORASYONU...ŞİRİNCE (Kırkınca) ÖRNEĞİ

Metin:Sevan Nişanyan - Resimler:Ali Nesin, Özcan Atalay Çoğaltırken kaynak gösterilmesini rica ederiz. Şirince, İzmir'in Selçuk ilçesine bağlı ve Selçuk'a 8 km. mesafede tarihi mimarisi korunmayı başarılmış turistik bir köydür.Özgün adı olan Kırkınca'nın (Κιρκιντζές) efsanevi bir çağda dağlara vuran kırk kişiye atfen verildiği rivayet edilir. Rum telaffuzunda Kirkice, Kirkince ve nihayet Çirkince gibi biçimler alan bu ad, Cumhuriyet'in ilk yıllarında dönemin İzmir valisi Kazım Dirik'in talimatıyla Şirince şeklinde resmileştirilmiştir.19. yüzyılda, özellikle ihracata yönelik incir üretimiyle ünlü, 1800 haneli bir Rum kasabasıydı. 1923'te Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi sonucu Rumların ayrılmasıyla (çoğu Katerini'nin Nea Efesos köyüne yerleşmiştir), Kavala'nın Müştiyan (Moustheni) ve Somokol (Domatia) köylerinden gelen mübadillerle iskân edilmiştir. Köyün evvelce bağcılık, şarap üretimi ve zeytinciliğiğe dayalı olan ekonomisi, bir tütün bölgesinden gelen yeni sakinlerinin elinde bir süre sekteye uğramış, ancak son yıllarda artan turistik önemine paralel olarak, bu sektörler yeniden gelişmeye başlamıştır. Bağcılık ve zeytinciliğin yanısıra, şeftali, incir, elma, ceviz yetiştirilir. 1950'li yıllarda 2000-3000 civarında iken sonradan 700'e kadar düşen köy nüfusu, 1990'lı yıllardan itibaren turizmin gelişmesiyle birlikte tekrar yükseliş eğilimi içine girmiştir. Köyde halen bazı Rum evleri pansiyon olarak hizmet vermektedir.Şirince'de imal edilen ve pazarlanan değişik şarap türleri Türkiye çapında ün kazanmıştır.Köy içinde harap durumda olan iki Rum kilisesi bulunmaktadır.

Geleneksel Tunceli̇ Evleri̇nde Kirlangiç (Tütekli̇kli̇) Örtülü Bi̇r Konut Örneği̇

2019

Traditional house types in different geographical regions of Anatolia were formed by structural aspects shaped by climatic factors, constructive materials, and lifestyles due to belief systems and traditions. For this reason, traditional residential architects are in material culture properties the first to be referred to for the understanding of local cultures. It has a long history in terms of construction techniques kirlangic (tuteklikli) cover in the east of Anatolia to research the different types of houses, is gaining importance in this context. This study is about a traditional house architecture with a kirlangic (tuteklikli) covered in the village of Yasaroglu (Goman) where is found 30 km east of Mazgirt district of Tunceli province. In terms of incorporating a tandoori house featured with a kirlangic, the house reflects a different architectural concept within the traditional house architecture in Tunceli. In Tunceli, the fact that such house samples are not subject to any ...

Pisidia Antiokheiası Men Kutsal Alanı Hazine Binaları (THESAUROI)

m yüksekliğindeki Gemen Dağı'nın tepesindedir. Binalar, tapınağın kuzeydoğu köşesinde doğuya doğru yan yana sıralanmıştır. Alanda 2017 yılında başlatılan kazılar 2018 yılında tamamlanmış ve yedi tane bina açığa çıkarılmıştır. Yapıların içerisinde en son evrede konulmuş olan seramik, cam, pişmiş toprak, kemik, fildişi, kireçtaşı ve mermerden yapılmış eserler ile bronz ve gümüş sikkeler insitu olarak bulunmuştur. Birbirinin aynısı, girişleri güneyde templum in antis planlı yapılar, 3,30x4 m ölçülerinde, korunmuş duvar yükseklikleri yaklaşık 1,5-2 metre arasındadır. Binaların, daha geniş olan kuzey duvarları yaklaşık 1 m genişliğindeyken diğer duvarları ortalama 70 cm kalınlığındadır. Yapılardan 1, 5 ve 6 numaralı olanların kuzey duvarının önüne yaklaşık 1 m yüksekliğinde bir seki yapılmış ve kült objeleri bu sekinin üzerine ve önüne yerleştirilmişken, diğerlerinde bir seki yoktur. Son kullanım evresi son pagan İmparator Julianus döneminde olan binaların en erken evreleri hakkında yeterince arkeolojik ve epigrafik veri bulunamamıştır.

Iğdır’da Bir Orta Tunç Çağı Kompleksi Aşağı Erhacı Yerleşimi ve Kalesi

Orta Tunç Çağı, merkezi Orta Aras Havzası (Ermenistan, Nahçıvan, Kuzeybatı İran, Kars, Iğdır, Doğubayazıt) olan Aras Boyalıları Kültürü’nün ortaya çıktığı dönemdir. MÖ II. Binyılın başlarında Kura-Aras Kültürü’nün çözülmeye başlanmasıyla ortaya çıkan bu kültür, Gürcistan’dan Kuzeybatı İran’a kadar yayılmıştır. Nahçıvan, Ermenistan ve Kuzeybatı İran’ın aksine Anadolu coğrafyasında bu kültüre ait yerleşim yerinin olmayışı kültürün tanımlanması açısından büyük sıkıntıyı beraberinde getirmiştir. Bu yüzden kültür, yayla kültürü, göçebe, mobil pastoral gibi kavramlarla açıklanmaya çalışılmıştır. Bu sorunlara ışık tutmak adına 2016 yılında, Ağrı-Iğdır OrtaSon Tunç Çağı, Aras Boyalıları Kültürü isimli yüzey araştırmasına başladık. 2016 yılında keşif amaçlı sürdürdüğümüz yüzey araştırmamız 2017 yılında sonuçlarını vermeye başlamıştır. Iğdır’ın 5 km. güneyinde ve Aşağı Erhacı Köyü’nün 500 m güneyinde bulunan Kızıltepeler mevkiinde sürdürdüğümüz araştırmalar, kültür açısından birçok bilgi sunmuştur. Kayalık tepenin güney eteğinde Türkiye’deki ilk Aras Boyalıları Kültürü yerleşmesinin izlerine ulaşılmıştır.

