TÜRKİYE'DE GÖÇMEN ÇOCUKLARIN PROFİLİ, SOSYAL POLİTİKA VE SOSYAL HİZMET ÖNERİLERİ- HIZLI DEĞERLENDİRME ARAŞTIRMASI (original) (raw)
Related papers
SOSYAL POLİTİKA ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE'DE DEZAVANTAJLI BİR GRUP OLARAK ÇOCUK İŞÇİLER GERÇEĞİ
Kökeni tarihin ilk dönemlerine kadar dayanan çocuk işçiliği, serbest piyasa ekonomisinin kente göçen işsizler ordusunun yarattığı emek piyasasında işsiz sayısının artması ve işyeri sahiplerinin ucuz iş gücü arayışı sebebiyle “eve ekmek götürmek” çocukların da görevi haline gelerek kronikleşmiş bir insan hakları sorununu oluşturmuştur. Günümüzde tüm dünya ülkeleri de dâhil olmak üzere Türkiye’de de olumsuz çalışma koşulları ve tehlikeler dolayısıyla çocuk işçiliği yasaklanmış olsa da hala devam etmektedir. Nitel araştırma modelinin benimsendiği bu alan çalışmasının verileri, yarı yapılandırılmış sorulardan oluşan bir akış formunun kullanıldığı görüşmeler ile toplanmıştır. Araştırma İstanbul’da okul dışında ek olarak farklı işlerde çalışan 6 çocuk işçiyle gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmada, işçi olarak çalışan çocukların aile yaşamı, çalışma koşulları ve çalışma ortamı içerisindeki ilişki biçimi ortaya konulmuştur. Çocuk işçi olarak çalışan öğrencilerin gündelik yaşamlarını nasıl etkilediği, bu süreçte hangi faktörlerden etkilendiği gibi temel sorulara cevaplar aranmıştır. Bu doğrultuda eğitimine devam eden çocuk işçilerin yaşadıkları sorunları belirleyerek, yararlanılan fenomenolojik yöntemle çocuk işçilerin sorunlarını keşfetme, anlama çabası içinde olmak araştırmanın odak noktasını oluşturmuştur. Araştırma sonuçları değerlendirilerek, toplumun dezavantajlı gruplarından biri olan çocuk işgücünün önlenmesi hususunda yapılması gerekenlere ve çözüm önerilerine yer verilmiştir. Anahtar Sözcükler: Sosyal Politika, Çocuk İşçiler, Çalışan Öğrenci, İstihdam
ÖZ Sosyal hizmet, birey, grup ve toplulukların refahını arttırmak ve sosyal adaleti ilerletmek için çaba gösteren bir disiplin ve meslektir. Destekleyici, koruyucu, önleyici, tedavi edici ve geliştirici işlevleri bulunan sosyal hizmet birey, grup ve toplumların iyilik hallerinin mümkün olan en yüksek düzeye gelmesi için temel değerler çerçevesinde çalışır. Bu makalede, sosyal hizmet disiplini açısından göç eden Suriyeli bireylerin mesleki eğitimleri ve istihdamları yasal ve sosyal boyutları ile ele alınmıştır. Göç edenler açısından mesleki eğitim ve istihdam olanaklarıa ilişkin güncel durum ortaya konmaya çalışılmıştır. Ayrıca, İzmir ilinde gerçekleştirilen Suriyeli bireylerin mesleki eğitimi ve istihdamı konulu bir proje sosyal hizmet saha örneği boyutu olması nedeniyle ele alınmıştır. Bu proje toplumla sosyal hizmet perspektifinde ele alınmış, proje süreci ve sonuçlarına yer verilmiş ve projeye toplum incelemesi, toplumla ilişkiler, planlama, örgütleme, eşgüdüm ve eğitim başlıkları çerçevesinde ayrıntılı olarak yer verilmiştir.
