Demans, Seri - III: Kırılmalar (Sanat ve Tasarım Gazetesi, Burak Boyraz Raportajı, 2019) (original) (raw)


Öz Derviş Zaim, geleneksel Osmanlı-İslam sanatları ile Türk sineması arasında sinematografik bir bağ kurarak anlatılarının çoğunu bu çerçeveden sunar. Filmler, bir yandan klasik anlatı yapısının özelliklerinden yararlanır-ken diğer yandan kendine referans veren kodları kullanarak metasinemanın/metakurmacanın özelliklerinden yararlanır. Bu noktada, filmler gelenekle olan bağını seyircisine metinlerarasılık ile yolculuğa çıkardığı film-zihin üzerinden ifşa eder ve çok katmanlı anlatı düzeyine seyirciyi de dahil eder. Çalışma, Derviş Zaim'in Cenneti Beklerken, Nokta, Gölgeler ve Suretler ve Rüya filmlerinin klasik anlatı dışında postmodern anlatı kodları içerisinde okunup okunamayacağı sorusuna cevap arar. Bu bağlamda çalışma, bu filmlerde yer alan görsel imgelerin anlamlarını çözümleyerek ve metakurmaca kodları irdeleyerek yönetmenin klasik anlatı yapısı dışındaki sine-masal dilini yorumlamayı amaçlar. Çalışma, imgelerin anlamlarının ortaya koyulabilmesi için kompozisyonel analizle değerlendirildiğinde, Zaim'in anlatılarında klasik üç perde yapısının dışında kendi yapıtını transparan hale getiren bir dile sahip olduğu, özellikle dördüncü duvarı yıkma, erken anlatım ve görsel devamsızlık gibi özellikleri kullanarak (öz)düşünümsel kırılmalara neden olduğu ve böylelikle, klasik anlatıdan ziyade metame-tinsel anlatıya yaklaştığı söylenebilir.

Son yıllarda bireysel ve toplumsal alanların geçirdiği siyasi, ekonomik, psikolojik, bilimsel ve kültürel değişimlerin etkisiyle sosyal bilimler içerisinde açıklayıcı bir konum kazanan kimlik, kişilerin bireysel özelliklerini ve yaşam alanlarındaki yerlerini belirlemede önemli bir kavram haline gelmiştir. Bu sebeple insanın yeryüzündeki yerini sorgulayan veya yansıtan her bilimsel alan, kimlik kavramından yararlanmaya başlamıştır. Bu çalışmasında da kimlik kavramını oluşturan bireysel ve toplumsal etkilerin, insanı temel ölçütleri arasında sıralayan edebiyat dünyasındaki yansımasının genel çerçevesini çizmek ve bu

Özet: Metin cennetten düşme sahnelemesinden itibaren insanın başkaldırma iradesini barındırdığı meselesi ile başlamaktadır. Devamında bu durumun insana özsel olduğu ve kendisini her an gösterebildiği, hatta göstermesi gerektiği ortaya konmaktadır. Bu, tam anlamıyla kronolojik zamanı kesintiye uğratan bir yaklaşımdır ve Benjaminci anlamda Mesiyanik'tir. Bu Mesiyanik kırılma, metnin devamında Nietzsche'nin bengi dönüşü ile bağdaştırılmış, Blanchot ve Derrida'nın zamana bakışları ile işlenecektir. Son olarak zamanda kırılma yaratma durumunun aktörel bir tutum olduğundan bahsedilerek bu durum sinemadaki " kesme " süreci ile açıklanacaktır. Bu noktada amaç, insanın başkaldırma durumunun aslında onda her zaman bulunan ve aktörel bir tutumla açığa çıkması beklenen bir yapı olduğunu sunmaktır. Abstract: Text is beginning with the problem of human will of rebellion, which is having from the fall from heaven on. This exactly is an approach which makes interruption on chronologic time and which is Messianic on the sense of Benjamin. This Messianic interruption, on the hereafter of text was reconciled with Nietzschean eternal return, processed with the time view of Blanchot and Derrida. Finally with mentioning of creating temporal interruption is the ethical manner, this condition will be explained with the " cutting " process on cinema. At this point, the aim is presenting of the human's rebellion condition's is actually always presented on him and is the structure which waiting to be come to present with ethical manner. İnsanın konu olduğu her yerde karşımıza çıkan birçok sorunsaldan, özellikle insanın kendi varlığının bilincine varması ve bunu Kendi'ne evriltebilmesi adına en önemli iki tanesinin ölüm ve zaman olduğu açık bir gerçektir. Cennetten kovulma ve yaşama düşme (Hıristiyan kaynaklarına göre düşüş/cennetten düşmek) ilerlemeci zamansallık ve bunun kökten bir kesintiye uğramasıyla açığa çıkan ölüm durumu zamansal akışın içindeki eyleme durumumuzun aslında kısıtlı bir çerçevede durduğunu Derin, Özlem. (2016). Kırılmanın Sessizliği ve Şimdi(siz)lik. Kilikya Felsefe Dergisi 3. ss. 47-65.

İletişim araştırmalarında kullanılan başlıca üç temel bakış açısı vardır. Bu bakış açılarını liberal, eleştirel ve kültürel yaklaşım olarak tanımlamak mümkündür. Liberal yaklaşımı anaakım, eleştirel yaklaşımı Frankfurt Okulu, kültürel yaklaşımı ise Kültürel Çalışmalar araştırmalarının temeline yerleştirmiştir. Bu üç yaklaşımdan eleştirel ve kültürel yaklaşımın felsefi arka planını Marksizm oluşturmasına karşın birçok konuda fikir ayrılığı bulunmaktadır. Marksist felsefeyi felsefi temeline yerleştiren ve eleştirel ekole yakınlığıyla dikkat çeken bir diğer yaklaşım ise iletişimin ekonomi politiğidir. İletişimin ekonomi politiğini diğer eleştirel yaklaşımlardan ayıran en önemli özelliği doğrudan Ortodoks Marksist literatürü benimsemesidir. Eleştirel yaklaşım Ortodoks Marksizm’e sert eleştiriler getirirken, Kültürel Çalışmalar Marksizm’in yeni bir yorumu olan Neo-Marksist felsefeyi benimsemiştir. Derleme bir çalışma olan iletişim Çalışmalarında Kırılmalar ve Uzlaşmalar, iletişimin ekono...