Truman Doktrini ve Marshall Planı Çerçevesinde ABD’nin Yunanistan’a Yaklaşımı (original) (raw)
Related papers
Türk-Amerikan İlişkilerinde Truman Doktrini ve Marshall Planı
Türkiye, Sovyetler Birliği, İngiltere ve ABD gibi ülkeler tarafından çeşitli nedenlerle II.Dünya Savaşı’na çekilmeye çalışılmıştır. Fakat bu çabalar bir sonuç vermemiş, dönemin Türk hükümeti tarafsız kalmayı tercih edip, denge politikası izlemiştir. Başlarda kendine dost ve düşman edinmediği için Türkiye bu savaştan ve savaşın getirdiği ağır yıkımlardan uzak kalmıştır. Ancak aynı zamanda izlenen bu denge politikası savaş sonrasında, Türkiye’yi müttefiksiz bırakmıştır.
Yunan Tahribatına Amerikalı Misyonerlerin Bakışı ve Bir Raporun Arka Planı
Osmanlı Devleti'nin son yıllarında sayıları çoğalan yabancı eğitim, hizmet ve yardım kurum-larından özellikle Amerikan kurumlarına mensup misyonerler, varlıklarını Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele sürecinde devam ettirebilmişler ve bu sayede bazı siyasi ve sosyal olayların içinde yer almışlardır. Bunlardan özellikle Şark-ı Karib Muavenet Cemiyeti'nin Milli Mücadele sürecinde Ankara Hükümeti ile kurduğu bağlantı cemiyetin iki çalışanının hazırladığı raporda gözler önüne serilmekte-dir. Ankara Hükümeti'nin ikili ilişkiler sayesinde cemiyete mensup Annie Allen ve Florence Billings ile kurduğu bağ, bu misyonerlerin Sivrihisar'ın yedi köyünde Yunan işgal kuvvetlerinin geri çekilişi esnasında sebep oldukları tahribatı anlatan gözlem ve mülakata dayalı bir raporun hazırlanmasına vesile olmuştur. Bu rapor hem Ankara Hükümeti'nin haklı sesini dünya kamuoyuna duyurmak için giriştiği mücadelenin bir göstergesi olması açısından hem de Yunan tahribatını gerçekçi, tarafsız bir gözle aktarması açısından dikkat çekicidir. Of the foreign service and aid agencies whose number increased towards the end of Ottoman Empire, especially American missionaries maintained their existence during the First World War and The Turkish War of Independence, thus took part in some political and social events. The relations between Near East Relief (NER) and Ankara Government during the Turkish War of Independence is revealed in a report prepared by the two relief workers of this organization. The relations that the Ankara Government had formerly established with the two relief workers of NER, Annie Allen and Florence Billings, later conduced to the preparation of a report that was based on observation and interviews illustrating the demolition in seven vilages of Sivrihisar providence caused by the Greeks during their retreat. This report is important in that it indicates the efforts of Ankara Government to make its cause known throughout the world and it reflects the Greek destruction from a realistic and neutral point of view.
PSİKOLOJİK HARP KAPSAMINDA ABD’NİN TÜRKİYE’YE UYGULADIĞI YAPTIRIMLAR VE ETKİLERİ
SAVAŞ TARİHİ (OLAYLAR, OLGULAR, YORUMLAR) , 2023
Savaş insanoğlu kadar eski bir tarihe sahiptir. İnsanoğlu (homo sapiens) varlığını egemen kılmak için kendisinden daha güçlü olan Neandertalleri yenmiş ve onların tarih sahnesinden silinmesine neden olmuştur. Bu aynı zamanda savaşın sadece güçlünün kazandığı bir mücadele olmaktan öte zekânın da önemli bir rolü olduğunu göstermektedir. Çinli komutan, filozof Sun Tzu (M.Ö. 6.yy), “Savaş Sanatı” isimli eserinde savaşın aslında gücün yanı sıra zekâ ile alakalı olduğunu ve sadece güç merkezli bir çatışmanın değil bir stratejiler yumağı olduğunu belirtmektedir.1 Bu kadar karmaşık olan savaşın, farklı şekilleri ve argümanları olmalıydı. Tarihte bu süreç savaş teknikleri yanı sıra teknolojileri üzerine odaklanmıştı. Teknoloji odaklı savaş günümüze kadar hâkimiyetini korumaktadır. Ancak günümüze dek Sun Tzu’nun Savaş Sanatı’ndan daha ünlü bir savaş kitabı kaleme alınmamıştır. Bunun temel nedeni hiç şüphe yok ki günümüzdeki savaş olgusunun son derece karmaşık ve çok başlıklı olmasıdır. Bu kadar çok başlıklı olguyu tek başlık altında toplamak yerine farklı farklı başlıklar altında açıklamak gerekmektedir.
