DIVANU LUGATI T-TURK VE KUTADGU BILIG'DE TIP TERİMLERİ (original) (raw)
Related papers
TRABZON VE YÖRESİ AĞIZLARINA DİVANÜ LÜGÂTİ’T TÜRK VE KUTADGU BİLİG’DEN TANIKLAMALAR
Bu çalışmada, ilk Türk lehçeleri sözlüğü Dîvânü Lügâti'it-Türk ve İslami dönem Türk edebiyatının ilk ve en çok söz varlığı barındıran eseri olan Kutadgu Bilig'den hareketle sınırlı verisi ile Trabzon ve yöresi ağızlarının söz varlıkları incelenmiş, bu eserlerin Trabzon ve yöresi ağızlarındaki izleri takip edilerek tanıklanmış, böylece ortak kültür mirasına katkı sunmaya çalışılmıştır. Yaklaşık bin yıl önce yazılan Türkçenin bu iki şaheserinin söz varlıkları, Trabzon ve yöresindeki söz varlığıyla karşılaştırılmış, tarihî ve coğrafî değişime ve mekân farklılığına rağmen söz varlığı yönünden birçok ortaklık tespit edilmiştir. Böylelikle bin yıllık süreçte, coğrafi ve kültürel değişiklikler nispetinde devamlılık ve ortaklıklar aranmıştır. Trabzon ili ağızlarında tespit edilen söz varlığı malzemesi için Necati Demir'in üç cilt olarak basılan Trabzon ve Yöresi Ağızları adlı kitabının sözlük bölümü başta olmak üzere Derleme Sözlüğü'nde yer alan Trabzon ve yöresine ait sözcükler, İren Ertem'in Trabzon Çepni Ağzı ve Meligül Günaydın'ın Trabzon/Tonya Ağızları Örneğinde İşlevsel Bir Ağız Sözlüğü Oluşturma Denemesi adlı yüksek lisans tezleri ile yazarın yöre ağzına ilişkin kendi derlemeleri (YKD) temel başvuru kaynaklarıdır. Kutadgu Bilig için Arat, Dîvânü Lügâti'it-Türk için ise Ercilasun-Akkoyunlu'nun dizinleri tercih edilmiştir.
DİVANÜ LUGATİ'T-TÜRK'TE KIZGINLIK İFADE EDEN KELİMELER
Turkish Studies, 2011
Yaşar TOKAY ÖZET Divanü Lugati't-Türk, Türklük biliminin en temel kaynaklarından biridir ve Türk kültürüyle ilgili birçok konuda önemli bilgiler içermektedir. İşte bu eserin bizlere sunduğu malzemelerden biri de bugüne kadar pek ele alınmayan kızgınlık ifadeleri, başka bir deyişle sövgülerdir. Şüphesiz kızgınlık ifadeleri, toplumların hayatlarını, yaşam tarzlarını ve eğilimlerini göstermesi bakımından ayrı bir mesele olarak ele alınmalıdır. Bu yazıda, Kâşgarlı Mahmud'un sövgü bildiren sözcükler olarak kaydettiği dil malzemeleri üzerinde durulacak ve bu kelimeler hakkında bazı etimolojik düşüncelere yer verilecektir.
