Celâl Nuri’nin Fenn-i Hukuktaki İnkılab Hakkında Musahabe Adlı Yazısı (1922) (original) (raw)

ONDOKUZUNCU YÜZYILDA KALEME ALINMIŞ BİR EDEBÎ MÜNAZARA: CEMAL EFENDİ'NİN " MUHÂVERÂT-I SEYF Ü KALEM " İ A LITERARY DEBATE WRITTEN IN THE NINETEENTH CENTURY: CEMAL EFENDI'S MUHÂVERÂT-I SEYF Ü KALEM Fatih ÜLKEN

Öz Türk edebiyatında muhavere başlığını taşıyan edebî münazaralar kaleme alınmıştır. Bu yazının konusunu teşkil eden Meclis-i Maârif-i Umûmiyye kâtib-i sânî vekili Cemal Efendi'nin Muhâverât-ı Seyf ü Kalem'i bunlardan birisidir. Muhâverât-ı Seyf ü Kalem, müellifi Cemal Efendi'nin de belirttiği gibi konusu kalem ile kılıç arasındaki üstünlük mücadelesi olan küçük, latif bir risaledir. Kalem ve kılıç arasındaki bu üstünlük mücadelesi eserde hakim-i adil olarak yer alan akl-ı selimin kararıyla sulhla sonuçlanır. Abstract There are literary debates entitled muhavere (discourse) in Turkish literature. Cemal Efendi's Muhâverât-ı Seyf ü Kalem which constitutes the subject of this article is one of them. Muhâverât-ı Seyf ü Kalem is a booklet about the struggle for superiority between pen and sword. This struggle results in compromise with the judgment of the common sense who is a fair judge.

Kudûrî’nin Et-Tecrîd’inde Hanefîler İle Şâfiîlerin Nasslarla İlgili İhtilafları (Kitâbu’n-Nikâh Özelinde), İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, sayı: 25, 2015, s. 181-203

Özet: Hanefîler ile Şâfiîlerin nasslarla ilgili ihtilâflarını Kudûrî'nin et-Tecrîd'i ekseninde iki kısma ayırmak mümkündür. Birinci kısmı, rivâyetlerin sübûtuna yönelik ihtilâfları oluşturmaktadır. İkinci kısım ise nassların delâletlerine dair ihtilâflarıdır. Rivâyetlerin se-nedine yönelik ihtilâfları da kendi içinde, rivâyetlerin ittisâli ile râvilerin güvenilirliği ve rivâyetlerin müntehâsı hakkındaki ihtilâflar olmak üzere iki kısımda mütâlaa edebiliriz. Nassların delâletine dair ihtilâfları da kendi içerisinde şu beş kısımda inceleyebiliriz: laf-zın vaz'ına dayalı ihtilâflar, mefhûmü'l-muhâlefet ile istidlâlin kabul edilip edilmemesi noktasındaki ihtilâflar, nassların teviline yönelik ihtilâflar, nassların kapsamına yönelik ihtilâflar ve nassların gramatik açıdan yorumuna dayalı ihtilâflar. Biz çalışmamızda yaptı-ğımız bu taksimi örnekler ile ortaya koymaya çalışacağız.

İBNÜ’Z-ZÜBEYR es-SEKAFÎ’NİN (v. 708/1308) HAYATI VE SURELERİN TERTİBİ MESELESİNE YAKLAŞIMI

İbnü’z-Zübeyr Es-Sekafî’nin (V. 708/1308) Hayatı Ve Surelerin Tertibi Meselesine Yaklaşımı

İbnü’z-Zübeyr es-Sekafî, İslam dünyasında önemli bir yere sahip olan Endülüs’te yetişmiş; kıraat, tefsir, hadis ve nahiv âlimidir. Aynı zamanda Mâlikî mezhebinin önde gelen fıkıh âlimleri arasında zikredilmektedir. Bu makalede, çok yönlü bir âlim olan İbnü’z-Zübeyr’in hayatı, ilmi kişiliği ve Kur’an surelerinin tertibine dair yaklaşımı ele alınmıştır. Kur’an’ın mushaflaşma süreci ve bu süreçte surelerin Kur’an’daki yerlerinin nasıl belirlendiği konusunda bu güne kadar yerleşmiş üç farklı yaklaşım söz konusudur. İbnü’z-Zübeyr’i bu konuda farklı kılan ise ilgili görüşlerin birleştirilebilir olduğunu savunmasıdır. O, bu konudaki görüşlerini ve görüşüne delil teşkil eden rivayetleri, ayet ve sureler arası münâsebete dair yazdığı el-Burhân adlı eserinde zikretmiştir. Müellifin bu eseri, sureler arası münasebeti ortaya koymanın yanında, surelerin tertibinin de salt bir ictihadın ürünü olmadığını göstermektedir.

