İnanç ve Doğa Turizminin Kesiştiği Nokta: Aziz Paul Yolu;I. Uluslar arası, IV. Ulusal Eğirdir Turizm Sempozyumu ve Göller Bölgesi Değerleri Çalıştayı, 1-4 Aralık 2011. Eğirdir. (s.279-292). (original) (raw)
Related papers
Doğa, Kültür ve Tarih Turizminin Birliğe Katkısı: “İpek Yolu Üzerinde Türklüğün Kendisini Keşfi”
İnsanların kendi yurtlarından başka diyarlara gezmek maksadıyla gitmesi 'turizm' olarak adlandırılır. Turizme sebep olan çok farklı unsurlar vardır. Bir tarafta keşfetme merakı ile insanın kendisi, diğer tarafta keşfedilmeyi bekleyen doğal veya kültürel cevherler. Turizm olarak adlandırılan gezme ve görme eylemi bilmeye, tanımaya, keşfetmeye yol açar. Dünyayı, kültürleri ve insanları anlamanıza yardımcı olur. İnsanların birbiriyle tanışmasına ve yakınlaşmasına sebep olur.
EĞİRDİR YÖRESİ DOĞAL VE KÜLTÜREL KAYNAK DEĞERLERİ
Astana, 2020
Öz: Sağlıklı bir yaşam ortamının sağlanması ve gelecek nesillere aktarılabilmesi için ülkelerin sahip olduğu doğal değerleri koruması gerekmektedir. Buna ek olarak, kültürel değerler toplum değerlerinin yaşatılmasına katkıda bulunur. Bu sayede, kültürel değerler, sosyal bütünlüğün ve sosyal gelişimin korunmasını sağlamaktadır.Batı ve doğunun kesiştiği noktada bulunan ve önemli bir doğal güzelliğe sahip olan Türkiye, birçok medeniyetin doğup geliştiği bir yerdir.Türkiye’nin Isparta ilinde bulunanEğirdir ilçesi de sahip olduğu doğal ve kültürel özellikleri ile birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu kapsamda alanla ilgili literatür araştırılması yapılarak, Eğirdir’in arazi örtüsü, toprak grupları, erozyon durumu, maden alanları ve diğer doğal verilerinin envanteri yapılmıştır. Anıtsal yapıları, antik yolları, milli parkları, koruma alanları, arkeolojik ve doğal sit alanları listelenmiştir. Tüm bu veriler, coğrafi bilgi sistemleri kullanılarak, ArcGIS programı ile haritalandırılmıştır. Çalışmanın amacı Eğirdir ilçesinin doğal ve kültürel özelliklerinin öneminin anlaşılması, korunması ve gelecek nesillere ulaştırılması için bir kaynak oluşturulmasıdır. Anahtar Kelimeler: Eğirdir, doğal değerler, kültürel değerler, envanter, peyzaj NATURAL AND CULTURAL RESOURCE VALUES OF EĞİRDİR REGION Abstract: In order to provide a healthy living environment and to transfer this environment to future generations, it is necessary to protect the natural values of the countries. In addition, cultural values contribute to maintaining community values. In this way, they ensure the protection of social integrity and social development.Thanks to its located on the intersection of west and east and it has a significant natural beauty, Turkey is a place where many civilizations born and flourish. Egirdir district of Isparta in Turkey also has quite remarkable natural and cultural features. In this context, in the literature, the area was researched and inventories of Eğirdir's land cover, soil groups, erosion status, mine areas and other natural data were made. Monumental structures, ancient roads, national parks, conservation areas, archaeological and natural sites of Eğirdir were listed. All these data were mapped with the ArcGIS program using geographic information systems. The aim of the study is to create a source for understanding, preserving and transfering the importance of the natural and cultural features of Eğirdir district to future generations. Keywords: Eğirdir, natural values, cultural values, inventory, landscape
