19. YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE SANAYİ YAPILARININ MODERNLEŞME SÜRECİ BAĞLAMINDA İRDELENMESİ: OTOMOBİL YERLEŞKELERİ (original) (raw)
Related papers
19. YÜZYILDA OSMANLI TARIMINDAKİ DÖNÜŞÜMÜN YEREL BASINDAN İZLENMESİ: TUNA VİLAYET GAZETESİ ÖRNEĞİ
Kafkas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2020
Sanayi devrimi oncesinde ulke ekonomilerinin tarim sektoru agirlikli yapisi Osmanli Devleti’nde de mevcuttur. Buna gore klasik donemde ulke ekonomisinin esas belirleyicisi tarim sektorudur. Osmanli tarim sektorunde cift-hane ve timar sistemi, mahalli ve ayni nitelikleriyle, uretimde devamliligin saglanmasinda, vergi gelirlerinin elde edilmesinde ve askeri giderlerin karsilanmasinda araci olmustur. Osmanli Devleti klasik donemine ait bu kurumsal yapi Avrupali devletlerin ekonomik, sosyal ve askeri alanlarda elde ettigi yenilikler sonrasinda degismeye baslamistir. Tuna Vilayeti Osmanli Devleti’nde yenilesme akiminin sahit olundugu ilk yerlerdendir. Arastirmamizda bu gelismeler Tuna Vilayetinin yazili basini olan Tuna Vilayet Gazetesi ile incelenecektir. Tarim sektoru ozelinde aktarilacak haberler donusum hamlelerini yansitmasinin yaninda donemin ozelliklerini de icermektedir. Bu kapsamda tarimsal arazilerde mulkiyet anlayisi degismis, tarimda ticarilesme ve makinelesme yasanmistir. Me...
19. YÜZYILIN BAŞINDA OSMANLI ADLİYE TEŞKİLATININ YENİLENME SÜRECİNE MEDENİYET ALGISININ ETKİSİ
ÖZET Osmanlı Devleti 19. Yüzyılın başında hemen her kurumunda yenilik/reform hareketi başlatmıştır. Bu hareketler kısa süre sonra Batılılaşma isteğine dönüşmüştür. Eski günlere geri dönme arayışları içinde, en sonunda "Batı gibi olmak zorundayız" şeklinde özetlenen bir politika benimsenmiştir. Batı'nın geldiği medeniyet seviyesine gelmenin, kurtuluşun anahtarı olacağını savunan devlet adamlarının öncülüğünde, hemen her padişah, Batı medeniyetinin ulaşmış olduğu seviyeye gelme arzusuyla, birtakım reformlar yapmıştır. Bu doğrultuda Batı'dan bilim adamları getirtilmiş, Batı'yı gözlemlemesi için devlet adamları yurt dışına gönderilmiş, elçi ve diplomatlardan raporlar hazırlamaları istenmiş, Batı medeniyeti ithal edilmiş, Batılı devlet adamlarının ve ülke içindeki elçi ve diplomatların görüşleri dikkate alınmış ve en nihayetinde devletin yönü Batı'ya çevrilmiştir. Batılılaşma, medenî olmayla eşanlamlı görülmüş ve yapılan yeniliklerle Batı'nın ulaşmış olduğu seviyeye gelebilmek hedeflenmiştir. 19. yüzyıl reformları tek tek incelendiğinde, Batı'nın etkili olduğu veya Batı eksenli bir anlayış göze çarpar. Böylece Batı medeniyetinde ortaya çıkan insan hakları, yasama, mülkiyet ve haysiyet gibi kavramların, özgürlük ve hürriyet kavramlarıyla iç içe geçtiği bir ortamda gerçekleştirilmesine yönelik bir ideal ortaya çıkmıştır. Reform yanlısı devlet adamlarının, medeniyetin ölçüsü olarak kabul ettikleri Avrupa toplumuna benzeme ideali olan Avrupalılaşma ise, zaman zaman Batılılaşma yerine kullanılmıştır. Bununla birlikte Avrupalılaşma, medeniyet seviyesi ileri kabul edilen Batı'ya ve dolayısıyla Batı hukukuna dâhil olma çabasıdır. Avrupalılaşma, bu yönüyle 1815 Viyana Kongresi'nde dile getirilen "Avrupa Uyumu" projesinin kabul görmesinin ardından hukukta da bir uyum sağlama düşüncesinden kaynaklanmış bir kavram olarak yenilenme sürecine dahil olmuştur. Bu araştırmada Osmanlı Adliye Teşkilatının yenilenme sürecinde, medeniyet algısının ne denli etkili olduğu, medeniyet algısına etki eden faktörlerin analizi ve 19. Yüzyıl siyasi gelişmeleriyle birlikte değerlendirilecektir.
