Kastamonu Kaynaklı Bir Cönk (original) (raw)

Kastamonu'Nun Göç Olgusu

2011

Kastamonu ülkemizin en fazla iç göç veren illeri arasındadır. İlde özellikle kırsal kesimde yaşayan nüfus, içinde bulunduğu geçim koşullarının yetersizliği sebebiyle göç etmektedir. Kastamonu'da göç hareketleri 1950'li yıllardan itibaren ulaşım ağının kırsal alanlara ulaşmasıyla kendisini göstermiş, 1960'lı yıllardan sonra ülkemizin kalkınması trendine girmesiyle birlikte hız kazanmıştır. Günümüzde de devam eden göçler başta İstanbul olmak üzere Ankara, Kocaeli ve Karabük gibi geniş iş imkanlarına sahip olan illere doğru olmaktadır. Göçlerle Kastamonu'nun kır-şehir nüfusu oranları arasındaki denge sürekli olarak şehir nüfusunun lehine değişmektedir. Kastamonu'dan daha çok aktif nüfus göç etmektedir. Bu durum Kastamonu'nun kalkınmasının önünde büyük bir engeldir. Dolayısıyla Kastamonu'da yerel kalkınmayı sağlamak için göçleri engelleyecek tedbirlerin alınması gerekmektedir.

Kastamonu'da Bir Ayaklanma Girişimi 1906

It was made additional taxes on income subject before Constitutional Monarchy II due to The Ottoman State's economic and financial situation. These taxs were Personal Tax "Vergi-i Şahsiye" and Domesticated Animals Tax "Hayvanat-ı Ehliye Rüsumu". Kastamonu trades organizations opposed Personal Tax that was one of these taxes in Kastamonu. They were asked to remove this tax formation. This request not accepted by the government and in Kastamonu was a rebellion initiative. Behind rebellion in Kastamonu had been tax and the economic issues as well as the local management issues. Besides, political activities of The Young Turks were also effective. This event was caused loss of the prestige in The Ottoman management. Both of taxes were also abolished in the 25 March 1907.

Cönkler ve Celali Mahlasıyla Yazılmış Bir Cönk

Cönkler ve Celali Mahlasıyla Yazılmış Bir Cönk, 2018

Halk edebiyatının önemli kaynaklarından biri olarak kabul edilen cönkler, sistemli bir şekilde yazılmamış ancak halkın içinden çıkan edebi şahsiyetlerin eserlerini günümüze ulaştırmada önemli bir kaynak görevi görmüştür. Cönkün ne olduğu ile ilgili pek çok tanım yapılmıştır. Bu tanımlamaların bazılarına aşağıdaki yazımızda yer verdik. Okumaya çalıştığımız cönk Celali mahlasıyla yazılmıştır. Cönkün başında Raif Yelkenci Cönkü No: 8 yazmaktadır. Bir sonraki sayfada ise Latin rakamları ile 1622 tarihi yazılmaktadır. Cönkte bulunan şiirler iki mısra şeklinde yazılarak toplam 23 sayfadır. Şiirlerden ilki bir satirik şiir özelliği göstermektedir. Cönkte birden çok şiir türü bulunmakla birlikte bir de gazel vardır. Cönkün okunması esnasında karşılaşılan sorunlar ve çözümlerine dair fikirleri aşağıda zikrettik. Cönkteki şiirlerde şair genel bir güzellemeden sonra İstanbul ile ilgili bir güzelleme yazmıştır. Şiirde İstanbul semtlerinin isimlerini belirterek yazmış ve genel çerçevede Topkapı, Galata, Beyoğlu gibi İstanbul’un gözde yerlerini şiire konu etmiştir. Tahminimizce cönkte şiirleri bulunan şair saraya yakın biridir. Zira şiirlerinde devlet erkanına karşı bir övgü söz konusudur. Şair şiirlerinde ordudan ve ordu mensuplarından da bahsetmektedir. Okuduğumuz cönkün yazarının İstanbul’da yaşayan bir asker olma ihtimali yüksektir. Zira yazmış olduğu şiirler içinde Yeniçeri ocağının geçmesi, Bektaşi ile ilgili kısımların yoğun olması ve Bektaşi’ye karşı bir övgünün olması bu tahminde bulunmamızı sağlamıştır. Cönkü yazan kişi imla ile ilgili herhangi bir çıkarımda bulunmadan serbest bir şekilde kalemini kullanmıştır. Aynı kelimeleri farklı şekilde yazmıştır. Bu da metni okumamızı biraz zorlaştırmıştır. Ancak buna rağmen cönkte okunamayan bir yer yoktur. Sadece cönkteki silinme ve kopmalardan dolayı eksiklik vardır.

