Balkan Paktı (1934) ve Dışarıdaki Yansımaları (original) (raw)

Balkan Pact (1934) and its reflections on abroad

2012

1930’ların Türkiye’si Batı ile ilişkilerinde yapabildiği sürece güç dengesine yönelik politikalar izlemek, bunu sürdüremediği durumlarda da ittifaklar içine girmek zorunda kalmıştır. Atatürk’ün uluslararası ortamdan önemli bir tehdit algılamasının olmayışı nedeniyle öncelikli politikası Lozan’dan kalan sorunların halledilmesi üzerine olmuştur. Ancak Hitler’in 1933’te iktidara gelişi ve aynı zamanda İtalyan tehlikesinin artması üzerine politikanın, bölgesel dengeyi sağlamak şeklinde değiştiği görülmektedir. Bu politikanın somutlaşmış hali ise 1934 Balkan Paktı’dır. Paktın gerçekleştirilmesine yönelik çabaların başlamasıyla bu girişimler Türkiye dışında da tartışılmış ve olumlu veya olumsuz yorumlar yapılmıştır. Kısa ömrüne rağmen Pakt, bölgesel barışa büyük katkı sağlamıştır. Bu makaledeki amaç, Balkan Paktı’na yol açan olayları açıklamak ve Paktın dışarıda nasıl algılandığını incelemektir.Turkey in the 1930's had to follow a balance of power policy in its relations with the West...

İngiliz Belgelerine Göre Türk-İngiliz İlişkileri Ve Balkan Paktı'nın Gelişimi (1934)

Öz: Türkiye Cumhuriyeti, 1930 sonrası daha etkili bir dış politika izlemeye ve 1926 yılında Musul meselesinin çözülmesiyle İngiltere ile münasebetlerini geliştirmeye başlamıştır. Uluslararası alanda yaşanan konjonktürel değişiklikleri lehine kullanma üzerine politika geliştiren Türkiye, bu doğrultuda atacağı adımlarda İngiltere ile fikir alış verişlerinde bulunmayı ihmal etmemiştir. Türkiye dış politikasını Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta Sulh Cihanda Sulh" ilkesi doğrultusunda belirlemiş ve sınırlarını güvenceye almak için komşu devletler ile işbirliği yapma yoluna gitmiştir. Türkiye, uyguladığı bu politikası neticesinde 1934 yılında Balkan Paktı'nın imzalanmasında önemli bir rol oynamıştır. Bu çalışma, 1934 yılında Türk-İngiliz ilişkilerinin gelimini ve Balkan Paktı'nın gelişimini İngiliz belgeleri çerçevesinde incelemeyi amaçlamaktadır. Abstract: After 1930, The Republic of Turkey began to develop a more effective foreign policy, monitoring relations with Britain after the settlement of Mosul in 1926. Turkey developed a policy on the changes in the international area and exchanged ideas with Britain about the steps which will be taken in this direction.

Nasrullah UZMAN, “Balkan Paktı ve Basındaki Yansımaları”, VII. Uluslararası Atatürk Kongresi, Bildiriler, C. II, (Üsküp-Manastır, Makedonya, 17-22 Kasım 2011), Yay. Haz. Orhan Neçare, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2015, s. 1257-1303.

Lozan Barış Antlaşması'ndan sonra Türk ye, M sak-ı M ll esaslarına sadık kalarak, b r yandan Lozan'dan arta kalan sorunların çözümü ç n uğraşmış; dğer yandan da barışçı b r dış pol t ka tak p ederek k l anlaşmalarla geçm ş n kötü zler n s lmeye çalışmıştır. Bu bağlamda öncel kle Balkanlarda komşu olduğu Arnavutluk, Bulgar stan ve Yugoslavya le dostluk anlaşmaları mzalamış, Yunan stan le arasındak pürüzler de çözüme kavuşturmuştur. Bu pol t kanın başka b r sebeb de askerden arındırılan Balkan sınırını muhtemel saldırılara karşı güvence altına almak stemes d r. Bu stek, Balkan devletler n n de çıkarlarıyla örtüşünce Türk ye'n n öncülüğünde Balkan Paktı ortaya çıkmıştır. Balkan Paktı le sadece İtalya ya da Almanya'ya karşı değ l; aynı zamanda Bulgar stan'a karşı da tedb r alınmış oluyordu. Balkan Paktı Türk, Balkan ve dünya kamuoyu tarafından lg yle tak p ed lm şt r. Bu çalışmada k savaş arası dönemde, Balkanlarda barışı sağlamak ve sınırları güvence altına almak ç n mzalanan Balkan Paktı ve basına yansımaları ele alınacaktır. Balkan Paktı'nın mzalandığı dönemde nasıl algılandığı, hang beklent lerle ve çek ncelerle mzalandığı ve basına nasıl yansıdığı, dönem n gazeteler ne, arş v belgeler ne, tel f ve tetk k eserlere göre ele alınacaktır.

