Türk Sinemasında Kadının Temsili (original) (raw)
Edebiyat ve sinema gibi sanat dalları ötekileştirmenin çok açık bir biçimde görüldüğü alanlardır. Özellikle sinemada, popülerliği arttırmak için yaratılan klişeler sonucu birtakım ayrımcılıklar üretilir. Bu klişeler çoğu zaman cinsiyetçi ve önyargılarla doludur (Yüksel, 2012:85). Her dönemin sanatsal yaratılışı, içinde bulunduğu toplumsal ve kültürel yapılarla doğrudan bağlantılıdır. Bu bakımdan sinemanın izleyicilerden ve onların toplumsal olaylara bakış açılarından uzakta olduğu söylenemez. Sinema sektörü dünya çapında erkek egemenliğinde olan bir sektördür. Hatta bu durumdan dolayı oluşan rahatsızlıkla kadının sinemadaki temsili ve erkek egemenliğine yönelik ilk eleştiriler, Amerika'da Hollywood Sineması'na karşı başlamış ve ilk incelenen filmler de Hollywood filmleri olmuştur (Uğuz, 2013:39). Yapımcılardan, yönetmenlere; senaristlerden, oyunculara ve set işçilere varana kadar sinema sektörünün çoğunlukla erkeklerden oluştuğu gözlemlenmektedir. Hal böyle olunca sinemada görülen bu erkek egemen dünya, sinemanın hayatı daha etkileyici ve büyüleyici kılan araçlarından faydalanarak, insanların bazı yaşamsal rolleri benimsemelerine sebep olmuştur. Benimsetilen bu roller içerisinde kadınlar için çizilen resim genellikle çaresiz, kendine güveni olmayan, korunmaya muhtaç ve erkek himayesinde yaşayan kadın figürleridir (Zaman, 2015:32). Türk sineması da tıpkı dünyadaki örnekleri gibi ataerkil değerlerin hakim olduğu bir sektördür. Türk toplumunun erkek egemen toplumsal düzenini süren bir yapıda olması bu durumun en önemli sebebidir. Ataerkil düzenin tesis ettiği iktidar ve ideolojiler doğrultusunda Türk sinemasında da kadınlar için belli roller çizilmiştir. Kadın genellikle toplumsal yapıyı yansıtacak biçimde aile içinde ikincil rolleri benimseyen ve kendisi için belirlenen kıstasların dışına çıkması halinde her türlü cezaya razı olan bir figür olarak yansıtılmıştır (Altındal, 1985:152). Ayrıca kadınlar yıllarca, ''faziletli anne'' ve ''dokunulmamış sevgili'' gibi iyi kadınlar ya da ''kötü kadın, seks bombası, erkekleşmiş kadın, isterik kadın, gizemli cinsellik'' örnekleri gibi kötü kadınlar olarak kategorize edilmişlerdir (Kalkan, 1988:42). Yıllara göre dönemsel olarak da kadının sahnedeki temsili değişmiştir.