Türkiye -Rusya İlişkilerinde Putin Yönetimi (original) (raw)

Rusya-Türkiye İlişkileri

24 Kasım 2015 tarihinde Türk hava sahasını ihlal eden ve uyarılara rağmen ihlale son vermeyen Rus askerî uçağının düşürülmesi ile girilen süreç, Türkiye-Rusya arasında yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Rus politikacıların olayın ilk anından itibaren verdikleri öfkeli beyanlar, Türkiye Cumhuriyeti’ne yöneltilen ithamlar, sert eleştiriler, ekonomik yaptırım kararları, Rusya’daki Türk vatandaşlarının etik değerlerle bağdaşmayacak şekilde baskı altına alınması ve dışlama trendi giderek uluslararası düzeyde Kafkasya, Orta Asya ve Ortadoğu bölgelerini de kapsayarak olumsuz etkilerini sürdürmeye devam ediyor. Bu olaydan sonra Rusya’nın takındığı tavırla gerilen ortama bakıldığında, sanki son 10 yıl içerisinde geliştirilen dostluk, karşılıklı artan ekonomik ilişkiler, vize serbestisi ve stratejik ortaklık hiç olmamış gibi duruyor. Peki bu noktaya nasıl gelindi? Meselenin anlaşılmasını kolaylaştırmak için durumu Rusya politikaları açısından analiz etmek yerinde olacaktır

SİYASAL KÜLTÜR VE YÖNETİM ŞEKLİ: PUTİN DÖNEMİ RUSYA

Rusya'nın demokratikleşme adına atılan adımlaRusya’nın demokratikleşme adına atılan adımları, tarihinin en başına kadar uzanabilmektedir. Rusya yönetim rejimi tarihi üçe ayrılır; Çarlıklar dönemi, Sovyetler Birliği dönemi ve Rusya Federasyonu dönemi. Çarlıklar döneminde demokratikleşme adına atılan adımlar yok denecek kadar azdır. SSCB döneminde ise gerçekleşen proletarya diktatörlüğünde beklenildiği gibi demokrasi rüzgârları esmemiştir. Rusya Federasyonu için ise tarihinin aksine kendi içerisinde demokratik adımlarının olmasına rağmen çağdaşı olan ülkelerden demokrasi anlamında geri kalmaktadır. Putin dönemi Rusya yönetimi için diktatörlük ifadesi uluslararası arenada fazlasıyla kullanılmaktadır. Bu çalışmada Rusya halkı için Putin yönetiminin diktatörlük mü demokrasi mi olduğu sorusuna cevap aranacaktır. Anahtar Kelimeler: Demokrasi, Diktatörlük, Putin, Rusya, Siyasal Kültür.

