Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi Belgelerinde Ermeni Basın Yayın Faaliyetleri (1928-1948) (original) (raw)

Cumhuriyet'ten Harf Devrimine Kadar Adana’da Yayımlanan Osmanlıca Gazeteler (1923-1928)

KORKUT ATA TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI, 2023

Kurtuluş Savaşı esnasında halk gücünün oluşması bakımından etkili olan yerel gazeteler, Cumhuriyet Dönemi’nde gerçekleştirilen inkılâpların uygulanmasında da aktif rol oynamıştır. Bu kritik anlarda Mustafa Kemal Paşa liderliğindeki yeniliklerin halka doğru anlatılması eskisinden daha da önemli hale gelmiştir. 1923-1928 yılları arası dönemde Adana’yı ve basınını objektif biçimde değerlendirebilmek için dönemin ulusal ve yerel olaylarının nedenlerini ve sonuçlarını bilmek önemlidir. Cumhuriyetin ilanı sonrasında her alanda olduğu gibi basın alanında da Millî Mücadele’ye ve yeni yönetime destek vermeyen yayınların zararlarını ortadan kaldırmak zorunlu hale gelmiştir. 4 Mart 1925’te kabul edilen Takrir-i Sükûn Kanunu’ndan sonra bir taraftan gazeteler, dergiler kapatılırken, bir taraftan da yeni gazeteler, dergiler çıkarılmıştır. Kapanan gazeteler dolayısıyla oluşan boşluğun, basım yayın alanında başlatılan yeni gazeteler vasıtasıyla giderilmesine çabalanmıştır. Yeni Türkiye’nin Cumhuriyeti ile harf inkılabı arası döneminde Adana Vilayeti hareketli gelişme merkezlerinden biri olmuştur. Bu dönemdeki Adana gazetelerinin içerik olarak detaylı incelenmesiyle hassas dönemin gelişmeleri yanında, Adana basın ve haber tarihi de detaylı olarak gözler önüne serilecektir.

Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri Cilt 8

Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt ve Denetleme (ATAŞE ve Dent.) Başkanlığının görevleri arasında, Türk askeri tarihinin; bilimsel yöntemlerle güvenilir belgelere dayanılarak araştırılması, yazılması, gelecek kuşaklara aktarılması, ulusal ve uluslararası askeri tarih alanında tanıtılması ifadeleri yer alır. Yukarıda belirtilen esaslar dahilinde, askeri tarihi ilgilendiren pek çok yayın, Genelkurmay ATAŞE ve Dent. Başkanlığı tarafından bilim dünyasına kazandırılmıştır. Ermeni tahrik ve ihanetleri sonucu zorunlu olarak alınan tedbirler kapsamında “tehcir”, gerçeklerin aynasında değil de gerçeklerin saptırıldığı aynalarda görülmek istendiği şekilde ele alınmıştır. Oysa, tarihin tanıklığını yapan “belgeler”in söyledikleri inkar edilemez. İşte bu noktadan hareketle, Genelkurmay ATAŞE ve Dent. Başkanlığı Arşivinde bulunan belgelerin yayımlanması planlanmıştır. Tarihe tanıklık eden bu belgelerde, neden tehcir tedbirinin alınmak zorunda kalındığı, uygulamada gözetilen hassasiyetler, planlı Ermeni askeri ve sivil örgütlenmelerin isyan ve ihanetleri, bölgede yapılan katliamlar açıkça görülecektir. Ulu önder ATATÜRK “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.” der. Bu sözün bilincinde olarak, belgeler, herhangi bir yorum ve değerlendirme yapılmaksızın yayımlanmaktadır. Tarih biliminde ön yargının yeri yoktur. Var olan belgelerdeki bilgiler çarpıtılmadan, saptırılmadan ortaya konulduğu zaman, bilimsel kimlik taşıyacaktır. Yayımlanan bu belgelerin, vahşetin ulaştığı boyutun ve düzeyinin toplumsal çılgınlığa dönüşümünün, yalnız tarihçiler tarafından değil, toplum bilimcileri tarafından da irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu yapıldığı zaman, tarihten ders çıkarmak mümkün olacaktır. Dizi olarak yayımlanması planlanan belgeler, bilim dünyasında çok önemli bir boşluğu dolduracaktır. Konuyla ilgili olarak, Genelkurmay ATAŞE ve Dent. Başkanlığınca, kaynak eserlerin yayımına aynı gayretle devam edilecektir. Erdoğan KARAKUŞ Hava Korgeneral ATAŞE ve Dent. Başkanı