II. Dünya Savaşı’nın Sonu ve Truman Doktrini’nin Ortaya Çıkışı
The Second World War caused a great destruction all over the world, especially the European geography. There was a development push to erase the traces of destruction. The US and the USSR tried to find supporters in order to increase their effectiveness in the new process and supported the states they had close relations with in the military, political and economic direction. The main purpose behind the support provided was the desire to receive underdeveloped countries under the name of aid and development. The efforts of the Soviets to go down to the Middle East, the Indian Ocean and the Mediterranean in 1946, worried Britain that did not want to lose control of the region but there was not enough power to stop this movement. The announcement of the United Kingdom to the United States to stop aid to Turkey and Greece after the war since March 1947 was an important factor in accelerating the aid process for the United States. The United States, which is based in the United Kingdom, has developed its own expansionist policies through the world to stop the Soviet expansionist policy. The transfer of the British constitution to the US has made Soviet Russia's business extremely difficult. This period, considered as a significant development at the beginning of the Cold War Period, it made easier for the US to have a voice in the Mediterranean and the Middle East. US President Harry S. Truman's declaration of military aid to Turkey and Greece on 4 March 1947 has given a new dimension to the power races in the region. ****************************** II. Dünya Savaşı, tüm dünyada büyük bir yıkıma neden olmuştu özellikle Avrupa coğrafyası büyük oranda tahrip edilmişti. Yıkımın izlerini silmek için bir kalkınma hamlesi başlatılmıştı. ABD ve SSCB, yeni süreçte etkinliğini arttırmak için kendine taraftar bulmaya çalışmış, yakın ilişki kurdukları devletleri askeri, siyasi ve ekonomik yönden desteklemişti. Verilen desteğin arkasındaki temel amaç, az gelişmiş ülkeleri yardım ve kalkınma adı altında denetim altında alma isteğiydi. Sovyetlerin 1946 yılı ile birlikte Ortadoğu, Hint Okyanusu ve Akdeniz’e inme gayreti, bölgede hâkimiyetini kaybetmek istemeyen İngiltere’yi kaygılandırmıştı ancak bu hamleyi durduracak yeterli gücü de yoktu. İngiltere’nin Mart 1947’den itibaren savaş sonrasında Türkiye ve Yunanistan’a yapılmaya başlanan yardımı durduracağını ABD’ye bildirmesi, ABD’nin yardım sürecini hızlandıran önemli bir faktör olmuştu. İngiltere’nin yerini alan ABD, Sovyetlerin yayılmacı politikasına karşılık dünyanın dört bir yanında kendi yayılma siyasetini geliştirmiştir. İngiltere’nin oluşturduğu kurulu düzenin ABD’ye devredilmesi Sovyet Rusya’nın işini son derece zorlaştırmıştı. Soğuk Savaş Döneminin başlangıcında önemli bir gelişme olarak kabul edilen bu devir; Akdeniz ve Ortadoğu’da ABD’nin söz sahibi olmasını kolaylaştırmıştı. ABD Başkanı Harry S. Truman’ın 4 Mart 1947 tarihinde Türkiye ve Yunanistan’a askeri yardımda bulanacağını ilan etmesi bölgedeki güç yarışlarına yeni bir boyut kazandırmıştı.