Necip Fazıl Kısakürek ve Tasavvuf (original) (raw)

Necip Fazıl Kısakürek -Tasavvuf Bahçeleri

Takdim Đrşad Edicim, Kurtarıcım ve Efendim Abdulhakîm Arvasî Hazretlerine ait, dışından öğretici mahiyette bu son asrın en büyük din eserini, en titiz sadakat, en derin dikkat ve en keskin haşyetle sadeleştirirken, kendimden ekleyeceğim biricik ölçü, Büyük Velî'nin muazzez ruhaniyetine sığınmak ve affını dilemektir. NĐSAN 1983 N.F.K. Başlangıç Zahir ilimlerinin, mevzu genişliği itibariyle tasavvuf ilmine nisbeti, bir damlanın bir deryaya kıyası gibi olduğu, bazı tasavvuf büyüklerinin açıkladıkları hususlardandır. Zira, tasavvufun mevzuu, yerinde de bahs ve zikrolunacağı gibi, meâl olarak, Allah'ın Zâtıdır. Öbür ilimlerin, mevzûu, ne kadar geniş farzedilse de «mümkinât dairesi-olabilirler âlemi»nden dışarı çıkamaz. «vücup âlemi-olması gerekenler âlemi»ne nisbetle «imkân âlemi-olabilirler âlemi»nin ne olduğu, beyandan uzaktır. Şu halde, tasavvuf ilmi, zevkî ve vicdanî olduğundandır ki, şanına lâyık bir şekilde kalemlerin diliyle yazılması ve insanların diliyle ifadesi mümkün değildir. Bununla birlikte, bağlıları tarafından pek çok kitap ve risaleler telif ve tertip edilmek suretiyle, imkân nisbetinde izahına gayret sarf edilmiş, muazzam maksat ve meseleleri de onların sohbetleri esnasında beyan ve izah oluna gelmiştir. Bu hususta, değişik derecelerde olan tasavvuf adamlarının, çeşitli meşreplerde bulunan büyüklerin her biri, muhtelif suretlerde kendi mizaçlarına göre beyanlarda bulunmuşlardır. Bir kısmı, belki büyük bir kısmı, keşfe bağlı hakikatler ve ilhama dayalı incelikler üzerinde, zeyli uzun, meâli bir, ibaresi değişik kitaplar yazmışlardır. Zünnûn, halin, devamlı zevâle maruz bulunduğuna işaret etmiştir. Bazıları, çakıp giden şimşek gibi, halin, parıldamasının ardından, zeval karanlığına büründüğünü, onun arkasında saklandığını ve değiştiğini söylemişlerdir. Şeyh-i Ekber, «Fütûhât»ın 192. babında, «-Hal, zatî bir varlığı bulunmayan, gelip geçici demek olan arazlara benzer. Varlığı zamanından başka devamlılığı yoktur» demişlerdir. Cüneyd-i Bağdadî Hazretleri de hâl ile ilgili soruya cevap olarak: (Arabîden:) Doğunca, o aydınlık, nur yıldızları, Açılır hep gizliler ve haber gelir cem'den... beytini okumuş ve hal nurlarının doğmasıyla gayb âlemdindeki gizli mânâların ortaya çıkacağını ve cem' makamından haberler getireceğini ifade etmiştir. KABZ VE BAST Bu kabz ve bast, yani salikin darlık ve genişlik halleri, birbirinin mukabili olarak, sâlik için, «havf-korku» ve «recâ-ümit» menzilesini geçtikten sonra meydana gelir. Arifte meydana gelen «kabz-darlık» hali, bu yola yeni giren salikte görülen «havf-korku», «bast-genişlik» hali de yine başlangıçta vaki olan «recâ-ümid» menzilesindedir. Korku, kalbin meyl ve arzu ettiği sevilen bir şeyin, elden kaçması endişesinden veya kalbin ürküp çekindiği, istemediği bir işin olacağı düşüncesinden doğar. Recâ ise, istenilen bir işin olmasını dilemekten veyahut sakınılan, nefret edilen bir şeyin zevalini, ortadan kalkmasını beklemekten doğar. Görüldüğü gibi, her iki halin de, yani, havfın da recânın da bağlı olduğu sebepler, istikbâle dâir işlerdir. Kabz ve bast ise, salikin, içinde bulunduğu anda meydana gelen mânâya aittir. Havf ve recâ sahibinin kalp alâkası, vadeli ve gelecekteki bir işe dayalı iken, kabz ve bast sahibi, halihazırda yüklendiği, altına girdiği varidat sebebiyle, zamanın esiri ve mahkûmudur. Kabz ve bast, salikin hallerinin değişikliği nisbetinde farklı, o nisbette değişik olur. Bazen, kalbe gelen kabz, yetersiz olunca, sâlikte, az çok uyanıklık ve şuur hali baki kalır. Bazen de gelen kabzın kuvvet ve şuurla alâkası kesilmiş olur. «Bizler, ezelde, eşyâ köleliğinden hür ve azâde, kâinat alâkalarının izlerinden gönlü arınmışlarız,» demişler...

