Cacabey Medresesi__İslam Düşünce Atlası (original) (raw)
Related papers
Mescid-i Nebevi _ İslam Düşünce Atlası
2017
Kur'an-ı Kerim'de "…takva üzerine kurulan mescid…"(9/108) olarak rivayet edilen iki mescitten biri olan Mescid-i Nebevi, bizzat Hz. Peygamber tarafından yaptırılmıştır. (Rivayette de adı geçen Mescid-i Kuba, Hz. Peygamber tarafından yaptırılan mescitlerden bir diğeridir.) Hicri 1, Rebiülevvel ayında inşaatına başlanan Mescid-i Nebevi, 8 ay gibi bir sürede tamamlanmış, h.7 yılı Hayber dönüşü genişletilerek 100x100 zirâ (yaklaşık 50 m.) ebatında kare planlı bir hale getirilmiştir. Bundan sonra Hz. Ömer'in hilafetine kadar mevcut hali büyük oranda aynı kalmış olmakla birlikte, Hz. Ömer ve Hz. Osman hilafetlerinde, mescit genişletilmiş, çevre duvarının yüksekliğini arttırılmış, zemini taş ve kum ile tesviye edilmiş, o zamana kadar hurma kütükleri ve kerpiçten müteşekkil olan yapıda taş sütun, tavan için saç ağacı, taş ve kireç kullanılmıştır. Bu dönemden itibaren Emevi Halifesi Velid bin Abdülmelik zamanına kadar herhangi bir değişikliğe uğramayan Mescid-i Nebevi, Ömer bin Abdulaziz'in Medine valiliği esnasında, halifenin emriyle yıkılıp genişletilerek tekrar inşa edilmiştir. Belazuri "Fütûh'ul-Buldan" adlı eserinde, h.87 veya
Kayravan Camii _ İslam Düşünce Atlası
2017
Kayravan Camii, (Sidi Ukba Camii) ilk kez, zamanında İfrîkiyye olarak bilinen bölgede kurulan Kayravan şehriyle birlikte inşa olunan, hem şehri tanımlayan hem de şehrin bir parçası olan bir mimari eserdir. Hz. Osman'ın hilafetinde fethedilen İfrîkiyye bölgesi, Muaviye'nin hilafeti zamanında Ukbe bin Nâfi el-Kureyşi tarafından tekrar ele geçirilmiş, bölgeyi hâkimiyeti güçlendirmek için yine aynı kişi tarafından "ordu, ordugâh, karargâh" anlamlarına gelen ve merkez haline getirilen Kayravan şehri kurulmuştur. Kaynaklarda şehrin kurulduğu alanın evvelinden, ılgın ağacı ve meşeliklerle kaplı, çeşitli yırtıcı ve zehirli hayvanların mekân tuttuğu bir yer olduğu geçmekle birlikte, şehir bölgenin en önemli merkezi haline getirilmiştir. Bölgenin İslamlaşma süreci adına Kureyş, Mudar, Rabi'a, Kahtan gibi Arap kabilelerinden bir kısım insanlar buraya yerleştirilmiş, şehrin orta yerine Sidi Ukba Camii'nin ilk hali inşa edilmiştir. Şehrin genelini tuğla ve balçıktan müteşekkil yapılar oluşturmakla birlikte, kurulduğunda dönemi için bölgenin en zengin, en büyük ve metropol sayılabilecek kenti olmuştur. Sonraki yıllarda gücünü bir miktar kaybetse de, bölge için önemini muhafaza etmiştir.
