Akdeniz İkliminde Modernizm, Modernist İklimde Akdeniz: Yirminci Yüzyıl Katalan Mimarlığında Yerel Öğeler (original) (raw)

Güncel Türkiye Mimarlığı'nda Akdenizli Modernliğe Analitik Bir Bakış

Tasarım + Kuram, 2022

This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License. Öz Bu makale, Türkiye'nin Ege ve Akdeniz kıyılarında, kitlesel turizmin ve yapılaşmanın yaygınlaştığı 1960'lardan günümüze uzanan dönemde, yerel coğrafi koşullar ve yapı kültürü gözetilerek tasarlanmış mimarlık ürünlerine dair bir araştırmanın teorik çerçevesini, yöntem ve sonuçlarını açıklamaktadır. Araştırma kapsamında, Çanakkale-Hatay arasındaki kıyı şeridinde yer alan ve Akdenizli karakterlere sahip olduğu düşünülen geniş bir yapı ve yerleşimler grubu, kaynak taraması, çalıştaylar ve saha çalışmaları aracılığı ile belirlenmiştir. Beş coğrafi alt bölge altında toplanan bu örnekler, Akdenizli karakterlerini çözümlemek adına, parçası oldukları kültürel peyzaj tipleri ve mimari özellikler bağlamında analiz edilmiştir. Çalışılan yapı ve yerleşimlerin, parçası oldukları kültürel peyzajlara eklemlenme biçimleri, iklim koşullarına karşı sundukları çözümler ve yerel yapı kültürlerini, mimari öğe ve arketipleri yorumlama biçimleri analitik biçimde incelenmiş ve haritalanmıştır. Makalede, Anadolu kıyılarındaki Akdeniz yerelliğinin farklı yorumlarını ortaya koyan bu haritalama ve analiz kategorileri, farklı dönemlere ve coğrafi alt bölgelere ait yapı ve yerleşim örnekleri ile açıklanmaktadır. Araştırmanın ana bulgularından birisi, kültürel coğrafya alanında Akdeniz'e dair kabul edilen zengin mikro-bölgesel çeşitlilik özelliğinin, mimarlık alanında da karşılığının olmasıdır. Bu bağlamda, benzer mimari tasarım araçları ve stratejilerinin, farklı kültürel peyzaj bölgelerinde değişik yorumlara ve sonuç ürünlere yol açtığı gözlemlenmiş ve örneklenmiştir. Bir başka deyişle bu araştırma, Akdeniz'in bir süreklilikler ve farklılıklar mozaiği olduğunu Anadolu coğrafyası örneği ve modern mimari işler üzerinden göstermiş ve bunu, gelişime açık bir veri tabanı altlığı olarak sunmuştur.

Mimarlık: Gecmisten Modernizme

KAYA OYMA MEKANLARIN BELGELENMESİNDE İHA VE LİDAR TARAMA YÖNTEMLERİNİN BİRLİKTE KULLANIMI: BELAĞASI SİTİ VE SURP HAÇ KİLİSESİ ÖRNEĞİ, 2023