ÇOCUĞUN İYİ OLMA HÂLİNİN GELİŞMESİNDE SOSYOEKONOMİK VE YÖNETSEL POLİTİKALAR: FİNLANDİYA ÖRNEĞİ
Akademik İncelemeler Dergisi, 2021
Son yıllarda, çocuğun iyi olma hâline odaklanan politikaların daha bütüncül bir yaklaşımla ele alındığı görülmektedir. Bunun sebebi sadece eğitim, sağlık ya da maddi yaşam koşullarına vurgu yapan sosyal refah politikalarını uygulamanın tek başına yeterli olamayacağıdır. Çünkü çocuğun iyi olma hâli çocukların bugünkü yaşamları yanında geleceklerine ilişkin durumu da içine almaktadır. Dolayısıyla, politika yapıcıların tek taraflı bir iradenin sonucu olarak uyguladığı politikalar, beşerî ve maddi kaynaklardan yeterince faydalanılamamasına yol açacaktır. Çocuğun iyi olma hâli, doğru politikaların ve yeterli düzeyde kaynak kullanımının sonucunda gençler ve yetişkinler için olumlu dışsallıklar ortaya çıkarmaktadır. Bunun için çocuklara yönelik gerek toplumsal gerekse ekonomik açıdan birtakım amaçların yönlendirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Finlandiya, çocukların nesnel yaşam koşullarının ve öznel değerlendirmelerinin gelişimini olumlu yönde etkileyen yaklaşımlara sahiptir. Eğitim, sağlık, sosyal refah hizmetleri gibi temel alanlarda çocuklara yönelik uygulanan politikalar, kamunun belirleyiciliğinin başarısını ortaya koymaktadır. Temel kamu hizmetlerine ilişkin uygulanan politikalar yanında çocukların kendilerini ifade edebilmelerine imkân tanınmaktadır. Çalışma, sosyal refah hizmetleri ve yönetsel politikalar üzerinden Finlandiya’da çocuğun iyi olma hâline odaklanmaktadır. Bu bağlamda, çocuklar için daha kaliteli bir yaşamın oluşturulması sürecinde devletin üzerine düşen sorumluluğun önemi irdelenmektedir.
SOSYAL HİZMETLER BAĞLAMINDA ÇOCUKLARIN KORUNMASI: ÇOCUK HİZMETLERİNİN İNCELENMESİ
Conference: 3. Uluslararası Sosyoloji ve Ekonomi KongresiAt: Malatya, 2019
Sosyal hizmetler en genel anlamda bir toplumda korunmaya muhtaç kesimlere yönelik çeşitli türden yardımların sağlanması ve düzenlenmesi olarak tanımlanabilir. Bu yardımlar genellikle mal ve para cinsinden veya her ikisini de içeren her türlü tedbir şeklindedir. Toplumda en çok korunması gereken kesimleri kuşkusuz yardıma muhtaç yaşlılar, kadınlar, çocuklar ve diğer çaresiz konumdaki bireyler oluşturmaktadır. Çocukların diğer kesimlerden farklı olarak sezgin ve reşit olmamalarından kaynaklanan bir üstünlüğü bulunmaktadır. Zaten çocuğun mevzuatta 18 yaşını doldurmamış bir kişi sayılması, yardıma muhtaç ve dezavantajlı gruplara göre daha çok korunmalarını gerektirmektedir. Türkiye'de kimsesiz ve yardıma muhtaç çocukların korunmasına yönelik çok sayıda yöntem (tedbir) uygulanmaktadır. Günümüzde çeşitli nedenlerle anne ve babasıyla birlikte yaşayamayan çocukların sorunlarına karşı etkili koruma yöntemlerinin geliştirilmesi zaruret haline gelmiştir. Çocuğun çevreye karşı fiziksel ve ruhsal açıdan korunması, toplumla bütünleşmesi ve uyumu için bakım ve gözetiminin devlet güvencesi altında olması ayrı bir önem arz etmektedir. Türkiye'de yardıma muhtaç çocukları korumaya yönelik birçok farklı hizmet yöntemi bulunmaktadır. Bu yöntemler çoğu zaman çocuğun yaşına ve durumuna göre değişebilmektedir. Çocuğun bakımı ve gözetimi açısından önemli olan bu hizmet yöntemleri; "bir kuruluş altında koruma", "koruma altına almadan aile yanında destek verme", "aileye geri döndürme", "evlat edindirme", "koruyucu aile yanında bakım" ve "özel kreş ve gündüz bakım evlerinde ücretsiz bakım" hizmetleridir. Ayrıca yardıma muhtaç çocukları korumaya yönelik devlet gözetimi altında çok sayıda tesis ve yurt da vardır. Bunlar; "0-12 yaş