İslam Tarihinin İlk Asrında Musiki (original) (raw)
Related papers
İslâmiyet Öncesi Türklerde Askeri Müzik
2021
Her ulusun kendi kulturel birikiminin sekillendirdigi bir muzik anlayisi vardir ve bu muzikler temsil ettigi ulusun karakteristik ozelliklerini yansitir bir nitelikte varlik bulur. Turk medeniyetlerinde muzik, cok eskilere dayanan derin bir gelenektir. Turklerde muzik sadece sosyal ve dini olgular icerisinde kullanilmamis ayni zamanda askeri alanda da kendisine yer bularak gecmisten gunumuze degin bir devlet gelenegi haline gelmistir. En eski Turk kaynaklari olarak kabul edilen Kokturk kitabelerine bakildiginda da Turklerde gelismis bir askeri muzik geleneginin mevcut oldugu net bir sekilde gorulmektedir. Ilk baslarda oldukca sade bir yapida varligini gosteren askeri muzik, zamanla daha organize ve kurumsal bir boyuta ulasmis, savaslarda oldukca fonksiyonel olarak farkli amaclar icin farkli bicimlerde kullanilmaya baslanmistir. Literatur taramasina dayali olan bu betimsel calismada, Islâmiyetten once Turklerde askeri muzik geleneginin incelenmesi hedeflenmistir.
Seminer , 2014
Türkler tarihleri boyunca müzikle ilgilenmiş bir millet olarak Gerek İslamiyetten önce gerek islamiyeti kabullerinden sonra bile müzik, Türkler arasındaki canlılığını daima korumuştur. Müziği hayatlarının her döneminde ve her şekilde kullanmaya çalışmışlardır. Halk, müziği hükümdarlarını sefer dönüşlerinde karşılamak için hastalık vb. gibi sorunlarda tedavi aşamasında dahi kullanılmış ve günümüze kadar gelen bu aşamaları yerinde incelemek müzikle olan münasebetlerini yakından görmek daha iyi olacaktır.
İlk İslami Dönemde Edebi Tenkit DÜİFD
Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, 2013
Edebi tenkit, kısaca edebi eserlerin tahlil edilerek ilim ve sanat yönünden değerlendirilmesi olarak tanımlanabilir. Arap edebiyatının Cahiliye döneminde ilmi ve sanatsal ilkelere dayalı bir tür edebi tenkitten söz etmek mümkün değildir. İslami dönemde ise başta Hz. Peygamber olmak üzere Hz. Ebu Bekr, Hz. Ömer, Hz. Ali, Hassân b. Sâbit ve el-Hutay'e hem şiir hem de şairler hakkında bir takım değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Onların bu değerlendirmeleri edebi tenkidin islami dönemdeki ilk örneklerini oluşturmaktadır. Bu çalışmada, Hz. Peygamber ve ashabının şiir ve şairler hakkındaki bu değerlendirmelerinden örneklere yer verilerek izah edilecektir.
Nasirüddîn Şah Dönemi İranı’nda (1848-1896) Modernleşme ve Meşrûiyet Araçlarından Biri Olarak Müzik
Sosyoloji Dergisi
XIX. yüzyıl monarşileri, toplumlarını modernleştirme ve karşı karşıya kalınan meşrûiyet krizlerini aşmada belli sembol ve yöntemlere ihtiyaç duymuşlardı. Bunların İran'da yoğun ve programlı olarak kullanılması, İran tahtında yaklaşık yarım asır kalan Nasirüddin Şah dönemine (1848-1896) denk gelmektedir. Şah, otoritesini İran toplumu gözünde meşrûlaştırmak ve devletle toplumu birbirine bağlamak amacıyla; tören, kutlama, seremoni, askeri geçit ve anma gibi faaliyetlerin yanında, bayrak, marş, arma, nişân vb. simge ile sembollerden yararlanmıştır. Bu kapsamda, müzik de imaj belirleme ve belirlenen imajı güçlendirme noktasında önemli bir işlev görmüştür. Esasında Kaçar iktidarlarının müziğe karşı resmi tutumu daha XIX. yüzyıl başından itibaren değişim göstermiştir. Söz konusu yıllarda yazılan eserlerde müzik tartışılmaya başlamış, Saray'daki müzisyenlerden bahsedilmiştir. Ancak özellikle Nasirüddin Şah zamanında, müziğe bizzat Saray tarafından veya ileri gelen devlet adamlarınca destek olunmuştur. Hatta Nasirüddin Şah, deyim yerindeyse müziğin hamiliğini yapmıştır. O'nun dönemi, Batı müziğinin İran'a girdiği dönem olarak anılmaktadır. Öte yandan, müziğin kendisine taziye gösterileri içerisinde daha geniş kullanım alanı bulması da yine bu dönemde gerçekleşmiştir.
