BAŞKA BİR ESTETİK - ALAIN BADIOU -SİNEMANIN SAHTE HAREKETLERİ (original) (raw)


Although there are many different opinions about bacini in the sense of the word, it is called ceramic pots placed in certain parts of the buildings in order to create decoration especially in the field of art history. This ornament technique, known for its applications from different periods in Anatolia and Europe, was used extensively during the Seljuk and Byzantine period. It is mostly seen in Byzantine period works in regions such as Greece, Macedonia and Italy. Even though its usage was narrowed during the Ottoman period, especially in the Southeastern Anatolia Region, the efforts of the ceramic vessels, which were present in the minarets and façades of the buildings built since the 18th century, are mounted on the buildings and are very important. Within the scope of the subject, five mosques in Adıyaman Center and Besni district were examined and detailed information about bacini characteristics and features were given.

Sezer Ateş Ayvaz'ın Küllenmiş Bir Kuşu Yakalamak Adlı Öykü Kitabı Üzerine Bir Okuma Deneyimi

Öz Savaş, yaşadığımız dünyanın en temel gerçeğidir. İnsanlık tarihi boyunca paylaşımların, sınıflar arası mücadelesi kitlesel savaşlara neden olmuştur. Savaşın kendi doğası, mantığı içerisinde kalan insanlık için insancıl düşünce birkaç kez bütün halinde kırılmıştır. İnsanlık tarihinin bu karanlık yüzü kitle iletişimin tüm araçları ile beraber birer seyirlik oyun durumuna gelmiştir. Savaşlar sadece askeri birer harekât olmaktan çıkmış, sivillerin diğer sivilleri öldürülürken izlediği dramalar haline gelmiştir. Politik dünya ve politik kamera her zaman savaşın içinden birebir yayın yapamazlar. Bazen küresel sistemde yapılmaması, gösterilmemesi gereken işaretler devreye girer. Gazetecilik, habercilik etiği ile savaşın politik arka planı karşı karşıya kalır. Günümüzde savaşların şekil değiştirmesi ile birlikte sıcak bölgeler dediğimiz çatışma alanları büyük şehirlere de kaymaya başlamıştır. Siyasal sonuçlarının yanı sıra sosyal açıdan da tüm dünyanın küresel göç dalgaları ile sarsılmasına yol açan yıkıcı savaşlar artık karşımızdadır. Küresel savaşın diğer yüzü ise iç savaş ve terördür. Artık terör de savaşın bir başka yüzü olarak kabul edilmektedir. Bütün bunların tanığı olan ve tarafsızlığına dair beklentilerimiz olan ise yine gazeteciler, belgeselciler ve muhabirlerdir. Onların yaşamlarını adadıkları belgelemek mesleği, bizim için dünyanın diğer tarafından haber almak anlamına gelmektedir. Çalışmada aktarılmaya çalışılacak olan savaşın araçları ile belgeselcilerin karşılaştığı sorunlardır. Savaşı görsel dünyada belgelemenin koşullarını, sinema dili ile anlatmanın güçlükleri üzerinden gidilmiştir. İncelenen kavramlar savaş, döngüsel ve küreselleşme, kapitalizm, politik kamera üzerinden incelenecektir. Makalede Görsel Hikâyeleme yöntemi ile belgesel anlatı kavramı üzerinde durulmuştur. Abstract The war is the most fundamental fact of the world in which we live. Throughout the history of mankind, the struggle of sharing among different classes has caused mass wars. The humanitarian thought is broken down into pieces several times as a body, for the humanity, who remains helpless in the nature and logic of war. This dark side of the history of humanity

ÖZ Alain Badiou felsefi projesinde bilim, politika, sanat ve aşk alanlarını tek bir hamlede birleştirerek felsefenin sonu ve hakikatin olmadığını ileri süren çağdaş iddialara karşı kuşatıcı bir düşünme ve hakikati kavrama olanağı sunmuştur. Bunu yaparken de Platon tarafından felsefeye yüklenen hakikat misyonunu temel almıştır. Ancak Badiou, tüm bu iddialara karşı çıkarken ileri sürdüğü önemli kavramlarının birinde tanım sorunu yaşamıştır. Bu kavram "özne"dir ve bize göre bu, tüm felsefi projesinin kalbinde patlak veren bir sorundur. Çünkü onun felsefesinin doruk noktasını oluşturan hakikat, özne olmaksızın ve özneden ne kastedildiği anlaşılmaksızın olanaksızdır. Badiou, bazı yapıtlarında öznenin insani rolüne vurgu yaparken bazı yapıtlarında ise bunu reddederek, prosedürel ve oluşumsal özneye dikkat çeker. Badiou ile ilgili yapılan çalışmalara bakıldığında da bahsi geçen öznedeki tanım sorunu ya hiç tartışılmamış ya da Badiou'daki birbirine zıt tanımlardan birinin seçilmesine karar verilmiştir. Bu çalışmada ise öznenin tanımındaki ikili anlamlılık sorununun tespit edilmesi için önce Badiou'nun felsefesindeki varlık ve hakikat anlayışı incelenmiştir. Daha sonra, Badiou'nun metinlerine sadık kalınarak söz konusu sorunun giderilmesine yönelik bir çözüm geliştirilmeye çalışılmıştır. Sonuç olarak bu çalışma, Badiou'nun özneden neyi kastettiğinin net olarak anlaşılması, tanım cepheleşmesinin giderilmesi ve çelişmeyen bir özne tanımının geliştirilmesi adına bir çabadır.

Erken dönemlerde Anadolu’da ve Hellenistik dönemde bugünkü Yunanistan’da görebildiğimiz latrinalar Roma Çağı’nda tüm Akdeniz havzasında inşa edilmiştir. Latrinalar sadece bir ihtiyacı gidermek için kullanılan mimari yapılar olmalarının dışında aynı zamanda görkemli yapıları ile Roma İmparatorluğunun gücünü ve zenginliğini yansıtan propoganda araçları haline gelmiştir. Yapılan arkeolojik kazılar çerçevesinde ortaya çıkan araştırmalar, Batı Anadolu’da oldukça iyi durumda olan latrinaların bulunduğunu göstermektedir. Bu çalışma boyunca, özellikle MS. 2.yy’da en yaygın halini alan latrinaların özelliklerinden ve Batı Anadolu örneklerinden bahsetmeye çalışacağım.