İŞ BULMA KAYGISINI ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ: TOGÜ İİBF ÖĞRENCİLERİ ÖRNEĞİ [DETERMINING THE FACTORS AFFECTING THE JOB SEARCH STRESS: A CASE STUDY ON TOGU FEAS STUDENTS] (original) (raw)

İŞ ARAMA DAVRANIŞINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER: TÜİK VERİLERİ ÜZERİNE AMPİRİK BİR ARAŞTIRMA

2019

Bu araştırmanın amacı, TÜİK 2014 Hane Halkı İşgücü İstatistikleri veri seti kapsamında cinsiyet, yaş, eğitim süresi ve medeni durum değişkenlerinin iş arama davranışlarını ne şekilde etkilediğine dair bulguları ortaya koymaktır. Lojistik regresyon analizinin sonuçları; cinsiyet, yaş, medeni durum ve eğitim süresinin iş arama davranışının açıklayıcı değişkenleri olduğunu göstermektedir. Ayrıca cinsiyet, yaş ve medeni durum ile iş arama davranışı arasında negatif yönlü bir korelasyon ilişkisi gözlenmiştir. Ancak, eğitim süresi ile iş arama davranışı arasında pozitif yönlü korelasyon ilişkisi tespit edilmiştir. İstatistiksel analizler ile iş arama davranışının cinsiyet, yaş, medeni durum ve eğitim süresi açısından anlamlı bir şekilde farklılaştığı saptanmıştır.

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN İŞGÜCÜ PİYASASINA YÖNELİK BEKLENTİLERİ VE İŞ DENEYİMLERİ İLE UMUTSUZLUK VE KAYGI DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Bu çalışma, üniversite son sınıfta eğitim gören öğrencilerin, kaygı ve umutsuzluk düzeylerini ortaya çıkarmak, ayrıca öğrencilerin işgücü piyasasına yönelik beklenti ve iş deneyimi ile durumluk-sürekli kaygı ve umutsuzluk düzeyleri arasındaki ilişkiyi tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Bu araştırmanın örneklemini, bir fakültede son sınıfta eğitim gören 105’i erkek ve 170’i kız olmak üzere 275 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada öğrencilerin umutsuzluk düzeylerini belirlemek amacıyla Beck ve diğerleri (1974) tarafından geliştirilen “Beck Umutsuzluk Ölçeği”, bireylerin durumluk ve sürekli kaygı düzeylerini belirlemek amacıyla Spielberger ve arkadaşları tarafından (1964) geliştirilen “Spielberger Durumluk-Sürekli Kaygı Ölçeği” kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde, tek yönlü Anova, t testi ve F testi kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucu öğrencilerin durumluk ve sürekli kaygı düzeyleri sırasıyla, 41,63±10,70 ve 42,21±8,65; umutsuzluk düzeyleri ise 4,25±3,93 olarak bulunmuştur. Elde edilen bulgulara göre, iş bulma ümidi, iş önceliği ile umutsuzluk ve durumluk ve sürekli kaygı düzeyleri arasında; diğer taraftan iş deneyimi ile umutsuzluk ve sürekli kaygı düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık tespit edilmiştir. Ayrıca, cinsiyet açısından öğrencilerin kaygı ve umutsuzluk düzeyleri arasında anlamlı farklılıklar bulunmuştur.

İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDE İŞ BULMA KAYGISI ŞIRNAK ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ

2020

Bu çalışma Şırnak Üniversitesi İİBF öğrencilerinde iş bulma kaygısı, işsizlik endişelerinin ve bunları tetikleyen etmenleri araştırmak amacıyla yapılmıştır. Çalışma için Şırnak Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde halen öğrenim görmekte olan ve mezun olan öğrencilerinin yanıtladıkları anket formları değerlendirilmiştir. Anket formu istihdam yetersizliği, çaresizlik, ayrımcılık, deneyimsizlik ve kişisel yetersizlik soruları, durumluk ve sürekli kaygı ölçeklerinden oluşmaktadır. Elde edilen veriler ile öğrencilerin kaygı puanları hesaplanmıştır. Hesaplanan bu puanlara çeşitli istatistiksel analizler uygulanmıştır