Kurtubi̇ Tefsi̇ri̇nde Tasavvuf

Journal Of History School, 2014

Özet Tasavvuf, dünyevî meşgalelerden kurtulmayı, kötü duygulardan arınmayı, kalbe Allah sevgisini yerleştirmeyi esas kabul eden bir anlayış olarak gelişmiş ve bir disiplin halini almıştır. Tefsir ise Allah'ın kelamı olan Kur'an'ın anlaşılması üzerine temellenmiş bir disiplindir. Kâinattaki her şey birbiriyle bir şekilde bağ kurmuştur. Bu sebeple olsa gerek, disiplinler arası etkileşimler hep olmuştur. Bu anlamda Tasavvuf hareketinin Tefsir ilmine yansımaları olmuştur. Sûfîlerin keşf ve ilhamlarına dayanan yorumları içeren eserler ortaya konulmuştur. Bu eserler işarî tefsir adını almıştır. Söz konusu eserlerde sûfîlerin keşf ve ilhamına dayalı olarak ayetlerin tefsirleri yer almıştır. Bu tür eserler de yoğunluk ayetlerin zâhirî anlamlarından ziyade bâtınî anlamalarına göre tefsir edilmesi şeklinde olmuştur. Bir de asıl Tefsir külliyatının çoğunluğunu oluşturan Tefsir eserleri vardır. Bu tefsirler ayetlerin zahirî anlamları üzerine yoğunlaşılarak yazılmışlardır. Bununla birlikte birçok müfessirde tefsirlerinde işarî tefsir bağlamında yorumlar yapmışlardır. Bu çalışmada büyük İslam âlimlerinden olan Kurtubî'nin el-Câmi' li Ahkâmi'l-Kur'an adlı tefsirinde Kurtubî'nin tasavvufa bakışı tespit edilmek üzere kaleme alınmıştır. Bu bağlamda çeşitli tasavvufi terimlere yönelik Kurtubî'nin yaklaşımı tespit edilmiştir. Bunun yanı sıra Kurtubî'nin bazı ayetleri tefsir ederken kimi mutasavvıfların görüşlerine yer verdiği görülmüştür. Bu doğrultuda elde edilen bulgular çalışmamızda yansıtılmıştır. Yine bazı mutasavvıfların kimi söylemleri ve yaşam tercihleri üzerine ciddi eleştirileri olan Kurtubî'nin tenkitleri çalışmamızda yer almıştır.

