UFUK GÜLSOY UN OSMANLI GAYRİMÜSLİMLERİNİN ASKERLİK SERÜVENİ KİTABI ANALİZİ - UMUT ER (original) (raw)

MÜHİMME DEFTERLERİNE GÖRE OSMANLI DEVLETİ’NDE GÜHERÇİLE ÜRETİMİ UYGULAMALARI: BİRECİK VE RUMKALE ÖRNEĞİ

Alican Umut EKONOMI, FINANS VE İŞLETME YÖNETIMI ALANINDA GÜNCEL GELIŞMELER III, 2022

Öz Güherçile barutun ana maddesidir. Güherçile, hem ateşli silahlarda kullanılması hem de kale kuşatmalarında, kaleye tünel kazanların kaleyi infilak ettirmek için kullandıkları bir silah olması sebebiyle önemli bir askerî malzemedir. Güherçile üretimi Osmanlı Devleti’nin birçok kentinde yapılagelmiştir. Osmanlı Devleti’nde güherçile üretilen yerler bugüne kadar çeşitli çalışmalara konu olmasına rağmen Rumkale ve Birecik’te bulunan güherçile yatakları bugüne kadar herhangi bir çalışmaya konu olmamıştır. Bu çalışma, Rumkale ve Birecik kentlerinde bulunan güherçile yataklarının nasıl işletildiğini, üretilen güherçilenin nereye sevk edildiğini, Rumkale, Birecik güherçile yataklarında ortaya çıkan sorunların neler olduğunu ortaya koymayı amaçlamıştır. Osmanlı Devleti’nde güherçile işletilmesi ile ilgili birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmada makalenin kapsamına giren güherçile ile ilişkili eserlerden yararlanılmış ve kaynakçada verilmiştir. Makale kaynakçasında kullanılmayan ve dağınık bir halde olan güherçile ile ilgili yapılmış çalışmalar, makalenin ekinde toplu bibliyografya olarak verilerek bu alanda çalışanların işlerinin kolaylaştırılması hedeflenmiştir. Çalışmada T. C. Cumhurbaşkanlığı Başkanlık Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı envanterinde bulunan önemli arşiv kaynaklarından olan mühimme defterleri kullanılmıştır. Arşiv vesikaları dokuman analizi yönetimine tabi tutularak kullanılmıştır. Anahtar Kelimeler: Güherçile, barut, lağımcılar, Rumkale, Birecik. Absract Saltpeter is the main ingredient of gunpowder. Saltpeter is an important military material, both because it is used in firearms and because it is a weapon used by tunnel diggers to detonate the castle during castle sieges. Saltpeter production was carried out in many cities of the Ottoman Empire. Although the places where saltpeter was produced in the Ottoman Empire have been the subject of various studies so far, the saltpeter beds in the cities of Rumkale and Birecik have not been the subject of any study until today. This study aims to reveal how the saltpeter beds in Rumkale and Birecik are operated, where the produced saltpeter is shipped, and what the problems are in the Rumkale and Birecik saltpeter beds. Many studies have been conducted on the saltpeter operation in the Ottoman Empire. In this study, the works related to saltpeter, which are within the scope of the article, were used and given in the bibliography. It is aimed to facilitate the work of those working in this field by giving the studies on saltpeter, which is not used in the article bibliography and in a scattered state, as a collective bibliography in the appendix of the article. In the study, mühimme notebooks, which are among the important archive resources in the inventory of the Presidency of the Presidency of the Republic of Turkey, Department of Ottoman Archives were used. Archive documents were used by subjecting them to document analysis management.

OSMANLI ASKERÎ TEŞKİLATI HAKKINDA BİLİNMEYEN BİR ESER " YENİÇERİ OCAĞINA İLİŞKİN BİR RİSALE " (DEĞERLENDİRME VE METİN) / AN UNKNOWN TEXT ABOUT OTTOMAN MILITARY ORGANIZATION " A PAMPHLET ABOUT HEARTH OF JANISSARIES CIRCUMSTANCES " (SCRUTINY AND TRANSLATION)

Özet Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması esnasında ocağa ait belgelerin de yok edilmesi konuyla ilgili çok az belgenin günümüze ulaşmasına neden olmuştur. Bu sebeple yeniçeri teşkilatı ve kanunları hakkında bilgi veren her belge bu alanın araştırmacıları için büyük önem taşımaktadır. Süleymaniye Kütüphanesi, Esad Efendi nr. 3622-03'de yer alan ve katalogda " Yeniçeri Ocağının Ahvaline Dair Bir Risale " adıyla kayıtlı olan küçük bir risale Kanuni döneminde yeniçeriler hakkında yapılan kanunlaştırma ve yeniçeri odalarında gerçekleştirilen imar faaliyetlerinden bahsetmektedir. Herhangi bir araştırmacı tarafından kullanıldığını tespit edemediğimiz risale yeniçeri odaları ve kanunları hakkında farklı malumatlar içermesi açısından dikkat çekmektedir. Anahtar kelimeler: yeniçeri, yeniçeri kanunları, risale, Kanuni. Abstract AN UNKNOWN TEXT ABOUT OTTOMAN MILITARY ORGANIZATION " A PAMPHLET ABOUT HEARTH OF JANISSARIES CIRCUMSTANCES " (SCRUTINY AND TRANSLATION) The documents which belong to janissarries were attempted to be destroyed while the Hearth of Janissaries was abolished. Thus, very few documents could be accomplished to reach today. For this reason every certificate which gives information about janissary organization and laws is very important for researchers studying this subject. A small pamphlet in Suleymaniye Library, Esad Efendi nr. 3622-03 and recorded in the library's catalogue with the name " A pamphlet about Hearth of Janissaries circumstances " gives details about janissarry laws and construction incident made in the Heart of Janissaries which were made in the reign of Kanuni. The text not used by any researcher up to now calls attention in terms of including different knowlodge about both the Hearth of Janissaries and janissaries laws.