EĞİTİM FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN FASTFOOD TÜKETİM ALIŞKANLIKLARI VE TÜKETİM ALIŞKANLIKLARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER: BURDUR MEHMET AKİF ERSOY ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ

3. ULUSLARARASI AVRASYA SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ, 2019

Zaman kavramının önem kazanması Sanayi Devrimine kadar uzanmaktadır. Sanayi Devrimi, makineleşmenin önünü açmış ve beden gücünün yerini makinelerin almasını sağlamıştır. Bu gelişmenin bir sonucu olarak insanların kendilerine ayırdıkları zaman artmıştır. Küreselleşme, ülke endüstrileri arasındaki rekabet, kentleşme ve kadınların iş dünyasında aktif rol alması ile birlikte tekrar zamana karşı yarış başlamıştır. Bu değişim ülkelerin yemek kültürünü de etkilemiştir. Nitekim evde yemek yeme kültürü yerini zamandan tasarruf sağlayan hazır gıdalara kaptırmıştır. Bu durumdan en fazla etkilenen kitle gençler, özellikle de, üniversite gençleri olmuştur. Yükseköğretim öğrencilerinin önemli bir bölümü, ailelerinden uzakta eğitim almakta ve apart, yurt, pansiyon gibi yerlerde konaklamaktadır. Bu da öğrencilerin hızlı ve çabuk hizmet sunan fastfoodlara yönlendirmektedir. Bu çalışmanın amacı üniversite gençliğinin fastfood tüketim alışkanlığını ve tüketim noktalarını analiz etmektir. Betimsel araştırma yaklaşımı niteliğindeki bu çalışmada veriler, araştırmacılar tarafından geliştirilen anket formu aracılığıyla toplanmıştır. Anket, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesinde eğitim alan toplam 241 öğrenciye 18-27 Şubat 2019 tarihleri arasında uygulanmıştır. Verilerin analizi SPSS 22.0 paket programı aracılığı ile gerçekleştirilmiştir. Analiz sonucunda; sadece 24 öğrencinin fastfood tüketmediği, öğrencilerin çoğunun ise kolaylık ve zaman kısıtlılığı nedeniyle fastfood tüketmeyi tercih ettiği ve genellikle öğle yemeği olarak tükettikleri anlaşılmıştır. Haftada en az bir kez fastfood tükettiğini belirten öğrenci oranın yüksek olduğu tespit edilmiştir. Öğrencilerin daha çok pide/lahmacun, döner, pizza ve hamburger tüketmeyi tercih ettiği ve bu yiyecekleri tüketmek için de genellikle okul kantinlerini, kafeleri ve pizzacıları tercih ettikleri bulgularına ulaşılmıştır. Lojistik regresyon analizi sonucunda, fastfood tüketmeyen öğrencilerin %44,4 oranında, tüketen öğrencilerin ise %91,4 oranında doğru tahmin edildiği ve modele dahil edilen bağımsız değişkenlerden sadece cinsiyet, öğretim türü, konaklama ve çalışma durumunun istatistiksel olarak modele anlamlı katkıda bulunduğu görülmüştür. ABSTRACT The importance of the concept of time goes back to the Industrial Revolution. The Industrial Revolution had paved the way for mechanization, and caused the machines to replace the physical strength. As a result of this development, the time that people keep for themselves has been increased. A race against time has been begun together with the globalization, competition between country industries, urbanization and women taking an active role in the business world. This change has also affected the food culture of the countries. As a matter of fact, in-home eating culture has been replaced by ready-to-eat foods that save time. The mass who has been affected by this situation has been young people, especially university students. A significant proportion of the students of higher education studies away from their families and stays in places such as apartments, dormitories and hostels. This guides the students to fast-foods that provide fast and quick service. The object of this study is to analyze fast-food consumption habits and points of consumption of the university youth. In this study which is a descriptive research, the data were collected through a questionnaire form developed by the researchers. The questionnaire was applied to 241 students from Faculty of Education at Burdur Mehmet Akif Ersoy University between 18 and 27 February 2019. The data analysis was performed by SPSS 22.0 package program. As a result of the analysis, it is understood that there are 24 students who does not consume fast-food, most of the students prefer to consume fast-food because of convenience and time limitation and they generally consume it as a lunch meal. It is determined that the rate of students who consume fast-food two or three times a week is high but about one fourth of the students consume this type of food once a day. It has been concluded that the students prefer to consume pita/lahmacun, döner, hamburger and pizza, and that they prefer school canteens, cafes and pizza houses to consume these foods. As a result of logistic regression analysis, It is seen that students who do not consume fastfood have a correct estimation of 44,4 percent and who consume fastfood have a correct estimation of 91,4 percent. In addition, the variables of gender, type of education, accommodation and working status are contribute significantly to the model.