19 VE 20 YÜZYIL SÜRECİNDE OSMANLIDA MODERNLEŞME SÜRECİNDE BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR FAALİYETLERİ
Uluslararası saglik ve spor arastirmalari kongresi, Aksaray, 2022
Bu çalışmada Osmanlı Devletin'de Geç Osmanlı döneminden, Cumhuriyetin ilanın kadar geçen süreç içerisinde gerçekleştirilmeye çalışılmış Batılılaşma hareketleri, bu hareketlerin spor ve spor eğitimi alanına yansımaları ve dönemin spor kültürünün incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada verilerin toplanması amacıyla "alan yazın taraması" yapılmıştır. Bu amaçla çeşitli kütüphanelerde, dergilerde ve kurumlarda bu döneme ilişkin kaynaklar taranmış ve buradan elde edilen veriler çalışmada kullanılmıştır. "Çağdaşlaşma" adına olumlu adımların atıldığı Tanzimat dönemiyle birlikte, Osmanlıda askeri alan dışında edebiyat, siyaset, sosyal yaşantı, eğitim, devlet hukuku ve devlet kuruluşlarında olduğu gibi "spor ve spor eğitimi" alanında da ilk kez Batıdakine benzer reformlar gerçekleştirildiği görülmektedir. Bu dönemde ilk kez (1863) Mekteb-i Hayriye'de Avrupai tarzda gerçekleştirilen cimnastik etkinlikleri Riyazat-ı bedeniye" adı altında ders programına dahil edilmiştir. Aynı dönemde Osmanlı topraklarında yaşayan azınlıklar ve yurt dışından ülkeye gelmiş olan yabancı uyruklu ailelerin çabaları ile futbol, tenis ve basketbol gibi spor dallarında faaliyetler gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Osmanlı devletinde ilk kez batılı anlamda spor faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi amacıyla 1872 yılında spor kulübü (The Imperid Yatching and Boating Club) kurulmuştur. Bu dönemin beraberinde getirdiği bir başka gelişmenin de, ilk kulüpleşme çalışmalarının yabancılar tarafından gerçekleştirilmeye başlanmış olmasıdır. Osmanlı Devleti resmi olarak ilk kez 1912 yılında Stockholm'de düzenlenen Olimpiyat oyunlarında temsil edilmiştir. 1906 yılında Atina'da düzenlenen ara olimpiyatlarda ve 1908 yılında Londra'da düzenlenen oyunlarda da Osmanlı Devleti sporcularının müsabakalara katıldığına ilişkin belgelerin bulunduğu ifade edilmektedir. Toplumların spor tarihlerinin ve spor kültürlerinin incelenmesi, onların bugünkü durumlarını açıklayabilmede önemli bir rol oynayacağı düşünülmektedir. Ayrıca, geçmişte hangi sporların gelişmiş olduğu, sporun örgütlenme ve kurumsallaşma göstergelerinin neler olduğu, sporun işlevlerinin neler olduğu sorularına verilecek yanıtlar spor vasıtasıyla kültürümüz hakkında fikir sahibi olmamıza yardımcı olacaktır.