Ulusal Kırsal Turizm Sempozyumu, 2016
İnsanlar, genellikle mülkiyete bağımlı olarak faaliyetlerini sürdürmektedirler. Bu mülkiyet bağımlılığı çerçevesinde ortak kullanım kaynakları olan hava, su, toprak ve orman gibi alanlarda, kullanım bilinçlerinin geliştirilmesi beklenmektedir. Özellikle Türkiye’de kırsal turizm yerel halk nezdinde ele alınmaktadır. Bu yüzden yerel halkın, kırsal alanları doğru ve şeffaf bir biçimde kullanılmasını sağlaması gerekmektedir. Çünkü kırsal alanların kullanımı aynı zamanda çevre güvenliğinin temel argümanlarından birisidir. Günümüzde birçok çevre bilimci bu konu hakkında çeşitli araştırmalar yapmaktadır. ABD’li çevre bilimci, Garret Hardin’in ‘’The Tragedy of Commons’’ yani ‘’Ortak Kaynakların Trajedisi’’ makalesinden yola çıkarak kırsal alanlarının başında gelen ormanların ve bu alanın içinde geliştirilen turizm faaliyeti olarak kampçılığın Muğla ili çerçevesinde incelenmesinin yapılması bu çalışmanın amaçlarından birisidir. Devlet teorisi ve firma teorisi gibi iki ana argümandan beslenen Ortakların Trajedisi makalesine bir model önerisi olarak; toplumsal malların iktisadi bakımından kontrol ve işletilmesi alanında yaptığı çalışmalar ile 2009 yılında ekonomi alanında Nobel alan ilk kadın ABD’li politika bilimci Elinor Ostrom’un fikirlerinden yola çıkılarak bir yol haritası çizilecektir.
Hüseyin DOĞAN, 2019
Yoksulluk problemi günümüzde önemini korumakta ve yaşanılan ekonomik kriz ile kendini dahada veya iyice hissettirmektedir. Uluslararası kuruluşların çalışma raporlarına, ülkelerin ulusal kalkınma plan ve politikalarında yoksulluk sorununun azaltılması için bir takım politikalar geliştirilmekte ve geliştirilen politikalar sonucunda araçların saptanmasına yönelik adımlar atılmaktadır. Son 20 yıllık zaman dilimi içerisinde akademik çalışmalar nezdinde yoksulluk sorununun azaltılabilmesinde yoksul yanlısı turizm yaklaşım modelinin etkili ve önemli olabileceği üzerinde çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Araştırmanın temel amacı kalkınma, kırsal kalkınma ve yoksul yanlısı turizm yaklaşım modeli arasındaki bağlantıyı belirlemektir. Araştırma 4 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde kalkınma ve kırsal kalkınma kavramları açıklanmaya çalışılmıştır. İkinci bölümde yoksulluk türleri ve turizm ile olan ilişkisine değinilmiştir. Üçüncü bölümde araştırmanın evrenini oluşturan Bingöl ve Elazığ illerinin turizm potansiyelleri ortaya konulmaya çalışıldı. Dördüncü bölümde ise Bingöl ve Elazığ illerinde uygulanan anket yöntemi sonucunda yoksul yanlısı turizm yaklaşımı ile kırsal kalkınma arasında bir ilişki olduğu, bu illerde var olan turizm potansiyellerinin değerlendirilmesi sonucunda bölgesel kalkınmanın turizm sektörü ile gerçekleştirilebileceği fikri hâsıl olmuştur.
