Teori ve Pratik Arasında İmam Birgivî’nin Taharet ve Necasetler Hakkındaki Görüş ve Tenkitleri Tarikat-ı Muhammediyye Örneği (original) (raw)

Bişr b. el-Mu‘temir’in Sahifesinde Nakdî ve Belâğî Fikirler

Mizanü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi

Bişr b. Mu‘temir’in Mutezilî kimliğine dair araştırmaların yanında onun belâgata ilişkin çalışmalarını konu edinen araştırmalar da vardır. Ancak Bişr’in meşhur Sahifesi’nde zikrettiği belâğî ve nakdî/eleştirel düşüncelerini ve bunların Arap dili belâgatı ve tenkidine etkisini inceleyen araştırmalar azdır. Bu bağlamda analitik bir yöntem takip edilerek kaleme alınan bu makalede Sahife’de geçen en önemli belâğî ve eleştirel problemler ve bu problemlerin belâgat ve tenkit ilmine etkisi merkeze alınmıştır. Buna göre Bişr sahifesinde birçok belâğî ve eleştirel fikri zikretmiştir. Sahife de ortaya koyduğu düşünceleri kendisinden sonra gelen Arap edebiyatçılarına ilham kaynağı olmuştur. Onun bu düşüncelerinden istifade eden belâgat âlimleri bunları daha da geliştirmişlerdir. Dolayısıyla Arap dili belâgatı ve tenkidinin birçok temeli Bişr’e dayanmaktadır.

İslâm Tari̇hi̇ne Teori̇k/Yapisal/Kavramsal Bi̇r Yaklaşim: Câbi̇rî Örneği̇

2013

Scientifics developments and advances in any field depend on methodological and epistemological studies carried out in that field. Developments in the field of history and particularly in the history of Islam will also be obtained by studies on method and episteme of these field s. Today, views in history became considerably varied, thus different approaches to the history of Islam should be developed and already existing approaches should be taken into consideration. In these study Cabiri’s el-Aklu’s-Siyasiyyu’l-Arabi (The Political Reason in Islam) which is a comprehensive example of methodological (theoretical/structural/conceptual) approach to the history of Islam is discussed. Information on its content is given and general characteristic of Cabiri’s approach is evaluated.

İslamda Tekfi̇r Ve Müsamaha -Gazzali̇ Örneği̇

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2021

Bu çalışmanın amacı Ebu Hamid el-Gazzâlî'nin görüşleri bağlamında tekfîr ve müsâmaha sınırını incelemektir. İman ve küfür kategorik ayırımı insanların dini tercihlerini yansıtan en temel sınıflamadır. İslam'da imanın tanımı ve sınırları bellidir. Tekfîr, imana aykırı söz ve davranışlarla söz konusu olur. Bir kimsenin İslam diniyle ilişkisini kesmek ve ona küfür hükmü vermek anlamına gelen tekfîr, tarihten günümüze dini grupların yekdiğerini ötekileştirme yolu olmuştur. Hz. Peygamber döneminde göremediğimiz tekfîr olgusu, İslam tarihinin ilerleyen dönemlerinde siyasi ötekileştirme aracına evirilmiştir. Konunun bu veçhesi İslam alimlerini tekfîrin şartları üzerinde eserler telif etmeye sevk etmiştir. Tekfîrle ilgili literatür dolaylı olarak ulemânın halka uyarısı şeklinde okunabilir. Bu meselede kaleme alınan eserlerden birisi Gazzâlî'nin Faysalü't-Tefrika adlı çalışmasıdır. O, tekfîrin şartları ve sınırlarını müsâmaha esasına dayalı olarak ele almış görünmektedir. Gazzâlî, tekfîr gibi dışlayıcı bir hükmün verilmesini ağır şartlara bağlamıştır. Söz konusu görüşler incelendiğinde tekfîrin siyasi ötekileştirme ve yok etmeyi meşrulaştıran bir ameliye olamayacağı anlaşılmaktadır. Bu makale çok yönlü bir düşünür olan Gazzâlî'nin eserlerini inceleyerek iman ve küfür sınırını ele alacak ve tekfîrin sınırları ile dini özgürlüğün alanını tartışacaktır.

