İyilik ve Kötülük Metafiziğinin Kurucu Kavramları (original) (raw)

Kartezyen Metafiziğin Kurucu İlkeleri

Kaygı. Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi

Bir filozofun felsefe tarihinde oynadığı rolü kavramak ve “ne” söylediğini tam anlamıyla idrak etmek için öncelikle filozofun tüm bunları “neden” söylediğini; hangi soruların ısrarla cevap talep ederek onun uykularını kaçırdığını; kısacası filozofun “derdinin” ne olduğunu anlamamız gerekmektedir. Bir eli Ortaçağa diğeri moderniteye uzanan bir düşünür olarak Descartes, devrim ve krizler çağı olarak adlandırabileceğimiz 17. Yüzyıl Avrupa’sına şahitlik etmiştir. Nitekim onun felsefi sistemi, dönemin ruhunu her yönüyle yansıtmaktadır ve ancak bu arka plan ışığında anlaşılır hale gelmektedir. Bu çalışmanın amacı Kartezyen metafiziğin kurucu ilkelerini, filozofun asli problemini ve nihai amacını hesaba katarak yeniden değerlendirmek ve nihayetinde töz düalizminin, insan zihnine, özgür iradeye ve ahlaka yer açma projesinin zorunlu bir sonucu olarak ortaya çıktığını göstermektedir.

Negatif Diyalektiğin Kıskacında İyimser Metafiziğin İmkânsızlığı

Mavi Atlas, 2018

Bu çalışmada 20. yüzyılın en önemli teorisyenlerinden Adorno'nun metafiziğe ilişkin temel saptamalarına yer verilerek, günümüzde metafiziğin imkânı ve içeriği tartışılacaktır. Nitekim günümüz felsefesinde "tarihin sonu"na ve "felsefenin sonu"na vurgu yapan bir tartışma ve bunalım söz konusudur. Böyle bir tartışmada, ahlaki ve insani bir yıkım olarak gördüğü Auschwitz deneyiminden yola çıkarak felsefesini oluşturan Adorno'nun metafiziğin içeriğine yönelik tespitleri; oldukça önemli ve açıklayıcıdır. Geleneksel kuramın olumlayıcı niteliğine karşın negatif diyalektik ile olumsuzlamanın imgesi olan Adorno; metafiziği de eleştiri hedefine almaktadır. Metafizik düşünce ile dünyevi deneyim arasındaki parçalanmış uyuma ve hatta karşıtlığa dikkat çekerek bir çatışkıyı yakalamış bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Auschwitz'den sonra yaşamın mümkün olup olmadığını sorunsallaştırarak metafizik eleştirisinde de radikal bir duruş sergilemektedir. Metafiziğin iç motiflerinin değiştiğini ve bunun farkına varılmasının gerekliliğini vurgulayarak pozitivistler gibi metafiziğin reddine değil ama radikal bir değişikliğine varmaktadır. Öyle ki, aşkınsal olana vurgu yapan metafizik artık günümüzde maddi gerçekliğe bürünerek dünyevi deneyim ve acı ile uyum içerisinde olmak durumundadır. Diğer bir deyişle olumlu tahayyüller oluşturmak yerine gerçek acıdan yola çıkmak durumundadır.

