İslam Medeniyetinin İnşasında, Bilim ve Mektep Olarak Tasavvuf (original) (raw)
Related papers
Seyyid Muhammed Nakib Attas'a Göre Bilim ve Mektep Olarak Tasavvuf
Conceptualization of sufism which is based on superficial readings, personal observations and unscientific definitions is recently widespread. This effected not only in socio-cultural life of post-modern Muslims but their intellectual life and philosophy of science also. Naquib al-Attas, making important analyses about intellectual problems of modern Muslim societies and roots of these problems in Western worldview, defined sufism and compared it with such superficial readings. This comparative analyse composes both Western Thought from the its roots of Hellenistic Philosophy and Islamic Thought from its roots in the texts (nusus); and puts forth scientific respectability of these superficial opinions such as ‘sufism is imitation of Hinduism.’ In this article, ‘sufism as science and school in Syed Muhammad Naquib al-Attas’ was conceptualized comparing with post-modern readings. We can conclude that in works of al-Attas regarding sufism as both science and school (sufi orders) are portrait of focusing to see general picture of Islamic Thought. In this sense sufism was analysed to solve duality problem of God-universe and God-servant according to creed of tawhid monoteism) in Islamic Thought. This philosophy, forming etiquettes and principles of sufi-brotherhoods, puts a structure which can be taken as model for educational philosophy of Islamic worldview. When sufism or sufibrotherhoods (sing. tariqah) are read out of this scientific root and Islamic law, we observe non-Islamic definitions or institutions.
İslam Medeni̇yeti̇ni̇n İnşasinda, Bi̇li̇m Ve Mektep Olarak Tasavvuf
2019
Toplumsal deger ve birikim anlamina gelen medeniyet kavrami, makalemizde hakiki ve mecazi olmak uzere iki manada ele alinmistir. Hakiki medeniyet, medeniyeti olusturan degerlerin hakikatte sabit olan varlik (ve bilgi) anlayisina dayanmasi bakimindan digerlerinden ayrilir. Tenzihi ile tesbihi makamlar arasinda dereceli olarak anlasilabilen bu hakikatin, beser akliyla dogrulanmasi bakimindan tasavvuf bilimi ve onun katkilari mustakil bir baslik olarak incelenmistir. Bu katki, Islam Dusuncesindeki tevhid akidesi cercevesinde Allah-kainat ve Allah-kul ikiligini ortadan kaldiran bir varlik anlayisi sunmasi olarak ozetlenebilir. Tasavvufun medreseleri olan tekkelerin urettikleri ise, Islam Medeniyetine verdigi katkinin diger vechesidir. Bu katki ise, medeniyet taniminda vurguladigimiz iki unsurdan ikincisine yoneliktir. Yani medeniyetin ozu mesabesinde olan hakikat anlayisindan beslenerek uretilen maddi unsurlara yaptigi katkilardir. Bu unsurlar bakimindan tekkeler; edebiyat, hat sanati, ...
Seyyid Muhammed Nakib Attas’a Göre Bir Bilim ve Mektep Olarak Tasavvuf
Turkish Studies-Comparative Religious Studies
Conceptualization of sufism which is based on superficial readings, personal observations and unscientific definitions is recently widespread. This effected not only in socio-cultural life of post-modern Muslims but their intellectual life and philosophy of science also. Naquib al-Attas, making important analyses about intellectual problems of modern Muslim societies and roots of these problems in Western worldview, defined sufism and compared it with such superficial readings. This comparative analyse composes both Western Thought from the its roots of Hellenistic Philosophy and Islamic Thought from its roots in the texts (nusus); and puts forth scientific respectability of these superficial opinions such as 'sufism is imitation of Hinduism.' In this article, 'sufism as science and school in Syed Muhammad Naquib al-Attas' was conceptualized comparing with post-modern readings. We can conclude that in works of al-Attas regarding sufism as both science and school (sufi orders) are portrait of focusing to see general picture of Islamic Thought. In this sense sufism was analysed to solve duality problem of God-universe and God-servant according to creed of tawhid (monoteism) in Islamic Thought. This philosophy, forming etiquettes and principles of sufi-brotherhoods, puts a structure which can be taken as model for educational philosophy of Islamic worldview. When sufism or sufibrotherhoods (sing. tariqah) are read out of this scientific root and Islamic law, we observe non-Islamic definitions or institutions.
Medeniyet İnşasında Tasavvufun Rolü
AKADEMİAR Akademik İslam Araştırmaları Dergisi, 2018
Medeniyet en etkili ve güçlü beşerî faaliyet alanıdır. İnsan hayatıyla ilgili her şey medeniyet oluşumuna müspet veya menfi etki eder. Din ve dini kurumlar geçmişten günümüze medeniyet inşasında özel öneme sahip olagelmiştir. Bundan ötürü bazı medeniyetler dinlere nispet edilir. İslam medeniyeti de bunlardan biridir. İslam medeniyetinin inşasında İslam ilimlerinden her birinin özel etkisinden bahsedilebilir. Tarihî durum göz önünde bulundurulduğunda bunlar içinde en etkilisinin tasavvuf olduğu söylenebilir. Bu çalışmada önce medeniyetin ne olduğu ve belli başlı unsurları daha sonra ise tasavvufun medeniyete katkı potansiyeli üzerinde durulmuştur.
