İSLAM HUKUKUNDA HAKKIN SUİSTİMALİ (original) (raw)

İSLAM HUKUKUNDA HAKLARIN TAS- NİFİ ÜZERİNE ANALİTİK BİR İNCELEME

õõõ Öz Günümüz hukuk sistemlerinin en temel kavramlarından biri olan hak kavramı üzerinde yoğun tartışmalar yapılmakta ve haklar farklı açılardan ayrıntılı tasniflere tabi tutulmaktadır. Kara Avrupası hukuk sisteminde haklar, önce kamu ve özel şeklinde ikili bir ayrıma konu edilmekte, kamu haklarının kamu hukukundan, özel hakların da özel hukuktan doğduğu şeklinde genel ve yaygın bir anlayış benimsenmektedir.

İSLÂM HUKUKUNDA MÜLKİYET HAKKININ SINIRLANDIRILMASI

İslâm hukukununda özel mülkiyetin sınırlandırılması meselesinin temellendirilmesi bakımından, öncelikle bu hukuk sisteminin mülkiyet hakkına nasıl baktığının açıklanması gerekir. İslâm hukukunun birinci kaynağı Kur'an-ı Kerim'e bütüncül bir yaklaşımla bakıldığında mülkiyetin, bazı ayetlerde Allah'a1, bazı ayetlerde topluma2, bazı ayetlerde ise kişilere3 izafe edildiği görülmektedir Bu durum, ilk bakışta, Kur'an'a göre mülkiyetin Allah'a mı, topluma mı yoksa kişilere mi ait olduğu noktasının açık olmadığı izlenimi uyandırmaktadır. Oysa, konuya, Kur'an'ı Kerim'in üslûbu ve İslâm'ın Allah ve kainatla ilgili temel ilkeleri dikkate alınarak bakıldığında, ortada aslında herhangi bir kapalılığın mevcut olmadığı hemen anlaşılmaktadır. İslâm mülkiyet anlayışının temelinde mülk Allah'ındır ilkesi mevcuttur. Bu, her şeyi yaratan ve yokedenin Allah olduğu anlamına gelmektedir. Mülkün gerçek sahibi olan Allah, dilediğine bu mülkten verir4. Nitekim, her şeyi yaratan Allah, tek sahibi bulunduğu kainattaki varlıklardan gökte ve yerdeki şeyleri insanların istifadesine tahsis etmiş; bu tahsisin " istihlaf " mahiyetinde bir tahsis olduğuna işaret buyurmuştur5. Buna göre, insan Allah'ın yeryüzündeki halifesi ve temsilcisidir. Yetkisiz temsil sözkonusu olamayacağına göre, insana malı kullanma, semerelerinden yararlanma, tüketme hakkı verilmiştir. İnsan, muhtaç olduğu şeyleri, sahibinin koyduğu kurallar çerçevesinde istediği kadar edinebilir. İşte mülkiyet denilen şey, esas itibariyle bu edinmeden doğan ilişkiden ibarettir. Allah'ın insana mülkiyet vermesinin amacı, onu denemek, yolundan gidip gitmediğine göre ceza veya ödül vermektir. Bazı yazarlar, her şeyin mülkiyetinin Allah'a ait olması anlayışının hukuki değil dini olduğunu, bu tarz bir yaklaşımın

İSLAM'IN HAKiKATİ ve MEZHEPSORUNU

Müslümanlar, tarihlerinde yaşamadıkları bir öl~ekte dini, mezhebi ve etnik kiınJp.der arası bir çatışmaya doğru sürüklenmektedir. Bu durum yaşadıkları ülkelerdeki iç barı şı ve sahip oldukları kültürel, tarihi, insani ve dini miraslarını tehdit ettiği gibi aynı zamanda insani kültür mirasını da tehdit eder duruma gelmeye başlamıştır. Mezheplerarası çatışmaya dönüşen bu olumsuz ve tehlikeli gidişi besleyen siyasi, dini, tarihsel, toplumsal, ekonomik sebeplerin yanında bazı iç ve dış dinamikler de bulunmaktadır.

İSLAM HUKUKUNDA İÇTİHAT KAPISI VE OSMANLI ULEMÂSININ MÜÇTEHİTLİĞİ ÜZERİNE

IV Uluslararası Necmettin Erbakan Hukuk Kongresi, 2024

*This book is published under a CC BY license, which means that you can copy, redistribute, remix, transform, and build upon the content for any purpose, even commercially, as long as you give appropriate credit, provide a link to the license, indicate if changes were made, and do not impose additional terms or conditions on others that prohibit them from exercising the rights granted by that license, including any effective technological measures.

İSLAM HUKUKUNDA HUDÛD VE ISTILAH EDEBİYATI

ÖZET İnsanların kendi alanlarına hâkimiyeti, liyakati ve ehliyeti biraz da bu kavramları yerine ve uygun şekilde kullanılmalarıyla anlaşılabilir. İslam tarihinde edebi bir tür olarak yazılmış, hudûd, ıstılah ve tanım kitapları bulunmaktadır. Bu eserler özel alanlarında ilgililerine rehberlik etmesi ve ihtisas düzeyinde müstakil bir alanı göstermesi bakımından ilgiyi hak etmektedir. Literatür çalışmaları, kaynaklar ve atıflardan tespit edilen bu eserlerden öncelikle Hanefî mezhebine mensubu müelliflerin tanım konusunda yazdıkları veya fıkıh bahislerine ayrıca yer verdikleri kitaplar tesbit edilmiş, bir kronoloji içerisinde tanıtım ve tahlilleri yapılmıştır. İslam hukuk tarihinde fıkıh ıstılahları ihtiva eden tesbit edebildiğimiz bazı eserler ve müellifleri şu şekildedir:

İSLAM HUKUKU ARAŞTIRMALARI DERGİSİ

Saygıdeğer alanında uzman hocalarımızın katkılarıyla oluşturulan bu değerli makaleyi sizlerle paylaşmak istedim (İslam hukuku ile alakalı meselelere yaklaşımlar )

İSLAM'DA HUKUK VE DİN KURALLARI AYIRIMI SORUNU

İnsanın topluluk içinde yaşaması zorunluluğu, toplumsal düzenin kendiliğindenidoğal olarak oluşacağı anlamına gelmemektedir. 1 İnsan, tabiatı gereği, sosyal olduğu kadar, anti sosyal duyguları da taşıyan bir varlıktır. Bu itibarla hem toplumsal düzenin oluşumu hem de karşıtı yönelişlerin engellenmesi bakımından bir kısım kurallara gereksinim duyulmaktadır. Söz konusu kurallara toplumsal düzen kuralları diyoruz. Toplumsal düzen kuralları hukuk, din, ahlak, örf-adet ve görgü kuralları biçiminde tasnif edilip incelenmektedir. Norınatiflik, yani "olması gereken "i göstermek ve aynı ilişkiler bütününü tanzim etmek bakımından toplumsal düzen kuralları arasında bir karakter ortaklığı mevcuttur. İlgili benzerliğin hem mahiyete hem de işieve ilişkin olduğunda kuşku yoktur. Zira söz konusu kural gruplarından her biri kozal ( causal) aleme değil, normatİf aleme aittir; yani olanı tespitle değil, olması gerekeni değerlendirmekle ilgilidir. Diğer taraftan toplumsal düzene ilişkin kural grupları, beşeri münasebetleri düzenleme bakımından da ortak bir işlevi üstlenmiş durumdadır.