İYİLİK VE SONSUZLUK: MÂTÜRÎDÎ VE DEBÛSÎ'NİN METAFİZİĞİNDE ÖLÜM VE HAYATIN ANLAMI

Bu makale, Hanefî düşünce geleneğinin iki önemli isminin, İmam Mâtürîdî ve Ebû Zeyd Debûsî'nin genel din doktrini açısından ölüm ve hayatın anlamı hakkındaki görüşlerini analiz etmeyi amaçlamaktadır. Birinci bölümde, Mâtürîdî ve Debûsî'nin delile dayalı din anlayışının genel çerçevesi çizilmektedir. İkinci bölümde, Mâtürîdî'nin ölüm ve hayatın anlamı hakkındaki görüşleri ele alınmaktadır. Üçüncü bölümde, ilahi emir ile varlık, ilahi nehiy ile yokluk arasında dikkat çekici bir bağlantı kuran Ebû Zeyd Debûsî'nin ölüm ve hayatın anlamı hakkındaki görüşleri ele alınmakta, son bölümde ise genel bir değerlendirme yapılmaktadır. Mâtürîdî din olgusunun bizatihi kendisini ve dinin unsurlarını tartışmaya açarak çağdaş anlamda din felsefesi yapmanın oldukça özgün ve sistematik bir örneğini ortaya koymuştur. Mâtürîdî, dine ilişkin tikel, spesifik konuları tartışırken, sorunları evrensel, teorik bir temele oturtmayı, bütüncül bir metafizik bir anlayış ortaya koymayı amaçlar. Klasik Batı müziğinde barok türü eserlerde senfoni boyunca tekrar eden ana notalar olduğu gibi, Mâtürîdî'nin metafiziğinde de bütün tikel tartışmaları dikey olarak kesen tümel ilkeler mevcuttur. Mâtürîdî metafiziğinin temel ilkesi şu düşünceye dayanır: Tanrı hakîm bir varlıktır, abes hiçbir fiilde bulunmaz. Buna göre, bir şeyi bozmak için yapmak abestir; Tanrı insanı yok olması için yaratmamıştır. Yaşam sevgisi ve ölüm korkusu ölüme doğru giden sonlu bir varlık olarak insanın karşı karşıya olduğu en derin varoluşsal sorundur. Din, insanın sonluluk konusundaki nihai endişesine makul bir çözüm sunduğu ölçüde diğer dünya görüşlerine karşı güçlü bir alternatif olarak görülebilir. Mâtürîdî açısından, ne ölüm korkusunu vurgulayan kötümser anlayışlar ne de ölümü yok sayan hazcı yaklaşımlar makul bir çözüm sunmaktadır. Tanrı, ölümü insanların en çok korktuğu ve sakındığı, hayatı ise en çok sevdiği ve arzuladığı şey olarak yaratmıştır. İnsanın sınanması, ölüm korkusu ve yaşama arzusu arasında kalmasıyla ilgilidir. Mâtürîdî'ye göre, insanın karşı karşıya olduğu bu ikilem aynı zamanda çıkış yoluna da işaret etmektedir. Eğer insan, hayat sevgisi sebebiyle güzel ve yararlı işler yaparsa ve ölüm korkusuyla saçma ve çirkin işlerden kaçınırsa, kendi çabasıyla hayatını sonsuz kılıp, ebedî azaptan kurtulabilir. Diğer Hanefî düşünür, hukuk felsefecisi Ebû Zeyd Debûsî'nin görüşleri Mâtürîdî ile paralellik arz etmektedir. Debûsî'ye göre, Tanrı insanı sınamak üzere, onun tabiatına bir taraftan ruh ve aklı, diğer taraftan nefs ve hevâyı yerleştirmiştir. Nefs ve hevâ insanı bilgisizce geçici olana çağırırken, ruh ve akıl bilgiyle kalıcı olana davet eder. İnsanın sınanması, geçici ve kalıcı hayat arasında tercihte bulunmasıyla ilgilidir. Debûsî açısından, insanın kendini yokluğa düşmekten kurtarıp, ebedi hayatı kazanması aklını kullanmasına bağlıdır. Başka bir ifadeyle, akıl insanı hayata bağlar, hevâ ise onu yokluğa sürükler. Debûsî, akletmek ile varlık, cehaletle yokluk arasında paralellik kurarak ilâhî emir ve ilâhî nehiy terimlerini oldukça özgün tarzda tanımlar. Ona göre,  İthaf: Kıymetli hocam Prof. Dr. Hasan Onat'ın aziz ruhuna ithaf olunur.