arası çocuk yuvaları", "13-18 yaş arası çocuk yetiştirme yurtları", "0-18 yaş arası çocuk yuvası ve kız yetiştirme yurtları", "çocuk evleri sitesi (sevgi evi)", "çocuk evleri", "çocuk destek merkezi"dir. Bu çalışmanın esas amacı, sosyal hizmetler bağlamında yardıma ve bakıma muhtaç çocukları koruyucu yöntemleri (tedbirleri) genel anlamda incelemek ve bu kapsamda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından verilen çocuk hizmetleri istatistiklerini yıllar itibariyle karşılaştırmaktır. Çalışmada çocuk hizmetleri istatistikleri 2013-2017 yılları dahil son beş yıl içindeki faaliyetleri ele alınmıştır. Çalışmada son beş yıllık istatistiklerin ele alınmasının temel nedeni ise Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından verilen istatistiklerden sadece son beş yılın verilerinin düzenli tutulmasındandır. Hizmet türüne göre çocuk sayıları bakımından ise, verilerin düzenli olmamasından dolayı çalışmada son dört yıl alınmıştır.
SOSYAL HİZMET EĞİTİMİNDE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
Ölçme ve değerlendirme, bir eğitim sisteminin vazgeçilmez iki temel öğesidir. Verilen eğitimin aksayan yönlerinin ortaya çıkarılması, eğitimin verilmesinde ve eğitim sonunda ortaya çıkan ürünlerin değerlendirilmesinde bilimsel temelli eşitlikçi yaklaşımların benimsenmesi konuları eğitimin genel kalitesinin artırılması için gereklidir. Özellikle yüksek öğrenimde çok farklı yapılardan gelen öğrencilerin hepsine birden hitap edebilecek kalibrede bir eğitim sistemi tasarlamak ve bunu hayata geçirmek oldukça zordur. Eğitim sisteminin hem bilimsel hem de eşitlikçi bir bakış açısı ile tasarlanmasındaki bu zorluk aynı şekilde sosyal hizmet eğitimi için de geçerlidir. Sosyal hizmet eğitiminin hem teorik hem de uygulama yönünün olduğu dikkate alındığında bu sürecin sosyal hizmet eğitiminde çok daha zorlu bir şekilde ortaya çıktığı sonucuna varılabilir. Yazıda genel olarak sosyal hizmet eğitimi özelinde yüksek öğrenimde eğitim verme, değerlendirme ve ölçme süreçlerinde yaşanan aksaklıklar ve bu aksaklıkların çözümüne ilişkin bazı önerilerden bahsedilecektir.
ÇOCUK SAHİBİ OLMA MOTİVASYONLARI ÖLÇEĞİ TÜRKÇEYE UYARLAMA, GEÇERLİK VE GÜVENİRLİK ÇALIŞMASI
Bu çalışmanın amacı, Guedes, Pereira, Pires, Carvalho ve Canavarro (2013) tarafından geliştirilen Çocuk Sahibi Olma Motivasyonları Ölçeğini (Childbearing Motivations Scale), Türkçeye uyarlamaktır. Ölçek Olumlu Çocuk Sahibi Olma Motivasyonları ve Olumsuz Çocuk Sahibi Olma Motivasyonları alt ölçeklerden oluşmaktadır. Ölçek Lefke Avrupa Üniversitesi Psikoloji bölümünde öğrenim görmekte olan 107 (56 kadın ve 51 erkek) üniversite öğrencisine uygulanmıştır. Ölçeğin yapı geçerliliği için açımlayıcı faktör analizi yapılmıştır. Açımlayıcı faktör analizi sonuçlarına göre, ölçekte bulunan 35 maddenin tamamının 3 faktörde toplandığı ve bu 3 faktörün toplam varyansın %72,8 karşıladığı saptanmıştır. Ölçekteki maddelerin faktör yüklerinin 0,56 ile 0,85 arasında değiştiği görülmüş, ölçeğin tamamı için Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı 0,916 olarak bulunmuştur. Benzer ölçek geçerliği için Duyan ve Gelbal (2008) tarafından Türkçeye uyarlanan Barnett Çocuk Sevme Ölçeği kullanılmıştır. Çocuk Sahibi Olma Motivasyonları Ölçeği ve Barnett Çocuk Sevme Ölçeği arasında Pearson Momentler Çarpımı Korelasyonu 0.73 (p<.01) olarak bulunmuştur. Çalışma sonucunda Guedes, Pereira, Pires, Carvalho ve Canavarro’nun (2013) Çocuk Sahibi Olma Motivasyonları Ölçeği’nin Türk toplumundaki genç bireyleri için geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu belirlenmiştir.
