Albert Camus ve Başkaldırma Felsefesi (original) (raw)
Related papers
Academy Global, 2023
Sanatçı bir filozof olarak adlandıran Albert Camus’nün romanları ve felsefî denemeleri, temel olarak saçma ve başkaldırı temaları çerçevesinde kaleme alınmıştır. Albert Camus bu doğrultuda öncelikle romanlarındaki karakterlerin tecrübeleri üzerinden ilgili temaları işlemiş, daha sonra doğrudan bu temaların içeriğine yönelik belirli felsefi kavramsallaştırmalara yönelmiştir. Yabancı ve Düşüş adlı romanlarında saçma teması merkezi bir konuma yerleştirilmiştir; daha sonra bu temanın felsefi denemesini Sisifos Söyleni’nde kaleme almıştır. Benzer şekilde, Caligula ve Veba adlı romanlarında başkaldırı temasını işlemiş, daha sonra bu temanın felsefi denemesini Başkaldıran İnsan’da irdelemiştir. Ben ile dünya arasındaki uyumsuzluğu ve ilişkisizliği tarif eden saçma düşüncesi, bütün değerlerin ortadan kalktığı ve anlam yitiminin kendini gösterdiği, zamanın öldürücü bir biçimde geçtiği ve monotonluğu açığa çıktığı bir yaşamı betimler. Başkaldırı düşüncesiyse, ben ile dünya arasındaki uyumsuzluğu imleyen saçmayı değer üreten bir sınır kavram olarak belirleyip kendisine bir hareket noktası olarak belirler. Zira başkaldırı, sınır kavram olarak tayin edilen saçmayı tamamen ortadan kaldırırsa, kendi ilk devinimini unutur ve karşı çıktığı ilişkisizliğin kendisini bizzat üretme yanlışına düşer. Bu çalışmada Albert Camus’nün saçma ve başkaldırı düşüncesini irdelemeyi ve bu iki tema arasında köprü kurmaya yardımcı olan sınır kavramının felsefi mahiyetini ele almayı hedefliyoruz.
Köroğlu ve Albert Camus’da Başkaldırı
2018
Koroglu, bilincli eylemleriyle destanlasan bir sahsiyet ve baskaldirma felsefesinin somut bir ornegi olarak, adaletsizlige, esitsizlige, kotuluge, sinif ayrimina, baskaldirarak bu durumu kendi varolus sebebi saymis, yasam ilkesi olarak gormustur. Anlatmalarda, isyan halindeki Koroglu, “Baskaldiriyorum, oyleyse bu dunyada ben de varim” ya da “var olmak icin baskaldiriyorum” diyebilen ve varolus sebebinin bilincinde olan bir sahsiyet olup ayni zamanda onun gibi dusunen insanlarin prototipidir. Onun baskaldirisina, kendi varolussal ozelligini kazandiran, absurt olan dunyaya ve bu dunyada yasadiklarina karsi, eylemlerinde ortaya cikmistir. Turk Halk Edebiyati urunleri icinde tipki kacak anlatmalarinda oldugu gibi, Koroglu’nun sahsiyeti etrafinda olusan anlatmalarin hemen hepsinde ‘baskaldiri eylemi’ni bulmak mumkundur. Dolayisiyla bu calismanin da hareket noktasini, disiplinler arasi bir yaklasimla (edebiyat ve felsefe arasindaki iliskiden hareketle), Koroglu anlatmalarinin baskahramani...
Albert Camus yabancı eserinde bir insanın başından geçenleri yüzeysel olarak anlatır. Ancak roman derinlemesine incelendiği zaman romanın kahramanı Meursault'ün hayat karşısında çaresizliği ve hayatı anlamlandırma arayışı içinde karşılaştığı kimlik problemi okuyucuların dikkatini çeker. Sosyal bir varlık olan insan, toplumsal boyutta " kim " olduğunu bilmemesinden kaynaklı bir yabancılaşma yaşar. İnsanı derin bir yalnızlığa iten bu paradoks insanı toplumdan ötekileştirerek bireyin topluma, kendine ve hatta dine yabancılaşmasına neden olur. İnsanın modernleşen hayatın beraberinde getirdiği ruhsal problemlere dini çözümler bulamaması, metafizik boyutta kişiyi bunalıma götürür. Bunalım (depresyon) kişiyi kimlik zayıflığına süreklediği gibi toplumsal değerlerden de uzaklaşmasına neden olur. Bu uzaklaşma kişinin şizofrenik bir parçalanmaya sürüklenmesi anlamına gelir. Modernleşen zamanın beraberinde getirdiği kimliksiz bireyler, paramparça olmuş insanların sebebi ve sonucudur. Kişinin topluma olan yabancılaşmasının altında hayatın absürd (saçma) olduğu felsefesi yatar. Yabancı adlı eserde bu felsefe ile karşılaşırız. Depresyon, dini çıkmazlar, kimlik karmaşası ve kişinin hayata ve kendine kayıtsız kalması…. Romanın kahramanı Meursault'nün sosyal boyutta yabancılaşması romanda gözler önüne serilir. " Yabancı " odaklı bir bakış açısı ile hayat ve ölüm unsurları romanda gözükür. Modern hayattaki modern insanın kimlik kargaşası " Yabancı " adlı eserde usta yazar Albert Camus tarafından ele alınır.