TÜRKİYE'DE SOSYAL POLİTİKA VE MİLLİYETÇİLİĞİN KESİŞMESİNDE 1934 İSKAN KANUNU VE ÇİNGENELER

GENÇ ARAŞTIRMACILAR TARTIŞIYOR Siyasi İlimler Türk Derneği VIII. Lisansüstü Konferansı Bildirileri Seçkisi

ÖZET Bu makale 1934 İskan Kanunu deneyimi ışığında Türkiye'de tek parti rejiminin sosyal politikalarıyla "homojen bir millet yaratma" hedefi arasındaki ilişkiyi in-celemektedir. Makalenin odağını İskan Kanunu'nun çıkmasına yol açan özel ta-rihsel koşullardan daha çok, devletin sosyal politika girişimlerinin kendi sınırları içinde homojen bir ulusal kimlik yaratma ve sınırlarını göçebe Çingeneler gibi "istenmeyen unsurlara" karşı koruma çabalarıyla ilişkilenme biçimleri oluştur-maktadır. Çalışmada öncelikle İskan Kanunu bir sosyal yardım politikası olarak incelenecek ve Türkiye'deki refah rejiminin belirleyici özelliklerinin kanuna yansıdığı noktalar aranacaktır. Daha sonra ise, milliyetçiliğin ırkçılıkla kurduğu çapraşık ilişkiyi gün ışığına çıkarmak amacıyla söz konusu kanun Türkiye'de resmi milliyetçiliğin bir yansıması olarak değerlendirilecektir. Makalenin son kısmında Çingeneliğin resmi tahayyüldeki tanımında "öteki" ve "yardımı hak etmeyen fakir" kategorilerinin kesişmesi ele alınacaktır.

1934-1935 TÜRK-AMERİKAN TAZMİNAT ANLAŞMASI VE GÜNÜMÜZE YANSIMALARI

Bugünlerde Ermeni meselesi bağlamında gündemdeki en önemli konulardan birisi I. Dünya Savaşı sırasında terk edilmiş, müsadere edilmiş veya ordu ihtiyaçları için el konulmuş mallardan dolayı daha çok diaspora Ermenilerinin Türkiye'den tazminat istemeleridir 1 . Ermeniler bu taleplerini her platformda dile getirmekte, bu konuda çeşitli eserler kaleme almaktadırlar 2 . Bu taleplerin haklılığı veya hukuken geçerliliği basın ve yayın organlarında sıklıkla tartışılmasına rağmen Türk tarih yazımında bu önemli konuya karşı duyarsızlık sürmektedir. Hâlbuki tazminat talepleri 1933 yılına kadar Türkiye ile ABD arasında çözüm bekleyen en önemli sorunlardan birisi olmuştur. Buna rağmen Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilere odaklanan eserlerde konunun ele alınmamış olması, hatta geçen yıl çıkan bir doktora tezine kadar yokmuş gibi görülmesi düşündürücüdür 3 . Hâlbuki Roger R. Trask adlı Amerikalı araştırmacı 1971 yılında yayınladığı kitabında tazminat anlaşmasının Türkiye ve Amerika arasında çok önemli bir sorun olduğu tespitinde bulunarak konuyu oldukça fazla yer vermiştir 4 . Bu makalede Türkiye ile Amerika arasında 1934 yılında imzalanan bu tazminat anlaşmasının müzakere süreci ve sonuçları ele alınacaktır 5 .