Ekoller ve Kurumlar: Düşünce Bilimleri, 2022
Yakın geçmişe kadar, ekonomik ve kültürel bir havza niteliği taşıyan Nusaybin ve yakın çevresi, özellikle medeniyetler ve dinler tarihi açısından zengin bir kültürel birikime ev sahipliği yapmaktadır. Bu bağlamda, Nusaybin’in sadece günümüzde değil, geçmişi boyunca, Roma ve Pers, Bizans ve Sasanî, Arap-İslâm ve Bizans, Osmanlı ve Safevî İmparatorluklarının sınır hatları arasında bulunuşunun tarihsel sürekliliği, kültür birikimini doğrudan belirleyen bir etken olmuştur. Erken Hıristiyanlık döneminde bir Süryanî dinsel eğitim kurumu olan Nisibis Akademisi, teolojik etkinliklerinin yanında, çeviri başta olmak üzere, Felsefe, Mantık ve Edebiyat gibi çeşitli alanlardaki faaliyetleri ile de kültürler arası taşıyıcılığın önemli bir kurumsal merkezi ve aracı olmuştur. Özellikle Helen dilinden yapılan çeviriler, Antik Helen ve Roma düşüncesinin aktarımı yoluyla Bâğdat ve Şam gibi merkezlerde gelişen Arap-İslâm rönesansının belirleyici kaynaklarından birini oluştururken, bu kurumda yetişen ruhbanların Avrupa başta olmak üzere Hıristiyan ülkelerine taşınmaları da Endülüs'te olduğu gibi, Doğu-Batı ve Hıristiyan-Müslüman eksenli kültürel geçişkenliğin bir başka yolu olmuştur. Diğer yandan, Hıristiyan inancına dayalı kültürel ilişkiler dışında, bulunduğu coğrafî konumun antik kara ticaret yollarının önemli bir durağı ve kavşağı oluşu, Nisibis Akademisi'nin Mezopotamya'dan Avrupa'ya ulaşan toplumlar arası bağlantıları için ekonomik altyapı sağlamıştır.
TÜBA-KED , 2018
Özet Kültürel mirasımızın önemli bileşenlerinden olan tarihi yerleşimlerin korunması, kültürel fiziksel, işlevsel, ekonomik ve toplumsal yönleri ile çok girdili bir alandır. Üzerinde bulunduğumuz coğrafyanın çok katmanlı kültürel ortamı ve bu ortamın sunduğu zengin tarihi yapılı çevre, farklı dönemlerin farklı nitelikteki miras eserlerini bir arada sunmaktadır. Bu kapsamda Anadolu yerleşimlerinin hemen hepsi farklı uygarlıklar, farklı topluluklar tarafından biçimlendirilmiş dokuları, anıt yapıları ve sivil mimarlık örneklerini içermektedir. Bu alanların sahip oldukları değerleri güçlendirerek korunabilmesi için, konuyu biçimlendiren çoklu sorgulara yanıt verebilecek bütüncül bir yaklaşım ile ele alınması gereklidir. Söz konusu bütüncül yaklaşımın kurulmasında önemle ele alınması gereken unsurlardan biri kültürel alanların bilinirliğinin artmasını sağlayan kullanıcı odaklı yaklaşımların oluşturulmasıdır. Tarihi yerleşimleri konu alan koruma uygulamalarında sıklıkla karşılaşılan temel sorunlardan biri, alan kullanıcısının içinde yaşadığı alanı yeterince tanımaması, tarihi ve kültürel özelliklerini bilmemesi ve değerli görmemesidir. Oysa tarihi alanların sürdürülebilir bir anlayış ile korunabilmesi ancak kullanıcısının alanın kültürel varlığını sahiplenmesi ile mümkündür. Bu nedenle, tarihi yerleşimleri konu alan bütüncül koruma yaklaşımlarında alana değer yükleyen kültür varlıklarının ortaya çıkarılması, görünür kılınması, alan kullanıcısı ve alanı deneyimleyen ziyaretçiler tarafından bilinir hale gelmesi, değerinin farkına varılması önem taşımaktadır. Tarihi doku ve alanların korunması sürecinde 'yer'in niteliğinin, anlamının, sahip olduğu kültürel değerlerin bilinirliğinin arttırılmasının önemini esas alan bu çalışma, söz konusu tartışmaları Bayındır tarihi yerleşimi üzerinden gerçekleştirmektedir. Kültürel mirasının görünür kılınmasını, alan kullanıcısının yerleşimin niteliklerini ve değerlerini daha iyi tanımasını, ziyaretçiler tarafından yerleşimin bilinirliğinin artırılmasını amaçlayan çalışma, Bayındır yerleşiminin sahip olduğu kültürel mirasın bütüncül algılanmasına olanak sunması için deneyim rotaları önermektedir. Anahtar Kelimeler: Bayındır, geleneksel konut dokusu, kültürel miras alanı, deneyim rotası, odak noktası.