I. Šuppiluliuma Döneminde Hititlerin Güney Politikası (original) (raw)

I. Šuppiluliuma Döneminde Hititlerin Batı Anadolu Politikası

I.Šuppiluliuma döneminde gücünün zirvesine ulaşan Hitit Devleti’nin ilgisi varolduğundan itibaren Kuzey Suriye ve Mezopotamya’ya karşı olduğu kadar Batı Anadolu’nun zengin kaynaklarına da yönelik olmuş ve bu kaynaklardan yararlanmak için sık sık buralara seferler düzenlemiştir. Hitit kralları, sefer düzenledikleri topraklara hâkim olan ülkeleri genelde Hititlerin vassalı haline getirerek bölgeyi kontrol etmeyi de amaçlamışlar ve çıkan sorunları diplomatik yollardan (vasallık antlaşmaları, mektuplaşmalar) çözmeye çalışmışlardır. Batı Anadolu ve etrafındaki diğer bölgelerde yer almaya başlayan vassal devletler sayesinde, Hitit kralları Orta Anadolu’daki merkez topraklarını genişletmeyi başarmıştır. I.Šuppiluliuma döneminde genel olarak güneye yönelen Hititlerin Batı Anadolu politikaları olan durumu korumak yönünde olmuş. Bundan dolayı bölgedeki sorunları ve uygulayacakları politikaları genellikle diplomatik yollardan uygulamaya çalışmışlardır.

Hitit Kralı I.Šuppiluliuma'nın Adının Kökeni Hakkında

Dil ve Edebiyat Araştırmaları II (Akademisyen Yayınevi), 2022

Hitit arşivlerinde, Šuppiluliuma adına sahip üç kişinin varlığı bilinmektedir. Bunlar; İmparatorluk Dönemi kralı I.Šuppiluliuma (M.Ö. 1350-1320), İmparatorluk Dönemi'nin bilinen en son kralı II.Šuppiluliuma/Šuppiluliyama (M.Ö. 1207-?) ve Orta Krallık Dönemi'nde (M.Ö. 15. yy.) tahta tablet kâtibi olarak görev yapan Šuppiluliuma 4 ' dır. Ayrıca bu ad ile ilişkilendirilen iki Geç Hitit Dönemi kralı daha bulunmaktadır: Pattina (Unqi) 5 kralı Šapalulme 6 (M.Ö. 858-857) ile Kummuh (Kommagene) 7 kralı Ušpilulume 8 (M.Ö. 805-773). 1 Bu çalışma; Prof. Dr. Yasemin ARIKAN danışmanlığında, Dr. İlker KOÇ tarafından Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri Anabilim Dalı (Hititoloji)'nda tamamlanmış olan "I.Šuppiluliuma ve Dönemi" adlı doktora tezinden üretilmiştir. Kısaltmalar için bkz. J.Friedrich-A.Kammenhuber, HW 2 , 1975 vd.

Mütareke Döneminde İngiltere'nin Güneydoğu Anadolu Politikası

İngilizlerin Güneydoğu Anadolu Politikası bazı kaynakların iddia ettiğinin aksine Binbaşı Noel'in çalışmalarından ibaret değildir. Gerçekte Güneydoğu Anadolu Politikası, Ortadoğu Politikası'tıın bir uzantısı olup, İngiliz Hükümeti'nin Ortadoğu'yla ilgili hedefleri bu politikanın doğmasına neden olmuştur. Bu açıdan bakıldığında Güneydoğu Anadolu Projesi, İngiltere'nin bazı ayrılıkçı Kürt liderlerini kullanarak Anadolu'yu parçalamak istemesi şeklinde algılanması ve kabul edilmesi gerekir. İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe'un, Londra'ya gönderdiği bir çok telgrafta Osmanlı Devleti'ni zayıf düşürmenin bir yolunun da Kürtler ile Türkleri birbirine düşürmekten geçtiğini ifade etmesi İngiltere'dekinin bu politikadan beklentisini ortaya koymaktaydı. Mondros Mütarekesi'ni takiben Musul'un, Bağdat'a ve dolayısıyla İngiliz sömürge sistemine dahil edilmek istenmesi bölgede siyasi karışıklıklara yol açmıştır. Bölgesel Kürt liderlerinin özerklikten bağımsızlığa uzanan yelpazede farklı taleplerle ortaya çıkmalarına karşın İngiliz yetkililerin imparatorluk çıkarlarını korumada ısrar etmeleri tarafları karşı karşıya getirecektir. İngiliz makamlarının Kürdistan projesini ortaya atmaları ve bütün dikkatleri Güneydoğu Anadolu üzerinde yoğunlaştırmaları Ortadoğu ve özellikle Irak'la ilgili planlarının bir sonucudur. İngilizler, Şeyh Mahmut isyanının ardından, Musul'u var güçleriyle merkezi otoriteye bağlarken, aynı anda Güneydoğu Anadolu'da Kürdistan projesini teşvik edeceklerdi. İngiliz istihbarat subayları 1919 yılının ilk aylarından itibaren bu politikayı hayata geçirmek için Güneydoğu Anadolu'da yerli ahali ve aşiretler arasında yoğun propagandaya girişeceklerdi.

