TÜRKİYE'DE BÖLGESEL KALKINMA POLİTİKALARINDA DEĞİŞİM VE KALKINMA AJANSLARI TRANSFORMATION IN REGIONAL DEVELOPMENT POLICIES AND REGIONAL DEVELOPMENT AGENCIES IN TURKEY (original) (raw)
Related papers
ÖZ 1950'lerle birlikte başlayan ve giderek artan bölgesel eşitsizlikler halen ekonomilerin çözmek zorunda kaldığı ciddi sorunların başında gelmektedir. Bu sorunla mücadele eden ekonomilerin kullandığı temel politika araçlarından biri de kamu eliyle yürütülen teşvik programlarıdır. Dünya genelinde ülke ekonomilerinin giderek daha liberalleşmesine karşın kalkınma politikalarında kamusal teşviklerden vazgeçmemesi bir dilemma gibi görülebilir. Finansal liberalizasyonu destekleyen ve aynı zamanda kalkınma politikalarında da belirleyici role sahip olan uluslararası kuruluşlar bölgesel eşitsizliklerin giderilmesi için önemli miktarda fonlar ayırmaktadır. Bu bağlamda bölgesel kalkınmanın sağlanması ve bölgelerarası eşitsizliklerin giderilmesinde kamusal teşvikler büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada Türkiye'de kamu yatırım teşviklerinin bölge düzeyindeki etkileri araştırılmıştır. 26 Düzey 2 bölgesinde 2017 yılı verileri kullanılarak yatırım teşviklerinin istihdam üzerindeki etkileri saptanmıştır. Etkinlik ölçümünde iki girdi (kamu yatırım tahsis ve teşvik belgeli sabit yatırım tutarı) ve bir çıktı (teşvik belgesiyle yaratılan istihdam) Veri Zarflama Analizi ile hesaplanarak bölgeler etkinlik düzeyleri bakımından sıralanmıştır. Anahtar Kelimeler : Veri Zarflama Analizi, Yatırım Teşvikleri, Bölgesel Kalkınma, Regional disparities, which started with the 1950s, are still one of the serious problems that economies have to solve. One of the main policy tools used by the economies struggling with this problem is the publicly funded incentive programs. Although the economies of the countries around the world are becoming more liberalized, it can be seen as a dilemma that they do not give up public incentives in development policies. International institutions that support financial liberalization and have a decisive role in development policies also allocate significant funds to eliminate regional inequalities. In this context, public incentives are crucial for achieving regional development and eliminating interregional inequalities. This study investigated the effects on the level of public investment incentives in Turkey. The effects of investment incentives on employment were determined by using 2017 data in 26 Level 2 regions. Two inputs (fixed investment amount with public investment allocation and incentive certificate) and an output (employment created with incentive certificate) were calculated by using Data Envelopment Analysis and the regions were listed in terms of efficiency levels. Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi, Meslek Yüksekokulu, Pazarlama ve Reklamcılık Bölümü, aysegulbaykul@isparta.edu.tr.,
ÖZET: Ülkemizde, AB müktesebatına uyum çalışmaları ile birlikte 8. Beş Yıllık Kalkınma Planında kavramsal altyapısı oluşturulan, 9. Beş Yıllık Kalkınma Planını sürecinde, uygulamaları hayata geçirilmekte olan yeni bir bölgesel kalkınma yaklaşımının benimsendiğini görmekteyiz. Yeni bölgesel kalkınma yaklaşımı kapsamında Avrupa Birliği ile uyumlu olarak İstatistiksel Bölge Birimleri Sınıflandırması (İBBS), Kalkınma Ajanslarının (KA) kurulması ve yeni teşvik sisteminin oluşturulması gibi bir dizi uygulamaların hayata geçirilmiştir. Bu çalışmada ilk olarak yeni bölgesel kalkınma yaklaşımı üzerinde durulmuştur. Çalışmanın ilerleyen bölümlerinde ülkemizde faaliyetlerini sürdürmekte olan 25 adet kalkınma ajansının göreli etkinlikleri veri zarflama analizi (VZA) kullanılarak değerlendirilmiştir. 2010 yılında projeler için bütçe ödeneği öngörülmemiş olan Güney Marmara Kalkınma Ajansı analizden çıkartılmıştır. Yapılan analizler sonucunda etkinlik sıralamasında ilk üç içinde yer alan kalkınma ajansları sırasıyla İstanbul Kalkınma Ajansı, Trakya Kalkınma Ajansı ve Zafer Kalkınma Ajansıdır.
