Ermeni Tehciri ve Ermenilerin Siyasal Kimlik Kazanması (original) (raw)
Özet: Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşayan Rumlar, Sırplar, Bulgarlar gibi Ermeniler'de Fransız İhtilali ile başlayan milliyetçilik fikirlerinden etkilenmiştir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonrası Ermeniler, büyük güçlerin yardımıyla Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılan bu milletler gibi bağımsızlık istemişlerdir. Bu istekleri dolayısıyla isyanlar çıkarmışlardır. Ermeniler tarafından oluşturulan komiteler terörü yöntem olarak kullanmışlardır. Türk olan, Müslüman olan herkesi kadın, erkek, çocuk, yaşlı ayırt etmeden katletmişlerdir. Bu olaylar, devletin tedbir almasını gerektirmiştir. Bunun sonucunda 'Tehcir Kanunu' çıkarılmıştır. Bu kanun, güvenlik için, Hükümet tarafından belirlenen bölgelere uygulanmıştı. Daha sonra düşmanla işbirliği yapan, isyan eden diğer Ermenilere de uygulanmıştır. Ancak bu tehcir uygulaması "Soykırım" olarak nitelendirilmiştir. Hükümet, tehcir ettirilen kişilerin güvenliklerini sağlamak için elinden geleni yapmıştır. Ancak bunlar bazen yeterli olamamış, bazı Ermeniler eşkıya grupları, çeteler, bu Ermenilerle kişisel sorunları olan insanlar tarafından soyguna uğramış veya katledilmişlerdir. Ancak bunları yapan ve yeterli önlem almayan kişiler Osmanlı Hükümeti tarafından cezalandırılmışlardır. Bu bağlamda çalışmada ilk olarak Ermeniler tarafından çıkan isyanlar, Osmanlı Hükümeti'nin zorunlu tehcir etme gerekçesi ve tehcirin kimlere ve nasıl uygulandığı sunulacaktır. İkinci olarak ise Ermenilerin siyasi kimlik kazanmaları izah edilerek açıklanacaktır. Ermenilerin siyasal kimlik kazanmalarında misyoner faaliyetler, eğitim, modernleşme, Ermeni Kilisesi etkili olmuştur. Misyoner okullar açtı ve burada sorgulayan, eleştiren, karşı çıkan, Batı tarzı eğitim almış Ermeniler yetişmiştir. Kendileri için bir tür anayasa hazırlamışlar ve Osmanlı İmparatorluğu'nda bireysel hakları ilk kullananlar Ermeniler olmuştur. ile ortaya çıkan milliyetçilik akımı, Osmanlı topraklarında yaşayan etnik toplulukların bağımsızlıklarını kazanmasına neden olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki Ermeniler hariç tüm Hıristiyan devletler bağımsızlıklarını kazanmıştı. Ermenilerde bu devletler gibi bağımsızlıklarını kazanmak istiyordu. Bu devletler, büyük devletlerden yardım aldıkları için, Ermeniler de yardım almaları gerektiğini düşünüyorlardı. Rusya, İngiltere gibi devletler de kendi emelleri için Ermenilere Doğu Anadolu'da kurulacak olan Ermenistan'ı vaat ettiler. Ermeniler bağımsızlık istekleri sebebiyle Doğu Anadolu'da isyanlar çıkardılar. Kurulan Ermeni komiteleri terörü yöntem olarak kullandı ve birçok yerde saldırı ve katliamlar gerçekleştirdi. Ermeniler tarafından yapılan saldırı ve katliamlar Osmanlı Hükümeti'nin tedbir almasını gerektirdi. Hükümet 27 Mayıs 1915 tarihinde 'Tehcir Kanunu'nu çıkardı. Tehcir 'Bir yerden başka bir yere göç ettirmek, yer değiştirmek, hiç ettirmek.' anlamındadır. Bu kanun yalnızca isyan eden Ermenileri tehcire tâbi tutmuş; isyan etmeyenler, asker aileleri, sanatkârlar, Katolik ve Protestanlar tehcir dışı tutulmuştur. Hükümet tehcirin güvenli bir şekilde yapılması, için talimat vermiştir. Ancak Ermenilerin yer değiştirmeleri sırasında onların can ve mallarının korunması emrine rağmen askeri, sivil personelden ve halkın içinden kişiler tarafından suçlar işlenmiştir. Osmanlı Hükümeti, Ermenilere karşı işlenen suçlardan dolayı birçok kişiyi yargılamıştır. Ermenilerin siyasal kimlik kazanmalarında misyoner faaliyetler, eğitim, modernleşme ve Ermeni Kilisesi etkili olmuştur. Misyonerlerin açtıkları okullarda, Batılı eğitim alan, sorgulayan, eleştiren, karşı çıkan ve tam Hıristiyan bir kuşak yetiştirdiler. Ermeniler devletten haklarını talep eden ve her fırsatta şikâyetlerini bildiren bir toplum oldular. Avrupa ülkelerinde eğitim alan genç Ermeniler ve Tanzimat ve Islahat Fermanları modernleşmeyi sağladı. 1 1. İSTANBUL HÜKÜMETİNİN ZORUNLU TEHCİR ETME GEREKÇESİ Osmanlı Devleti'nde XIX. yüzyılın ikinci yarısında bir 'Ermeni Sorunu'ndan söz edilmeye başlanmıştı. Sorunun başlangıç noktası 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, bunu izleyen Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması ve daha sonra bunun yerini alan Berlin Antlaşması'dır. Ancak konunun anlaşılması için 1820'lere gidilmelidir. Fransız İhtilâli ile ortaya çıkan milliyetçilik hareketleri, Osmanlı İmparatorluğu'nda da kendini göstermiştir. XIX. yüzyıldan XX. yüzyıla geçerken Osmanlı İmparatorluğu'ndaki gayrimüslim olan Rumlar, Sırplar, Bulgarlar, Romenler, Karadağlılar bağımsız olmuşlardı. Hıristiyanlardan sadece Ermeniler bağımsız olamamışlardı. Bunun temel sebebi oturdukları hiçbir yerde çoğunlukta olmamalarıdır. Osmanlı Devleti'ndeki Hıristiyan unsurları ve özellikle Ermenileri Osmanlılara karşı kullanmak dönemin büyük güçlerinin politikalarının temel özelliklerindendi. Ermenilere gösterilen ilginin altında aslında kendi emperyalist çıkarları bulunuyordu. Bu nedenle kendileri de gerçekleşmeyecek olduğunu bilmelerine rağmen, Ermenilere Doğu Anadolu'da hayali bir Ermenistan vaat edildi. Ermenilerin, üzerinde özerk bir Ermenistan kurulmasını istedikleri doğu vilayetleri Erzurum, Bitlis, Elazığ, Diyarbakır ve Sivas'tı. Zamanla bu istek Adana, Halep ve Trabzon'u da kapsamıştır.