Kutsalin Tezahürü Ve Yayilmasi Bağlaminda Zi̇yaret Fenomeni̇: Bahatti̇n Şeyh Türbesi̇ Örneği̇

Folklor akademi dergisi, 2023

İnsanlık tarihi boyunca tüm inanç sistemleri içerisinde yer alan "kutsal" kavramı, toplumların inanç dünyasında merkezi bir rol oynamakta ve farklı kültürlerde kendine özgü biçimlerle yaşatılmaktadır. Dünyada kutsalın somutlaşarak açığa çıktığı kişi, zaman, mekân veya nesnelerin sembolleşmesiyle kutsalın tezahür ettiği "hiyerofani"ler oluşmakta, kutsalın tezahür ettiği bu sembollerin ziyaret edilmesi ve bu ziyaretler sırasında gerçekleştirilen ritüel uygulamalar, insanların kutsal ile olan ilişkilerini güçlendirerek onlara kutsaldan fayda sağlama, onunla birleşme ve yakınlaşma deneyimi yaşatmaktadır. Sivas'ın Akıncılar ilçesi Doğantepe köyünde bulunan ve Horasan Erenlerinden olduğu rivayet edilen Bahattin Şeyh'in Türbesi, kutsalın mekânda tezahür ettiği ve bölge halkı açısından yaygın etki değeri yüksek olan söz konusu ziyaret mekânlarından biridir. Bahattin Şeyh Türbesi, Bahattin Şeyh'in hayatı ve kişiliği hakkında anlatılan kerametler, menkıbeler ve sözlü kültür ürünleri dolayısıyla bölge halkı açısından kutsalı temsil eden önemli bir merkez konumundadır. Hastalıklara şifa bulmak, evlenmek, evlat sahibi olmak, bolluk ve berekete erişmek gibi çeşitli amaçlarla ziyaret edilen türbede ulaşılan olumlu sonuçların sözlü gelenek vasıtasıyla nakledilmesi, türbeyi kutsal bir cazibe merkezi haline getirmekte, yurtiçi ve yurtdışından birçok kişi türbeyi ziyaret ederek çeşitli ritüeller gerçekleştirmektedir. Dolayısıyla toplumsal ve kişisel bağlamda mekânın kutsallığı ve anlamı derinleşmektedir. Mekânın kutsal anlamının derinleşmesi, zamanla kutsal alanın etkisinin yakınında ya da ilişkili bulunduğu nesnelere de geçmesi sonucunu doğurmakta ve bu süreçte kült unsurunu oluşturan kişi veya nesnenin etki alanı içerisinde bulunan diğer kişi veya nesneler, kutsallaşarak ziyaret fenomeninin bir parçası haline gelmektedir. Nitekim Bahattin Şeyh'in kutsal etki alanı, türbe çevresinde bulunan ve menkıbesinden hareketle kendisi ile ilişkili olduğu düşünülen diğer varlıklara (ata, ağaç, su, hayvan, toprak) atfedilmekte kutsallık, söz konusu varlıklara da yayılarak "ziyaretin tamamlanması" için ritüelistik bir uygulama silsilesini meydana getirmektedir. Çalışmamızda, Bahattin Şeyh Türbesi, bir ziyaret fenomeni olarak ele alınmış, kutsalın tezahürü ve yayılması bağlamında literatür taramasından ve saha araştırmasından elde edilen verilerle değerlendirilmiştir. Saha araştırmasında, türbeye yakınlığı ve demografik farklılıkları sebebiyle Doğantepe ve Şenbağlar köyü, örneklem bölge olarak seçilmiştir. Ayrıca saha araştırması sırasında tespit edilen Bahattin Şeyh menkıbesine yer verilmiş, menkıbe metni sözlü ve yazılı kaynaklar ile birlikte bütüncül bir bakış açısıyla ve işlevsel yöntemle değerlendirilmiştir.

Rivayetlerle Fıkhî Zâbıtaların Etkileşimi: Meninin Necaseti Örneği

Transaction of Jurisprudential (Fiqhî) Specific Rules with Narrations: Example of Semen as Dirt, 2020

