ENCÜMEN-İ ŞUARA VE ESERLERİ (original) (raw)
İstanbul Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü 2010-2011 Doktora Ödevi
Esasında, şairler meclisi anlamına gelen ve cins bir isim olan Encümen-i Şuara, bu yazıda geçmişteki benzerlerinden ayrı düşünülerek, bir özel isim olarak değerlendirilecektir. "1861 yılı baharında, muhtemelen Mayıs, Haziran gibi, Hersekli Ârif Hikmet Bey'in Lâleli Çukurçeşme'deki evinde buluşmaya başlayan ve her Salı muntazaman devamla bir seneye yakın müddet, bu edebiyat toplantılarını sürdüren şairlerin" 1 oluşturduğu Encümen-i Şuara'yla ilgili, yazımızda, neden böyle bir topluluğa ihtiyaç duyulduğu ortaya konarak, bu mahfil hakkında bilgi verilecek, ardından da, meclisin müdavimi olan şairler hakkında, genel olarak bilgiler verilecektir. Encümenin müdavimi olan şairleri sıralamak gerekirse, şu isimler karşımıza çıkar: Müdavimleri bu isimler olan encümenin etkinliği, birbirlerine şiirler okumak, özellikle XVII. asır şairlerine nazireler söylemek, encümendeki diğer şairlerin şiirlerine nazireler yazmak, ortak şiirler meydana getirmekti. Adı anılan şairlerin, pek çok açıdan ortak özellikleri bulunur. Dolayısıyla bir araya gelmelerini, anlaşmalarını sağlayan çok sebep vardır. Birinci sebep, elbette hepsinin şair oluşudur. Diğer nedenler, dostluklarını samimi bir mecliste devam ettirmeleri, doğum ve memuriyet gibi nedenlerle Rumeli'ye bağlı oluşları, meslek ve muhit olarak birbirlerine yakın bulunmaları, meşreplerindeki benzerlikler, inanç birlikleri ve siyasi fikirler açısından yaşadıkları uyum olarak sıralanabilir. 3 İbnülemin Mahmut Kemal İnal encümen hakkında şunları söyler: "Bu encümen, Arabın Sûk-ı Ukâz'ına müşabih idi. Âzânın bir haftada tanzîm ettikleri nefâis-i eş'ârı -hîn-i ictimada-Kemal Bey okurdu." 4 Pek çok bilim adamının görüşüne göre Encümen-i Şuara, bir edebî topluluktur. Kimi araştırmacılar, bu topluluğu edebiyatımızın ilk grubu olarak gösterirken 5 , kimileri de, bir araya gelerek adlarını beyan eden az sayıdaki topluluklar arasında değerlendirmiştir. 6 Encümen-i Şuara hakkındaki genel kanı, onların eskiyi; yani divan şiirini devam ettirmek, geleneğe dönmek istedikleridir. Dolayısıyla encümen şairleri, klasik şiirimizin temsilcileri olarak görülür; fakat gerçek böyle değildir: "Klasik nazım şekillerine, nazîreciliğe, mazmun sistemine bağlanmaları, onları tamamıyla eski şiirin devamı gibi göstermeye yeterli değildir." 7 Pek çok kaynakta, onların eski şiiri temsil ettiklerine dair şöyle ibarelerle karşılaşılır: "XIX. Yüzyıl Divan şiirini canlandırmak için…" 8 "…divan şiirinin devam etmesinden yana tavır alan grup…" 9 , "Divan şiirini ihya ve devam ettirme gayretleri de bir netice vermez." 10 gibi… Hâlbuki, bu şairler eskiden de yararlanarak yeni bir şiir vücuda getirmeye çalışırlar. "Eskiyi reddetmeyen; ama kokladığı havanın bünyesinde oluşturduğu değişiklikleri de göz ardı etmemeye kararlıdırlar." 11 Bu bakımdan onları yeni şiirin temsilcileri olarak görmek daha doğrudur. Şairlerin bu durumuyla ilgili pek çok yorum yapılmıştır: "Encümen-i Şuara, genel kanaatlerin aksine, büyük ölçüde ve tam anlamıyla şiirde eskiye dönüşü temsil etmez." 12 "Encümen-i Şuara 'eski şiirin son temsilcileri' değil; XVIII. asırdan beri devam eden bir süreç içinde gittikçe daha bir kuvvetle hatları belirginleşen 'yeni şiirin ilk temsilcileri' olarak kabûl edilmeli ve ona göre değerlendirilmelidirler. Encümen-i Şuara klâsik şiiri asla temsil etmez; fakat, modern şiirin özellikle Fransız edebiyatındakilere benzemesi gerektiğini düşünen edebiyat tarihçileri ve münekkidler, onların şiirinde Fransız ediblerinden izler bulamadıkları için, yenilik de taşımadıklarına hükmederler." 13 Şairler, eski ile yeniyi; yani Batı ile Doğu'yu birleştirerek bir şiir sentezi oluşturmaya çalışırlar. Dolayısıyla, şairleri klasik edebiyat açısından değerlendirmek yanlış olacaktır. Onlar, eski ile yeniyi birbirinden ayırmak yerine, her ikisini de bir bütün olarak algılar ve kaynaştırır. Bu da bize Bergson'un "dureé" görüşünü hatırlatır: "Saf süre ancak iç içe giren, birbirlerinde eriyen, kenarsız, birbirlerine nispetle hiçbir ayrılık temayülü ve 5