BÖLGESEL POLİTİKALARIN KALKINMA PLANLARINDAKİ YERİ VE ZAMANA BAĞLI DÖNÜŞÜMÜ
VİZYONER DERGİSİ, 2018
Cumhuriyetin ilk yıllarında kamu kaynaklarının ve sanayi yatırımlarının dağıtılması amacıyla düzenlenen sanayi planları, Devlet Planlama Teşkilatı'nın kurulması ile boyut değiştirmiştir. Sosyal, ekonomik ve kültürel bir kalkınma amaçlayan bu planlarda bölgesel politikalar da artan bir öneme sahip olmuştur. Nitekim bölgeler arasındaki dengesizliğin giderilmesine yönelik uygulanan politikalarda da özellikle küreselleşme-yerelleşme eğilimlerine bağlı olarak bölge kavramına ve bölgesel politikalara bakış açısında da değişiklikler meydana gelmiştir. Bu bağlamda çalışmada; meydana gelen bu değişikliklerin kalkınma planlarına ne ölçüde yansıdığı ele alınmakta ve Türkiye'de 1960'larla beraber başlayan Planlı Kalkınma Döneminde uygulanan bölgesel politikaların dönüşümünü göstermek amaçlanmaktadır. Bölge kavramındaki meydana gelen değişimi gösterebilmek adına Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planından başlayarak Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planına kadar hazırlanan planlarda yer alan bölge, bölgesel gelişme ve bölgesel kalkınma kavramlarındaki yaşanan değişim çalışmada incelenmiştir. Çalışma sonucunda; planlı dönem öncesinde etkin bir şekilde uygulanamayan bölgesel kalkınma politikalarının planlı dönem sonrasında daha çok önemsendiği ve bu hususun kalkınma planlarına etkin bir şekilde yansıdığı görülmüştür.
BÖLGESEL KALKINMA KAVRAM, KURAM VE POLİTİKALARINDA YAŞANAN DEĞİŞİMLER
KENTSEL ARAŞTIRMALAR SEMPOZYUMU, 2004
Geçmişten günümüze kadar bölgesel gelişme konusunda ortaya çıkan kavramsal değişimleri, ortaya atılan yeni kuram ve politikaları ve bunların uygulamaya yansımalarını tanımlayarak, tüm bu gelişmeleri irdelemeye çalışan bu makalede, aşağıdaki beş soruya yanıt aranmaktadır.
Öz Ekonomik kalkınmanın bir parçası olarak değerlendirilen bölgesel kalkınma, aynı zamanda toplumsal adaletin sağlanmasında da önemli araçlardan biridir. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası, savaşın neden olduğu toplumsal yıkımların giderilmesinde önemli bir rol üstlenmiştir. Gerçekte bölgesel kalkınma anlayışı, Keynesyen müdahaleci ekonomi anlayışından ayrı düşünülmemektedir. Günümüzde gelişmekte olan ülkeler kadar gelişmiş ülkelerde de bölgesel kalkınma politikalarının uygulanmakta olduğu görülmektedir. Türkiye'de de bölgesel kalkınma farklarını gidermeye yönelik pek çok politika, özellikle planlı kalkınma döneminin başından itibaren hayata geçirilmiştir. Fakat bugüne kadar istenilen başarının elde edildiğini söylemek güçtür. Bölgesel gelişmenin sağlanmasına yönelik olarak, 2006 yılından itibaren kalkınma ajanslarının kurulmasına karar verilmiştir. Kalkınma ajansları sayesinde bölge dinamiklerinin ön plana çıkarılması ve bu suretle de bölgesel kalkınmanın sağlanması beklenmektedir. Bu çalışmada İzmir Kalkınma Ajansının uyguladığı mali destek programları incelenmiştir. Mali Destek Programı ile yapılan desteklemeler sonucunda istihdam artışı sağlandığı ve üretim ve üretim kapasitesinde olumlu değişimler yaşandığı tespit edilmiştir.