DİVANU LÜGATİ'T-TÜRK'TE YER ALAN MİMARÎ TERİMLER ÜZERİNE
ÖZET Türk Milletinin gerek tarihini, gerek kültürünü, gerek sanatını, gerekse medeniyetini konu edinen çalışmalarda özellikle de batı kaynaklı olanlarında bu milletten genellikle göçebe bir kültürün sahibi olarak bahsedilir. Bu söylenenlerin bir kısmı doğru olmakla beraber önemli bir bölümü de hatalarla doludur. Bazıları bilgi eksikliğinden, bazıları yetersiz araştırmaların sonucu olarak, bazıları ise belki bir ön kabulün sonucunda yapılarak yayınlanmış çalışmalardır. Biz bu yanlışlıkların giderilmesine katkı sağlayacak çalışmaların Türklerin yerleşik hayata geçtikten sonra ki medeniyetini ve kültürünü anlatan eserlerden faydalanılması yolu ile elde edilebileceğini ve anlaşılacağını bu konuda yapılacak olan çalışmaların çoğalması sonucu bu alandaki hataların ve eksikliklerin bir nebze dahi olsa giderilebileceğini düşünüyoruz. Türk Mimarisinin XI. Yüzyıl Türk Dünyasında ki durumunun anlaşılabilmesi hususunda bize rehberlik edebilecek eserlerden biriside Kaşgarlı Mahmud tarafından kaleme alınan ve Türkçenin bilinen en eski sözlüğü olarak kabul edilen Divanu Lügati't-Türktür. Üzerinde yaşadıkları Dünya'yı, vatan olarak benimsedikleri coğrafyayı ve kullandıkları mekânı algılama biçimlerinin yanı sıra yerleşik hayata geçen Türklerin mimarlık anlayışı ile birlikte mimarîyi algılama biçimlerini ve bunların Türk kültür dairesinde ki yerini ve önemini kavramak açısından önemli olduğunu düşündüğümüz bu eser çalışmamıza temel teşkil etmiştir. Türkün algılamasında ürettiğine ya da yaptığına ad verme geleneği vatan edindiği topraklarda inşa ettiği yeni yurtluk mekânlar Türk mimari ve sanat anlayışının önemli göstergeleri olmuştur. İnşa edilen bu mekânlarda tabi olarak yeni mimari adlandırmaları da Türk onomastiğinin ulaştığı seviyeyi de göstermesi açısından son derece önem arz etmektedir.
DİVÂNÜ LUGÂTİ'İT TÜRK'TE DENİZCİLİK TERİMLERİ TARAMASI
Anadolu öncesi Türklerin denizcilikle olan ilgileri zaman zaman tartışma konusu olmaktadır ve konuya ilişkin yeterli veriye sahip olmadığımız söylenir. Ancak, milletlerin, ilgilendikleri konularla ilgili terim türetmelerinin kaçınılmaz oluşundan hareketle, Anadolu öncesi Türk dilinin taranması, bize yeterli veriyi sağlayabilir. Bu konuda elimizde çok yeterli ve değeri tartışılmaz bir eser bulunmaktadır: Divânü Lugâti't-Türk. Kâşgarlı Mahmûd'un bu dev eseri, 11. yüzyıl öncesi Türklerin hangi konularla ilgilendikleri, hayatlarında neye öncelik ve değer verdiklerinin açık kanıt ve izlerini taşır. Bu bağlamda, Türk denizcilik tarihinin Anadolu öncesi bölümü de, yine Türk dilindeki izler takip edilerek aydınlığa kavuşturulabilir. Türklerin Anadolu'ya gelmeden önce, denizcilikle ilgilendiklerine ve ilgilenmediklerine dair iki karşıt görüş vardır. Her ne kadar bu görüşlerden biri (Türklerin Anadolu'ya gelmeden önce denizcilikle ilgilendikleri tezi), diğeri kadar kanıta sahip değilse de, konu üzerinde önyargılı davranmadan, serinkanlılıkla çalışmak gerekir. Peşin hükümlerle hiçbir fikir desteklenemez. Dil, bir milletin ortak hafızasıdır. Bir milletin nelerle uğraştığını anlamak, ancak dilini incelemekle mümkün olur. Bir dile ait iyi bir sözlüğü (lügati) alıp incelediğimizde, o dilin ait olduğu milletin