Kutadgu Bilig'de “İyi Olan Yukarıda, Kötü Olan Aşağıda Metaforu” Üzerine

RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2019

R u m e l i D E D i l v e E d e b i y a t A r a ş t ı r m a l a r ı D e r g i s i 2 0 1 9 . Ö 5 ( A ğ u s t o s ) / 6 9 Kutadgu Bilig'de "iyi olan yukarıda, kötü olan aşağıda metaforu" üzerine / M. S. Özevren APA: Özevren, M. S. (2019). Kutadgu Bilig'de "iyi olan yukarıda, kötü olan aşağıda metaforu" üzerine. RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, (Ö5), 69-76. DOI: 10.29000/rumelide.606070. Öz İslâmi Türk edebiyatının bilinen ilk büyük eseri olan Kutadgu Bilig zengin bir söz varlığına sahiptir. Bu söz varlığındaki mevcut metaforlar döneminin kavram dünyasını yansıtır. Yansıttığı kavramların temelinde de toplumun tecrübeleri, kültürel birikimi, hayata bakış açısı ve zihnin dünyayı nasıl algıladığı yer alır. Metaforlar, günlük hayatımızda dünyanın nasıl algılanıp kavramlaştırıldığını ifade eden gösterge ve gösterilenlerden meydana gelir. Bir forma en az iki içeriğin sığdırıldığı metaforlar düşünce sistemimizin doğal bir parçasıdır. Düşünceleri somutlaştırır ve nesnelleştirir, bu da dilimizin etkili ve ustaca işlenebilirliğini gösterir. Her alanda kullanılan metaforlar edebiyatta da kullanılmıştır. Çalışmamızda, Kutadgu Bilig'de yer alan yönelim metaforları incelenmiştir ve otuz sekiz adet yönelim metaforu tespit edilmiştir. Tespit edilen metaforlar günümüzde de devamlılık arz eder. Bu devamlılık bize kültür ile metaforun doğrudan ilişkili olduğunu gösterir. Anahtar kelimeler: Kutadgu Bilig, metafor, yönelim metaforları.

Kindî Metafiziğinin Temel Kavramları

Erdem, 2021

Bu çalışma, öncelikle bir "meta-varlık" çalışmasıdır. Bir meta-varlık çalışması olarak bu yazı, Kindî'nin metafiziğinde yer alan varlık kavramlarına ve varlık felsefesine odaklanmaktadır. Çünkü Kindî ilk İslam filozofudur ve "feylesofu'l-Arab" ünvanıyla tanınmaktadır. Kindî kelam ile felsefe arasında bir köprü isimdir. Felsefeyi teori ve pratik açıdan muhtelif şekilde tanımlar. Kendisinden önce felsefeyle uğraşanlara teşekkür eder. O, İslam düşüncesinde ilk metafizik yazarıdır. İslam felsefe tarihinde ilk felsefe sözlüğünü kaleme alan bir düşünürdür. O, Beytü'l-hikme'de tercüme heyetinde görev yapan bir isimdir. Eseri Aristoteles'in terimiyle İlk Felsefe adını taşımaktadır. İslam düşüncesinde felsefî terminoloji onun metafiziğine dayanmaktadır. Başka bir ifadeyle Türkçe bir metafizik için İslam metafiziği, İslam metafiziği için onun terminolojisi önemlidir. Onun metafiziği İslam metafiziğinin başlangıcıdır. Çünkü o, Arapça felsefe terminolojisinin kontrolörü ve eserlerinde kullanan ismidir.