One of the controversies issues related to Hadith science is associated with the criteria to accept the narrations as authentic or weak. Within this context, it is a fact that various methods have been used to understand, evaluate and determine the authenticity of the narrations. Because of this fact that different approaches have been raised in understanding and interpreting the hadiths since the early period. In relation to this, it has also become inevitable that different views and sects emerged. On the other hand, the Qur’an, sunnah and ijtihad, which are universal rules and jurisprudential specific rules, have developed and systematized as a separate genre in classical fiqh literature. Also, it is seen that the scholars concluded different results about narrations the accepting a hadith as authentic and put forward some jurisprudential specific rules while making inferences (istinbât) on the issue as a result of different understanding in understanding and interpreting the hadiths. In this study, it is aimed to investigate the narrations about semen as dirt within the context of jurisprudential specific rules. Firstly, the narrations on the subject in the basic hadiths sources were determined. The authenticity status of these determined narrations were explained in terms of isnad. Then, the interpretations that especially sect imams and scholars made on these narrations in terms of jurisprudential specific rules were mentioned. Also, the effects of narrations on the jurisprudential specific rules were also pointed out. As a result of the investigations carried out, more than one narration about semen was identified, and it was seen that these narrations were authentic in terms of isnad. In addition, it was established that the content of the narrations is the washing and rubbing the semen. As far as it was determined, there is no statement directly belonging to Prophet about semen as dirt (najis). In this case, it was seen that scholars interpreted the narrations within the framework of jurisprudential specific rules that they developed and found some inferences (istinbat). According to Hanafis, semen is najis whether it is wet or dry in all cases. They tried to prove their views with jurisprudential specific rules as well as some narrated evidences as “Whatever causes dirt is najis in its own right.”. Likewise, Hanafis said that semen is najis by comparing it to urine and menstruation blood. It is seen that Hanafis, who accept the Ferk narration, prioritized the jurisprudential specific rules about the issue that semen is najis. In addition to this, in the Hanafi sect, “it is wajib to wash away something najis” is a well-known jurisprudential specific rule. However, Hanafis made an exception when the semen was dry; and they found it sufficient to rub the dry semen away. So, the narration was preferred to jurisprudential specific rule. Mâlik b. Enes accepted semen as najis and claimed that it must be washed. In addition, Mâlik did not consider the rubbing as sufficient; and he did not accept such an application. In Shafi’îte sect, such a jurisprudential specific rule is valid as “Every liquid discharged from front or back of a person is najis.” According to this, feces, urine, blood and semen are to be accepted as najis. However, semen was exempted from this jurisprudential specific rule, and considered as clean. They put forward some logical evidences, comparisons and ferk narration narrated by Aisha as a justification. That is to say that Shafi’îtes preferred the narration to their general principles. Ahmad b. Hanbal also said that semen was clean. Those, who consider the sufficient to rub away the semen, accepted the narrations expressing that the semen should be washed away as authentic. According to them, rubbing act was performed not for the fact that semen is najis, but it was like cleaning mubah things such as saliva and soil. Based on this particular example, it is understood that the narrations affect the jurisprudential specific rules, and at the same time the jurisprudential specific rules are also effective in understanding and interpreting the narrations. In addition, the jurisprudential specific rules can vary according to scholars and sects. Though there are the jurisprudential specific rules on which all scholars and sects agree, it is not possible to tell this for all jurisprudential specific rules. And this paves for controversies and different approaches in understanding and evaluating hadiths. It is possible to see the plain example of this in the example of semen as dirt (najis). Keywords: Hadith, Jurisprudential Specific Rules, Semen, Cleanliness, Sect Imams. Hadis ilmi ile ilgili ihtilaflı meselelerden birisi de rivayetleri sahih veya zayıf kabul etme kriterleriyle ilgilidir. Bu bağlamda rivayetleri anlama, değerlendirme ve sıhhatlerini belirlemede farklı yöntemler kullanıldığı bir hakikattir. Bundan olsa gerektir ki ilk dönemden itibaren hadisleri anlamada ve yorumlamada farklı yaklaşımlar gündeme gelmiştir. Buna bağlı olarak farklı görüş ve mezheplerin ortaya çıkması da kaçınılmaz olmuştur. Öte