Hindistan'ın Yumuşak Güç Politikaları ve Türkiye-Hindistan İlişkileri (original) (raw)
Related papers
Hi̇ndi̇stan in Yumuşak Güç Poli̇ti̇kalari Ve Türki̇ye-Hi̇ndi̇stan İli̇şki̇leri̇ndeki̇ Rolü
Journal of International Social Research
Öz 1947 yılında bağımsızlığına kavuşmuş olan Hindistan, bağımsızlık süreci ve sonrası gelişmelerle, Gandi'nin "pasif direniş" politikalarıyla dünya siyasi tarihine damgasını vurmuş bir ülke olarak yerini almıştır. Stratejik konumu, devasa nüfusu, tüm dünyayı etkileyen felsefesi ve çok renkli kültürüyle Hindistan, bugün de önemli bir pozisyondadır. Güvenlik endişeleri yaşayan ülke doğal olarak sert gücünü (askeri, nükleer vb.) arttırırken, tüm dünyadaki diasporası ve yumuşak güç araçlarıyla da bir cazibe merkezi olmayı hedeflemiştir. Sömürge devletinden gelişmiş bir demokratik devlete dönüş yaşayan ülkenin yumuşak güç olarak kullanabileceği araçları oldukça fazladır. Hindistan'ın eski ve farklı kültürü; mistik yapısı, mutfağı, dini, müziği, giysileri ve gelenekleri, festivalleri, efsaneleri, Hollywood'a rakip sineması, dizileri, bilişim sektöründeki gelişmişliği ile bunu başarabilmiştir. Bugün Hindistan'ı yılda 6.3 milyon kişi ziyaret etmekte ve bu sayı giderek artmaktadır. Ancak tabi ki etnik ve dinsel ayrışmalar, ekonomik ve sosyal eşitsizlikler, çevre sorunları, kadına yönelik şiddet vb. nedenlerle Hindistan "güçlü ama fakir" imajına da sahiptir. Bu imajı yıkmaya yönelik politikalar üretilmek zorundadır. Bunu bilen Hindistan yönetimi son zamanlarda bu imajı ortadan kaldıracak girişimlerini arttırmış ve diğer ülkelerle ilişkilerin geliştirilmesinde yumuşak güç araçlarına daha fazla yer vermeye başlamıştır. Bu çalışmada, Hindistan'ın yumuşak güç araçların neler olduğu, dış politikada ne kadar etkili olduğu, Türkiye-Hindistan İlişkilerinin gelişiminde bu unsurların rolünün olup olmadığı, varsa ne kadar etkili olduğu sorularına cevap aranacak, analiz aralığı da iki ülkenin bağımsızlığını kazandığı dönemle sınırlı olacaktır.
ABD Örnekleminde Yumuşak Güç Kavramı ve Dış Politika
İletişim ve ulaşım teknolojisindeki hızlı gelişmeler coğrafi sınırları her geçen gün biraz daha izafi kıldığı gibi insan toplumlarını da benzersiz bir şekilde birbirlerinden haberdar olmaya zorlamıştır. Ulus ötesi şirketler ve kar amacı gütmeyen organizasyonlar, gerek yaptıkları ticari faaliyetler gerekse de insani yardımlarıyla dünya toplumlarının birbirlerinden haberdar olmalarını hızlandırmıştır. Global plandaki bu yapısal değişiklikler uluslararası ilişkileri şeffaflaştırırken dünya devletlerini de birbirine biraz daha muhtaç, mahallî ve global gelişmelerin etkilerine karşı biraz daha hassas kılmıştır. Dünya devletleri artık dış politikalarını oluştururken devlet kontrolünde olmayan küresel gelişmeleri dikkate almak zorunda kalmaktadır. Bugünün uluslararası sosyo-ekonomik ve siyasal sisteminde söz sahibi olabilmek içinse uluslararası ilişkilerini tehdit ve şiddet kaynaklı ‘sert güç’ten ziyade imrenilme, takip edilme ve benimsenmeye dayalı politikalar üzerinden yürütmeleri artık kaçınılmaz olmuştur. Global veya bölgesel aktörler, dış politikalarına temel olarak salt askeri, ekonomik ve/veya teknolojik güç gibi maddi kaynakları almak yerine hayranlık, etkileyicilik ve imrenmeden kaynaklanan ‘yumuşak gücün’ önemini de kavramak ve bu gücü kullanmak durumunda kalmışlardır. İşte bu analiz, Amerika Birleşik Devletleri örnekleminde yumuşak gücün anlamı, yakın tarihimizde kullanımı, hangi şartların yumuşak güç sağladığı, ulusal ve uluslararası sosyo-ekonomik yatırımların yumuşak güçle bağlantısı ve yumuşak gücün sert güçle diyaloğu gibi konuları irdelemeye çalışacaktır.