BÖLGESEL GELİŞMENİN YÖNETİŞİM ÇERÇEVESİNDE KURUMLAŞMASI: KALKINMA AJANSLARI
KALKINMA AJANSLARI, 2010
EDİTÖRLER Yrd. Doç. Dr. Birol AKGÜL Doç. Dr. Nısfet UZAY 2010 ii © 2010 Ekin Yayınevi Tüm hakları mahfuzdur. Bu kitabın tamamı ya da bir kısmı 5846 Sayılı Yasa'nın hükümlerine göre, kitabı yayınlayan yayınevinin izni olmaksızın elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılamaz, özetlenemez, yayınlanamaz, depolanamaz.
TÜRKİYE’DEKİ BÖLGESEL KALKINMA AJANSLARINA ALTERNATİF BİR MODEL: ÇOKLU TİP İL KALKINMA AJANSLARI
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Öz Türkiye'de bölgesel kalkınma ajansları, AB'nin bölgesel politikasına uyum sağlanabilmesini temin maksadıyla AB kurumlarının tavsiyesi üzerine AB ile tam üyelik müzakereleri sürecinde kurulmuştur. Bu bölgesel kalkınma ajansları ülkedeki bölgesel eşitsizlikleri yerelde ve yerinde azaltarak ülkenin tümünün mümkün olduğunca homojen bir şekilde kalkınabilmesi için yeterli bir kapasitenin geliştirilebilmesine katkı sağlama amacıyla oluşturulmuştur. Bu kalkınma ajansları toplamda 26 olup, 23 kalkınma ajansı birden fazla ili kapsarken, sadece İstanbul, Ankara ve İzmir illeri bir ajans tarafından temsil edilmektedir. Tek tip yönetişim modeliyle kurulan bu ajanslar 10 yılı aşkın bir süredir faaliyetlerini sürdürmektedirler. Ancak ülke genelinde tek tip örgütlenen bu yapıların her bölgenin farklı dinamiklerini harekete geçirerek bölgesel eşitsizliğin giderilmesinde hedeflenen başarıyı tam olarak yerine getiremeyeceği görülmeye başlanılmıştır. Bu çalışmada bu yetersizliğin olası nedenleri ve bu ajansların yönetişim yaklaşımına uygunluğu irdelenmiştir. Bunun yanında daha dar bir alanı kapsayan il ölçeğinde çoklu tip kalkınma ajansları modeli bir öneri olarak ifade edilmiş ve değerlendirilmiştir. Bu kapsamda her kente özgü bu ajans kurgusunun yereldeki ekonomik dinamikleri harekete geçirerek yerinde kalkınmayı sağlamada daha iyi model olabileceği üzerine durulmuştur. Abstract Regional development agencies in Turkey were founded in the process of full membership negotiations with the EU on the advice of the relevant EU institutions to meet the need of compliance with the EU's regional policy. These regional development agencies were established in order to develop a sufficient capacity that can contribute to the homogeneous development of the entire country by reducing regional inequalities in the country locally and on site. These development agencies are 26 in total and 23 agencies cover more than one province, while only Istanbul, Ankara and Izmir provinces are represented by one agency. Established with a uniform governance model, these agencies have been operating for more than 10 years. However, it is thought that these structures, which are organized uniformly throughout the country, will not be able to fulfil the targeted success properly in eliminating regional inequality. In this study, the possible causes of this inadequacy and the compliance of these agencies with the governance approach are examined. In addition, the model of multi-type development agencies at provincial scale covering a narrower area has been expressed and evaluated as a proposal. In this context, it was emphasized that this agency setup specific to each city could be a better model in providing on-site development by activating the local economic dynamics.