Türkiye Rusya İlişkilerine Bakış 2016-2017

Türkiye Rusya İlişkilerine Bakış 2016-2017, 2018

Rusya-Türkiye ilişkileri 2000 yılında Putin’in iktidara gelmesi, 2002 yılında da Erdoğan’ın seçimi kazanmasıyla bir anda farklı bir boyuta evrildi. Bu süreçte iki ülke ilişkileri daha çok ekonomik temelli olarak ilerledi. 2011 yılında Suriye’de iç savaşın başlaması sonrasında Türkiye-Rusya arasında bölgesel anlamda bir rekabet alanı oluştu. Bu rekabetin oluşmasında Türkiye-ABD koalisyonunun Suriye’de birlikte hareket ederek muhalifleri desteklemeleri bir etkendi. 2014 yılındaki Rusya-Ukrayna krizi, Kırım Tatarları dolayısıyla Türkiye-Rusya’nın rekabet alanlarını yeniden çeşitlendirdi. Ardından 2015 yılında Rusya’nın Suriye’ye müdahale kararı alması ve Türkiye sınırında harekâtı yoğunlaştırmasıyla 24 Kasım 2015 uçak krizi ortaya çıktı. Bu kriz Rusya-Türkiye arasında 15 yıldır oluşan ekonomik ve siyasi birikimi de geriye götüren bir durumdu. Rusya-Türkiye arasındaki kriz sürecinde ABD ve AB ülkelerinin Türkiye’yi yalnız bırakarak Suriye’de kendi politikalarını Türkiye’siz uygulama girişimleri dengeyi farklı bir boyuta getirdi. Çünkü Rusya-Türkiye arasında kriz olmasına rağmen hem Rusya hem de Türkiye, Batı açısından hedef ülke olmuştu. Rusya ve Türkiye arasındaki krizin iki ülkeye de yıkıcı zararlar vereceği anlaşılmasından sonra Putin ve Erdoğan arasında normalleşmeye dair önemli girişimler gerçekleşti. Putin-Erdoğan inisiyatifiyle ilerleyen bu girişimler sonucunda iki ülke arasında yeniden barış sağladı. Fakat bu barış 15 yıldır ilmek ilmek işlenen ilişkilerin eski seviyesine dönmesine henüz imkân sağlamadı. Batı’nın Rusya-Türkiye ablukasına karşı kazan-kazan politikası çerçevesinde Suriye başta olmak üzere Avrasya coğrafyasında işbirliğine yoğunlaşan iki ülke, ABD’nin politikalarının Orta Doğu’da başarısızlığında etkili oldular. ABD’nin Irak’tan Akdeniz’e ulaştırmayı çalıştığı terör koridoru Rusya-Türkiye işbirliğiyle akamete uğratıldı. İki ülke ayrıca ABD’den bağımsız Suriye’de siyasi barışı sağlamak amacıyla Astana Görüşmeleri ve Soçi Görüşmeleri adıyla bir dizi toplantılar organize ettiler. Böylece Suriye muhalefetini kendi etrafında toplayan Türkiye ile Esed üzerinde tam etkinlik kuran Rusya, bölgedeki inisiyatifi ele geçirdi. Suriye’de PYD-PKK üzerinde etkinlik kuran ABD ise Akdeniz’e açılan koridoru kuramasa da Ürdün sınırına kadar olan bölgede yeni bir koridor oluşturdu. ABD’nin PYD-PKK üzerinde kurduğu etkinlik ise Rusya açısından bir tehdit olarak görüldü. Bu tehdit algısını da Türkiye’nin Afrin’de düzenlediği Zeytin Dalı operasyonuna destek vererek bertaraf etmeye çalıştı. Suriye’de Türkiye- Rusya işbirliği ABD’nin sadece Suriye politikasını değil aynı zamanda İran, Karadeniz ve Kafkasya politikasını da olumsuz etkileyebilecek bir sürecin başlangıcıdır. Yeni dönemde ABD’nin Türkiye’yi Rusya’dan ayırmak için uygulamaya koyacağı uzlaşı veya sert politikaların tezahürünü göreceğiz. Bu kitabımızda 2016-2017 döneminde Rusya-Türkiye merkezli oluşan uluslararası gündeme dair yazdığımız analizler bir araya toplanmıştır. Bu analizler ile sıcağı sıcağına değerlendirilen olayların zamanla gerçekleşme veya sonuçlarını görme bakımından önem taşıdığı, bu nedenle toplu biçimde yayınlanmasının bu alanlarda çalışanlar başta olmak üzere tarihe not düşülmesi açısından değer taşıdığı düşüncesindeyiz. Umarım okuyucularımıza faydalı olacaktır. Türkiye Tedbirini Aldı, Bu Kez Şakası Yok: Türkiye Kürtlerin Hamisi Olmalı Rusya’nın Kudüs Politikası Bağımsız mı? Rusya’nın Kudüs Politikası Sömürülen Ülkelerin Umudu Türkiye Kafkasya-2016: Üçüncü Dünya Savaşı'na Hazırlık mı? Karadeniz'de Stratejik Dengeler Değişiyor Tataristan Modeli Sona mı Eriyor? Türklerin Barbar Olmadığını Tüm Dünyaya Halil İnalcık Anlattı Milli Demokratlar Oyunu Bozacak mı? Historic high in Turkish-Russian relations Russia's Iran Policy and its Impact on Relations with Turkey Russia-Turkey-Iran Brokered Agreement on Syria Brings US' Ploys to Naught Putin: Russland bereit, S-400-Raketenabwehrsysteme an Türkei zu liefern Professor Salih Yilmaz: "Moskau setzte zwischen den Regionalmächten eine Einigung durch" Западу трудно найти альтернативу военно-воздушной базе «Инджирлик» США шантажируют Турцию, вооружая сирийских курдов, считает политолог Турция поссорилась со второй половиной Встреча Путина и Эрдогана в Москве позволит продвинуться в решении ряда важных вопросов Стратегические балансы в Черном море меняются Это изменение не режима, а системы Реакция на убийство посла: Турция и Россия находятся под прицелом Запада Возможен ли тюрко-славянский союз в Евразии? Турция готова закрыть политическую дверь в Европу Россия в Сирии: взгляд из Турции Что можно ожидать от соглашения "Турецкий поток" Силы в Иране могут быть причастны к убийству российского посла Стравить сторонников светского образа жизни с исламистами не получилось Гюлен атакует Эрдогана? Почему в Турции была попытка переворота? Турецкий политолог считает, что отношения с Узбекистаном станут лучше Знали ли в России о готовящемся перевороте в Турции?