GİRİŞ: Anadolu’da tarih boyunca bulunan birçok kültür ve uygarlığın izleri farklı katmanlarda günümüze kadar kısmen ulaşabilmiştir. Ancak bununla birlikte birçok yapı ve yapı grubu zaman içerisinde yok olmuştur. Bir takım koruma çalışmaları ile günümüze ulaşan bu yapılar korunmaya çalışılsa da özellikle yakın tarihe ait yapı kalıntıları görmezden gelinmektedir ve terk edilmektedir. Özellikle sosyo-ekonomik ve kültürel değişim ile işlevini yitirmiş ve yeniden işlevlendirilemeyen bu yapı veya yapı grupları yerel yönetimler tarafından yerleşim planlarına dahil edilmemektedir. Geçmiş ile bağ kuran bu yapıların korunması ve geleceğe aktarılması, sürdürülebilir koruma kararları ve buna yönelik stratejik politikalarla mümkün olabilir. Tüm bu koruma girişimleri ve çalışmalarında öncelikle yapı/yapı kalıntılarının güncel durumlarının belgelenerek envanterlerinin çıkarılması ve tescillenmesi büyük önem arz etmektedir. Tarihi eserlerin gelecek kuşaklara zarar vermeden aktarılabilmesi ve korunabilmesi için öncelikle detaylı, doğru veriler ile bir belgelendirme sürecinin gerçekleştirilmesidir. Bu süreç, tarihi eserlerin mevcut durumlarının veya günümüzdeki halinden elde edilen verilerin kaydedilmesini ve özgün hallerinin belgelenmesini içerir. Belgelendirmenin yapılması, tarihi eserlerin özelliklerini, mimari detaylarını ve yapısal durumlarının tam olarak anlaşılmasını sağlar (Duran, 2003). Doğru ve kapsamlı bir belgelendirme, tarihi eserlerin korunması ve restorasyon süreçlerinin planlanmasında oldukça önemlidir. Tarihi eserlerin mevcut durumlarının ayrıntılı bir şekilde kaydedilmesi, gelecekteki hasarları oluşumunun öngörüsünü oluşturmada yardımcı olur. Eserlerin zaman içerisinde geçirdiği değişiklikler, eklentiler vs. restorasyon projelerinde doğru müdahalelerin yapılmasını sağlamakta ve eserlerin ilk hallerinin özelliklerinin ve değerlerinin korunması mümkün olmaktadır. Belgelendirme süreci, teknolojik ilerlemelerle birlikte gelişmiştir. Geleneksel ölçüm yöntemlerinin yanı sıra, son yıllarda fotogrametri ve lazer tarama gibi dijital teknolojiler, tarihi eserlerin belgelenmesinde kullanılmaktadır. Bu teknolojiler, yüksek hassasiyet ve hızlı veri toplama imkânı sunmaktadır. Çalışma kapsamında Kayseri’nin doğusunda konumlanan Belağası (Belagesi/ Belasi) yerleşim alanının merkezinde bulunan Surp Hac Kilisesi ve çevresi incelenmiş ve belgelenmiştir. Tarihsel süreç içerisinde Kapadokya bölgesi Hristiyanlar tarafından önemli bir dini merkez olarak görülmüştür. Nüfus mübadelesi ile birlikte birçok yerleşim alanında gayrimüslim nüfus Yunanistan’a göç etmiş ve Yunanistan’dan gelen Müslüman göçmenler bölgede terk edilen yerleşim alanlarına yerleştirilmiştir. Ancak bölgeye uyum sağlayamayan birçok göçmen ilerleyen zamanda Türkiye’nin farklı bölgelerine tekrar göç etmiş ve yerleşim yerleri kısmen boşalmıştır. Terk edilen yapılar yakın çevrede yeniden yapım aşamasındaki konut ve diğer yapılarda kullanılmak üzere sökülmüş, terk edilen yapılar taş ocağı gibi kullanılmış, kaçak kazılara maruz kalmış, yoğun tahribata uğramış ve yok olmaya başlamışlardır. Geçmişte yoğun bir Ermeni nüfusa sahip Belağası yerleşimi de mübadele sonrası terk edilmiş ve yapılar zaman içerisinde iklim ve vandalizm gibi nedenlerle yoğun tahribata uğramış, yapı elemanları sökülerek başka yapılarda kullanılmak üzere uzaklaştırılmış, yerleşim eski görüntüsünü yitirmiş, günümüzde sadece duvar kalıntıları ve toprak yığıntıları kalmıştır. Yerleşimin merkezinde yer alan yarı kaya oyma mekanlardan oluşan Surp Hac Kilisesi ise günümüze kadar kısmen korunagelmiş, ancak araştırmacılar ve yerel yönetimler tarafından fazla dikkate alınmamıştır. Kaçak kazı girişimleri sonucu yoğun tahribata uğrayan kilisenin öncelikli olarak güvenliğinin sağlanarak koruma altına alınması bununla birlikte ileride yapılması önerilen restorasyon ve onarım çalışmalarında da değerlendirilmek üzere güncel durumunun belgelenmesi gerekmektedir. Belgeleme çalışmalarında geleneksel belgeleme yöntemlerinin yanı sıra güncel teknolojik olanaklardan faydalanılarak dijital belgeleme yöntemi ile İHA ve yersel LİDAR tarama ile hızlı ve hassas bir şekilde belgeleme yapılmıştır.

