İBNÜ'L-CEZERÎ'NİN KIRÂATLERİN MÜTEVÂTİRLİĞİ MESELESİNE BAKIŞI (original) (raw)
Kırâat ilmi, islamî ilimler arasında en şerefli ilim dalı olarak nitelendirilmektedir. Çünkü bu ilim, son ilahî kelam ve mesaj olması itibariyle şerefinde şüphe olmayan Kur'an'ın kıraatiyle alakalı bir ilim dalıdır. Belli şartları haiz kıraat farklılıklarının bizzat Kur'an'dan oldukları ya da en azından nitelik itibariyle Kur'an'a en yakın lafzi hususiyetlere sahip oldukları genel olarak kabul gören bir tespittir. Kıraat ilmi alanında müslimiyle, gayr-i müslimiyle pek çok zevat çalışmalar yapmışlar ve otorite olarak tanınmışlardır. İbnü'l-Cezerî bu alanın tartışmasız otoritelerinden biri olarak kabul edildiği için onun kırâat ilminin meselelerine bakışı şüphesiz ki, ayrı bir önem arz etmektedir. Kıraatlerin mütevâtirliği öteden beri tartışılmış, bu konuda farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bu görüşlerin değeri, hiç şüphesiz ki bu görüşleri ileri sürenlerin alanının ihtisas sahibi olup olmadıklarının, o alanda otorite olup olmadıklarının tespitiyle değer kazanacaktır. İşte bu çalışmada biz, alanında otoriterliği ittifakla kabul gören İbnü'l-Cezerî'nin, kırâat alanının önemli meselelerinden biri olan kırâatlerin mütevâtirliği meselesine bakışını tespit ederek kıraatlerin mütevâtirliği konusundaki şüphelerin izalesine, kapalı olan tarafların aydınlatılmasına katkı sağlamış olacağız. Mevzubahis konu erken dönemde usul âlimleri tarafından Kur'an'ın mütevâtirliği bağlamında ele alınmıştır. Kırâat ilminde ise genel olarak Kur'an ve yedi kırâat mütevâtir kabul edilmektedir. İbnü'l-Cezerî yedi kırâatin tevâtüre konu oluşunun ön kabulü olan şartları taşıdığı için diğer üç kırâatin (İmam Cafer, Yakub ve Halefü'l-'Âşir kırâatlerinin) de mütevâtir olduğu görüşündedir. Yine O'na göre mütevâtir kırâatler bu on kırâatle de sınırlanamaz. Bir kırâatin sahih kabul edilmesi için gerekli şartları taşıyan tüm kırâatler sahihtir ve sahih olanda da her zaman tevâtür şartı aranmaz. Mütevâtirlik meselesenin nirengi noktası şudur: "Kıraatler, Hz. Peygamber'e (sav) nispetleri itibariyle mi, yoksa kıraat imamlarına nispetleri itibariyle mi mütevâtirdirler? İbnü'l-Cezerî, bu konuda mütevâtir kıraatleri belirlemek için ilk defa "Kitâbü's-Seb'a" eserini yazan İbn Mücahid'den öncesinin tartışmalı ve karanlık olduğundan bahisle, kırâatleri imamlarından gelişi itibariyle mütevâtir kabul etmektedir. İbnü'l-Cezerî'nin, bu konuda görüş beyan eden Ebû Nasr es-Subkî'den cevaplarını istediği "İleri gelen âlimler bugün okunmakta olan on kırâat hakkındaki görüşleri nedir? Onlar mütevâtir mi değil mi? On kırâatten birinin tek kaldığı vecihlerin tamamı mütevâtir mi değil mi? Şayet mütevâtir ise o kırâati veya o kırâate dair bir vechi inkâr eden kimsenin dinen durumu nedir? gibi birtakım sorularla bu bağlamda ortaya koyduğu tartışma ve yaslandığı deliller kıraatlerin mütevâtirliği meselesinin boyutlarını genişletmiştir.