uğraşları, dertleri, bilgisi hakkında bilgi ve fikir sahibi oluruz. Çünkü dil, istikrarlı bir şekilde ilgilendiği her konuda terim/sözcük üretir. İstikrarlılık, kısa dönemlerle ilgilenilmiş, gelip geçici uğraşların dışarıda bırakılması gereğini ortaya koyar. Zira kısa süre (tarihsel açıdan kısalık görelidir) ilgilenilmiş konularda dil sözcük üretmez, üretse de kalıcı olmaz, bunun yerine başka bir dilden veya dillerden ödünç sözcük almayı tercih eder. Bazen de tercüme yoluyla sözcük ve terimler alınmaya çalışılır ancak terim tercümesi, hayli zor ve çoğunlukla anlamın kaybolmasına sebep olan bir eylemdir. İstikrar eğer süreklilik arz etmez, konuyla ilgili uğraş belirli bir süre sonra biterse, toplum hafızası bir zamanlar üretilmiş terimleri unutur. Terimler sözlüklerde kalır belki ama aktif hafızada kalmaz, toplumsal yaşamda kullanılmaz. Buna bir örnek olarak, bu incelemede ele aldığımız Divânü Lugâti't-Türk'te de göreceğimiz gibi Türk dilinde atlar ve atçılıkla ilgili çok sayıda terim vardır. Yüzlerce yıl atlarla birlikte çok zaman geçirilmiş, atçılıkla çok yakından ilgilenilmiş ve dolayısıyla ata ve atçılığa dair en küçük ayrıntılar bile terimleşerek Türk diline yerleşmiştir. Konuya ilişkin birkaç örnek, makale içinde verilecektir. Ancak bugün söz konusu terimlerin pek azı dilimizde varlığını korumaktadır. Bunun nedeni, hiç kuşkusuz ki artık hayatımızda atın sadece spor veya turistik amaçlı kalmış olmasıdır. Bir zamanlar hayatın olmazsa olmazı niteliğindeki at, varlığını bugün çok sınırlı bir yaşam alanında korumaktadır. Dolayısıyla atçılık terimleri de dilimizden uzaklaşmıştır. Bu çok tipiktir. Bir milletin uğraşı, diline yansır. İşte bu bakış açısı ve açık kanıtlarla Türk milletinin denizle olan ilgisinin izini süreceğiz.
“DİVANÜ LUGATİ'T-TÜRK”TE TASAVVUFÎ VE AHLAKÎ UNSURLAR
Uluslararası Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, 2023
Öz: “Divanü Lügati't-Türk”te 11. yüzyılda Türk topluluklarının yaygın olarak kullandığı kelimelere yer verilmiştir. Döneminde yazılan diğer Türkçe eserlere göre tamamına yakını Türkçe kökenli kelimelerdir. Bu eserin yazıldığı dönem Türklerin kitleler halinde İslam’a geçtiği bir dönem olma özelliğine sahiptir. Bu sebeple Divan’da İslami birçok kavrama da yer verilmiştir. Tasavvuf, Türklerin İslam’ı kabul ettiği bu dönemde İran ve Arap ülkelerinde yaygınlık kazanmış ve Türk coğrafyasının İran’la komşu olduğu bölgelerde etkisini göstermeye başlamıştır. 11. yüzyılın başında Farsça ve Arapça olarak ilk tasavvuf eserleri verilmeye başlanmıştır. Divan’da yer alan Türkçe kelime ve metinlerde de tasavvuf düşüncesinin etkisini görmek mümkündür. Bu da Türklerin tasavvuf öğretisine çok erken dönemlerde ilgi duyduğunu ve ona dâhil olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Divan’da dinî, tasavvufî ve ahlaki birçok konuda örnekler vardır. Bunlar: Tanrı, peygamber, ahret, nefis ve akıl, ibadet, Allah dostları, hayatın faniliği, sabır, dünyanın aldatıcılığı, bilge insanlara yakın olmak, yumuşak huy, iyilik ve cömertlik gibi konulardır. Bu ve benzeri birçok malzemeyi içinde barındıran “Divanü Lügati't-Türk” o dönemki Türklerin tasavvuf konusunda hiç de azımsanamayacak bir söz varlığına sahip olduklarını göstermektedir. Anahtar Kelimeler: Divanü