Akdeniz'de Neolitik Dönem ve Bölgesel Yaklaşımlar

Colloquium Anatolicum, 2018

Archaeologic researches which have been carried out on the neolithic period particularly in Western Ana-tolia, Southern Marmara and Thrace within 15-20 years reveals significant results. There are various comments regarding relations with Anatolia and Near East together with mainly Greece and Aegean, and Mediterranean and other European cultures encountered in these regions. Specially, there is an approach called 'Neolithic Package' and it affects many areas from the settlement system that is considered to be spread from Near East to instrument industry technology, from burial customs to small findings. It is known that Comb-Pressed 'impresso', plays a crucial role in the understanding of comparison of the approach and the relations above mentioned. This study has been carried out on the relations between neolitic settlements of Western Anatolia, South Marmara and Thrace and the near culture regions, particularly 'Mediterranean Neolithic' regional effects were assessed in the spread of the Comb-Pressed 'impresso' pottery, which we can consider as a special type of pottery encountered in the settlements. Son 15-20 yıl içinde Batı Anadolu, Güney Marmara ve Trakya'da neolitik döneme tarihlenen arkeolo-jik araştırmalar önemli sonuçlar ortaya koymaktadır. Yunanistan ve Ege başta olmak üzere Akdeniz ile diğer Avrupa kültürleri ağırlıklı olmakla birlikte Anadolu ve Yakın Doğu ile ilişkileri konusunda çe-şitli yorumlar yapmak mümkündür. Özellikle 'Neolitik Paket' olarak adlandırılan ve Yakındoğu'dan yayıldığı bilinen; yerleşim sistemlerinden, teknolojiye, ölü gömme geleneklerinden, küçük buluntulara kadar birçok alanı etkileyen bir yaklaşımdan söz etmek mümkündür. Tarak-Baskı 'impresso' olarak bilinen çanak çömlek grubunun bu yaklaşımın ve yukarıda bahsedilen ilişkilerin karşılaştırılmasının anlaşılmasında çok önemli bir rol oynadığı bilinmektedir. Bu çalışma, Batı Anadolu, Güney Marmara ve Trakya'nın neolitik yerleşimleri ile yakın kültür bölgeleri, özellikle de "Akdeniz Neolitiği" arasındaki ilişkiler üzerinedir. Bölgesel etkiler, yerleşimlerde karşılaşılan özel bir çanak çömlek türü olarak düşü-nülebileceğimiz, Tarak-Baskı 'impresso' çanak çömleğinin yayılım alanları değerlendirilmiştir.