OSMANLIDA GAYRİMÜSLİM NÜFUSU VE YERLEŞİMİ: 19. YÜZYILDA AYINTAB ÖRNEĞİ
Osmanlı Devleti'nin farklı toplumların birlikte yaşama kültürüne olan katkısı Türk ve dünya tarihi açısından önem taşımaktadır. Osmanlı Devleti altı asrı aşan bir sürede, üç kıtaya yayılmış bir coğrafyada Müslüman ana unsurun yanı sıra çeşitli ırk, din, dil ve örf âdete sahip unsurları ahenkle bir arada tutmayı başarmıştır. Osmanlı Devleti'nin diğer şehirlerinde olduğu gibi Gaziantep'te de aynı şehri paylaşan Müslüman, Yahudi ve Hristiyan topluluklar, inanç ve insani münasebetler bakımından birbiriyle irtibatlı, iç içe geçmiş bir hayat yaşamışlardır. Mekân olarak Gaziantep ili ile sınırlandırılan ve bu coğrafyada yaşayan gayrimüslimlerin demografik yönlerini inceleyen bu çalışmamız Osmanlı Devleti'ndeki gayrimüslimlerin nüfus ve yerleşimi ile ilgili bilgiye katkı sağlayacaktır.
" GEÇMŞTEN GÜNÜMÜZE OTOMOBL TEKNOLOJLER "
2009 yılı itibarıyla Avrupa’da 500 milyon nüfus ve bu nüfusa karsılık 230 milyon araç bulunmaktadır [1]. Bu rakamlar Avrupa’da her 1000 kisiden 460’ının araç sahibi oldugunu göstermektedir. Lüksemburg, zlanda ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde bu oran 600 aracın üzerindedir [2]. 2010 yılı itibariyle 6,8 milyarlık dünya nüfusuna karsılık toplam tasıt miktarı ise yaklasık 900 milyondur. 2020 yılında 1,1 milyar tasıta karsılık 7,5 milyar nüfus olacagı tahmin edilmektedir. 2030 yılında 1,3 milyarlık ve 2050 yılında ise 2,0 milyarlık bir tasıt pazarından bahsedilmektedir [3]. Ülkemizde ise bugün yaklasık 15 milyonluk tasıt parkına sahiptir. Yani her 1000 kiside 202 kisinin tasıtı ve 101 kisinin otomobil bulunmaktadır [TUIK, 2011]. Bu rakamlar Türkiye’de araç sahipliginin artmaya devam edecegini göstermektedir.
MODERNLEŞEN ORDULAR VE BÜROKRASİDE YÜKLENDİKLERİ İŞLEV: OSMANLI ÖRNEĞİ
ÖZET Osmanlı Devleti, 18. yüzyıldan itibaren benimsediği Batılılaşma siyasetiyle ekonomik ve siyasi gelişmelerin sonucu olarak ortaya çıkan modern dünyaya uyum sağlamayı, dolayısıyla ayakta kalmayı amaçlamıştır. 17. yüzyılla birlikte görünür hale gelen idari, mali ve askeri sorunların devlet merkezli algılanması, çözüm olarak görülen Batılılaşmanın da devletle sınırlı bir alanda hayata geçirilmesine neden olmuştur. Böylece kalemiye, ilmiye ve seyfiye olmak üzere üç sacayağı üzerine kurulu Osmanlı bürokrasisi, modern dünyanın Batı’da ürettiği yeni siyasi model olan modern devlet esaslarına dayalı bir dönüşüm içerisine girmiştir. Osmanlı bürokrasisinde, söz konusu dönüşümün ilk ve en köklü olarak yaşandığı yönetici sınıf seyfiye olmuştur. Eğitim, teçhizat ve teşkilatlanma konularında modern orduları model alan Osmanlı ordusunun Batılı esaslar çerçevesinde güçlendirilmesiyle devletin de güçleneceği düşünülmüştür. Ancak savaş meydanlarında öncekilere benzer bir biçimde üst üste alınan yenilgiler amaçlanılana ulaşılamadığını göstermiştir. Asli görevleriyle ilgili kendisinden bekleneni yerine getiremeyen seyfiye, Tanzimat Dönemi’nden itibaren bünyesinde belirginleşen modern kadroların öncülüğünde, Klasik Dönem’den farklı bir hareket alanına sahip olmaya başlamıştır. Tanzimat Dönemi ile başlayan bu farklılaşma, sırasıyla II. Abdülhamid ile İttihad ve Terakki Cemiyeti (İTC) Dönemlerinde yaşanan gelişmelerle daha da pekişmiştir. Ortaya çıkan ise Batı’da modern devletin iç ve dış egemenlik iddiasını yerine getirmekle yükümlü modern ordularla işlevsel açıdan örtüşmeyen askeri bir yapı olmuştur. Anahtar Kelimeler: Batılılaşma, Osmanlı, bürokrasi, seyfiye. ABSTRACT The Ottoman Empire aimed to adapt to the modern world, which emerged as the result of economic and political developments through