Tasavvufun İslam Medeniyetine Katkıları
AKADEMİAR Akademik İslam Araştırmaları Dergisi, 2018
There were many civilizations established throughout history. As well as the significant civilizations before common era, many glorious civilizations were established such as Roman Civilization which was the continuation of Greek Civilization in the first and middle ages in the common era, Sasanian Civilization, Chinese and Indian Civilizations. One of the magnificent civilizations which left its mark in history in the last fourteen hundred years was hands down the Islamic Civilization. The existence of a system of values which embraces the society and meets its spiritual needs is a must for the establishment and survival of the civilizations. Sufism takes the first lines of these values in the Islamic Civilization. In this study, the role of Sufism in the development of the Islamic Civilization is investigated.
Mucize-Keramet, Nübüvvet-Velâyet Tartışmaları Bağlamında " Tasavvuf Bir Din Bilimidir " İddasına Bakış Tasavvuf tarihinde hicri dördüncü ve beşinci yüzyıl teşekkülünü tamamlayan diğer din bilimleri arasına tasavvufu dahil ettirebilmek için eserler üreten sûfiler ile bilinir. " Tasavvuf bir din bilimidir " iddiası taşıyan bu sûfiler tasavvufu şeriat sınırıları dahilinde sistematik bir şekilde inceleyerek başta İbahiler olmak üzere aşırı mutasavvıfları reddetmiş, ulemanın hassasiyetlerini de gözeterek nassların dışına çıkmayan sünni tasavvuf anlayışını dile getirmişlerdir. Serrâc (ö.378), Kelâbâzî (ö.380), Ebu Talib el-Mekkî (ö.386) ve Hucviri (ö.475) gibi bu dönemin en önemli sûfileri yazdıkları eserlerde Kur'an, sünnet ve sahabe hayatından örnekler vererek tasavvufu İslam dinînin bir parçası olarak tarif etmiş ve din bilimi olarak kabul edilmesi gerektiği iddialarını delillendirmeye çalışmışlardır. Din bilimi olma iddiasının temellendirilebilmesi için tasavvufun din bilimleri içerisinde kendisine özgü bir alanının olduğu gösterilmelidir. Ebu Nasr es-Serrac, Lüma adlı eserinde peygamberin vefatından sonra, zaman içerisinde dinîn bütünlüğünün bozulduğunu ve Cibril hadisinde belirtilen iman, islam ve ihsan alanlarının fıkıh ve kelam ilimlerinin teşekkülü ile ayrıştığını ancak ihsan alanının eksik kaldığını iddia etmiş ve bu alanı tasavvuf ilminin alanı olarak belirlemiştir. Dinîn iman alanında kelamın, islam alanında fıkhın otoritesini kabul ederek ihsan alanında otoritenin tasavvuf olması gerektiğini savunmuştur. Ona göre, tasavvuf kendi bilimsel alanına sahiptir ve diğer dinî ilimlerin yaptığı gibi kendine özgü yöntemlerle dinî kaynakları yorumlama hakkı olmalıdır. Sûfiyye tasavvuf tanımında bir birlikteliğe ulaşamamış olsa da çoğunlukla tasavvuf ahlak olarak tanımlanmışır. Nitekim tasavvufi ıstılahların nihai hedefi nefsi arzuları riyazet ve mücahedeler ile arındırarak insanın ahlaki kemale ulaşmasını sağlamaktır. Allah'a yakın olmak ve Cibril hadisinde belirtilen ihsana ulaşmak için ahlaki olgunluk şarttır. Böylece dinîn iman ve amel alanını fıkıh ve kelama hasredip ihsan alanını ahlakla ilişkilendirerek bu alanda ilim yapma yetkisini sûfilere verebiliriz. Serrac, Lüma eserinin ilk bölümlerinde tasavvufun diğer din bilimleri gibi kaynağını nasslardan aldığını savunmuş ancak sûfilerin tasavvufu yaşayışlarında görülen bir takım ibadet şekilleri ve aşırı durumların nasslar ile nasıl uzlaştırılacağı problemi ortaya çıkmıştı. Serrac eserin son bölümlerinde teorik olarak alanını belirlediği tasavvufun bu problemli meselelerini inceleyerek bir kısmını reddetmiş, bir kısmını da şeriat çizgisinde açıklamaya çalışmıştır. Sûfilerin âdabı, mektup ve şiirleri, şatahatları, semâ, vecd ve kerametleri başta olmak üzere bu problemli meselelerin sahih yorumunun yapılması diğer din bilimleri ile uzlaşmak ve din bilimi olma iddiasını korumak açısından çok önemlidir. Bu yazıda sûfilerin âdabı, keramet ve kerametin kendisinden zuhur ettiği velînin konumu olan velâyet tartışmaları " tasavvuf din bilimidir " iddiası çerçevesinde ele alınarak Serrac'ın tasavvufa hasrettiği ahlak alanının boyutları serimlenmeye çalışılacaktır.
İslam Sonrası Türk Dünyasında Doğu Batı eksenli Tasavvuf Çalışmaları
2022
Bütün hakları saklıdır. 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası'nın hükümlerine göre bu kitabın tamamı ya da bir bölümünün, Demavend Yayınları'nın yazılı izni olmadan elektronik, mekanik, fotokopi veya herhangi bir kayıt sistemi ile yayınlanması, çoğaltılması ya da depolanması yasaktır.
İlim Tasniflerinde Tasavvufun Yeri
Bu makalede, İslâm tarihinin ilk dönemlerinden günümüze kadar Müslüman âlim, filozof ve mutasavvıflar tarafından yapılmış olan bazı ilim tasnîfleri ve bunlar arasında tasavvuf ilminin yeri meselesi ele alınmaktadır. Amacımız belli başlı ilim tasnîfleri içerisinde "Tasavvuf İlmi"nin ne kadar kabul gördüğünü tespit etmektir. Bu tespit çabası sırasında sadece tasavvuf ilmine yer verenlere değil, eserlerinde bundan bahsetmeyenlere de değinilmektedir.