Felsefe ve Tasavvuf

Sosyal ve kültürel araştırmalar dergisi, 2019

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversite'sinde çalışmalarını sürdürmekte olan Prof. Dr. Levent Bayraktar'ın "Felsefe ve Tasavvuf" başlıklı çalışması daha önce değişik vesilelerle ele alınmış olan makale, bildiri ve mülakatlardan oluşmaktadır. Yazar, kitapta yer alan metinlerin gayesini, kültür ve medeniyetimizin temel kurumlarından olan tasavvuf ve onun ekseninde oluşan değerleri irdelemek niyeti ve gayreti olarak ifade etmektedir. Bu bağlamda Mevlana, Yunus Emre gibi mutasavvıflar; Camus, Bergson gibi filozoflarla birlikte değerlendirilmektedir. Böyle bir karşılaştırmalı ele alışın yanı sıra; tasavvufun güncel sorunlara verebileceği cevapların bugün için bir kaynak ve ufuk olarak değerlendirilmesi hususunda denemeler bulunmaktadır. Mutasavvıfların eskimeyen bir dünya görüşüne sahip oldukları, tasavvufi tefekkürün dünya sorunlarına her dem taze bir cevap olduğu tezi okuyucunun dikkatine sunulmaktadır.

Tasavvuf ve Mistisizm

www.ilimvetasavvuf.com, 2023

Tasavvuf, İslam’ın zâhir ve bâtın hükümleri çerçevesinde yaşanan manevî ve derûnî bir yaşam tarzıdır. Tasavvufun özellikleri Kur’an ve sünnetle belirli, kalp temizliği, nefis terbiyesi ve güzel ahlâkla ilgilidir. Mistisizm, insanın görünen nesneler ardındaki hakikat, sonsuzluk ve birliğe ulaşma yönündeki ruhi tecrübesi ve bu tecrübeyi ifade eden bir doktrin olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre, tasavvuf mistisizme yakın görülebilir. Hint mistisizmi, Yeni Eflatuncu mistisizm, veya Yahudi ve Hıristiyan mistisizmi ilk bakışta tasavvufta yer alan birçok hususu içermiş gibi görünürse de, dikkatle incelendiğinde tasavvufun temelindeki ve sistematiğindeki bariz farkların mevcut olduğu kolaylıkla anlaşılır. Bu nedenle Batı literatüründe de artık tasavvuf ile mistisizm kavramları farklı olarak kullanılmaktadır.

Tasavvuf klasiklerine dair

ilgiyle okuyacağınız ve istifade edeceğiniz yazılarıyla sizleri bekliyor. Burcu Bayer Valerie Gonzales ile ufuk açıcı bir söyleşi gerçekleştirdi. Bir dahaki sayımızda buluşmak üzere. Ali Çolak

Mehmet Âkif, Gölgeler ve Tasavvuf

The Book titled Shadows contains poems written by Mehmet Akif between 1924-1926 when he was in Turkey and those written by him after he moved to Egypt in 1926. Shadows differs from other books in some aspects. In the said book, rather than his previous long poems having an integrity, there are poems having independent stanzas. Another remarkable aspect of the poems in the said book is that the poet does not deal with social issues but turns to himself and defines and analysis his own state of mind. In this regard, sufistic philosophy and sufistic terminology that the poet remained distant in his previous poems come to forefront in some poems in the said book. This presentation will focus on these poems and question the relation of Mehmet Akif and Sufism. Moreover, it will be examined whether he turned to Sufism during his Egypt days as claimed in some books and articles about him.

Tasavvuf ve Hayat

Fecr Yayınları, 2021

Tasavvuf, Peygamber Efendimizin örnekliğinde, İslâm'ın zâhir ve bâtın yönleriyle yaşanmasını gaye edinmiş bir ilimdir. Onu hayatlarında tatbik eden mutasavvıflar, Allah'a giden yolda uyguladıkları metotları ve güzel kulluğun inceliklerini eserlerinde anlatırlar. Bundan dolayı tasavvuf, yalnızca müntesiplerinin değil her kesimden insanın bilgi sahibi olması gereken bir disiplindir. Elinizdeki eser de tasavvufu sade bir dille okuyucuya sunmayı amaçlamıştır. Tasavvufun tarihsel gelişimini ve temel kavramlarını içeren bu eser tasavvufa giriş mahiyetinde bilgiler sunmaktadır.