SURİYE KRİZİ BAĞLAMINDA RUSYA'NIN ORTADOĞU POLİTİKASININ TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİNE ETKİSİ

Bölgesel Araştırmalar Dergisi, 2021

When Muammar Gaddafi’s rule was terminated in Libya, civil war has started in the country, and due to this situation, Russia perceived the Arab Spring process as a threat and has to react against its next waves. Russia stood by the Syrian regime utilizing all its power and strength when the Arab Spring wave took over Syria.Russia’s involvement in the Syrian Crisis has had some reflections on Turkey-Russia relations. This study concentrates on the process of the Arab Spring which spatters on Syria focusing on Russia’s Middle East policy, and besides it examines the effect of the Syrian Crisis on Turkey-Russia relationships and its possible negative-positive results.

Rusya-Türkiye İlişkilerinin Jeopolitiği

Türkiye-Rusya ilişkileri uçak düşürme hadisesiyle tekrar gündeme oturdu. Bu iki devlet arasındaki ilişkinin nasıl şekilleneceği, geleceğe projeksiyon tutarak çözümlenmeye çalışılıyor. Bunun sağlıklı bir şekilde yapılmasının yolu, hiç şüphesiz, çağdaş uluslararası politik gelişmelere vakıf olmakla birlikte bu iki ülkenin siyasi yapıları ve yönelimleri ile tarihte özellikle birbirlerine karşı ortaya koydukları reflekslerin de iyi çözümlenmesinden geçiyor. Bu çerçevede Türkiye-Rusya ilişkilerine projeksiyon tutmak için uluslararası politikaları, hukuku Rusya’nın siyasi ve ekonomik yapısına ve Türkiye ile tarihi ilişkilerine dayanarak değerlendirdiğimiz yuvarlak masa toplantısında alanında uzman konuklarımız önemli tespitlerde bulundu. Rusya’nın Türkiye’ye karşı ve bölgede güttüğü politik hedefleri değerlendiren Doç. Dr. Fatih Özbay, Rusya’nın zayıf olduğunu hissettiği durumlarda Türkiye ile işbirliğine dayalı bir ilişki formatı geliştirdiğinin, fakat güçlendiğini hissettiği andan itibaren de bunu rekabet ve çatışmaya götürmekten çekinmediğinin altını çiziyor. Uçak düşürme hadisesiyle deşifre olan hamlesiyle Rusya, Ukrayna’dan başlayıp Kafkasya’ya, Türkiye’nin çevresinden Akdeniz’e çekilen bir engelleyici hatla hem NATO bloğunu durdurmak hem de Türkiye’yi çevrelemek istiyor. Uçağının düşürülmesi ise bu hamleyi gerçekleştirmedeki motivasyonunu zedeleyici mahiyette. Rusya’yı Suriye meselesinde müdahil olmaya iten iç faktörleri değerlendiren Yrd. Doç. Dr. Vügar İmambeyli son iki senedir Rusya toplumunun sürekli bir gerilim içerisinde ve savaş söylemi içerisinde yaşadığını hatırlatıyor ve dış düşman söyleminin rejimin bekasını devam ettirmek için kullanıldığını söylüyor. Rusya yönetiminin anti-demokratik yapısının altını çizen İmambeyli, süper güçlükten sonra zayıf bir duruma düştüğünü, şimdiki büyük gücünü de sürekli kaybeden konuma geldiğini ifade ediyor. Bu noktada Rusya’nın teknolojik ve ekonomik olarak rekabet gücünü kaybettiği için saldırgan politikalar içine girdiği sonucunu çıkarmamız mümkün. Rusya’nın özellikle Suriye politikalarına ayna tutan Levent Baştürk ise Suriye ile ilgili kendi çıkarları doğrultusunda bir çözüm dayatma çabasında olduğunu belirtiyor. Ayrıca Türkiye’yi de burada bir aktör olarak görmeme eğilimi içerisinde bulunuyor. Bu noktada Türkiye’nin de sorunlu bir konumda bulunduğunu vurgulayan Baştürk, Türkiye’nin özellikle Suudi Arabistan lehinde tavır koyarak