Bakü'nün Başkent Olma Süreci Üzerine Bir Analiz (original) (raw)

Kent İçi Ulaşımın Ulus Kent Kimliğine Etkisi: Bakü Örneği

İDEALKENT, 2022

Küreselleşme sürecinde artan nüfus, genişleyen sınırlar ve güçlenen yerel eğilimler kentlerin önemli aktörler olarak ön plana çıkmasını sağlamıştır. Sakinlerini ve dışarıdan gelenleri belirli bir ideolojik fikir altında toplamayı amaç edinen yerel yönetimler, kentsel planlamayı ve kent içi ulaşımı bu amaç doğrultusunda şekillendirebilme imkânına sahiptir. Siyasi, kültürel, ekonomik, sosyal ve işlevsel bir bakış açısı ile planlanan kentler aynı zamanda ideolojik bir anlatıyı da içerebilmektedirler. Bu çalışma kent içi ulaşımın ulus kent kimliğinin oluşturulmasında etkili olduğunu savunmaktadır. Tarihi ve siyasi koşulların etkisi ile etnik kimliğe yapılan vurgunun oldukça güçlü olduğu Azerbaycan’da, kent içi ulaşımın merkezi yönetimin ideolojik kimliğine uygun insan tipi oluşturmada bir araç olarak kullanıldığı iddia edilmektedir. Bu kapsamda çalışmada kent içi ulaşımın sağlandığı güzergâhların ulusal kimlik oluşturma sürecine olan etkisi Bakü örneği üzerinden ele alınmış olup kentin en çok kullanılan hatlarından biri olması sebebiyle 18 numaralı otobüs güzergâhı örneklem olarak incelenmiştir. Sonuçta durak isimlerinden hat güzergâhına, güzergâh etrafındaki kent mobilyalarından otobüs üzerindeki yazılara kadar çoğu isim, simge ve görselin siyasi iktidarın kendi egemenliğini meşrulaştırmada bir araç niteliği taşıdığı gözlemlenmiştir.

Bakü Kent Kimliği, İkon Yapılar ve Küreselleşme

Karadeniz Arastirmalari Merkezi, 2017

ÖZ Günümüz kentlerinin en önemli sorunlarından biri kentlerin kimlik kazanma uğraşıdır. Kent kimliği geçmişten gelen oluşumlarla, günümüzdeki değişimlerin ve yapılanmaların sonucu oluşmaktadır. Kentler bir yandan geçmişten gelen kimliklerini koruma savaşı verirken bir yandan da küreselleşme rüzgârlarıyla, benzer üretim tekniklerinin ve benzer malzemelerin kullanılarak yapıldığı küresel formlar ve biçimlerle, çok katlı yapılarıyla birbirine benzeyerek tek tipleşmektedir. Genel kategori içerisinde Bakü liman kenti olarak tanımlanabilirken, diğer liman kentlerinde olduğu gibi ticaret, toplum ve kültür yeniliklerinin yoğunlaştığı bir noktada olarak küresel etkilere çok daha açıktır. Bakü kenti, Türk-İslam mimarisinin izlerini taşıyan eski kenti ve Sovyet döneminin izleriyle biçimlenen geniş bulvarlarını süsleyen neoklasik cepheli yapılarıyla güçlü ve özgün kimlik değerlerini taşırken bir yandan da küreselleşmenin estirdiği rüzgârlarla kentsel cazibe merkezleri oluşturan güncel akımların etkisinde görülmektedir. Kent, mimarisi, tarihi ve kültürel dokusuyla, bulvarları, caddeleri ve meydanlarıyla, denizle kurduğu ilişkisiyle ve ikon yapılarıyla ve imajıyla görsel kimlik değerlerini oluşturarak farklılaşmaktadır. Çalışmada, Bakü kent kimliğini oluşturan görsel öğelere, kentsel cazibe merkezleri ve modern kent imajı oluşturmak için son dönemde kentte yapılan ikon yapılara değinilmiştir.

