İKİ FARKLI ÜLKEDE TÜRK GETTOSU (original) (raw)

DONMUŞ ÇATIŞMA ÇÖZÜMÜNE İKİ FARKLI YAKLAŞIM: AZERBAYCAN VE GÜRCİSTAN

Giresun Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2021

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının Sovyet coğrafyasında neden olduğu güç boşluğu, pek çok çatışmanın fitilini ateşlemiştir. Balkanlardan Kafkasya’ya tarihsel temeli bulunan birçok anlaşmazlık, 1990’lı yılların başında birer birer sıcak savaşa dönüşmüştür. Söz konusu savaşların sonunda imzalanan ateşkes anlaşmaları ise ne savaşın ne de barışın olmadığı bir ortam yaratarak bahsi geçen çatışmaların “donmuş çatışmalar” olarak nitelendirilmesine neden olmuştur. Söz konusu çatışmaların üzerinden yaklaşık 20 yıla yakın bir süre geçse de bu durumda herhangi bir değişiklik olmamıştır. Ta ki, 2020 yılının Kasım ayına kadar… Söz konusu donmuş çatışmalardan biri olarak nitelenen ve diğerleri gibi kısa ve orta vadede çözümlenmesi çok da beklenmeyen Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ Sorunu, 27 Eylül tarihinde tekrar sıcak çatışmaya dönüşmüş ve 10 Kasım’da Ermenistan Devlet Başkanı Nikol Paşinyan’ın yenilgiyi kabul eden anlaşmanın imzalandığını tüm dünyaya duyurmasıyla çözümlenme yoluna girmiştir. Bahsi geçen anlaşmayla Azerbaycan işgal altındaki topraklarına yeniden kavuşmuştur. Böylelikle Dağlık Karabağ Sorunu’nun bir donmuş çatışma olmaktan çıkışına yönelik adım atıldığına şahitlik edilmiştir. Ancak Kafkasya’daki diğer donmuş çatışma alanları olan Gürcistan sınırları içerisindeki Abhazya ve Güney Osetya’da ise ters yönde bir akım gözlemlenmektedir. Özellikle Ağustos 2008 Savaşı’nın ardından her iki ayrılıkçı bölgenin bağımsızlığının Rusya Federasyonu tarafından tanınmasıyla sorunun daha da içinden çıkılmaz bir hal aldığı görülmektedir. Esasen bu zıtlığın nedeni olarak anılan süreçte ilgili ülkelerin sorunların çözümlerine yönelik olarak takip ettikleri iç ve dış politikalardaki farklılık gösterilebilir. Bu noktada Azerbaycan’ın doğal kaynak zenginliğini Rusya’nın kontrolü altında olmayan rotalardan dünya pazarlarına arz ederek elde ettiği geliri askeri gücünü desteklemek için kullanmasının yanı sıra, Haydar Aliyev ve oğlu İlham Aliyev’in iktidarı döneminde uygulanan dengeli dış politikanın Dağlık Karabağ Sorunu’nun diğer örneklerden farklı bir şekilde bir donmuş çatışma olmaktan çıkarılmasında önemli bir rol oynadığı söylenebilir. Diğer taraftan Gürcistan, Azerbaycan gibi Rusya’nın kontrolü altından çıkmasını sağlayacak ve ordusunu güçlendirecek bir ekonomik zemine sahip değildir. Ayrıca özellikle batı destekli bir renkli devrim sonucunda iktidara gelen Mihail Saakaşvili’nin yakın ve güçlü komşusu Rusya’yı dikkate almayan tek taraflı (Batı yönelimli) dış politikası, diplomatik olarak Gürcistan’ın elini zayıflattığı gibi, Rusya’nın da tepkisini çekmiştir. Ekonomik zayıflık, dış politikada atılan yanlış adımlarla birleşince doğrudan Rusya’nın müdahil olduğu Abhazya ve Güney Osetya sorunları daha da derinleşerek çözümsüzlüğünü korumuştur.