Geleneksel Bi̇r Ürün Olarak Kastamonu Pastirmasi

Gastroia: Journal of Gastronomy And Travel Research

Gharānā kavramı Hint müzik geleneklerinin başat öğreti ve pratik aktarım yoluna işaret eder. Bu önemli müesseseyi tek bir kelimeyle karşılamak mümkün değildir. Sadece bir okul/ekol değil, bir tür müzik silsilesi, ötesinde mensubiyetine girilen bir aile gibi, son derece manevî boyutları ve aidiyet-temsiliyet işlevleri de olan bir üst-kavramdır. Felsefî, ahlâkî, toplumsal, … yüklemleriyle bir yandan "müzik-dışı" sayılıp bir yandan da müziği kuşatan, tamamlayan, "kılan" kurucu öğeleriyle referans alınan, irdelenen, ve hattâ başka müzik kültürlerince öykünülen, saygın bir "müessese"dir. İçinde bulunduğumuz coğrafya dahil, birçok müzik geleneğinde de benzer oluşumların varlığı, Gharānā'yı, kimi öğelerinin benimsenebileceği ve mensup olunan geleneklere eklemlendirilebileceği bir model olarak irdelenmeye, tanınmaya değer kılar. Bu çalışmada kavramın ana hatları ve temel kolları tanımlanmaya çalışılacak, önce etimolojik ve tarihsel arka planı verilip, süreç içindeki dönüşümleri, günümüzdeki geçerliliği ve model olma potansiyeli tartışılmaktadır.

Kastamonu Kınık Kazısı 1994-1995 Metalürjik Buluntuları

Kastamonu Devrekani ilçesi, Kulaksızlar Baraj alanında yer alan ve Kastamonu Müzesi ile birlikte yürütülen arkeolojik kazı ya 1994 yılında başlanmıştır. Öncelikle II-III/E-D plan karele rinde başlatılan çalışmaların yanı sıra I-II/C-D plan karelerinde de biri 15x5 diğeri 10 x 10 metre boyutlarında iki açma açıl mıştır. Bunlardan kayalık zemini içine alan açmaya 1994/1, ku zeydeki açmaya ise 1994/11 adı verilmiştir. Her iki açmada sa tıhtan bir metre aşağıda üç yapı katı ortaya çıkmış ve derinliği yaklaşık üç metre olan ana kayaya kadar inilmiştir.

Kastamonu-Kınık 'Madenci İşliği' Üzerine Yeni Düşünceler

Metallurgica Anatolica Festschrift für Ünsal Yalçın anlässlich seines 65. Geburtstags Ünsal Yalçın 65. Yaşgünü Armağan Kitabı, 2020

Kınık’s 'miner workshop' is located near the Kınık neighborhood of Devrekâni district 32 km northeast of Kastamonu province. In 1990, after the discovery of a group of Hittite metal vessels, the excavations began in Delibeyoğlu Sırtı Ören Yeri. This settlement was shown as the place where the metal vessels were unearthed, and so, a plain settlement area with three layers including a mining workshop, from the end of the 4th millennium BC to the first half of the 1st millennium BC, was identified. This workshop, dated to the second half of the 3rd millennium BC, consists of small room groups with stone walls, storage pits and hearth remains, which were built on the bedrock. The crucibles, tuyère, the stone mortars and hand stones such as crushing, pasting and grinding tools discovered around the hearths indicate that there must have been at least partially, metallurgical activities there, and it seems that metal melting work might have been performed to produce small tools in the melting pots or to conduct an experimental study.