Osmanlıdan Arda Kalanlar ve Azınlıklar: 1934 Trakya Olayları

Özet Osmanlı Devleti geniş topraklara yayılmış bir imparatorluk olduğundan içinde birçok farklı etnik ve dini unsurlar barındırmıştır. Gittikçe değişen ve dönüşen dünyada yeni fikir akımlarının etkileriyle siyasi yapılar da ve dolayısıyla devletler de değişim ve dönüşüme uğramışlardır. 1789 Fransız İhtilalinden sonra doğan ulus devlet fikri bu tarihi takiben sonraki yüzyıllardan günümüze etkisini sürdürmüştür. Bu yeni fikir akımlarının etkisiyle uluslar hızla devletleşme sürecine girmek için çok uluslu imparatorluklarda isyanlar başlatmışlardır. Osmanlı Devleti’nde hızla gelişen bu süreç ve devletin zayıf yapısı gittikçe küçülme ve daralmaya sebep olmuştur. Birinci dünya savaşından sonra Osmanlıdan arda kalanları koruyup bir ulus kimliğine büründürmek isteyenler siyasi, ekonomik ve sosyal sebeplerden dolayı toplumu Türkleştirme çabası içerisine girmişlerdir. Bu yüzden ayrık otlar sayılan her kesim bahçenin verimliliği için ayrışmaya tabi tutuldu. Bu düşünce Osmanlının son zamanlarından başlayıp Türkiye tarihinde önemli hadiselere neden olmuştur. 1915 Ermeni tehciri, 1934 Trakya Olayları, isim değişikliği kanunu, zorunlu iskân politikaları, varlık vergisi bunlardan bazılarıdır. Bu çalışmada Trakya Yahudilerinin Osmanlı devleti dönemindeki sosyo-ekonomik durumlarına ve 1934 Trakya olaylarının yaşanmasını ortaya çıkaran koşullara değinmeye çalışacağız.

Balkan Savaşları'nın Osmanlı/Türk Siyasi Düşüncesine etkileri

Konak Belediyesi Kültür yayınları, 2013

Balkan Wars and Turkish Nationalism// The Centenary Of The Balkan Wars: From War to Peace Balkan Savaşları'nın 100. Yılı: Savaştan Barışa Uluslar arası Sempozyum Dokuz Eylül Üniversitesi Balkan Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Konak Belediyesi işbirliği ile

Dış Basında Fener Rum Patrikhanesi ve Milli Mücadele Dönemi’ne Yansımaları

Uluslararası sosyal ve eğitim bilimleri dergisi, 2023

Benzerlik / Similarity: %14 Öz Fener Rum Patrikhanesi'nin Doğu Roma topraklarında bulunması, Patrikhane'yi Ortodoks Hristiyanları için önemli bir konuma getirmiştir. Patrikhane, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u alması (1453) ile birlikte Osmanlı Devleti himayesine girmiş ve uzun yıllar Osmanlı topraklarında Rumların dinî otoritesi statüsünde varlık göstermiştir. Patrikhane, Osmanlı'nın son yüz yılında dinî yetkilerini kullanarak birçok defa Osmanlı hükûmeti ve Devleti aleyhine faaliyetlerini genişletmiş ve Yunan hükûmeti için çalışan bir kurum haline dönüşmüştür. Milli Mücadele Dönemi'nde Fener Rum Patrikhanesi'nin, Yunanlıların Türk topraklarında yaptığı istila hareketini meşrulaştırmak için dünya kamuoyunda Türklerin, egemenlikleri altındaki Rum ve Hristiyanlara karşı zulümlerde bulunduğu yönünde bir algı oluşturma çabası içine girdiği görülmektedir. Patrikhane'nin bu dönemdeki çabaları sonuçsuz kalmamış, ortaya çıkan algının etkisi ile dış basında bu döneme ait birçok habere yer verilmiş ve yapılan haberlerin yankıları olmuştur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, özellikle Millî Mücadele Dönemi'nde Patrikhane'nin amaçlarını iyi tahlil ederek konu ile ilgili verdiği demeçlerde halkı ve meclisi bu tehlikeye karşı uyarmıştır. Bu çalışmada, Milli Mücadele Dönemi'nde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün demeçleri, döneme ait gazeteler, arşiv belgeleri ve farklı görüşler içeren kaynaklar, doküman inceleme yöntemi ile ele alınarak incelenmiştir. Ayrıca Fener Rum Patrikhanesi'nin dış basında (İngilizce yayın yapan gazeteler) Türklere karşı nasıl bir kamuoyu oluşturduğu ve oluşturulmaya çalışılan kamuoyunun dönemin siyasî ve toplumsal olaylarına etkisi araştırılmıştır.