Başrolde Mimarlık: Yeşilçam Filmlerinde Mekân ve Modernite

2023

BAŞROLDE MİMARLIK Modern mimarlık ve sinema, yaklaşık aynı zamanlarda ortaya çıkan iki üretim olarak her zaman ortak, doğurgan bir ilişki içinde olmuştur. Sinema filmleri, mekânın kavranmasından kurgulanmasına, üretiminden sunulmasına kadar pek çok aşamada modern mimarlar için esin kaynağıdır. Benzer şekilde, modern mimarlık da sinemacılar için yansıtılmak istenen anlatının nesnelleşmesi yönünde en önemli araçlardan biri olarak görülmüştür. Son yıllarda modern mimarlık ve sinema arasındaki ilişki, modern mimarlık, tasarım ve sanat tarihi araştırmalarında da giderek önem kazanmaktadır. Sinema filmleri, yıkılmış olan modern mimarlık eserlerinin belgelenmesinde, hâlâ ayakta duran yapıların korunması, özgün durumlarının ve zaman içindeki değişimlerinin gözlemlenmesi için önemli veriler sunmaktadır. Fiziki belgelemeye sunduğu katkı yanında, sinema filmlerinin diğer bir önemi de bu yapıların kullanım ve ânı değerine ilişkin söyledikleridir. Sinema filmleri sunduğu hareketli görüntülerle, mimarlık tarihyazımının durağan ve ‘sessiz’ imgelerinden farklılaşır ve modern mimarlık mirasının sadece nasıl gözüktüğüne değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel anlamda nasıl kullanıldığı, kentsel yaşama nasıl bir izler bıraktığı ve kolektif bellekte nasıl hatırlandığı üzerine de birçok şey ortaya koyar. Bu kapsamda, Türkiye bağlamında modern mimarlık mirasının araştırılması, belgelenmesi ve korunması için Türk filmlerinin önemli bir kaynak olduğu dile getirilebilir. Özellikle 1950’li yıllardan sonra çekilen Türk filmleri, her geçen gün daha da fazla yitirdiğimiz modern mimarlık mirasımıza ilişkin bizlere çok fazla veri sunar. Çekilen film sayısında ciddi artışın yaşandığı ve özellikle set ortamında yapılan filmler yerine, gerçek mekân çekimlerinin önemsendiği bu dönemde kentsel alanlardan mahallelere, değişik ölçeklerdeki mimari yapılardan bu yapıların iç mekânlarına kadar kaybettiğimiz ya da daha iyi anlamaya çalıştığımız modern mimarlık kültürümüze ilişkin önemli bilgiler elde ederiz. Bu kitap projesi, Türk filmlerinin Türkiye bağlamında modern mimarlığın belgelenmesinde ve yorumlanmasındaki kurucu rolünün fark edildiği noktada başladı. Beş yıl boyunca seyredilen yüzlerce Türk filmi üzerinden, değişik ölçek ve işlevde pek çok modern mimarlık mirasına ilişkin görsel bir arşiv oluşturuldu. Bu arşiv malzemesinin bir kısmı kullanılarak çeşitli dergilere yazılar yazıldı. Arşivden üretilen yazılara ek olarak, Türkiye bağlamında modern mimarlık mirasına ilişkin daha önce yayınlar yapmış yazarlarla bu arşiv paylaşılmış ve araştırdıkları yapıları bu ‘yeni’ imgelerle yeniden yorumlamalarına çalışılmıştır. Arşivde hâlâ çok sayıda imge ve hareketli görüntü üzerine araştırma yapılmayı beklemektedir. Bu haliyle bu kitap, bir serinin ilk yayını olarak değerlendirilebilir. Daha çok konut, otel ve mağaza yapılarına odaklanan bu kitap için yazılarıyla desteğini esirgemeyen; Tuba Bülbül Bahtiyar, Esra Yaldız, Deniz Avcı Hosanlı, Hande Atmaca Çetin, Funda Uz, Zeynep Tuna Ultav, Hande Tulum Okur, Nur Ayalp ve Neslihan Dostoğlu’na çok teşekkür ederim. Benim açımdan birlikte olmaktan mutluluk duyduğum ve her birinden ayrı ayrı çok şey öğrendiğim bir süreç oldu. Son olarak, bu kitap projesinin gerçekleşmesini sağlayan ve kitabı hayal ettiğim noktanın çok ötesine taşıyan, Everest Yayınları Yayın Yönetmeni Saadet Özen ve dizi editörü Elmas Aksu başta olmak üzere, yaptığı titiz okuma ile kitaba çok önemli katkılar sunan Simlâ Sunay’a, sayfa tasarımıyla Yusuf Yıldız’a, kapak tasarımıyla Kardelen Akçam’a , düzeltmen Yılmaz Akan’a ve kişisel olarak tanışmamış olsak da kitabın yayımlanmasına yardımcı olan tüm Everest Yayınları emekçilerine teşekkür ederim.

KATI MODERNLİĞİN HAL DEĞİŞİMİ Akışkan Modernite ve Z. Bauman

Baş döndürücü ve kontrol edilemez bir hız hepimizi esir almış görünüyor. Bu hızın en korkunç yanı gördüğümüz şeylere anlam veremeden her şeyin hayatlarımıza etkisini bırakıp çekip gidiyor oluşu. O nedenle günümüz insanı giderek daha tedirgin, daha ürkek, daha tekil ve içine dönük bir hayatı tercih ediyor.