DOĞUŞ VE "ÖTEKİ" EKSENİNDE ARAP MİLLİYETÇİLİĞİ: VAHADA BİR SERAP / Emergence of Arab Nationalism and the Arab Nationalist Perception of the Turks (original) (raw)
Related papers
ORTA DOĞU OLAYLARININ (ARAP BAHARI) TÜRK ULUSAL BASININDA TEMSİLİ
Tunuslu Üniversite mezunu, seyyar satıcı Muhammed Buazizi’nin 17 Aralık 2010 tarihinde kendini yakmasıyla başlayan Orta Doğu olaylarının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen; gerek medyaya, gerekse siyasete hâkim retorik belirsizliğini ve dağınıklığını sürdürmektedir. Bu çalışmada; Cumhuriyet, Evrensel, Hürriyet ve Yeni Şafak gazetelerinin 15 Ocak – 1 Mart 2011 tarihleri arasındaki sayılarının Orta Doğu (Arap Baharı) ile ilgili haberleri incelenmiş, Arap coğrafyasında yaşananların Türk ulusal basınında temsili, içerik analizi yöntemi ile mercek altına alınmıştır. Çalışmada Türk ulusal basınında olayların; (a) Domino etkisi mi, siyasi türbülans mı, (b) İsyan mı, ayaklanma mı yoksa devrim mi, (c) Demokrasi arayışı mı, post-kolonyalist bir dayatma mı olarak okunduğu ve temsillendirildiği incelenmiştir. Böylece, Orta Doğu olaylarına ilişkin bu üç soru(n) analiz edilerek, basının yeniden üretime etkisi ve katkısı sosyolojik olarak irdelenmiştir.
This paper analyzes the transformation process of the Arab awakening emerged in the Arab provinces in the nineteenth century into Arab nationalism and Arabism over time. The administrative weakness, Napoleon's invasion of Egypt, strengthening of Wahhabi movement, the revolt of Cavallan Mehmet Ali Pasha in Egypt, rising of colonialism and the missionary activities and the development of cultural and political relations with Europe led to the emergence of “Arabism”. This movement began to develop in the second half of the nineteenth century and showed improvement especially in Syria, Lebanon and Egypt. The Arabists were active in different domains such as literature, culture and education. They also founded schools and associations. In early years of the reign of Abdulhamit II, Arabist movement showed results in Syria and Lebanon. The fact that the Sultan paid attention to the Arab provinces and followed an "Islamic unity" policy prevented the strengthening of Arabism. On the other hand, many committees and societies were established, and Arabic books, newspapers and magazines were published. Arabism made a significant progress during the second constitutionalist period. This period is a milestone in terms of both Arab nationalism and Turkish nationalism. Turkish nationalism, emerged as a response to increasing European intervention and pressure, and led to the strengthening of Arab nationalism. The Arabists established associations and issued a large number of newspapers in the free environment of the Second Constitutionalist period. They showed local reactions to the European influence. These reactions were the reflections of proto-Arab nationalism. During the Second Constitutionalist period, Arabists demanded more Arab reforms, decentralized local governance, recognition of Arabic as an official language, employment of more Arabs in the local bureaucracy and political rights for the Arabs. The mandatory use of the Turkish language in the Arab provinces caused charging of the Unionists with “Turkism”, as well as unrest in the region. As a result, Arab nationalism gained a political characteristic during the Second Constitutionalist period. In 1913 Arab Congress was held. However, separation and independence weren’t dealt with in the Congress. After all, a treaty was signed between the Unionists and Arabists. Arab Osmanlı Arap Vilayetleri, Arabizm ve Arap Milliyetçiliği 107 nationalism which aimed independence and developed against the Ottoman / Turkish sovereignty emerged in the First World War. However, most of the Arabs remained loyal to the Caliphate and the Ottoman Empire during the war. Nevertheless, some of the Arabs revolted under the leadership of the Emir of Mecca, Sharif Hussein. At the end of the war, Arab provinces were occupied by the French and the British.
ARAP DİLİ BELAGATINDA SÖZDİZİMİ/NAZIM SANATI (Ortaya Çıkışı ve Hicri V. Asra Kadar Gelişimi)
SOSYAL, BEŞERİ VE İDARİ BİLİMLER TEMEL ALANINDA AKADEMİK ÇALIŞMALAR - V, 2023
Nazım/sözdizimi sanatı, cümle içerisindeki öğelerin hangi durumlarda hangi sırada olması gerektiği, hangi anlam için hangi kelimenin seçilmesinin daha doğru olacağı, cümlenin isim cümlesi mi yoksa fiil cümlesi mi olmasının daha uygun olacağı, cümleden hangi durumlarda hangi öğelerin atılması veya zikredilmesi gerektiği gibi hem lafız hem de manaya dönük hususlarla ilgilenen edebi bir sanattır. Bu çalışma Arap dili belagatında, daha ziyade i'câzul-'Kur'ân kapsamında ele alınan nazım sanatının ortaya çıkışı ve hicri beşinci asra kadar gelişimi hakkında olup nazım sanatını tanıtmayı, mahiyetini ve tarihsel sürecini ortaya koymayı hedeflemektedir. Bu amaçla öncelikle nazım sanatının tanımı yapılmış, daha sonra cahiliye döneminden itibaren nazım sanatının ortaya çıkışı ve Cürcânî'ye kadar gelişimi ele alınmıştır. Son olarak nazım sanatının kapsamındaki konular aktarılarak örnekler üzerinde incelenmiştir.