Westernization politics adopted as of 18th century, and thus aimed to survive. The fact that administrative, financial and military problems, which became apparent in 17th century, were perceived as state-centred caused Westernization, which was considered as a solution, to be implemented in a state-limited area. Thus, the Ottoman bureaucracy based on three trivets as kalemiye, ilmiye and seyfiye underwent a transformation that is based on the principles of modern state, the new political model produced by the modern world in the West. In the Ottoman bureaucracy, seyfiye was the ruling class where the transformation in concern was experienced first and most profoundly. It was thought that the state would also be strengthened by strengthening the Ottoman army, which took modern armies as a model in education, equipment and organizational matters, within the framework of Western principles. However, the defeats sustained one after the other on the battlefields in a similar fashion to the previous ones showed that they could not reach what was intended. Seyfiye, which was unable to fulfil what was expected from it regarding the principal duties, started to have a movement area different from the Classical Period in the pioneer of the modern establishments that became evident within its body as of Tanzimat period. This differentiation, which started in Tanzimat Period, was further strengthened through developments experienced in the periods of Abdul Hamid and the Committee of Union and Progress (CUP). What was emerged was a military structure that was not functionally compatible with modern armies which were obliged to fulfil the modern state's internal and external sovereignty claim in the West. Keywords: Westernization, Ottoman, bureaucracy, seyfiye.
" TUNA VİLAYET GAZETESİ " IŞIĞINDA 19. YÜZYILDA OSMANLI EKONOMİSİNDE DÖNÜŞÜM
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2017
In the classical period, the Ottoman State established its political, economic and social presence through its own institutions. However, defeats in the military arena in the 19th century brought the quest for innovation. Innovations initiated in the military arena and have been expanded into every area of the empire and the empire entered into a westernization process. In the context of westernization process, the Ottoman State passed from the eyalet system to the vilayet system. This system, the first example of which we have seen with the province of Tuna, was realized with the admission of the 1864 Provincial Regulation. Investments were made during the period examined in the whole of the Tuna province where Midhat Pasha was brought to the office of government, and social, economic and institutional reforms were made. Midhat Pasha's managerial capacities were influential at the basis of the innovation movement, and the innovations in the Tuna province set an example for other Ottoman regions. “Tuna Vilayet Gazetesi” became the official newspaper of the Tuna Province and served the readers of the Ottoman newspapers reflecting the general and external world. The news of the 19th century in the context of transformation in the Ottoman economy reflects mainly agricultural, commercial and social change. Commercialization of agricultural land from private ownership in agriculture; The establishment of companies from the abolishment of the commercial area system; In the social area, trainings on the construction of railways are found in many traces. The findings obtained from the newspaper were used to examine the transformation of the Ottoman State in the westernization process.