Türkiye'nin Dış Politikasındaki Yumuşak Güç Kapasitesini Yeniden Değerlendirmek
Global Political Trends Center, 2020
2019 yılının Aralık ayında ortaya çıkan koronavirüs dünyada ekonomik ve sosyal dengeleri değiştirme potansiyeli ile 11 Eylül saldırıları sonrasında meydana gelen en büyük küresel olaylardan biri olmaya aday. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere birçok ülke Covid-19 salgınının Büyük Buhran’dan beri en büyük ekonomik gerilemeye neden olabileceğini dile getiriyor. Salgının ortaya çıktığı günden itibaren devletler uluslararası sistemde bir uzlaşı gösterememişler ve beklenen dayanışmayı sağlayamamışlardır. Türkiye ise koronavirüs salgınının başından itibaren dünyada örnek bir dayanışma sergilemeye çalışmaktadır. Gönderdiği medikal destek paketleri ile sık sık iç ve dış basının gündeminde yerini almaktadır. Türkiye’nin yanı sıra bu “maske diplomasisi”ne Çin ve Rusya da eklenmiştir. Türkiye gibi bu ülkeler de “hepimiz aynı gemideyiz ve bu sorundan en kısa zamanda yardımlaşarak kurtulacağız” düşüncesini vurgularken; bir yandan da bu krizi bir fırsat olarak değerlendirerek uluslararası politikada bir yer kazanmak (ya da yerlerini sabitlemek) istemektedirler. Bu doğrultuda bizler öncelikle bu diplomasi trafiği bağlamında genel bir durum olarak askeri gücün yerini yumuşak güce bırakma sürecini sorgulayacak, sonrasında Türkiye’nin bölgesel güç olabilme yolundaki yumuşak güç adımlarını ele alacak ve Covid-19 pandemisi sürecinden örnekler vererek Türkiye’nin bölgesel güç olma kapasitesini değerlendireceğiz.
Uluslararası İlişkilerde Yumuşak Güç Türkiyenin Yumuşak Güç Arayışları.docx
Uluslararası İlişkilerde Yumuşak Güç: Türkiye'nin Yumuşak Güç Arayışları, 2018
International Relations became a turning point after the dissolution of the USSR. World bipolar. The number of international actors increased. New states emerged where the USSR dispersed. The world is now moving in a multi-polar system, not in a bipolar system. Over time, thanks to soft power, it succeeded in keeping pace with the world in these newly-established states. Turkey began a soft power in the workplace in the 90s, but has taken steps since 2000 after the original. commissioning of a number of public institutions in Turkey's foreign policy, tried to make the moves required by the new world order. The purpose of this study, Turkey's conduct as soft power, soft power is effective, what is very effective, where it is effective, how much potential energy potential, what's this much potential will increase and how much soft power, is to examine whether it can be done, what else. Tables and statistical data were used to answer these questions. In particular, the figures obtained to see how much the soft power can contribute to the country's economy is invaluable. Türkçe: Uluslararası İlişkilerde SSCB’nin dağılmasından sonra bir dönüm noktası olmuştur. Dünya iki kutuplu düzenden çıkmıştır. Uluslararası aktörlerin sayısı artmıştır. SSCB’nin dağıldığı yerde yeni devletler ortaya çıkmıştır. Artık dünya bu yeni düzenin içerisinde iki kutuplu bir sistemde değil çok kutuplu bir sistemde hareket etmektedir. Zaman içerisinde yumuşak güç sayesinde bu yeni kurulan devletlerde dünyaya ayak uydurabilir duruma gelmiştir. Türkiye de yumuşak güçle ilgili çalışmalarına 90’larda başlamış, fakat asıl adımlarını 2000 yılından sonra atmıştır. Birtakım kamu kuruluşlarının faaliyete geçmesiyle Türkiye’de dış politikasında yenidünya düzenin gerektirdiği hamleleri yapmaya çalışmıştır. Bu çalışmada amaç, Türkiye’nin yumuşak güç için çalışmalarını göstermek, yumuşak gücünün etkili olup olmadığını, etkiliyse ne ölçüde ve nerelerde olduğunu anlamak, yumuşak güç potansiyelinin ne kadar olduğunu, bu potansiyelinin ne kadarını kullandığını görmek, yumuşak gücünü arttırmak için başka nelerin yapılabileceğini incelemektir. Bu sorulara cevap alabilmek için tablolardan ve istatistiksel verilerden faydalanılmıştır. Özellikle yumuşak gücün ülke ekonomisine ne gibi katkılar yapabildiğini görmek için elde edilen rakamlar çok değerlidir.