yandan kaynağı Kitab, Sünnet ve içtihat olan küllî kâideler ve zâbıtalar, klasik fıkıh edebiyatında müstakil bir tür olarak gelişmiş ve sistemleşmiştir. Bunun yanı sıra âlimlerin, hadisleri anlama ve yorumlamadaki farklı anlayışları neticesinde sahih kabul ettikleri bir rivayetle ilgili farklı sonuçlara ulaştıkları ve bu hususta istinbâtta bulunurken bir takım fıkhi zâbıtalar ortaya koydukları görülmüştür. Bu çalışmada meninin necaseti ile ilgili var olan rivayetlerin fıkhî zâbıtalar çerçevesinde ele alınması hedeflenmiştir. Öncelikle temel hadis kaynaklarına müracaat edilerek konuyla ilgili rivayetler tespit edilmiştir. Belirlenen bu rivayetlerin isnad açısından sıhhat durumları izahata kavuşturulmuştur. Akabinde mezhep imamları başta olmak üzere âlimlerin fıkhî zâbıtalar bağlamında söz konusu rivayetlerle ilgili yaptığı yorumlara değinilmiştir. Bununla beraber rivayetlerin fıkhî zâbıtaların üzerindeki etkisine de işaret edilmiştir. Yapılan araştırmanın neticesinde meni ile ilgili birden fazla rivayet tespit edilmiş ve tespit edilen bu rivayetlerin isnad açısından sahih olduğu görülmüştür. Bunun yanı sıra rivayetlerin muhtevasının meninin yıkanması ve çitilenmesi olduğu tespit edilmiştir. Tespit edilebildiği kadarıyla meninin necaseti ile ilgili Hz. Peygamber’in doğrudan bir ifadesi bulunmamaktadır. Hal böyle olunca âlimlerin geliştirdikleri fıkhî zâbıtalar çerçevesinde söz konusu rivayetleri yorumladıkları ve bazı istinbatlarda bulundukları görülmüştür. Hanefilere göre ister yaş ister kuru olsun meni her durumda necistir. Onlar, görüşlerini “Hadese sebep olan her şey haddi zatında necistir.” fıkhî zâbıtasıyla beraber bazı nakli delillerle temellendirmeye çalışmışlardır. Aynı şekilde Hanefiler meniyi idrar ve hayız kanına kıyas ederek necis olduğunu söylemiştir. Ferk rivayetini kabul eden Hanefilerin, meninin necaseti konusunda fıkhî zâbıtayı önceledikleri görülmüştür. Bununla beraber Hanefi mezhebinde “Necis olan bir şeyin yıkanması vaciptir” bilinen bir fıkhî zâbıtadır. Ancak Hanefiler, meni kuru olduğunda bu kaideden istisna etmişler ve çitilemeyi yeterli görmüşlerdir. Böylece rivayet, fıkhî zâbıtaya tercih edilmiştir. Mâlik b. Enes meniyi necis kabul etmiş ve onun yıkanmasının zorunlu olduğunu iddia etmiştir. Ayrıca Mâlik çitilemeyi yeterli görmemiş ve böyle bir uygulamayı da kabul etmemiştir. Şâfiî mezhebinde şöyle bir zâbıta söz konusudur: “Arka ve önden çıkan her sıvı necistir.” Buna göre büyük abdest, idrar, kan ve meni necis kabul edilmelidir. Ancak meni bu zâbıtadan istisna edilmiş ve temiz olarak kabul edilmiştir. Gerekçe olarak da bazı akli delillerle beraber kıyas ve Hz. Âişe’den nakledilen ferk rivayeti öne sürülmüştür. Yani Şâfiîler rivayeti genel ilkelerine tercih etmişlerdir. Ahmed b. Hanbel de meninin temiz olduğunu söylemiştir. Meni için çitilemeyi yeterli görenler, meninin yıkandığını ifade eden rivayetleri sahih kabul etmişlerdir. Onlara göre meninin çitilenmesi necis olduğu için değil tükürük ve toprak gibi mubah şeylerin temizlenmesi gibi temizlik için yapılmıştır. Bu tikel örnekten hareketle rivayetlerin fıkhî zâbıtaları etkiledikleri gibi, fıkhî zâbıtaların da rivayetleri anlama ve yorumlamada etkili olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca fıkhî zâbıtalar âlimlere ve mezheplere göre değişebilmektedir. Her ne kadar bütün fakîh ve mezheplerin ittifak ettiği fıkhî zâbıtalar bulunsa da bütün fıkhî zâbıtalar için bunu söylemek mümkün değildir. Bu da hadisleri anlamada ve değerlendirmede ihtilaflara ve farklı yaklaşımlara zemin hazırlamaktadır. Bunun bariz örneğini meninin necaseti meselesinde görmek mümkündür. Anahtar Kelimeler: Hadis, Fıkhî Zâbıta, Meni, Temizlik, Mezhep İmamları.

Birgivi’nin Tasavvuf ve Tarikatlere Bakışı / The Understanding of Tasawwuf and Tariqat in al-Birgiwi

Journal of History Culture and Art Research, 2017

The relation between sufis and ulema in Ottoman Empire presents an harmonious state in general, but this positive atmosphere changed to an unpleasant condition from time to time because of disagreement in different subjects between two groups of people.Birgivi is considered one of the most notable scholars in a series of disputes occurred between sufis and ilmiye establishment in the 16th century of Ottoman Empire. His views about innovation (bidʽat), esoteric Sufism and tariqats in those discussions in which he adopted a rather strict and strong language were assessed and criticized by a number of authors. These assessments generally comprise that Mehmed Birgivi (d. 981/1573) disregarded all traditions and customs in the society and was affected by salafism, but it is conspicuous that most of these opinions and claims about his approaches are either inaccurate or inadequate as a result of the lack of the interest in obtaining his viewpoint as a whole from his books in connection wi...

Teorinin Pratiğe Yansımış Hâli: Hz. Muhammed’in Örnekliği

Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2023

İntihal | Plagiarism: Bu makale en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi./This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software.