Mutahhari̇ Düşüncesi̇nde Kötülük Sorunu

Journal of International Social Research, 2019

Öz 2 Şubat 1920'de Fêrimân'da doğan Murtaza Mutahhari, Ali Şeriati ile birlikte İran düşünce geleneğinde, son yüz yılın en önemli fikir adamlarından birisidir. Her ikisi de İran İslam Devriminin düşünce adamları olarak bilinir. Hem felsefe hem teoloji alanındaki çalışmaları günümüz birçok sorununa ışık tutmaktadır. Bir yandan çağımızın en önemli konularından birisi olan materyalizm ve ateizm üzerinde dururken diğer yandan İslam düşüncesinin yeniden ele alınması gerektiğini savunmuştur. İslam'ı çağımıza taşımanın, çağımız sorunlarına İslami perspektiften çözüm aramanın yollarını aramıştır. Biz bu çalışmamızda onun özellikle üzerinde durduğu hatta bu konuda "Adl-i İlahi" olarak dilimize çevrilen müstakil bir eser yazdığı ateizmin önemli delillerinden birisi olan kötülük sorununu ele alıp değerlendirdik.

Hüsün -Kubuh Tartışmaları Bağlamında Tanrı’nın Mutlak İyiliğinin Kötülüğün Ontolojik Mâhiyeti ile İlişkisi

Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2021

Kötülük probleminde üzerinde durulan önemli argümanların başında mutlak iyi Tanrı tasavvurunun, kötülüğün varlığı ile bağdaşmayacağı hususudur. Bu çalışmada günümüzde hala etkinliğini ve güncelliğini koruyan kötülük probleminde ortaya konulan mutlak iyi Tanrı tasavvurunun, kötülüğün ontolojik mâhiyeti ile ilişkisi irdelenmektedir. Çalışmada kötülüğün ontolojik olarak mutlak iyi Tanrı kavramıyla uyuşmadığı ön kabulünden hareket edilmiştir. Her ne kadar kötülük problemine karşı üretilen cevaplar, genel olarak kötülüğün fiilen var olduğu gerçeği üzerinde kurgulansa da mutlak iyi olan Tanrı’nın kötülüğü de yarattığı ön kabulü, kötülüğün engellemesi gerektiği düşüncesinden daha öncelikli konumdadır. Bu bağlamda kötülüğün mutlak iyi bir Tanrı tarafından yaratılıp yaratılmadığı problemi kelâm ekollerinin hüsün- kubuh konusunda ortaya koydukları yaklaşımlar çerçevesinde ele alınmıştır. Kelâm ekollerinin görüşleri kapsamında değerlendirildiğinde ilk dönem Mu’tezile âlimleri ile Mâtürîdîler’in insan fiillerindeki kötülüğün ontolojik varlığını kabul eden anlayışlarının, mutlak iyi Tanrı tasavvuru ile bağdaşmayacağı kanaatine ulaşılmıştır. Son dönem Mu’tezile âlimlerinin vücûh nazariyesi ile Eş’arîler’in kötülüğün zâtî olarak varlığının olmadığına dair yaklaşımlarının, kötülük probleminde ele alınan mutlak iyi Tanrı tasavvuru açısından uygun cevaplar olarak kabul edilebileceği söylenebilir.

İbn Sînâ’da ‘İyi’liğin ve Kötülüğün Ontolojisi

Mütefekkir, 2018

Bu makale en az iki hakem tarafından incelenmiş ve bir intihal yazılımı ile taranmıştır. İntihal yapılmadığı tespit edilmiştir. / This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software. No plagiarism has been detected.

Kâdî Abdulcebbar'ın İyilik-Kötülük Dualitesine Yönelttiği Eleştiriler

Kelâm Araştırmaları Dergisi, 11:1 (2013), ss.77-100., 2013

This article analyzes the criticisms of the duality of Sanawi and Majusi theological and ethical components comprised by Qadi Abd al-Jabbar, a prominent figure in Mutazila Theology in an integrated methodology. The subject is based on the question which has created hot discussions: "Can we talk about evil and good, neither of which could be degraded to one another in the universe?" In theological context, Qadi Abd al-Jabbar, strove to put forward that duality cannot be defended depending on universe; from ethical point of view, however, he based his ideas on the fact that both we may not talk about a good and evil relationship which cannot be degraded to one another. Thus, it must be comprehended in such a way that, considering the historical context from which it arose, this, seemingly, has developed as a comparison between the consequence of rational theology and mythological theology deprived of internal consistency.