Ankara'nın İktisadi Değişimi ve Başkent Olma Süreci

Ankara became visible in the political history of Turkey after Mustafa Kemal and the other members of “Heyeti Temsiliye” moved there on 27 December 1919. TBMM was opened on 23 April 1920 in this city. Ankara was firstly announced the centre of administrative affairs on 13 October 1923 and, the laterly Republic was declared on 29 October 1923. While Republic of Turkey was founding, she broke many institutional relations with the Ottoman Empire, especially an administration center. In the process of break/continuity, some of the concepts of the empire and the basic characteristics of the state were reserved, others had undergone a change or had been completely disappeared. In the paper, after examining İstanbul's importance for the empire and the criteria of “payitaht”, Ankara became forward as an administrative center in terms of the development of the war and food industry sectors in there. The foundations of the war industry were started during the period of War of Independence as a workshops; finally "Askeri Fabrikalar Umum Müdürlüğü" had been established in 1921-1922. Ankara has became a place where the War of Independence was ruled, at the same time, weapons and ammunition were produced and the war industry ntensified. Despite the war industry that was founded in Ankara at an early date, a food industry was established in 1924-1925. New comers to Ankara needed to supply their subsistence by using modern agricultural techniques. After the declaration of Ankara as an administrative center in 1923, "Orman Çiftliği" and the surrounding farms were opened the farm and the first massive agricultural production directed to the Ankara market was made, and important food factories were opened by expanding the farms over the years. In this context, this paper examines the legal situation of Ankara on the agenda of political history, transition from the administration center to the capital. This examination will be done within the discipline of economic history. The economic change of Ankara took into consideration the food and war industry over the industrial sector; the spatial arrangements for the industrialization were made by the selection of Ankara as a capital and leaving İstanbul between 1920 and 1930.

Bakü'den Balkanlara HALVETÎLİK III

Tasavvuf kültürü, medeniyetimizin mayası hükmündedir. Bu maya hem insanı hem toplumu hem de coğrafyayı şekillendirerek, yaşanabilir bir medeniyet kurar. Bu bir sevgi ve rahmet medeniyetidir. Tasavvufî irfan ocakları; bulundukları coğrafyaları, insanın yaratılmasından maksudu tahakkuk ettirecek şekilde böyle bir medeniyete dönüştürürler. Elinizdeki bu eser, Bakü'den Balkanlara Halvetîliğin ve genel anlamda tasavvufun izini sürerek, onun medeniyet kurucu rolünü bir parça olsun gözler önüne sermek idealinin ve iradesinin bir yansımasıdır.

Ankara'nın Başkent Oluşunun Yansımaları

Journal of Turkish Studies, 2017

Bu çalışmada Milli Mücadele sonrasında Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesini barındıran ulus-devlet inşasının sembolü olan başkent meselesi ele alınmaktadır. Özellikle Mustafa Kemal, Osmanlı Devleti'nin tezahürü olan İstanbul'u başkent olarak görmek istemiyordu. Bu tutumun altında yatan en temel gerekçe hem İstanbul'un içinde bulunduğu sıkıntılı durum, hem de başkent değiştirilerek yeni bir devletin oluşturulmak istenmesidir.

Bir Dönüşüm Dinamiği Olarak Petrolün Bakü Şehir Kimliğine ve Şehirleşmesine Etkisi