Anadolu Türklerinin müzik sanatında Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dönemlerinde olmak üzere Devlet eli ve zoruyla iki müzik devrimi gerçekleştirilmiştir. Osmanlı müzik devriminin mağduru mehter müziği ve bağlantılı kurumlar olurken çokseslilik düzeni İtalyan müzikçiler elinde basit italyan armonisi bağlamlı ve ince saz müziği temelinde piyanonun etkin olduğu bir çoksesli müzik ekini ve devlet erkanı üzerinde etkili marş ve dans müziğinde oluşturulmuştur. Bu müzik türünün günümüz Türk sanat müziği türünde yer alan piyanoculuk ve piyanoda sol el kullanımının kökenini oluşturduğu bulgulanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti dönemindeki müzik devriminin Osmanlı devriminden elde edilen tüm birikimi kullandığı ayrıca Türk halk müziği temelinden genel son müzik kurallarının işletildiği yüksek bestecilik ve icracılık niteliği oluşturulan özgün bir çoksesli Türk müziği oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Bu dönemdeki devrimin mağduru ise özellikle 1934-36 yılları arasında ince saz, Tasavvuf ve Halk musikisi olup 1936 yılından sonra durum tamamen tersi yönde işletilmiştir.
Türk Musiki Tarihinin Kaynağı Olarak Güfte Mecmuaları
Türk Musiki Tarihinin Kaynağı Olarak Güfte Mecmuaları, 2021
LYRIC MISCELLANIES AS A SOURCE OF TURKISH MUSIC HISTORY HARUN KORKMAZ Gufte mecmuas (lyric miscellanies) are notebooks that contain evidence showing that the poems in their content were composed by using one or more of the references such as makam, usûl, composition type, composer's name. They enable the compiler to sing a musical piece in which the melody is kept in his memory, by referring to them when appropriate. In a world where music was not written, works were learned only by going to a master and 'beating the knee', and the works were kept in memory, lyric miscellanies were very important. These mecmuas were often necessary to remind the owner of the lyrics of the piece. Hundreds of lyric miscellanies, which we determined to have been used extensively in musical life since the 15th century, are in our hands today as one of the sources of music history. When lyrics miscellanies, which have not been dealt with in this respect, are examined within the framework of history discipline and in line with the methods described in this thesis, they will be able to contribute to the writing of the historiography of Turkish music. In this study, the reasons for the composition of the lyric miscellanies and their functions in performance practice are determined. The historical development processes of the branches that are divided into genres such as fasil, şarki, tesbih, ilâhî, âyîn-i şerîf, mi'râciyye, mevlid-i şerîf were emphasised, and the historical development processes of the mentioned lyric miscellanies are discussed in terms of how it can be evaluated as a historical source with examples.
İlk Dönem Abbâsî Sarayında Mûsikî [Music in the Early Abbasid Court]
Abbâsî Devleti’nin “Altın Çağ” olarak nitelenen ilk asrı (m.750-847) bilimsel ve sanatsal faaliyetler açısından oldukça parlak bir dönemdir. İktidarın himâyesi, çevre kültürlerin tesiri ve toplumsal refahın artışı sayesinde önceleri iptidai olarak sürdürülen mûsikî çalışmaları profesyonel düzeye ulaşmıştır. Tercüme hareketiyle kurulan temel üzerine İslâm mûsikî ilmi bina edilmiş ve Müslüman âlimler tarafından özgün teorik müzik eserleri telif edilmiştir. Çalışmanın giriş bölümünde cahiliyye devrinden başlayarak Abbâsîler’e kadar uzanan süreçte İslâm dünyasındaki mûsikînin durumu özetlenmiştir. Birinci bölümde ilk dönem Abbâsî siyasi ve sosyal tarihine değinilerek çalışmaya zemin oluşturulmuştur. Bu kapsamda ilk dokuz Abbâsî halifesi dönemi öne çıkan yönleriyle ve sosyopolitik açıdan ele alınmıştır. Ardından tercüme faaliyetleriyle şekillenen devrin ilmî yapısı ve kozmopolit hâle gelen toplumdaki eğlence kültürü incelenmiştir. İkinci bölüm iktidarın mûsikî ve mûsikîşinaslarla ilişkisi üzerinedir. Halifelerin müziğe olan kişisel ilgilerinden sonra mûsikînin himâyesi üzerinde durulmuştur. İktidar-mûsikî ilişkisi çerçevesinde hâmîlerin ve sanatkârların karşılıklı çıkarlarından bahsedilmiştir. Bu bölümün sonunda artık toplumda yerleşmiş bir sınıf hâline gelen müzisyenlerin genel özellikleri, hayat standartları ve profesyonelleşmeleri ele alınmıştır. Üçüncü ve son bölümde Abbâsî müziğinin merkezi konumundaki sarayda yer alan mûsikînin icra özelliklerine değinilmiştir. Yaygın icra düzeni olarak meclis kavramı ile eser tercihi, repertuar ve performans üzerinde etkili olan unsurlar bu kapsamda değerlendirilmiştir. Dönemin müzikal gelişiminde etkin rol oynayan rekabet ve müsabaka kavramları analiz edildikten sonra ilmî mûsikî çalışmaları ele alınmıştır. Sonuç olarak İslâm mûsikî tarihinde dönüm noktası olan bu dönem müziğin de altın çağı olmuştur.