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNDE İŞ KAYGISI ÜZERİNE NİTEL BİR ARAŞTIRMA

8. INTERNATIONAL PARIS CONGRESS ON SOCIAL SCIENCES & HUMANITIES, 2023

Günümüzde birçok ülkede ve millete olduğu gibi Türkiye’de de işsizlik sorunu, sosyo-ekonomik sorunların başında gelmektedir. Bu işsizlik sorununun bireyleri psikolojik, sosyal, ekonomik ve daha birçok yönden etkilediği bilinmektedir. İşsizlik sorununun bireyler üzerindeki en temel etkisi ise çeşitlik beklentiler sonucu iş bulma kaygısı olarak söylenebilir. Özellikle günümüzde Türkiye’de üniversite sayısının artmasıyla birlikte işsizliğin sayısal olarak azaldığı görünse de iş bulma kaygısını da aynı oranda arttığı görülmektedir. Üniversite öğrencilerinin öğrenim gördükleri eğitim kurumlarından mezun olduklarında gelecek yaşamları ile ilgili iş bulma kaygısı yaşamalarında ülkedeki mevcut işsizlik ve iş bulma oranları önemli bir etkiye sahiptir. Bu düşünceden yola çıkılarak hem lisans hem de ön lisans düzeyindeki öğrencilerin iş bulma kaygılarını araştırmak çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemini Yozgat Bozok Üniversitesinde 2021-2022 eğitim-öğretim yılında öğrenim gören öğrenciler oluşturmuştur. Nitel araştırma deseninde oluşturulan çalışmada 10 lisans ve 10 ön lisans olmak üzere toplamda 20 üniversite öğrencisi ile yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Görüşme yöntemiyle toplanan veriler nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizine tabi tutulmuştur. Katılımcılardan elde edilen veriler kategorilere ayrılarak incelenmiştir. Araştırmadan elde edilen bulgular göstermektedir ki; üniversite öğrencileri bölüm/program fark etmeksizin iş bulma kaygısı yaşamaktadır. Araştırma sonuçlarına göre katılımcıların öğrenim gördükleri bölümler/programlarda mezun olan sayısının artması, kamuya yapılan atamaların sayısının az olması, özel sektör kuruluşlarında genelde tecrübe şartı aranması, bazı sosyo-demografik unsurlar, derslerin pratikten uzak olması, staj imkânlarının yeterli olmaması gibi durumların iş kaygısı oluşturduğu ortaya konulmuştur. Ayrıca çevre ve aile baskısı gibi psikolojik unsurlar bu sürece etki eden dolaylı unsurlar olarak görülmektedir. Üniversite öğrencilerinin yaşadıkları iş bulma kaygısı üzerine bireysel, kurumsal ve toplumsal öneriler sunulmuştur.

İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN MESLEK SEÇİMİNİ ETKİYEN FAKTÖRLER

2007

Bu çalışmanın amacı, İnönü Üniversitesi tıp fakültesi öğrencilerinin meslek seçiminde rol oynayabileceği düşünülen etmenleri incelemektir. Fakültede 2002-2003 eğitim yılında 448 öğrenci eğitim görmektedir. Şubat 2003'de uygulanan anketi 364 öğrenci cevaplamış olup, araştırmaya katılma oranı % 81.2'dir. Öğrencilerin 248'i (%68.1) erkek, 116'sı (31.9) kızdır. Öğrencilerin % 77.3'ünün ilk tercihi tıp fakültesi iken, %55.8'i ilk sınavda tıp fakültesini kazanmışlardır. Tıbbı tercih nedenleri ile ilgili olarak öğrencilerin çeşitli etmenlere 5'li Likert skalasına göre (5-4-3-2-1) puan vermeleri istenmiştir. Buna göre hastalara yardım isteği (ortalama 4.27 puan), okulda başarılı öğrenci olma (3.89), tıbba ilgi duyma (3.84), hekimliğin saygın meslek olduğunu düşünme (3.82) ve tıbba yeteneği olduğunu düşünme (3.73) ilk beş sırada yer alan etmenlerdir.

DÖNÜŞTÜRÜCÜ LİDERLİK DAVRANIŞLARININ İŞ TATMİNİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ: VAKIF ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ

The Journal of International Social Research , 2019

Öz Yönetim bilimi alanında liderlik konusu son zamanlarda öne çıkmıştır. Bu çalışmalarda, farklı liderlik davranışları incelenmiştir. Dönüştürücü liderlik davranışı da bu liderlik türlerinden biridir. Dönüştürücü lider; astlarıyla sürekli etkileşimde bulunan, ilham verici bir vizyona sahip olan, bu vizyonlarını takipçileriyle paylaşan, astlarına güven vererek saygı uyandıran ve her zorluğa rağmen çalışanları dönüşüme ikna eden kişilerdir. Dönüştürücü liderin sergilediği davranış biçimi; kurumun başarısında, örgüt amaçlarına ulaşılmasında ve çalışan personelin iş tatmininin oluşmasında ana etkendir. Bu amaçla vakıf üniversitesinde çalışanların algısıyla, yöneticilerinin dönüştürücü liderlik davranışı ve bunun çalışanlar üzerindeki iş tatmin düzeyi arasındaki ilişki incelenmektir. Araştırma, 2018 yılında, İstanbul'daki vakıf üniversitesinde çalışan yönetici ve çalışan personele anket uygulanmıştır. Verilerin analizinde, dönüştürücü liderlik davranışı ve iş tatmini arasındaki neden-sonuç ilişkileri incelenmiş; korelasyon ve regresyon analizleri yapılmıştır. Araştırma sonucunda dönüştürücü liderlik davranışının iş tatminini olumlu yönde etkilediği tespit edilmiştir. Abstract Leadership in the field of management science has recently come to the front. In these studies, different leadership behaviors were investigated. Transformational leadership behavior is one of these leadership types. Transformational leader who interact with their subordinates, have an inspiring vision, share these visions with employees, trustable and respectable, and convince employees to transform. The conduct of the transformational leader is the main factor in the success of the institution in achieving the objectives of the organization and in the formation of job satisfaction of the working staff. For this purpose relations examined between employees' perception in foundation university, transformational leadership behavior and job satisfaction levels of employees the research is conducted in 2018 at the foundation university in İstanbul a questionnaire was applied to managers and employees. In the analysis of the data it is examined cause-effect relationships between transformational leadership behavior and job satisfaction. Correlation and regression analyzes are performed. As a result of the research, it has been determined that transformational leadership behavior positively affects job satisfaction.

Türk Kültürü Bağlaminda Öğretmenleri̇n İş Doyumunu Etki̇leyen Faktörleri̇n İncelenmesi̇

Journal of History School, 2021

kaynağı olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Çalışma sonuçlarına göre, öğretmenlerin iş doyumunun sağlanması için ise, öğretmen iş doyumunun dört ana kaynağının da sağlanması gerektiği vurgulanmıştır. Araştırmada ulaşılan sonuçlar ışığında, Türk kültürüne özgü ve Türkiye'de yaşayan insanların sorunlarını önceleyen çalışmaların yapılıp, bu çalışmaların sonuçlarına göre anlayışlar geliştirilmesi önerilmiştir.