Cite as/ Atıf: Bayrakdar, O. K. (2020). Bir dönüşüm dinamiği olarak petrolün Bakü şehir kimliğine ve şehirleşmesine etkisi. Turkish Studies-Social, 15(8), 3387-3402. https://dx. doi. org/10.47356/TurkishStudies.46016 Abstract: Cities that have been accepted as the cradle of civilization throughout history; have been regarded as the ideal place to go even live andto reach for people. Considered as a result of difference with the rural region, cities with a system of their ownhave been tranformed in parellel with the differentiation of the mentality of the period. In comparision with present, in the periods when communication was less, cities were culture was passed down from generation to generation and its originity was preserved. The city, whih is fed by more than one dynamic, reveals its existence againist the outside, and imagined by the people in which it lives, has an identity. City identity, similar to people, is a feature existing in every city with its sameness and differences. In some cities, some dynamics are at the forefront and help to define that city, while others, different features stand out. Thissituation, in the context of cities; it can be explained not by the backwarness or lack of a city but by the fact that some components are stronger on its existing identity. Baku, which has a rich historical background, has entered a path that it has not experienced before since the mid-nineteenth century. The use of petrol in industry has had an impact on the city's ethnic, economic and political structure, as well as its city identity. The face of the city, which has been renewed within the scope of the oil industry, has been an impressive factor for its inhabitants. At the end of the century, when its importance increased, the oil emerged as a dominant dynamic that caused the transformation of the city. With this transformation, the name of the city started to be mentioned with oil in many international news and urbanization has gained speed. In this study, which defends that oil contributes to the formation of the identity of the city, the trasformation experienced in the second half of the 19th century will be dealt with in terms of oil. The effect of oin on urbanization is another subject to be focused on in the study as well. Finally, it will be evaluated to what extent modern Baku, which was transformed by a higher authority and gained a quite different appearenace from its counterparts by using rich underground resources, affected people. Since there is no other study on the identity formation of the capital in an oil country, it is thpught that the study will contribute to the literature. In this study, publication ethics are respected. Structured Abstract: The cities, which have been considered as a cradle of civilization, have survived throughout history and reached today. The word civilization in Turkish, derived from the Arabic city of Medina, has entered the literature with similar emphasiz in different languages. In addition to the cilivization connection, cities also have identity acquisiton like people. Identity, which varies from individual, starting with birth and has been shaped by the enviroment, is a lifelong concept. Urban identity, too, is shaped and transformed in a simir way to people. Urban identity consists of various elements such as history, politics, economy, culture and underground resources. Every dynamic has an impact to the extent that it prevails in