İbn Hacer el-Askalânî'ye Nispet Edilen "el-Münebbihât" İsimli Eser Üzerine

Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2017

Eserlerin araştırılmadan, tetkik edilmeden müelliflere nispeti, bu eserlerin yayımlanması ve ilim âlemine sunulması karşılaştığımız önemli problemlerden birisidir. Bunun örneklerinden birisi IX. asrın önemli hadis âlimlerinden, Buhârî'nin el-Câmiu's-Sahîh'inin en önemli şârihlerinden İbn Hacer el-Askalânî'ye (öl. 852/1449) nispet edilen "el-Münebbihât" isimli eserdir. Çeşitli baskılarıyla İbn Hacer'e nispet edilen, birçok tercümesiyle Türkiye'de pek çok yayınevi tarafından İbn Hacer el-Askalânî adına basılan bu eser, medreselerin de temel hadis kaynaklarından birisi olarak kullanılagelmiştir. Bu çalışmada söz konusu bu eserin çeşitli nüshalarıyla ve üzerine yapılan çalışmalarla tanıtımı yapılmakta, eserin nispeti incelenmektedir. el-Münebbihât'ın nispet probleminin yanında ikinci önemli problem ise eserde yer alan hadislerin değeridir. Eserde yer alan 221 rivâyetten 51'i Hz. Peygamber'e izafe edilen hadislerdir. Bu araştırmada bu hadislerin tahrîci yapılmakta ve hadisler sıhhat bakımından incelenmektedir.

CEMÂL EL-HALVETÎ’NİN (v. 899/1494) “ESRÂRU’L-VUDÛ” ADLI RİSALESİ BAĞLAMINDA FIKIH-TASAVVUF İLİŞKİSİ

FIQH-MYSTICISM RELATIONSHIP IN THE CONTEXT OF JAMAL al-KHALWATI'S (d. 899/1494) "ASRAAR AL-WUDU" , 2018

Öz Bilindiği gibi fıkıh, insanın maddî-zâhirî yönünü, tasavvuf ise mânevî-bâtınî yönünü ele alan ilimdir. Bir kimsenin tasavvufa gönül vermeden önce ilk olarak Kur'ân'ı öğrenmesi, sünneti bilmesi ve fıkhı kavraması önemli bir husustur. O halde tasavvufta seyr ü sülük etmenin ve yüksek makâmlara çıkmanın yolu fıkıhtan geçmektedir. Çünkü fıkıh, İslam'ı bilmek, anlamak ve amel etmekse, tasavvuf onu yaşamak ve anlatmaktır. Bu minvalde fıkhî donanımını ikmal eden, Kur'ân ve sünnetin doğru anlaşılması için tefsir ve hadisle ilgili pek çok risaleler kaleme alan, daha sonra da fıkhın mânevî-bâtınî yönünü anlatmak için tasavvufa gönül veren ve Halvetîlik tarikatının Cemâliyye kolunun Amasya'da kurulmasına zemin hazırlayan kişi, şüphesiz Cemâl el-Halvetî (v. 899/1494)'dir. İşte bu araştırmamızda pek çok meziyete sahip Cemâl Halvetî'nin abdestle ilgili mânevî-bâtınî yönü, fıkıh ve tasavvufla ilgili düşünceleri "Esrâru'l-vudû" adlı eseri bağlamında ele alındı. Abstract As it is known, fiqh is the science that deals with the material aspect of Man, and Sufism is the spiritual aspect. It is important issue for someone to learn the Qur'an, to learn Sunnah and to know the fiqh before falling in love with mystic. In that case, the way of leeching and ascending to high authorities in the mysticism passes through fiqh. Because fiqh is to know Islam and to understand and to put into practice it, mysticism is to live and tell it. One of the people who live together fiqh and sûfism is Jemâl al-Khalwatî (d. 899/1494). In this research, the spiritual-mystery direction, fiqh and Sufism of Jamâl al-Khalwatî, which have many attributes, were discussed in the context of his work "Asraar al-Wudû".

Kâni Paşa-Zâde Rif ’at Bey’in “Hukuk-ı Umûmiyye” (İstanbul, 1290) Kitabı

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 2019

19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ve Batı arasındaki siyasi-ekonomik ilişkiler yoğunlaşırken, bürokratik görevdeki pek çok kişi çeşitli nedenlerle Avrupa’yı ziyaret etme, orada bir süre yaşama ya da eğitim görme olanağını bulmuşlardı. Özellikle yüksek diplomasi çalışanları, Batı siyasi düşüncesinin temel kavramlarını, Osmanlı kültür dünyasına taşıyan kanallardan biridir.Bu çalışmada; Kâni Paşa-zȃde Rif’at Bey’in, M. P. Pradier Fodéré’nin Principes généraux de droit de Politique et de Legislation (Paris,1869) adlı eserini, “Hukûk-ı Umûmiyye” başlığı ile Osmanlı Türkçesine çevirdiği kitabı incelenmiştir. Henüz Darülfünun Hukuk Mektebinde, bir ders olarak müfredata girmeden önce, Osmanlı Türkçesinde Kamu Hukuku ve “Genel Kamu Hukuku” adından bahseden kitap, bu kavramları “nakletmesi” ve dersin içeriği ile ilgili bilgi vermesi bakımından önemlidir.