Lutfî Mahlaslı Bilinmeyen Bir Şairin Divanı ve Divanındaki Tasavvufî Istılahlar (original) (raw)
Related papers
Divan Şairleri ve Hurufilik, 2019
Klasik Türk Edebiyatı’nda Hurûfîlik felsefesini kullanan şairlerin Hurûfî olarak tanımlanması veya tanımlanmaması çoğu zaman araştırmacının takdirine bırakılmıştır. Bu makale öncelikle araştırmalarda sıkça kullanılan “Hurûfî” ve “Hurûfîlikten etkilenmiş” gibi kavramları tartışmaya açmaktadır. Hurûfîliğe ait kavramları ve yorumları kullanan ancak bunlar dışında Hurûfîliklerine ait elimizde herhangi bir bilgi bulunmayan Klasik Türk Edebiyatı şairlerinin ne derece Hurûfî oldukları veya bu şekilde kabul edilip edilmeyecekleri makalenin asıl konusunu oluşturmaktadır. Dolayısıyla şiirlerini ve yazılarını Hurûfîliği yaymak için kullanmış, Hurûfî dâîliği yapan Nesîmî, Refî’î, Misâlî, Arşî gibi şairler bu makalenin kapsamı dışındadır. Hurûfî oldukları veya Hurûfîlikten etkilendikleri iddia edilen Hayretî, Usûlî, Rûhî-i Bağdâdî, Gelibolulu Âlî ve Hakîkî üzerinde durulacak ve öne sürdüğümüz metot çerçevesinde konuyla ilgili beyitler değerlendirilecektir.
Bilinmeyen Bir Şair Selâmî, Tasavvufî Risalesi ve Bu Risalede de Yer Alan "Sult
Journal of Turkish Studies, 2016
Kimliği tespit edilemeyen Selâmî, Tevhîd Risâlesi'nin bulunduğu yazmadaki istinsah kayıtlarından yola çıkarsak, 16. yüzyılda veya daha evvel yaşamış olmalıdır. Selâmî'nin tasavvuf hakkında yazdığı kısa Tevhîd Risâlesi, 14-15. yüzyıllarda fazla dinî bilgisi olmayan Müslüman Türk halkı arasında ahlâkî değerleri yaymayı ve yerleştirmeyi amaçlayan küçük hacimli tasavvufî ve didaktik eserlerdendir. Bu risalenin konusu, insanın kendi benliğini aşması (ifnâ etmesi) hakkındadır. Selâmî, bu risalesinde Mahmûd ve Ayâz hikâyesine de yer verir. Bu hikâyeyi almasındaki temel amaç, tasavvufun temel öğretilerinden birini, gönül temizlemek için dünyevî alâkalardan vazgeçmek gerektiğini anlatmaktır. Selâmî'nin yer verdiği bu hikâye, Mevlânâ'nın Mesnevî'sinin V. cildinde yer alan "Eyaz'ın, çarık ve postunu koyduğu bir odası vardı. Kapısı sağlam ve kilitli olduğu için kapı yoldaşları, orada bir define var sanırlardı" başlıklı hikâyenin bir tercümesi, bir yeniden yazımıdır. Mesnevî'de konusu farklı olan başka Mahmûd ve Ayâz hikâyeleri de vardır. Bu hikâyeler, Türk ve İran edebiyatlarında bazı eserlerde kullanılmıştır: Şeyyâd Hamza'nın 79 beyitlik Dâsitân-ı Sultân Mahmûd ve Attâr'ın Mantıku't-tayr adlı mesnevisinde olduğu gibi. Cemâl-i Halvetî'nin (ö. 1497) de Selâmî'ninki ile aynı konuda bir Mahmûd ve Ayâz hikâyesi mevcuttur. Cevâhirü'l-kulûb adlı mesnevisinde yer alan bu hikâye oldukça kısa, 33 beyittir. Hem Selâmî (22 beyit), hem mesnevisinde aynı konudaki hikâyeye yer veren Cemâl-i Halvetî Mesnevî'ye göre hikâyeyi oldukça kısaltmışlardır.