Bir Üniversite Şehri Olarak Beykoz-Tam Metin

Beykoz Sempozyum Kitabı, 2020

Yerleşme coğrafyasının iki temel basamağı olan ‘Kır’ ve ‘Şehir’ yerleşmesi, geçmişte ve günümüzde farklı alanlar tarafından kullanılmakta ve tanımlanmaktadır. Bu farklı alanların kullanımı özellikle şehir kavramının tanımında tam olarak birlik olmamasına neden olmuştur. Konu ile ilgili çeşitli tanımlamalar bulunmaktadır ve benzer durum şehirleşme kavramında da geçerlidir. Ancak bilindiği gibi şehirleşme, birçok unsuru barındırmakta buna işlevsellik kazandırmaktadır. Şehirlerin ortaya çıkması, gelişmesi ve devamlılığının sağlanması, fonksiyonlarına bağlıdır. Şehirler sahip olduğu fonksiyonları sayesinde varlığını devam ettirir. Bu fonksiyonlar çeşitlilik gösterebileceği gibi, öne çıkan özel fonksiyonu da olabilmektedir. Örneğin; Antalya’nın turizm şehri olarak anılmasını sağlayan turizm fonksiyonu ya da Ankara’nın başkent olması nedeniyle sahip olduğu idari fonksiyonu öne çıkmaktadır. Elbette bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Üniversiteler de bu özel fonksiyonlardan biridir ve eğitim fonksiyonunun öne çıkmasına, o şehrin üniversite şehri olarak anılmasına neden olabilmektedir. Eskişehir buna en güzel örneklerden biridir. Üniversiteler genel anlamda ülke için özel anlamda ise bulunduğu bölge için oldukça önemli bir değerdir. Yüksek eğitim veren bir kurum olmanın yanı sıra sosyo-ekonomik anlamda da bölgenin gelişmesine katkı sağlamaktadır. Ayrıca bulunduğu bölgenin şehirlileşmeye katkısı da şüphesiz ki akla gelmektedir. Üniversitelerin kurulması ve oraya çekilen nüfusla birlikte ekonomik anlamda gelişme kaydeden şehirler, kültürel anlamda da birbirini destekler duruma gelecektir. Bunun yanı sıra üniversitenin kurulmasına bağlı olarak gelişen şehirlerde beraber hayat tarzı da değişime uğrayacaktır. Yeni ve farklı işletmelerin açılması, mevcut öğrenci ve üniversiteye çalışmaya gelenlerin ihtiyaçlarını karşılar nitelikte olacak ve buraya gelen nüfusun ihtiyaçları bu sayede karşılanacak; böylece buradan dışarıya gitme gereksinimleri de ortadan kalkacaktır. Yeni ve farklı işletmelerin, sosyal alanların, kütüphanelerin, spor tesislerinin, araştırma merkezlerinin vb. yerlerin şehre kazandırılmasıyla değişen sadece hayat tarzı olmayacak, mekânsal birtakım değişiklikler de yaşanacaktır. Üniversite faaliyetlerine bağlı olarak düzenlenecek akademik kongreler, sempozyumlar, konferanslar, çalıştaylar, münâzaralarla bunun beraberinde üniversiteye ve ilgili fakültelere bağlı olarak kurulan radyo ve televizyonlarla da sosyal ve kültürel hayat üzerinde söz sahibi olacaktır. Üniversiteler aynı zamanda kuruldukları şehrin eğitim seviyesine de doğrudan katkı sağlayacak ve şüphesiz kurulduğu yerde istihdam olanakları da sunacaktır. Toplumların ekonomik ve sosyal kalkınmalarına katkı sağlayan üniversiteler, önemli eğitim kurumlarının başında gelmektedir. Nitelik bakımından donanımlı olması gereken üniversitelerin yapacağı katkı da kuşkusuz fazla olacaktır. Eğitimli ve donanımlı memleketin geleceğine maddi ve manevi katkı sağlayacak gençler yetiştiren en önemli eğitim kurumlarından olan üniversiteler, toplumun gelişmesi ve bu gelişmeyi de doğru yönde yönlendirme gücüne sahiptir. Uzun vadede gerçekleştirilecek bu gelişmenin tohumlarının atıldığı üniversiteler, aynı zamanda kültürel ve teknolojik gelişmelerin de ileri seviyelere taşındığı yerel ekonominin sosyal kurumlarıdır. Yerel ekonomi için son derece önem arz eden bir eğitim kurumu olan üniversiteler, sahip olduğu potansiyele bağlı olarak bunu geliştirebilir ve bu sayede ekonomiye daha çok katkı sağlayabilir. Üniversiteler sadece bilgi üreten ve bunu işleyen kurumlar değil, aynı zamanda bu bilgi birikiminin ve oluşan kültürel değerin gelecek nesillere aktarımını sağlayan mekânlardır. Bu yanıyla geçmiş ile gelecek arasında adeta bir köprü görevi görmektedir. Ayrıca üniversitelerin bilimsel faaliyetlerle birlikte bilgi birikimine yaptığı katkılar, bölgesel kalkınma sürecinde aktif rol oynamasıyla entegre olunca; şüphesiz ortaya çok daha güzel sonuçlar çıkacaktır. Bölgesel kalkınmada yönlendirici bir güç olması ve sahip olduğu imkânlarıyla bu sürece katılması, ilgili kurum ve kuruluşlarla ortak çalışmalarda bulunmasıyla, kalkınmada beklenen ivmeyi yukarıya taşıyacaktır. Ancak şu gerçek de unutulmamalıdır ki, üniversitelerin sağlayacağı yararlar hiç kuşkusuz kurulacağı mekânın altyapısına bağlıdır. Altyapısı eksik veya tamamlanmamış bir yerde üniversitenin kurulması beklenen olumlu sonuçları veremeyecek ve bu durum hayal kırıklığı yaşanmasına neden olacaktır. Bu nedenle böyle yerlerde kurulan üniversitelerin beklenen katkıyı verememesi kaçınılmazdır. Çalışma sahamız olan Beykoz’da bulunan beş üniversitenin şehre katkısı yadsınamayacak durumdadır. Özellikle bölge halkı için önemli katma değer sağlayan üniversiteler öğrencilere sundukları imkânlarla öne çıkmaktadır. Beykoz’un denizi, ormanı ve temiz havası buraya gelen öğrenciler için bir artı değerdir. Sahip olduğu bu sakin havası öğrenciler için hoş ve etkili bir çalışma ortamı da oluşturmaktadır. Beykoz halkının eğitime verdiği önemle birleşince üniversitelerin buradaki potansiyeli daha da artış gösterecek ve yeni kurulan üniversitelerin mevcut öğrenci sayılarının da artmasıyla şehir için eğitim vazgeçilmez bir unsur olacaktır. Burada kırsal yerleşmelerdeki zirai uygulama alanları, mevcut üniversiteler için bir avantaj sağlamaktadır. Bununla birlikte bölgede yapılan at yetiştiriciliği, eskiden beri ünlü olan yelkencilik ve kürek sporları gibi faaliyetlerin yeniden canlandırılması ve üniversitelerin bu konularda ilgili bölüm ve fakültelerinin kurulmasıyla da sağlayacağı katkı artacaktır. Bu gibi geliştirilmeye açık imkânlarının bulunması Beykoz’u gelecekte bir marka haline getirebilecek ve sağlayacağı sosyo-ekonomik katkıların yanı sıra kültürel anlamda da ivme kaydettirecektir. Yapılan literatür çalışmaları, arazi çalışmaları ve bu çalışmalardan toplanan verilerin ArcGIS 10.2 programı ile işlenmesiyle oluşturulan haritalar ve swot analizi gibi tekniklerle anlatım zenginleştirilmiştir. Gerçekleştirilen incelemelerle şehir-üniversite ilişkisi, üniversitelerin şehirleşmeye olan etkileri ve çalışma sahamız olan Beykoz’da üniversitelerin şehre katkısı anlatılmaya çalışılacaktır. Bu çalışmalar sayesinde, şehirsel kullanım alanlarının üniversitelerden önce ve sonra olmak üzere değişimlerine bakılarak, şehrin gelecekteki potansiyeli ortaya konulacak, karşılığında ise var olan potansiyelinin nasıl değerlendirilebileceğine yönelik varılan sonuçlar da dikkate alınacaktır. Anahtar Kelimeler: Üniversite, Şehir, Fonksiyon, Özel Fonksiyon, Üniversite Şehri, Beykoz, İstanbul.