Osmanlı Dönemi Kürt Basın Tarihi

Michel Foucault, söylem konusunu güç ilişkileri bağlamında ele alır. Bilgi üretimini ve medya temsilini, güç ilişkilerinden bağımsız olarak düşünmez. Ona göre temsil, doğrunun bir kısım rejimlerinin inşasının bir sonucudur. Güçlü grup ve kişiler tarafından üretilen temsiller, bazı bilme ve tasavvur biçimlerini destekler, bazılarını ise dışlar. Bazı grup ve kişilere ayrıcalıklı bir temsil sağlarken, bazılarını ise ötekileştirir. Bu bakımdan, toplumdaki tasavvur ve bilmeler, çoğu zaman seçkinci ve ayrıcalıklı pozisyonları temsil eder. Bu güç ilişkileri ve rejimleri içerisinde ise, bazı bilmeler ve tasavvurların marjinalleştirilmesi ve bazı grup ve kimliklerin ötekileştirilmesi söz konusudur. Bu bakımdan, medyadaki temsil ve sunumlardaki örtük siyaseti ortaya çıkarmak, kodları çözümlemek, toplumsal algıları anlamak bakımından kritik bir değere sahiptir. Bu örtük siyaseti ortaya çıkarmak ve dil kodlarını çözümlemek, toplumdaki güç ilişkileri konusunda önemli ipuçları sunar. Bu nedenle, dil ve söylem analizi ile bu örtük siyasetler, ayrıcalıklı statüler, dil kodları ve normalite sorunsallaştırılarak, toplumsal algıyı oluşturan ve yerleşik düzenin devamını sağlayan kalıplar deşifre edilir.

Osmanlı Basın Tarihine Bir Katkı: Gazetelerin Yayınlanma Amaçları Üzerine (1831-1876)

Bu çalışmada, ilk Türkçe gazete olan Takvim-i Vekayi'den başlayarak I. Meşrutiyet'in ilan edildiği 1876 yılına kadar, gazetelerin yayınlanma amaçları üzerinde durulmuştur. Türk basın tarihinin ilk otuz yıllık döneminde, biri resmi, diğeri yarı resmi olmak üzere sadece iki gazete yayınlanmıştı. Bunların yayınlanma gerekçeleri ve yayın politikaları, özel sermayeli Türkçe gazetelerden farklıdır. Resmi gazete olan Takvim-i Vekayi, kamuoyu oluşturma ve kamuoyunu bilgilendirme gibi amaçlara hizmet ederken, William Churchill adlı bir İngiliz'in sahibi olduğu yarı resmi vasıflı Ceride-i Havadis, halkın eğitimi gayesini öne çıkarmıştır. 1860 yılından itibaren yayınlanmaya başlayan ilk özel gazetelere genel olarak Yeni Osmanlılar hâkimdi. Meşrutiyet rejimini tesis etmek için çaba saf eden Yeni Osmanlılar, bu yolda halkın desteğini alabilmek için gazeteleri araç olarak kullanmışlardı. Gazete ve medenileşme arasındaki ilişkiye dikkat çeken gazete sahipleri, verilmek istenen mesajı, halkın daha rahat anlayabilmesi için sade bir Türkçe kullanmaya özen göstermişlerdi. Nitekim bu düşünce gazetelerin ilk sayılarında dile getirilmiştir. Öte yandan bilhassa Yeni Osmanlılar, yayın amaçları içerinde vatana ve millete hizmet etme duygusunu hep öne çıkarmıştı. Gazetelerin yaptığı yayınlar ve bazı sert eleştirilerden rahatsız olan hükümet, bazı hukuki düzenlemeler yaparak gazeteleri susturma yoluna gitmişti. Baskı, kapatma ve sürgün gibi cezalar artınca Yeni Osmanlılar yurtdışına çıkmış ve faaliyetlerine Londra'da devam etmiştir. Türlü sıkıntılara rağmen Yeni Osmanlılar, gazeteler aracılığıyla yürüttükleri mücadelelerini kazanmıştır. Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilmesinin ardından, önce V. Murat ve ardından II. Abdülhamit'in tahta çıkışı, basına hissedilir bir rahatlama getirdiği gibi 1876 yılında ilan edilen Meşrutiyet, gazeteler aracılığıyla yapılan mücadeleye gerçek anlamda zafer kazandırmıştır. Anahtar Kelimeler: Gazete, basın, Takvim-i Vekayi, Ceride-i Havadis, Yeni Osmanlılar, Muhbir, Hürriyet, Namık Kemal * Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir

Etkili Birer Propaganda Aracı Olarak Ermeni Sorunu Karsısında Albayrak ve Hadisat Gazeteleri (1918–1919)

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, 2009

Armenian Question in Ottoman diplomacy came up for the first time during Ottoman-Russian war of 1877-1878. Albayrak newspaper in Erzurum and Hadisat Newspaper as a medium of Committee for The Defence of Rights of Eastern Provinces in İstanbul were spreading propaganda aganist the Great Idea of Armenians. They tried to make Ottoman's Peoples concious of against Armenian propaganda. In this article, We will search that these two newspapers effects on manufacturing public opinion against Armenian propaganda.