Türkiye'nin Dış Politikadaki Yumuşak Güç Kapasitesini Yeniden Değerlendirmek
2020
Gözde ÇAĞLAR i , Erman ERMİHAN ii , Senem GÖRÜR iii 2019 yılının Aralık ayında ortaya çıkan koronavirüs dünyada ekonomik ve sosyal dengeleri değiştirme potansiyeli ile 11 Eylül saldırıları sonrasında meydana gelen en büyük küresel olaylardan biri olmaya aday. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere birçok ülke Covid-19 salgınının Büyük Buhran'dan beri en büyük ekonomik gerilemeye neden olabileceğini dile getiriyor. Salgının ortaya çıktığı günden itibaren devletler uluslararası sistemde bir uzlaşı gösterememişler ve beklenen dayanışmayı sağlayamamışlardır. Türkiye ise koronavirüs salgınının başından itibaren dünyada örnek bir dayanışma sergilemeye çalışmaktadır. Gönderdiği medikal destek paketleri ile sık sık iç ve dış basının gündeminde yerini almaktadır. Türkiye'nin yanı sıra bu "maske diplomasisi"ne Çin ve Rusya da eklenmiştir. Türkiye gibi bu ülkeler de "hepimiz aynı gemideyiz ve bu sorundan en kısa zamanda yardımlaşarak kurtulacağız" düşüncesini vurgularken; bir yandan da bu krizi bir fırsat olarak değerlendirerek uluslararası politikada bir yer kazanmak (ya da yerlerini sabitlemek) istemektedirler. Bu doğrultuda bizler öncelikle bu diplomasi trafiği bağlamında genel bir durum olarak askeri gücün yerini yumuşak güce bırakma sürecini sorgulayacak, sonrasında Türkiye'nin bölgesel güç olabilme yolundaki yumuşak güç adımlarını ele alacak ve Covid-19 pandemisi sürecinden örnekler vererek Türkiye'nin bölgesel güç olma kapasitesini değerlendireceğiz.
Uluslararası İlişkilerde Güç Olgusu: Sert ve Yumuşak Güç
Hakkari Review
Makale uluslararası İlişkiler literatüründe önemli bir kavram olan güç olgusuna odaklanmaktadır. Tarihsel süreç içerisinde güce yönelik tanımlamalara odaklanan çalışma literatürde güç kavramına yapılan teorik yaklaşımları da ele almıştır. Klasik realizm, liberalizm ve inşacı kuramlar çerçevesinde güce yönelik yaklaşımları da incelemeyi amaçlayan makale özellikle soğuk savaş sonrası dönemde güç kavramının yaşadığı dönüşümü analiz etmeye çalışmıştır. Bu kapsamda Josep S. Nye'ın yumuşak güç kavramını inceleyen çalışma yumuşak gücü oluşturan temek kaynakları merkeze alarak sert güç yumuşak güç dönüşümünü değerlendirmeye çalışmıştır.
Türkiye'nin Avrasya Eksenli Yumuşak Gücü Üzerine Bazı Tespitler
YUMUŞAK GÜÇ VE KAMU DİPLOMASİSİ ÜZERİNE AKADEMİK ANALİZLER Türkiye ve Dünyadan Örnekler, 2018
Avrasya coğrafyası Soğuk Savaş sonrası Türk dış politikasının en önem- li ilgi alanlarından biri olarak ortaya çıkmıştır. İki kutuplu sistemin ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla meydana gelen yeni bağımsız cumhuriyetlerin yanı sıra SSCB’nin halefi olan Rusya Türkiye açısından çok boyutlu ikili ilişkilerin oluş- turulması açısından büyük önem taşımaktadır. Makalede, yumuşak güç kavramı, Türkiye’nin bu dönemde geliştirdiği yumuşak güç politika ve araçları, ayrıca Rus- ya ile ilişkilerinden önemli yer işgal eden enerji faktörüyle yumuşak güç arasındaki ilişki açığa çıkarılmaya çalışılmıştır.