Bir Ankara Kartografyası: Ölmeye Yatmak ve Başkent Oluşun Mekânları

Adalet Ağaoğlu, Dar Zamanlar olarak bir araya getirdiği dört romandan oluşan serisinin ilk romanı Ölmeye Yatmak'ta başkentin ağırlıklı olarak 1938 ve 1960 yılları arasını ele alır. Bu makale Ölmeye Yatmak'ı bir kent kartografyası olarak tartışmaya açmaktadır ve başkent oluşun mekânlarını romandaki mekânsal anlatıları yan yana koyarak yeniden okumaya niyet etmektedir. Yöntem olarak edebiyat, kent ve kartografyayı bir araya getiren teorik bir zeminde, mekânda yoğunlaşan ve mekânsallık taşıyan metin parçaları eleştirel olarak analiz edilmektedir. Bu parçalar, Ankara kentleşme ve modernleşme literatürüyle birlikte ele alınmaktadır. Bu bağlamda Ölmeye Yatmak'ın kartografik mekânsal anlatısının izinde iki başkent oluş ekseninin belirginleştiği öne sürülmektedir. İlk eksen, mekânların ve bireylerin ya da başka bir deyişle başkentin ve başkentlilerin kimliklerinin temsil düzleminde kesiştiğini ve birbirini ürettiğini ortaya çıkarır. İkinci eksen, baskın olanın dışında kalanın ve kimliği temsil edilmeyenin mekânsal izlerini takip eder; başkentteki öteki yerlere, farklı kentsel ayrışmalara yoğunlaşarak modern/geleneksel ikiliğini aşar ve olma hâlinden oluşa bir sapma yaratır. Bu kartografik yeniden okuma, kimlikler, temsil ve başkent oluş kavramsallaştırması üzerinden bir tartışma imkânı yaratır.