I/II. Tudhaliya ile I. Arnuwanda Dönemlerinde Hitit Devleti'nin Luwi Polisleri ile Siyasi Temasları ve Devletin Batı Politikası Üzerine Bazı Notlar

Lisans Tezi , 2022

Hitit tarihinin yaklaşık son 210 yılını içeren Yeni Krallık dönemi kendi içinde materyal zengini iki özel sekans barındırmaktadır: I. Šuppiluliuma /II. Muršili ile II. Muwattalli/III. Hattušili dönemleri. Literatürde Yeni Krallık ile ilgili bugüne dek yapılmış çalışmalarda özellikle bu iki sekansa ağırlık verilmiş olsa da referans ve hadiseler bakımından epey zengin bir I/II. Tudhaliya/I. Arnuwanda sekansı da bulunmaktadır ki özellikle son yaklaşık son elli yıl içerisinde ortaya çıkan arkeolojik ve filolojik materyallerle birlikte bu sekansın aslında bütün bir Hitit tarihi açısından en önemli periyotlardan biri olduğu, bir kırılma noktası teşkil ettiği anlaşılmıştır. Bu fenomen, kimi araştırmacıların Yeni Krallık dönemini doğrudan I/II. Tudhaliya’dan başlatmalarına kimilerinin ise Yeni Krallık için bir geçiş dönemi olarak kategorize edilen ve yine I/II. Tudhaliya’dan başlayan Orta Krallık adında yeni bir dönem tayin etmesine sebep olmuştur. Her iki çaba da söz konusu aralığın uygarlığın tarihi açısından bir kırılma noktası teşkil ettiğini apriori olarak kabul etmekte ve ona özel bir ehemmiyet atfetmektedir. Dönemin asıl özgünlüğü ise, Batı Anadolu’daki Luwi krallıkları ile olan ilişkilerden bahseden yazılı materyalin bolluğundan ileri gelmektedir. Yaklaşık 250 yıllık Eski Krallık döneminin batı ile temaslar konusunda fazlasıyla zayıf kalmış veri haznesi düşünüldüğünde I/II. Tudhaliya ile halefinin dönemi, sahip olduğu veri zengini pek çok belge ve arkeolojik materyalle birlikte bu hususta adeta bir başlangıç teşkil etmektedir. Dolayısıyla bu çalışmanın amacı, söz konusu veri zenginliğinin yardımı ile Yeni Krallık’ın erken yıllarındaki Luwi-Hitit siyasi ilişkilerinin seyrini detaylı şekilde izlemek, Tudhaliya ve Arnuwanda’nın kendi yönetimlerinde benimsedikleri Luwi/batı politikasını veya yaklaşımını analiz etmek ve bu yaklaşımın sebebi olduğu Geç Bronz Çağ Batı Anadolu siyasi konjonktürünü anlamaktır. Bu bağlamda söz konusu hükümdarların dönemlerine tarihlenmiş veya onlara referans veren materyallerin Batı Anadolu bağlamı dâhilinde olanları titizlikle incelenmiş, devrede Hitit Devleti ile çeşitli Luwi krallıkları ve batılı figürler arasında meydana gelmiş gelişmeler ve süreçler betimlenmiş ve akabinde tartışılmıştır.

