Seyyahların Gözüyle 19. Asrın İlk Yarısında Buhara Emirliği (original) (raw)

Türkistan, ilk çağlardan itibaren Uzak Doğu ile Batı uygarlıkları arasında bir köprüdür. Moğolistan’dan Urallara kadar uzanan uçsuz bucaksız bozkırlar, çoğu zaman konargöçer boyların at koşturduğu coğrafya olarak araştırmalarda ön plana çıkarken, bu coğrafyanın Doğu ile Batı arasında gerçekleşen ilişkilerdeki rolü göz ardı edilmiştir. Oysaki Türkistan Çin’den veya Akdeniz kıyılarından yola çıkan kervanların ya da Çin’den Hindistan’a gitmek isteyen Budist hacıların uğramadan yola devam edemeyeceği bir coğrafyadır. Türkistan’ı bir ağ gibi saran tarihi ticaret yolları, sadece kervanların ticari ürünleri taşıdığı basit bir yol değildir. Bu yollar aynı zamanda kültürlerin ve dinlerin uzak coğrafyalara ulaşmasını sağlamıştır. Bu nedenle Çin, İran, Hint ve Roma gibi uygarlıklardan yola çıkan kervanlar, ordular, seyyahlar, hacılar ya da elçilerin yolu bir şekilde Türkistan’a düşmüştür. Bu yolculardan bazıları görüp duyduklarını yazarak bize seyahatnameler bırakmışlardır. Bazılarının serüvenleri ise başkaları tarafından yazılan kitapların konusu olmuştur. Türk ülkelerine çeşitli zamanlarda gitmiş olan yabancı seyyahlar, gezdikleri yerlerde dikkatlerini çeken olayları, mekânları, kişileri ya da gelenek-görenekleri kaleme alarak hem yaşadıkları dönemdeki kendi toplumlarına bilinmeyen ülkeleri tanıtmışlar, hem de bu değerli bilgilerin günümüze kadar ulaşmasını sağlamışlardır. Seyahatnameleri önemli kılan bir başka özellik ise bahsettikleri ülkelerde yaşayanlar için dikkate değer olmayan şeylerin bir yabancı tarafından önemli görülerek kaydedilmiş olmasıdır. Yani seyahatnameler çoğu zaman bir toplumun öteki gözüyle nasıl görüldüğünü anlamamıza imkân sağlayan eserlerdir. Türkistan’a bir şekilde yolu düşen seyyahların eserleri temel alınarak hazırlanan bu kitapta başlangıçtan 20. yüzyıla kadar Türkistan’daki Türklerin bir başkası tarafından nasıl görüldüğünün yansıtılması amaçlanmıştır. Bu nedenle farklı dönem ve kültürlerden seyyahların Türkistan’a ilişkin yazdıkları eserler incelenerek kitabın bölümleri oluşturulmuştur. Tabiî ki tarih boyunca Türkistan’ı ziyaret eden yüzlerce seyyahın eserlerini tek bir kitapta incelemek mümkün değildir. Örnek vermek gerekirse, sadece Rusların yazdığı raporlar ya da seyahatnameleri tanıtmak için dahi ciltlerce kitap yazmak gerekir. Bu nedenle elinizdeki eser, belli dönem ve coğrafyalar seçilerek hazırlanmıştır. Bugüne kadar Türkistan’la ilgili seyahatnameleri içeren birkaç araştırma yapılmış olsa da bütüncül olarak yaklaşan bir eser olmamasından hareketle hazırlanmış olan bu çalışma sadece bir başlangıç olarak değerlendirilebilir ya da Türkistan tarihini seyahatnameler üzerinden değerlendirme yolunda atılmış bir adım olarak da kabul edilebilir. Seyahatnameler üzerinden bir bölgenin tarihi ve coğrafyasının incelenmesi hem coğrafyada yaşayanların hem de o coğrafyaya seyahat eden seyyahların kültürlerindeki devamlılığı, değişmeleri, kültürlerin birbirlerine karşı geliştirdiği bakışı göstermesi bakımından kıymetlidir. Zira seyyahlar her ne kadar Türkistan coğrafyasının çöllerinden geçip, dağlarından aşsalar da esasen hepsinin hatırasının üzerinden de zaman geçmiştir. Bu anlamda incelenen süreçte tarihin unsurlarından insanlar, zamanlar ve mekânlar da değişmektedir. Türkistan coğrafyası özelinde bu değişimin ana hatlarına değinmeye çalışan elinizdeki kitabın bundan sonra bu yola düşecek araştırmacılara faydalı olmasını temenni ederiz.