Selanik Atatürk Evi’nin Müzeleşme Öyküsü

TAÇ Mimarlık Arkeoloji Kültür Sanat Dergisi, 2019

Mutlak kesin olan tek şey gelecektir, çünkü geçmiş durmaksızın değişir." Sırp Atasözü İNSANLARIN içinde doğduğu evler, kaderlerinin de ilk tanıklarıdır. Bu tanıklık, yapısal ömürlerinin içinde yaşayanlarla mukayese edilemeyecek uzunluktaki vadeleri nispetinde devam edegelmişse, tarihin seyri el verdiği ölçüde, onlara kullanıcılarının hatıralarını yaşatmak gibi bir misyon verilmesini de beraberinde getirebilmektedir. Bir kişiliğin tarihe geçme sebepleri ile onun doğup yaşadığı evi kullanma biçimi arasındaki ilişki geçirimsizdir. Ancak tarihi bir kişiliğe atfedilen yorumların çeşitliliği ve zamanın ruhuna bağlı olarak değişimi, doğup büyüdüğü mekânın kadim dinginliğine sırf arz ettiği yapısal ömrü nedeniyle bile mağlup olacaktır. Mekanın kuşatıcı ve sınırlayıcı tavrı, onu kullanmış olanla kullanıcıyı merak eden arasında alternatifsiz bir köprü kuracaktır.

1939 DEPREMİ SONRASI ERZİNCAN YENİŞEHİR ALANINDA YAPILAN BİR HEYKEL: İNÖNÜ ANITI

ULUSLARARASI ERZİNCAN TARİHİ SEMPOZYUMU, 2019

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni siyasi, sosyal ve ekonomik olarak en çok etkileyen ilk ve en önemli deprem, 1939 depremidir. 27 Aralık 1939’da meydana gelen deprem, Erzincan başta olmak üzere 400 km. uzunlukta ve 200 km genişlikte bir bölgeyi etkisini altına almış, pek çok can ve mal kaybına yol açmıştır. Bir yandan deprem sonrası “Yasak Şehir”, “Muvakkat Şehir” ve “Yenişehir” olarak adlandırılan üç sahaya bölünmüş olan Erzincan’da imar faaliyetleri devam ederken diğer yandan İl Genel Meclisi tarafından yeni Erzincan’ın Cumhuriyet Meydanı’na bir anıt konulması için çalışmalara hız verilmiştir. Bu çalışmada, 1939 depreminin neden olduğu dönemin siyasi, ekonomik ve sosyokültürel şartları içerisinde yapılan İnönü Anıtı’nın öyküsü ele alınmıştır. Çalışmada, anıt heykel çalışmalarının Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte yeni sistemin kalabalık kitleleri etkileyen ve iktidarın gücünü temsil eden bir unsur olmakla birlikte anıtın, Erzincan’a özgü dönemsel şartların etkisi ve sonuçları üzerinde durulmuştur. Anıtın yapılış amacı, anıtla verilmek istenen mesaj, anıtın toplum üzerindeki etkileri ve anıta yönelik yapılan eleştiriler çalışmada ele alınan başlıca hususlardır. Anahtar Kelimeler: 1939 Depremi, İnönü Anıtı, Erzincan.

YÜKSEK EĞİTİMLİ, EV HANIMI ANNELERİN ULUSLARARASI GÖÇÜ: BİRLEŞİK KRALLIK ÖRNEĞİ

2021

Bu doktora tezinin amacı yüksek eğitimli olup, eşlerinin işi nedeniyle Birleşik Krallık’a göç etmiş ve bu nedenle işinden ayrılmış, en az bir çocuklu annelerin tecrübelerini öğrenmektir. Çalışma göçmen, yüksek eğitimli, profesyonel Türk kadınlarının Birleşik Krallık’ta karşılaşabilecekleri engelleri araştırmaktadır. Göçmenler ile ilgili mevcut çalışmaların çoğu nicel yöntemler kullanılarak elde edilen istatistiksel veri setlerine dayanmaktadır. Ayrıntılı vaka çalışmalarına nadir rastlanmaktadır. Bu konuyu irdelemek için araştırma kriterlerine uyan yirmi Türk katılımcı ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirildi. Bu bulguları ilgili uluslararası göç teorileriyle bütünleştiren araştırmacı, ileri kariyer başarısı olan bu yüksek eğitimli Türk kadınlarının geleneksel toplumsal cinsiyet rolleri döngüsünü kırmayı başaramadıklarını, sadece çocuk bakımı sorumluluklarını üstlenmekle kalmayıp aynı zamanda uyumlu bir aile ortamını sürdürebilmek için eşlerinin kariyerine mümkün olan her şekilde yardımcı olduklarını ortaya koymaktadır. Eşleriyle Birleşik Krallık’a taşınmanın bu kadınların kariyer başarısında, mali ve sosyal statülerinde kaçınılmaz olarak bir gerileme ile sonuçlandığını göstermektedir.