AVRUPA'DAKİ TÜRKLER

Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Yıllığı 2013, 2015

Türklerin 1960'lı yılların başından bugüne uzanan Batı Avrupa ülkelerine göç süreci, günümüzde yaklaşık 4 milyonluk bir Türk göçmen nüfusunun ifadesine dö-nüşmüş durumdadır. Başlangıçta hem Batı Avrupa ülkelerinin ucuz işgücü ihtiyacını karşılamak hem de kendi sosyo-ekonomik statülerini iyileştirmek amacıyla ekono-mik nedenlerle Batı Avrupa ülkelerine göç eden Türkler, günümüzde sosyo-kültürel ve ekonomik yapısı açısından Avrupa toplumlarının sadece edilgen değil etken birer unsurları haline gelmiştir. İlk zamanlarda büyük oranda kırsal kesimin hedefi olan ve " misafir " statüsündeki işçileri ağırlayan Batı Avrupa, bugün %50'sinden fazlası 21 yılın üzerinde olmak üzere %90'ı 11 yılı aşkın süredir ikamet eden Türk kökenli nüfusu ağırlamaktadır. Söz konusu nüfusun yarısından fazlası ise artık Avrupa Birliği vatandaşı konumundadır (Hacettepe Üniversitesi, 2013: 1). Avrupa demografisine ilişkin projeksiyonlara göre, Avrupa Birliği (AB) içerisindeki Türkiye kökenli Türk nü-fusun 2020 yılında 6,5 milyona ulaşması beklenmektedir (Güler, 2009: 396). Benzer şekilde yapılan araştırmalar, örneğin Almanya'da 2007 itibariyle 72 bin olan Türk giri-şimci sayısının 2015 yılına kadar 140 bine ulaşacağını göstermektedir (Keskin, 2009: 554). İşçilikten girişimciliğe doğru ciddi bir aşama kaydeden Avrupa'daki Türkler, bugün sadece ekonomik alanda değil siyaseten de varlık göstermeye başlamıştır. 2013 yılı sonu itibariyle AB ülkelerinin ulusal parlamentolarında bulunan Türk kökenli parlamenter sayısı 30'a yakındır (Romanya ve Bulgaristan hariç). Dolayısıyla geçici işgücü olarak başlayan süreç, günümüzde " Euro-Turks " (Avrupalı Türkler) tanımla-masıyla yeni bir toplumsal oluşuma zemin hazırlamıştır.

TÜRKİYE'DE TEKSTİL

Bu çalışma Türkiye 'de ev ile fabrika işini birlikte yürütmeye çalışan kadınların içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik koşulları açıklamaya çalışmaktadır. Çalışmada özellikle Bursa 'da bir tekstil firmasında çalışan kadınların iş yaşamına, sendikaya, üc retli işe ve gelecek ile ilgili beklentilere yönelik tutumları incelenmektedir. Çalışmada ayrıca evde ve fabrikada var olan cinsiyetçi iş bölümünün kendini yeni endüstri ilişkileri ve çalışma koşulları altında nasıl yeniden ürettiği irdelenmektedir. Değişen aile ve ça lışma ortamlarında kadın işçilerin halen nasıl erkeklere bağımlı ve onlar tarafından kontrol edilen bir konumda bulundukları incelenmeye çalışılmıştır.

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRKİYE’DE TEŞVİKLER ve ÜLKE UYGULAMALARI

Cumhuriyet sonrası dönemlerde, yatırım ve istihdamın artırılması ve bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması için teşvik sistemleri uygulamaya konulmuştur. 1980 yılına kadar dış piyasalara entegre olmayı destekleyici teşvikler uygulanmıştır. 24 Ocak 1980 Ekonomi Kararları ile dış ticareti serbesleştiren uygulamalara ağırlık verilirken, 1990’lı yıllarda bölgeler arası gelişmişlik farklarını azaltıcı politikalar benimsenmiştir. 2000 yılında teşvik sistemi revize edilerek getirisi yüksek teknolojik ürün üretimine yönelme başlamış ve 2009 yılında devreye sokulan teşvik sistemi ile ülke dört yatırım bölgesine bölünerek teşvik yelpazesi genişlemeye başlamıştır. 2012 yılında uygulamaya giren Yeni Teşvik Sistemi ise birçok özelliğinden dolayı bugüne kadar yapılan en geniş ve en kapsamlı teşvik sistemi olma özelliği taşımaktadır. Bu çalışmada, Türkiye’de uygulanan tüm yatırım teşvik sistemleri incelenmiş ve diğer ülkelerdeki uygulamalar tanımlanmıştır. Çalışma, genel bir değerlendirme ve öneriler ile son bulmaktadır.