GÖÇMEN ÇOCUKLARIN TÜRKÇE İLETİŞİM BECERİLERİNİN GELİŞİMİNDE ÇİZGİ FİLMLER (İstanbul Muhafızları Örneği), 2016
Göçmen çocukların göç ettikleri bölgelerde konuşulan dili öğrenim süreçleri, o bölgelerde yaşayan çocukların dil edinim süreçlerinden farklıdır. Göçmen çocuklar hem yeni bir yerleşim yerine, farklı bir kültüre alışmak hem de çevre ile iletişim kurabilmek ve hayatlarını idame ettirebilmek için yeni bir dili öğrenmek zorundadırlar. Adaptasyon sürecinde öğrencilere verilen Türkçe derslerinde “ses temelli cümle yöntemi” takip edilmektedir. Fakat bu öğretime geçmeden önce öğrencilere okuldaki temel iletişim becerilerinin kazandırılması gerekmektedir. Göçmen çocukların sınıfta nasıl durması gerektiği, arkadaşları ile nasıl konuşmaya gireceği, nasıl selam vereceği, ödev yapma sorumluluğunu kazanması, oyun oynama kuralları, yemek yeme adabına kadar pek çok konuda yönlendirilmesi ve yeni katıldığı toplumun bireyi olma yolunda o toplumu tanıması sağlanmalıdır. Söz konusu bireylerin çocuk olduğu düşünülünce onlara hitap etmek ve onların güvenini kazanmak için çizgi filmlerden yararlanılması faydalı olacaktır. Yapılan uyum çalışmaları kapsamında izlenen çizgi filmlerin, verimli bir etkinlik olacağı görüşüne varılmış ve bu kapsamda içeriği incelenen çizgi filmler arasından TRT Çocuk kanalında yayınlanan “İstanbul Muhafızları” isimli çizgi filme karar verilmiştir. Araştırmanın amacı; göçmen çocukların okula ön hazırlık aşamasında sınıf içi ve dışı iletişim becerilerinin gelişmesine katkı sağlayıcı, aynı zamanda da Avrupa Dil Gelişim Dosyasında yer alan iletişimsel yeterliliği belirleyici etkinlikler hazırlamaktır. Bu amaca yönelik olarak “İstanbul Muhafızları” isimli çizgi filmin göçmen çocuklara izletilmesi yoluyla iletişimsel beceri etkinlikleri oluşturulmuştur. Nitel araştırma yöntemlerinden tarama modeli ile çizgi filmin iletişim becerileri yönünden betimlemesi yapılmıştır (Yıldırım ve Şimşek, 2011). Çizgi filmin özellikle kente uyum kapsamına giren bölümleri seçilerek bir seri oluşturulmuştur. Bu serideki 10 bölüm izlenmiş ve çizgi filmde iletişim becerilerine yönelik temel dil kalıpları tespit edilmiştir. Öğrencilerin, okuldaki iletişim becerilerine yönelik bu dil kalıpları sayesinde Türkçe okuma-yazma sistemine daha kolay uyum sağlayacakları sonucuna varılmıştır.