Müştak-ı Bitlisî’nin Divan’ında Yer Alan Farsça Şiirlerde Tasavvuf Unsurları Ve Kişiler
Journal of History and Future, 2017
XVIII. yüzyılın ikinci yarısında Bitlis'te doğan Müştak-ı Bitlisî'nin "Divan-ı Müştak Baba" adlı eserinde şimdiye kadar çevrilmemiş Farsça şiirler bulunmaktadır. Makalede elli altı Farsça şiir; "tasavvuf unsurları" konu başlığı altında çalışılacaktır. Müştak-ı Bitlisî, gerek tasavvufi yönü gerek şiirdeki dehası ile Türk edebiyatında adından söz ettiren bir şairdir. Bu çalışmada, Türk edebiyatında üzerinde pek çalışılmamış olan Muştak-ı Bitlisî'nin "Divan-ı Muştak Baba" eserindeki Farsça şiirler incelenerek Farsça şiirlerindeki tasavvufi etki belli mazmunlar ışığında açıklanmaya çalışılacaktır. Divan-ı Müştak Baba" adlı eserde örneklenen elli altı şiir bu amaçla "karşılaştırmaya" dayalı olarak makalede incelenip; Farsça şiirlerin metinleri Türkçe karşılıklarıyla birlikte verilecektir. Şiir alanındaki yetkinliği ile adından söz ettiren Müştâk-ı Bitlisî'nin Farsça şiirleri bu çalışmayla edebiyat ve tarih bağlamında ele alınacaktır.
Bâkî’nin Basılı Divanlarında Yer Almayan Şiirleri ve Divanının Bir Nüshası Üzerine Bazı Notlar
International Journal of Language Academy IJLA, S. 23, s. 223-253, 2018
Klasik Türk edebiyatının en büyük şairlerinden biri olan Bâkî’nin Divan’ı bugüne kadar dört defa basılmıştır. Dört baskıda da şiir sayısı birbirinden farklıdır. Bunun sebebi Divan’ın çok fazla yazma nüshasının olması ve bu nüshalarda bazı farklı şiirlerin yer almasıdır. Mecmualardan ve Divan’ın farklı nüshalarından hareketle Bâkî’nin şiirleri üzerine çeşitli çalışmalar yapılmış, basılı divanlarda bulunmayan yeni şiirlere ulaşılmıştır. Bu çalışmada öncelikle Bâkî’nin basılı divanları tanıtılımış, Bâkî’nin basılı divanlarında yer almayan şiirleri üzerine yapılan çalışmalar incelenmiştir. Çalışmalarda Bâkî adına kayıtlı şiirlerin Bâkî’ye ait olup olmadığı değerlendirilmiştir. Bâkî Divanı’nın yurt içinde ve yurt dışında yer alan kütüphanelerde 180’e yakın nüshası vardır. Çalışmanın ikinci bölümünde bu nüshalardan biri olan ve Ahmed Nûrî Baba (ö. 1847) tarafından istinsah edilen Bâkî Divanı’nın hacimli bir nüshası tanıtılacaktır. Bu nüshada yer alan 523 gazelden 23’ü Küçük (1994) tarafından yayımlanmış olan Bâkî Divanı’nda yoktur. Bu 23 gazelden yalnız 7’si Ergun (1935) baskısında yer almaktadır. Nüshada Bâkî’ye ait görülen ve basılı divanlarda bulunmayan gazel sayısı 16’dır. Çalışmada Bâkî’nin basılı divanlarda bulunmayan şiirleri incelenmiş, bu şiirlerin metni verilmiştir. Çalışmanın sonucunda Küçük (1994) baskısında yer alan gazellerin tam olarak Bâkî’nin şiir sayısını yansıtmadığı anlaşılmıştır. Gerek mecmualarda ve divan nüshalarında gerekse basılı Bâkî divanlarında Bâkî adına kaydedilen bazı şiirlerin farklı şairlerin yayımlanmış divanlarında yer aldığı görülmüş, farklı şairlerin şiirlerinin Bâkî’nin şiirleriyle karıştığı, bu şiirlerin aslında Bâkî’ye ait olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bâkî ve Fuzûlî Divanlarında Mekân Tasavvuru (Doktora Tezi)
Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalı, 2017
Abstract Turkish poetry is nourished by a rich cultural heritage, and in certain periods it completes the process of evolution by experiencing some minor differences in content and style. The most important feature of classical Turkish literature, which makes its presence felt in the field of poetry rather than plain writing, is to be aesthetized and explained. In this study, the way the space - one of the most important elements of the material culture-envisioned in Bâkî and Fuzûlî divans is discussed. First, general information about the space was given and the function of the space in the literary works was emphasized, then the names of the spaces in Bâkî and Fuzûlî divans were scanned and the ones that reflect the theme from the couplets and bends used were selected. The transfer of the poems under review to the new writing is not done one-to-one. Based on the totality of poetic meaning, attempts have been made to comment on spaces within the boundaries defined by the tradition of classical poetry. Thus, it is hoped that the way of conceiving the space with a great prescription for the human / poet will be put forward and it will contribute to the thematic works to be done about the classical Turkish poetry besides Bâkî and Fuzûlî. Keywords: Classical Turkish poetry, Divan, Bâkî, Fuzûlî, Space, Envision.