Millî Mücadele’nin Güney Cephesi’nde İaşe ve İkmâl Faaliyetleri

Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2023

Savaşların insanlık üzerinde ki yıkıcı etkilerinin en bariz gözlendiği ve sonuçlarıyla yüzyıl boyunca etkisini hissettiren I. Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti açısından yeni bir mücadele dönemini ortaya çıkarmıştır. Uzun süren savaş boyunca maddi ve manevi olarak güç kaybeden ve yokluk içine giren devletin yanı sıra halkta yetersiz kaynaklarla baş başa kalmıştır. Millî Mücadele Döneminde Güney Cephesinde iaşe ve ikmal çalışmalarını mücadelenin seyrine etkisi yönünden ele alan bu çalışmada Adana, Antep, Urfa ve Maraş bölgelerindeki insan, silah ve cephane, iaşe ve çeşitli sıhhi ihtiyaçların sağlanmasındaki idari ve ekonomik yapılanma incelenmektedir. Bir halk savaşı olması nedeniyle tüm kaynakların da yerinden ve halktan karşılandığı bu savaşta Mustafa Kemal ve Heyet-i Temsiliye'nin hızlı ve yerinde müdahaleleri ise mücadeleyi millî ve topyekûn bir hareket konuma getirmiştir. Çalışmanın temel varsayımı savaş öncesi ve savaş sırasında bu birliklerin ve cephe gerisinde kalan halkın kontrollü ve sistematik iaşe faaliyetlerinin Mustafa Kemal ve Heyet-i Temsiliye'nin öncülüğünde yerel güçler tarafından idare edildiği üzerinedir. Çalışmanın temel dayanağını arşiv belgeleri, yerel kaynaklar, anı ve hatıralar, resmi kaynakların yanında yabancı kaynaklar ve konu ile ilgili yazılmış araştırma inceleme eserleri oluşturmaktadır.

Hititlerin Batı Anadolu İle Etkileşimi Bağlamında Hitit - Wilusa İlişkisi (The Hittite – Wilusa Relations In The Context Of The Hittite – Western Anatolia Interaction )

Hitit dilinin çözümlenmeye başlaması ile beraber, araştırmacılar Hitit metinlerinde bahsi geçen Wiluša, Alakšandu, Taruiša, Kukkuni ya da -appaliuna gibi isimlerin Homeros destanlarındaki karşılıklarını bulmaya çalışmışlardır. Benzerlikler ilk olarak Emil Forrer ve Paul Kretscmer'in dikkatini çekmiş, takip eden zamanda pek çok tarihçi konu ile ilgili düşüncelerini ifade etmişlerdir. Halen karşıt düşünceler olmakla beraber ortaya çıkartılan yeni belgeler ve arkeolojik buluntular ışığında Wiluša'nın Homeros'da anılan Troia olduğu günümüzde kabul gören bir görüş haline gelmiştir. Gelecekte Hititler'in yayılım alanı ve Batı Anadolu'daki komşularıyla olan ilişkilerini gösterir yeni belgelerin ortaya çıkmasıyla Wiluša-Troia bağlantısı daha iyi anlaşılacaktır.

Mi̇lli̇ Mücadele Dönemi̇nde Güney Cephesi̇nde Yürütülen Propaganda Faali̇yetleri̇

Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi

Propaganda, savaşın psikolojik boyutunu oluşturarak insan davranışlarını yönlendiren, insanlık tarihi boyunca kullanılan en önemli araç olmuştur. Savaş yalnızca orduların karşı karşıya gelmesi değildir. Savaşın iç cephe stratejileri de bulunmaktadır. Bu hedeflerden biri de sivil halkın işbirliğini sağlamaya yönelik manevi gücü etkin kılmaktır. Savaşlarda maddi güç kadar hatta belki ondan daha fazla etkili olan manevi güç sayesinde halkın moralini güçlü kılmak, dünya kamuoyuna haklılığı kabul ettirmek, düşmanın direncini zayıflatmak, bir tehdit unsuru oluşturarak düşmanın saldırısını geciktirmek ya da engellemek mümkün hale gelebilir. Propaganda yöntemiyle devinim sağlayan manevi güce tarihten verilebilecek en önemli örneklerden birisi Milli Mücadele Dönemidir. Düzenli ordu kuruluncaya kadar örgütlenmeyi sağlayan Kuvay-ı Milliye ruhunun, Türk milletinin topyekun mücadelesine yön verdiği bölgelerin başında Güney Cephesi gelmektedir. Fransızların güney cephesini işgal edecekleri haberi...