Osmanlı'dan Cumhuriyete Türk Basınında Rusya Türkleri Konulu Haber ve Makaleler Bibliyografyası(1908

Journal of Turkish Studies, 2013

It is possible to see the relations between Ottoman State and Turks of Russia, who lives in a wide range of geography from Turkistan to Crimea, beginning from the establishment era of Ottoman State. Even though the political connections were interrupted by the Russian invasion at the Turkish territories, cultural relations have always continued. From the 1870s With the spread of daily media activities in the Ottoman Empire Such as Tasviri-i Efkâr andBasiret The first news about the Russian publication has been published with the effects of the Turkish intellectual immigrants from Russia as Yusuf Akçura, Ahmet Ağaoğlu, Abdürreşid İbrahim, Halim Sabit. The social and cultural issues which were mentioned and evolved around the idea of neologism among the Turks of Russia have followed closelly by the Ottoman intellectuals at the II. Constitutional Period.During this period, the Turkish news related to Russia have increased. Not onlyCultural issues related to Russian Turks, political issues has also been presented Ottoman Press. Such as Sırat-ı Müstakim(Sebilür Reşad), Türk Yurdu, İslam Dünyası, Tearüf-i Müslimin which are among the most news in press tools. This study is prepared by examining the news and articles about Turks of Russia at the newspapers and the magazines which were published in Turkish with Arabic alphabet from Ottoman to Republic. Our study, has been limited considering the intensity of the news published between 1908-1923. This study, in which related newspapers and magazines are closely examined by the opinion that it will fill a deficit, is a bibliography work in a tenor of an essay.

Arsiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri Cilt 5

Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt ve Denetleme (ATAŞE ve Dent.) Başkanlığının görevleri arasında, Türk askeri tarihinin; bilimsel yöntemlerle güvenilir belgelere dayanılarak araştırılması, yazılması, gelecek kuşaklara aktarılması, ulusal ve uluslararası askeri tarih alanında tanıtılması ifadeleri yer alır. Yukarıda belirtilen esaslar dahilinde, askeri tarihi ilgilendiren pek çok yayın, Genelkurmay ATAŞE ve Dent. Başkanlığı tarafından bilim dünyasına kazandırılmıştır. Ermeni tahrik ve ihanetleri sonucu zorunlu olarak alınan tedbirler kapsamında “tehcir”, gerçeklerin aynasında değil de gerçeklerin saptırıldığı aynalarda görülmek istendiği şekilde ele alınmıştır. Oysa, tarihin tanıklığını yapan “belgeler”in söyledikleri inkar edilemez. İşte bu noktadan hareketle, Genelkurmay ATAŞE ve Dent. Başkanlığı Arşivinde bulunan belgelerin yayımlanması planlanmıştır. Tarihe tanıklık eden bu belgelerde, neden tehcir tedbirinin alınmak zorunda kalındığı, uygulamada gözetilen hassasiyetler, planlı Ermeni askeri ve sivil örgütlenmelerin isyan ve ihanetleri, bölgede yapılan katliamlar açıkça görülecektir. Ulu önder ATATÜRK “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.” der. Bu sözün bilincinde olarak, belgeler, herhangi bir yorum ve değerlendirme yapılmaksızın yayımlanmaktadır. Tarih biliminde ön yargının yeri yoktur. Var olan belgelerdeki bilgiler çarpıtılmadan, saptırılmadan ortaya konulduğu zaman, bilimsel kimlik taşıyacaktır. Yayımlanan bu belgelerin, vahşetin ulaştığı boyutun ve düzeyinin toplumsal çılgınlığa dönüşümünün, yalnız tarihçiler tarafından değil, toplum bilimcileri tarafından da irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu yapıldığı zaman, tarihten ders çıkarmak mümkün olacaktır. Dizi olarak yayımlanması planlanan belgeler, bilim dünyasında çok önemli bir boşluğu dolduracaktır. Konuyla ilgili olarak, Genelkurmay ATAŞE ve Dent. Başkanlığınca, kaynak eserlerin yayımına aynı gayretle devam edilecektir. Erdoğan KARAKUŞ Hava Korgeneral ATAŞE ve Dent. Başkanı