Yemen müdahalesine destek vermesini eleştiriyor. Türkiye’nin özellikle Mısır’daki darbe sonrasında aldığı tavırdan sonra bu konumunun ahlaki bir ikilem olarak nitelenebileceğinin altını çiziyor. Rusya-Türkiye ilişkilerinin önemli ve sorunlu bir tarafı da İran olarak belirdi. Tarih boyunca gergin siyasi süreçlerden geçmelerine rağmen belli bir ilişki düzeyini koruyabilen bu iki ülke, -İran’ın Rusya, Türkiye’nin NATO bloğunda yer almasından mütevellit- Suriye meselesinde çatışan pozisyonlar edindiler. Hakkı Uygur İran’da Cuma namazında camilerde Rus saldırısını destekleyen dualar edildiğinin altını çizerken Rusya politikalarının kazandığı toplumsal desteği resmediyor. Bununla birlikte İran’ın Rusya ilişkilerinin iç siyasetteki gelişmeler doğrultusunda şekil değiştirebileceğine de dikkat çekiyor. Zira İran’da ilginç bir şekilde daha dindar, seküler olmayan kesimlerde müthiş bir Putin ve Rusya hayranlığı varken ve Türkiye-Rusya krizinde de ilginç bir şekilde sanki İran’ın uçağı düşürülmüş gibi tepki verirlerken Batı’dan yana tercihini koruyanlar bu politikaya da muhalefet ediyor. Uygur, İran iç politikasında bu iki siyasi gruptan hangisinin güç kazanacağına bağlı olarak dış politik yöneliminin de değişeceğini ihtar ediyor. Türkiye-Rusya ilişkilerinin yakın gelecekte nasıl şekilleneceği hususunda konuşmacılar sıcak bir savaşı muhtemel görmüyorlar. İmambeyli, Türkiye ile Rusya arasında yaşanacak bir savaşın sadece iki ülke arasındaki savaş olarak kalmayacağını, Türkiye’nin sınırının aynı zamanda NATO sınırı olduğunu hatırlatıyor. Rusya, Türkiye’yi rahatsız edici en fazla ne yapabilir diye düşündüğümüzde; Özbay, Türkiye’nin Rusya’ya karşı Kuzey Kafkasya ve Volga çevresindeki Müslüman Türk unsurlara ya da Kafkasya’daki ayrılıkçı Çeçenlere destek verebileceğini ve Rusya’nın yüzlerce yıldır korktuğu ‘Pantürkizmi’ canlandırabileceğini ifade ediyor. Ancak Türkiye’nin real politik gücü değerlendirildiğinde bunun uygulanabilirliği tartışma konusu. Baştürk’ün Türkiye’nin yeni dönemde girdiği politik ilişkilere dair değerlendirmesi ise hayli dikkat çelici. Rusya ile yaşanan kriz Türkiye’yi Batı ile, NATO’yla daha önce kurmuş olduğu Güney Savunma ilişkileri çerçevesine geri döndürüyor. Bir anlamda Türkiye’yi “rayına oturtuyor”. Türkiye-Rusya ilişkisinin jeo-politiğine dair aydınlatıcı tespitlerin bulunduğu toplantı kayıtlarının araştırmacıların ve ilgilisinin dikkatine sunuyoruz.

Putin'in Türkiye Ziyareti ve İkili İlişkiler

Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerde son yıllarda üst düzey ziyaretlerin çokluğu ve siyasi diyaloğun sürekliliği dikkat çekiyor. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 10 bakanla birlikte 1 Aralık 2014'te Ankara'ya gerçekleştirdiği resmi ziyaret yine her zamanki gibi uluslararası kamuoyunun dikkatini üzerine çekti. Putin aslında Türkiye ile Rusya arasında 2010 yılından beri faaliyet gösteren ÜDİK (Üst Düzey İşbirliği Konseyi) toplantısı için Türkiye'yi ziyaret ediyor olmasına rağmen Ankara'nın isteğiyle en üst düzey devlet ziyareti protokolü ile karşılandı. Her iki ülke tarafından bu ziyarete verilen özel önemin yanı sıra, Putin ve Erdoğan'ın ortak basın toplantısında açıklanan "Güney Akım" doğalgaz boru hattının güzergâh değişikliğinin ilan edilmesi bu ziyaretin en fazla akıllarda kalan noktası oldu.