TÜRK DİL KURUMU KÜTÜPHANESİNDEN İKİ YENİ FARSÇA-TÜRKÇE SÖZLÜK

R u m e l i D E D i l v e E d e b i y a t A r a ş t ı r m a l a r ı D e r g i s i 2 0 1 5. 2 (N i s a n) / 21 Özet Türklerle Farsîlerin yüz yıllar boyu var olan münasebetleri sebebiyle Farsça Türkler tarafından rağbet görmüş ve tarih boyunca Farsçadan Türkçeye pek çok sözlük yazılmıştır. Özellikle Osmanlı Devleti devrinde bu tür sözlük çalışmalarına daha da ağırlık verilmiştir. Bugün gerek Türkiye kütüphanelerinde gerekse farklı ülkelerdeki kütüphanelerde farklı hacimlerde ve farklı usullerle yazılmış pek çok Farsça-Türkçe sözlük yer almaktadır. Bu çalışmada 20. yüzyılın başlarında yazıldığı tahmin edilen ve Türk Dil Kurumu kütüphanesine Etüt 80/1, 80/2 numaralarıyla kayıtlı Kâmûs-ı Fârsî adlı Farsçadan Osmanlı Türkçesine ve aynı kütüphaneye Etüt 93/1, 93/2 numaralarıyla ve Harf-i elif-yâ adıyla kayıtlı Farsçadan Osmanlı Türkçesine şeklinde hazırlanmış olan bir diğer sözlük Lügat-i Fârsî'dir. Müellifleri belli olmayan bu sözlüklerin biçim ve içerik hususiyetleri üzerinde durulacak, muhteva ve usul yönünden kısaca karşılaştırmaları yapılacak, sözlüklerde kullanılan kaynaklardan örnek künyeler verilecek ve eserlerden Latin harflerine aktarılmış misal maddeler ve tıpkı baskılar gösterilecektir. Anahtar kelimeler: Sözlük, Osmanlı Türkçesi, Farsça, Kâmûs-ı Fârsî, Harf-i elif-yâ. TWO NEW PERSIAN-TURKISH DICTIONARY AT TURKISH LANGUAGE ASSOCIATION LIBRARY Abstract Due to the continuing relations between Turks and Persians, the Persian language was appreciated by Turks, and many dictionaries from Persian to Turkish were written by Turks. Especially in the age of Ottoman Empire, a substantial emphasis was placed on the studies on such dictionaries. Therefore, there are many Persian to Turkish dictionaries in the libraries both of Turkey and various countries in different sizes and styles. This study reviews two dictionaries which are estimated to be written in the early 20th century; a dictionary named Kâmûs-ı Fârsi from Persian to Ottoman Turkish which is registered with Etüt 80/1, 80/2 in the library of The Turkish Language Association and a dictionary named Lügat-i Fârsî which is registered with Etüt 93/1, 93/2 numbers in the same library. The dictionaries' styles and content will be analyzed; the dictionaries' styles and contents will be compared briefly; examples from the resources of dictionaries used in the process of composing dictionaries will be given; also the facsimiles from dictionaries will be shown.

TÜRKİYE’DE ETNİK PAZARLAMA

Leges Kamu Hukuku Dergisi, 2014

Bilginin hızlı bir şekilde gelişmesi ve değişmesi , teknoloji ve bilişim alanında meydana gelen gelişmelerin şaşırtıcı bir hızda artış göstermesi dünya ekonomisinde ve piyasasında tüketici istek ve taleplerinin değişmesine neden olmaktadır . Özellikle de kitle bağlamında pazarlama faaliyetlerinin yerini kişisel istek ve taleplerinin alması pazarlamadaki anlayışın farklılaşmasına sebebiyet vermiştir . Farklı kültür , ırk , dil , din gibi faktörler kitle pazarlamasından çok etnik pazarlama kavramını gündeme getirmiştir . Farklı kültürler , dil , din , ırk gibi faktörler kişisel ihtiyaçların ön plana çıkmasına da sebep olmuş , pazarlamada yeni stratejilerin geliştirilmesini bir gereklilik haline getirmiştir . Her tüketicinin ihtiyaçları farklı olabileceği gibi genel ihtiyaçları benimseyen tüketicilerin dışında kalan farklı talepleri olan tüketicilerin de ihtiyaçlarının karşılanması bir gerekliliktir . Özellikle de bu tüketici grubunun pazarlamadaki hedef grubun içerisinde azınlıkta olduğu durumlarda starteji geliştirirken daha dikkatli davranılması gereklidir . Zira kitlesel pazarlama hedefindeki topluluk içindeki bu azınlık tüketicilerin , bir başka pazarda veya toplulukta azınlık olmayıp topluluğun genel kesimini oluşturacağı hususu gözden kaçırılmamalı ve bu konudaki hassasiyetin uluslararası arenada ülkeler arasındaki ilişkilere olumlu ya da olumsuz bir kısım etkilerinin olabileceği göz önünde tutulmalıdır . Bu nedenle de kitlesel pazarlama anlayışının yerini hızlı bir şekilde gelişen günümüz dünyasında azınlık pazarlama almaya başlamıştır . Bu yazıda etnik pazarlama kavramı , tarihçesi , etnik pazarlamanın hangi ülkelerde nasıl uygulandığı , Türkiye ’ de etnik pazarlama uygulamaları ve örnekleri , Türkiye ’de meydana gelebilecek gelişmeler ve bu gelişmeler ışığında sonuç verileri yer almaktadır .

NECATİ VE TÜRKİ-İ BASİT

This paper mentioned the presence of the Court determined Necati Bey and Turkish Necati Bey's simple to use has been questioned.

TÜRKÇEDE İKİLİ (DOUBLET) ALINTILAR

TÜRKÇEDE İKİLİ (DOUBLET) ALINTILAR, 2020

Bu makalede doublet terimi ve Türkçedeki doublet alıntılar konusu incelendi. David Crystal'in A Dictionary of Linguistics and Phonetics adlı başyapıtında "bir dile farklı rotalardan giren, ortak bir kökene dayanan, biçimsel ve anlamsal yönden benzerlikleri olan farklı sözcük çiftleri" olarak tanımladığı doubletlerin Türkçedeki on örneği ele alındı.