Lügati't-Türk, tasavvuf, ahlak, din. MYSTICISM AND MORAL ELEMENTS IN DIVANU LUGATI'T-TURK Abstract: In Divanü Lügati't-Türk, the words commonly used by Turkish society in the 11th century are included. According to other Turkish works written in the period, almost all of them are words of Turkish origin. The period in which this work was written also has the characteristic of being a period when Turks converted to Islam en masse. For this reason, many Islamic concepts are also included in the Divan. Sufism gained prevalence in Iran and Arab countries in this period when Turks accepted Islam and started to show its influence in the regions where Turkish geography is neighbor to Iran. At the beginning of the 11th century, the first Sufi works began to be given in Persian and Arabic. The influence of Sufi thought is also seen in the Turkish words and texts in the Divan. This is very important in terms of showing that the Turks were interested in and included in the Sufi teaching in very early periods. There are many examples of religious, mystical and moral issues in the Divan. These are: God, the prophet, the hereafter, the soul and reason, worship, the friends of Allah, the transience of life, patience, the deceitfulness of the world, being close to wise people, mild disposition, goodness and generosity. Divanü Lügati'tTürk, which contains this and many similar materials, shows that the Turks of that period had a notable vocabulary on Sufism. Keywords: Divanü Lügati't-Türk, sufism, morality, religio
TÜRKİYE TÜRKÇESİNDE TIP TERİMLERİ
Türkçe tıp terimleri; tıp ve insan sağlığıyla ilgili genel terimler, organ isimleri, vücut salgıları, ilaç isimleri, tedavi yöntemleri, tedavinin yapıldığı yer, tedavide kullanılan araç ve gereçler, hastalık isimleri ve hastalık belirtilerinden oluşmaktadır. Bu çalışmada tıp terimleri ile kurulmuş deyimler anlam özelliklerine göre değerlendirilmiştir. Araştırmamız hem tıp dilinde hem de genel dilde ortak olarak kullanılan deyimler ile sınırlandırılmıştır. Tıp terimiyle kurulmuş; ama tıp dilinde kullanılmayan veya tıp bilimi ile ilgili bir anlamı olmayan deyimler araştırma konusunun dışında tutulmuştur. Bu çalışmayla standart Türkiye Türkçesinde tıp terimleriyle kurulmuş 240 deyim tespit edilerek, hem Türk dilinin zenginliğini sergilemek hem de deyim ve terim çalışmalarına katkı sağlamak amaçlanmıştır.
DİVANÜ LÛGATİ'T-TÜRK'TEKİ YANSIMALI SÖZCÜKLERİN GÖREV VE ANLAMLARINA GÖRE SINIFLANDIRILMASI
Yansımalar, canlı cansız bütün varlıkların çıkardıkları sesleri yansıtan; dış görünüşlerini, hareketlerini betimleyen; insanların yalnız kendilerinin hissedebildiği duyuları, sezimleri deri, koku ve tat alma yoluyla hissettiren sözcüklerdir. Dil biliminde önemli bir tarihsel kategori olarak yerini alan yansımalar, dilin doğuş teorilerinden başlayıp, dil biliminin temellerinden sayabileceğimiz "nedensizlik" ilkesiyle çelişip çelişmediği gibi inceleme alanlarına kadar birçok hususta tartışma konusu olmuş ve öne çıkartılmıştır. Biz bu çalışmamızda, tarihî bir kategori olarak kabul ettiğimiz yansıma sözcüklerin, Türkolojinin en önemli kaynaklarından biri olan Divanü Lûgati't-Türk'teki izlerini aradık ve tespit ettiğimiz onlarca yansıma sözcüğü görev ve anlamlarına göre sınıflandırmaya çalıştık.