Osmanlı Devleti'nde Arap Milliyetçiliğinin Doğuşu ve Gelişimi
Milliyetçilik bugün Türkiye’de çoğu kez “ulusçuluk” ismiyle anılmaktadır. Moğolca ulus kelimesinden türeyen ulusçuluk kelimesi, belirli bir topluluğu ve bilhassa bu topluluğun yaşadığı alanı karşılamaktadır. Çok eski zamanlardan beri var olan millet kavramı siyasi bir topluluğun kimliğini ve o kimliğin dayandığı manevi esasları ifade ettiği için gerçeğe çok daha yakındır. Bugünkü millet ve milliyetçilik anlayışı 18 ve bilhassa 19. Yüzyılda Avrupa’da ortaya çıkan modellere uygundur. Milliyetçiliğin ortaya çıkışında Fransız İhtilali’nin rolü oldukça önemlidir. Fransız İhtilali ile ortaya çıkan, “hak, eşitlik, hürriyet” gibi kavramlar hızla Dünya’ya yayılarak kendine yeni destekçiler bulmuştur. Bu yeni fikir akımları zamanla bireyleri etkilemenin dışında milletleri de etkisi altına almıştır. Millet şuuru her zaman var olmuştu ancak siyasi niteliği bulunmamaktaydı. Ortaya çıkan bu yeni fikirler ile millet anlayışı da siyasi boyuta ulaşmıştır. Armaoğlu bunu şöyle ifade etmektedir, “Nasıl bir insan, insan olması dolayısıyla birtakım hak ve hürriyetlere sahip bulunuyorsa, bir millet de bir bütün olarak, hürriyetine, yani bağımsızlığına sahip olma hakkına sahiptir.” Bu anlayışla gelişen milliyetçilik fikri önce Avrupa’da daha sonra tüm Dünya’ya yayılmış ve çokuluslu bir yapıya sahip olan Osmanlı Devleti de bu fikirden oldukça olumsuz bir şekilde etkilenmiştir. Biz de çalışmamızda milliyetçilik fikrinin Araplar arasındaki gelişimini ve Osmanlı Devleti’ne yapmış olduğu etkiyi ele alacağız.
Arap Milliyetçiliği: Ortaya Çıkışından 1918'e kadar
Bilig, 2004
Title: Arab Nationalism: From Its Emergence until 1918. In the Ottoman Empire, by the introduction of modern schools with Tanzimat and by the influence of the missionary schools opened in Syria, Lebanon and Palestine, Western nationalist ideas became prevalent, especially among the Christian Arabs. As for the Muslim Arabs, as a reaction to the irresistible regression against the West, they tried to find a solution to this regression by reviving Arabism through emphasizing on the Arab identity and culture, and its contributions to the Islamic and Western civilizations. The Christian Arabs, besides working on the revival of the Arab language and culture, they also discussed the idea of separation and defended the idea of independence from the Ottoman Empire. But the Muslim Arabs, instead of separation, defended the unity of the Empire, but demanded their language widely used and culture to be more considered especially in their local areas. However, compared to Syrians, the Egyptian Arabs, under the influence of the British rule, developed a different understanding of nationalism by emphasizing on the idea of “motherland” and gave importance for being an “Egyptian” more than being an Arab. Despite the nationalist movements among Muslim and Christian Arabs, the revolt started by Sheriff Hussein in Hedjaz during the First World War gained a restricted support among the Arabs. Because of the secret Sykes-Picot Agreement and Balfour Declaration, the Arabs were not able to get their independence after the First World War. Moreover, they were obliged to live under the English and French mandates by the supervision of the United Nations. So, for their independence, they had to wait until 1940’s, when the colonialist powers began to emancipate their colonies.
International Journal of Social Research, 2013
Bu makalede Darülhayr-i Âli'deki disiplin uygulamaları incelenmiştir. Osmanlı arşiv belgelerine dayanılarak hazırlan bu makalede hem işlenen suçlar ile cezalar hem de başarı ile ödüller ele alınmıştır. Öncelikle Osmanlı eğitim sisteminde 19. yüzyıldaki disiplinle ilgili kararlara yer verilmiştir. Daha sonra Darülhayr-i Âli'nin kuruluşu ve eğitim sistemine değinilmiştir. Son olarak Darülhayr'da ödüllendirme ve cezalandırmalarla ilgili bilgilere yer verilmiştir. Ödül ve cezanın disiplin sitemi içindeki önemi vurgulanmıştır.