Kırşehir Cacabey Medresesi ve Onarımları
Anıtsal yapılarda yapılan bakım onarım çalışmalarının, gerek vakfın sürdürülebilirliği adına, gerekse bugünkü koruma anlayışında kültür mirası olarak gelecek nesillere aktarılması için yaşatılmaları adına büyük önemi vardır. Bugün koruma eylemleri olarak bahsedeceğimiz restorasyon uygulamalarındaki amaç, yapının özgün değerleri ile birlikte korunmasıdır. Kültür varlıklarının mimari ve yapım tekniği özelliklerinin yanında geçirdiği onarımlar sonrası oluşan ve bileşen olarak değerlendirilen tarihsel katmanları da yapının özgün değerleri arasında sayılabilir. Günümüzde bir kültür varlığının Dünya Miras Listesine girebilmesi için özgünlük ve bütünlük ölçütleri, üstün evrensel değerlerle birlikte sorgulanmaktadır. Bu çalışmanın konusu, Dünya Mirası geçici listesinde yer alan ‘Anadolu Selçuklu Medreselerinden Cacabey Medresesi’nin geçirdiği onarımlar olarak seçilmiştir. Yapının tarihsel süreci araştırılmış, geçirdiği onarımlar sonrası yapının durumu değerlendirilmiştir. Özgün değerleri ile birlikte yapının geçici listedeki yeri dikkate alınarak koruma durumu ele alınmıştır.
Kurtuba Ulu Camii _ İslam Düşünce Atlası
2017
Miladi 750 yılında devrilen Emevi hanedanının tek hayatta kalan ferdi I. Abdurrahman, İber Yarımadası'na sığınıp Endülüs Emevi Devleti'ni kurmuş, merkezi konumunda bulunan Kurtuba şehrinde, bugün kilise olarak kullanılan Kurtuba Ulu Camii'nin ilk halini inşa ettirmiştir. 785 yılında, Vadi'l-Kebir (Guadalquirvir) nehrinin kenarında inşaatına başlanılan cami, sonraki dönemlerde bölgenin zenginleşmesi ve nüfusunun artması sebebiyle peyderpey genişletilmiştir. Şehrin 1236 yılında İspanyolların eline geçmesiyle kiliseye çevrilen Kurtuba Ulu Camii, mevcut halini 3 asır boyunca korumuş, 16. yy'da caminin orta bölümüne, bugün mevcut olan katedral inşa edilmiştir. 10-12. yy'lar arası Avrupa'nın ve İslam dünyasının en gelişmiş yeri olan Endülüs bölgesinin zenginliği, uzun bir süre merkezi olan Kurtuba şehrine akmış, buna paralel olarak da büyüyen şehirle birlikte Kurtuba Ulu Camii'de genişletilmiştir. I. Abdurrahman ve oğlu I. Hişam'ın yaptırdığı cami, 832 ve 848 yıllarında II. Abdurrahman tarafından genişletilmiş, 912 yılında camiyi daha da büyüten III. Abdurrahman, 951 yılında bir deprem sonucu yıkılmış olan I. Hişam dönemine ait minarenin yerine, sonradan Endülüs çevresinde inşa edilen minarelere örnek
Valide-i Atik Camii ve Külliyesi_İslam Düşünce Atlası
2017
'nde, kendi adını taşıyan mahallede bulunan Valide-i Atik Camii ve Külliyesi, Osmanlı padişahlarından III. Murad'ın annesi Nurbanû Valide Sultan tarafından, 1570-1586 yılları arasında yaptırılmıştır. Bu yapılar topluluğunun inşaatını birden fazla mimar üstlenmiş olup, 1570 ile 1578-79 yılları arasında inşa olunan cami kısmı, sarayın mimarbaşı Mimar Sinan tarafından gerçekleştirilmiştir. Külliyenin diğer birimlerinin mimarları hakkındaki bilgi ise ihtilaflıdır. Cami, medrese, derviş tekkesi, sıbyan mektebi, dâru'l-hâdis, dâru'l-kurrâ, dâru'ş-şifa, imaret (mutfak, yemekhane, tabhane/misafir hücreleri, ambar, odunluk ve bir han) ve hamamdan oluşan bu yapılar topluluğu, gerek dönemin, yaşanılan günlük hayatının hangi minvallerde gerçekleştiği ve şehir ile nasıl bir organik bağ kurduğu, gerekse dönemin padişah eşleri ve annelerinin, siyasi ve iktisadi dinamikler üzerinde ne derece etkili oldukları hakkında önemli ipuçları vermektedir. Ayrıca bu yapılar topluluğu, mimarlığa ve çok sayıda çalışma alanına, yapılar, şahıslar ve fikirler üzerine yapılan tartışmalarda ve üretimlerde önemli bir kaynak sağlamaktadır.