Albert Camus'nün "Yabancı"sındaki Güneş Kavramının Çeviri Yoluyla Aktarımı Üzerine Bir İnceleme
2017
Güneş kavramının her coğrafyada farklı bir algılanış biçimi vardır. Örneğin, sıcak ülkelerde güneşle ilgili çok fazla metafor veya deyim örneklerine rastlanılabilirken soğuk ülkelerde bunların bir karşılığı olmayabilmektedir. Tıpkı soğuk ülkelerde kar kavramıyla ilgili birçok dilsel kullanım mevcutken, ekvator ülkelerinde pek de yaygın olmayışı gibi. Varoluşçuluk akımının öncülerinden olan Albert Camus’nün pek çok eserinde “güneş” kavramı göze çarpmaktadır. Onun birçok farklı anlam ve simgeyle ilişkilendirdiği bu kavram, felsefe, psikoloji ve edebiyat alanlarının araştırma konusu olmuştur. Albert Camus’nün bu kavramı, olay örgüsünde kahramanların psikolojik durumlarını ve hadiselerin seyrini etkileyen bir unsur olarak kullandığı eserlerinden birisi Yabancı adlı romandır. Romanın anlattığı olaylar, sıcak bir Afrika ülkesi olan Cezayir’de cereyan etmektedir. Edebi bir eserin çevirilerini belli bir çeviribilim kurama göre incelemeyi amaç edinen bu çalışma Yabancı adlı eserdeki güneş kavramının çevirilerine odaklanmıştır. Çalışmada, güneş kavramının yer aldığı ifade ve cümlelerin seçilip Gideon Toury’nin betimleyici çeviri çalışmaları yaklaşımı ışında incelendiği, 1957 Nobel Edebiyat Ödüllü Yabancı adlı eserin üç farklı Türkçe çeviri eseri mercek altına alınmıştır. Söz konusu eserin farklı zamanlarda, farklı çevirmenler tarafından çevirileri yapılmıştır. Bu çalışmanın inceleme bölümünde bir ara dilden çevrilmiş olan çeviri eserler değil; doğrudan kaynak metinden, yani Fransızcadan çevrilmiş olan üç farklı eser tercih edilmiştir. Bu bağlamda ele alınan çevirilerden ilki, Reşat Nuri Güntekin tarafından 1953 yılında Varlık yayınları aracılığıyla Türk çeviri edebiyat dizgesinde yerini alan çeviri eserdir. Çevirisi incelenen diğer çevirmenler ise Vedat Günyol ve Samih Tiryakioğlu’dur. Çalışmada, Vedat Günyol’un 1981 yılında Can yayınları tarafından basılmış çeviri eseri ile Samih Tiryakioğlu’nun 1994’te Varlık yayınları tarafından basılmış olan çeviri eseri tercih edilmiştir.
Albert Camus'da Saçma Kavramı: Sisifos'u Mutlu Düşünmek
Öz İki dünya savaşına tanıklık eden Albert Camus'nun 1940'lı yıllarda kaleme aldığı Sisifos Söyleni yirminci yüzyılda modern insanlık durumunun "uyumsuzluğunu" ve insan varoluşunun çağlardan beri süregelen "saçmalığını 1 " ele alan en önemli denemelerinden biridir. Bu eserde Camus, yaşamın anlamını, dünyanın insan karşısındaki kayıtsızlığını, bu kayıtsızlığın yarattığı uyumsuzluk, yabancılaşma ve anlamsızlık hissinin başkaldırı ile aşılmasını ele alır. Bu çalışmada amaç Camus'nun Sisifos Söyleni'nde bütün detayları ile tanımladığı saçma kavramını derinlemesine incelemektir. Camus, Sisifos Söyleni'nde yaşam-ölüm ikilemi arasındaki insanın varoluş çabasını sorgular. Bu sorgulama dahilinde ölümlülüğü karşısında insanın yaşama uğraşının anlamsızlığı saçma kavramı ve duygusu ile açıklanır. Bu eserde Camus, etik bir açıdan, modern insanın amaçsız ve tekdüze varoluş şeklinin neden olduğu uyumsuzluk halini ve insanın kendine yabancılaşmasını ele alır. Edebi açıdan ise, Camus, bu yabancılaşma ve uyumsuzluk durumunun direniş ve başkaldırı ruhu ile mutlu bir varoluş olarak tasarlanabilme potansiyelini Sisifos Söyleni'nde uyumsuz kahramanın yaşama azmi ve tutkusu ile örnekler. Abstract The Myth of Sisyphus, written by Albert Camus in the 1940s, who witnessed two world wars, is one of the most important essays on the "incongruity" of the modern humanity condition in the twentieth century and the "absurdity" of human existence for ages. In this work, Camus deals with the meaning of life, the indifference of the world to human beings, and the overcoming of the feeling of incongruity, alienation and meaninglessness created by this indifference through rebellion. In this study, it is intended to examine in detail the notion of absurdity defined by Camus in The Myth of Sisyphus. Camus questions the existential effort of the human being between life-death dilemma in The Myth of Sisyphus. Within this questioning, the meaninglessness of human's struggle to live against her/his mortality is explained with the concept and feeling of absurd. In this work, Camus, from an ethical point of view, deals with the incongruity and alienation of the human being caused by modern human's purposeless and monotonous way of * Erzincan B. Yıldırım Ün. Fransız Dili Eğt. ABD, ebaydinalp@erzincan.edu.tr, orcid: 0000-0001-8035-5917 Gönderim tarihi: 17.08.2020 Kabul tarihi: 21.11.2020 1 "Saçma" Fransızca olan "absurde" kelimesinin Türkçe karşılığıdır. Tahsin Yücel'in Sisifos Söyleni çevirisinde bu sözcük uyumsuz olarak Türkçeye çevrilmiştir.