Kemâl Ümmî, Şemseddîn-i Sivâsî ve Niyâzî-i Mısrî Divanlarında Yer Alan Tasavvufî Deyimler
Kemâl Ümmî, Şemseddîn-i Sivâsî ve Niyâzî-i Mısrî Divanlarında Yer Alan Tasavvufî Deyimler, 2023
Sufism has been among the important issues that have shaped Turkish cultural life from past to present. In this sense, it has been one of the main sources of classical Turkish literature in every field of literature by influencing it. So much so that most of the authors, whether they are inclined towards Sufism or not, have included Sufi elements in their works as a cultural accumulation. At this point, the elements that make up the Sufi language and the forms of expression created with them are among the texts. The language that developed with the formation of Sufism as a branch of science and formed over centuries, which is woven with symbols and has a closed expression, has become widespread in the texts and has found a place for itself with termed expressions and concepts/terms, which are conceptual elements with a more limited usage area, and expressions derived from them. At this point, the concepts/terms and the elements they form have provided both the enrichment and the deepening of the literary texts in which they are used. This language, which is woven with the unique elements of Sufism, has taken more place in the texts written by mystics. For this reason, it is necessary to make an effort to understand the dominant elements in order to understand and evaluate such texts and to penetrate the semantic world of that period. When it comes to mysticism and Sufi language, it is important to identify and understand the Sufi concepts/terms and the elements they consist of. Here, too, idioms with religious-Sufi content, which are one of the leading ones in the language, come first. From this point of view, in our study, three poets who are important names of Turkish Sufi literature of the 15th, 16th and 17th centuries and have common characteristics in terms of their sects; Sufi idioms in the divans of Kemal Ümmi, Şemseddin-i Sivasi and Niyazi-i Mısri will be discussed. Here, first of all, the Sufi idioms in the texts will be classified in terms of the Sufi concepts/terms and themes from which they are formed, then the Sufi idioms in the divans will be listed together with their meanings and sample couplets.
Abdünnâfi İffet Efendi Divan'ında Tasavvufî Makamlar
DergiPark (Istanbul University), 2022
İntihal/Plagiarism: Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi. / This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software. Not: Bu çalışma, yazarın sürmekte olan "Abdünnâfi İffet Efendi Divan'ında Tasavvufî Kavramlar" isimli yüksek lisans çalışmasından üretilmiştir.
19. Yüzyıl Divan Şairi Hilmî Kıbrısî Efendi’nin Şiirlerinde Tasavvuf İzleri
Selçuk Üniversitesi edebiyat fakültesi dergisi, 2020
Öz 19. yüzyıl Divan edebiyatının tanınmış şairlerinden Hilmî Kıbrısî Efendi, 1783'te Kıbrıs'ta doğmuştur. İyi bir eğitim aldığı, Arapça ve Farsça dillerine hakim, alim bir kişi olduğu kaynaklarda belirtilmiştir. Hilmî Kıbrısî Efendi, uzun yıllar Kıbrıs'ta müftülük, Büyük Medrese'de müderrislik, II. Mahmut Kütüphanesi'nde kütüphane nazırlığı ve şeyh seb'alık görevlerini ifa etmiştir. Tasavvuf, Türklerin İslamiyeti kabulüyle Orta Asya'da yayılmış ve Orta Asya'dan göç eden dervişlerle birlikte Anadolu'ya ulaşmıştır. Kıbrıs'ın Türkler tarafından 1571'de fethiyle Anadolu'dan Kıbrıs'a iskan edilenler arasında bulunan Mevlevi şeyhleri ile de tasavvuf adaya gelmiştir. Kıbrıs'ta 1593 yılında inşa edilen Lefkoşa Mevlevihanesi, tasavvufun adada gelişip yaygınlaşmasında önemli rol oynamıştır. Divan şairleri din, tasavvuf, aşk ve tarikat unsurlarını şiirlerinde işlerken, Hilmî Kıbrısî Efendi de geleneğe uyarak Divançe'sinde bu unsurları kullanmıştır. Lefkoşa Mevlevihanesi'nde sıklıkla düzenlenen ayinlerde şeyhler tarafından Mevlana şiirlerinin okunması Hilmî Kıbrısî Efendi'yi etkilemiş ve onun tasavvuf özellikleri taşıyan şiirler kaleme almasına yol açmıştır. Bu çalışmada Hilmî Kıbrısî Efendi'nin şiirlerine yansıyan tasavvuf özellikleri incelecektir.