OSMANLI DEVLETİ'NDE KİMSESİZ ÇOCUKLARA YÖNELİK YABANCI VE GAYRİMÜSLİM MÜDAHALELERİ

Yapı ve yaratılış itibariyle zayıf ve aciz olan çocuk, hayatını sürdürebilmek için başkalarının bakım ve korumasına ihtiyaç duyar. Çocuğun, yaşadığı toplumda etkili bir güce sahip olamaması ona verilen önemi ve duyulan ilgiyi azaltmıştır. Zayıf ve aciz olması zaman zaman çocuğun fiziki ve ruhi eziyetler görmesine hatta yaşam hakkının elinden alınmasına neden olmuştur. İslâm anlayışı, çocuğun korunması ve hakları konusunda uyarılar yapmış aynı zamanda sıkı tedbirler almıştır. Osmanlı devlet ve toplumu, İslâm uyarı ve tedbirlerinin de katkısıyla çocukların korunması konusunda dikkatli davranmaya çalışmıştır. Ancak her toplumda olduğu gibi Osmanlı toplumunda da tüm uyarı ve tedbirlere rağmen çocukların haksız ve kötü muamelelere maruz kaldığı olmuştur. Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde ortaya çıkan askerî, diplomatik, sosyal ve ekonomik sorunlar en fazla çocukları etkilemiştir. Yaşanan savaşlar ve göçler nedeniyle ailesini kaybeden binlerce çocuk kimsesiz ve muhtaç duruma düşmüştür. Çocukların korunması amacıyla oluşturulan geleneksel kurumların yetersiz kalması, kimsesiz çocukların korunması konusunda yeni kurum ve anlayışların geliştirilmesini zorunlu kılmıştır. Buna bağlı olarak Osmanlı Devleti'nde ıslahhane ve yetimhane gibi kurumlar açılmıştır. Bununla birlikte özellikle savaşlar ve göçler nedeniyle ailelerinden kopan veya aileleri vefat eden çocuklar, Osmanlı Devleti'nin bir kısım gayrimüslim tebaası ile yabancı uyruklu bazı kimselerin hedefi olmuştur. Savaş ortamının getirdiği kargaşa ve otorite boşluğundan yararlanan kötü niyetli yabancı ve gayrimüslimler, Müslüman çocukları zorla ve hileyle ele geçirip onların dinlerine ve fikirlerine saldırmışlar böylece çocuğu savaşın bir unsuru haline getirmişlerdir. Dönemin Osmanlı hükümetleri, çocukların yabancı ve gayrimüslimlerin eline düşerek din ve fikirlerinin ifsat edilmesini önlemeye çalışmıştır. Ancak bunun tam olarak başarılabildiği söylenemez. Çünkü diplomatik baskıların artması ve savaşların kaybedilmesi gibi durumlarda Osmanlı hükümetleri, Müslüman çocuklara yönelik yabancı ve gayrimüslimlerin müdahalelerini önlemede zaman zaman aciz kalmıştır.

OSMANLI HÂKİMİYETİNDEN İSRAİL İŞGALİNE: KUDÜS'ÜN GÖNÜLLÜ SAKİNLERİ.pdf

TYB Akademi , 2017

Bu çalışmada Mekke, Medine gibi Kudüs'te varlığı görülen mücâvirlerin Osmanlı dönemindeki işlevi üzerinde durulmuş ve günümüzde Mescid-i Aksa'yı savunan murâbıtlar ile bir karşılaştırması yapılmıştır. Geçmişte mücâvirler ile bugünün murâbıtları Kudüs'e gönüllü olarak gelerek orada ilmî faaliyetlerde bulunan iki benzer gruptur. Her iki grubun motivasyonu kutsal kente komşuluk olsa da birincisi İslam hâkimiyetindeki Kudüs'te surre ile desteklenen bir grup iken, ikincisi işgal altındaki kutsalları muhafaza etme amacıyla güdülenmiştir. Bu bağlamda burada birincisine referansla murâbıt olarak bilinen ve İsrail işgaline karşı psikolojik savunma yaparak Mescid-i Aksa'yı muhafaza eden Filistinlilerin rolü vurgulanmıştır. İsrail askerlerinin Mescid-i Aksa'ya ayak bastığı zaman söz konusu grup ile aralarındaki küçük çatışmalar zaman zaman İslam dünyasında yankılanmaktadır. Bunlardan sonuncusu geçtiğimiz Temmuz ayı içinde yaşanmış ve Mescid-i Aksa Müslümanlara kapanmıştır. Bu anlamda Kudüs'ün bir insanlık mirası olduğu unutulmadan bu şehrin kutsallarının muhafaza edilmesi hususunda daha aktif çabalar gerektiği de açıktır.

19. YÜZYIL OSMANLI MİMARLIĞINDA “İSLÂMÎ-GOTİK” UNSURLARIN MİLLÎ KİMLİK ARAYIŞI AÇISINDAN ANLAMI

ALISHER NAVOI INTERNATIONAL CONGRESS ON SOCIAL SCIENCES & HUMANITIES, 2023

Mimarlık tarihinde “millî üslup” arayışı özellikle 19. Yüzyıla damgasını vurmuş olan bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yüzyılda Kuzey Avrupalı milletler, bir Cermen kavmi olan Gotlara has barbar tarzı anlamında “Gotik” adını verdikleri Ortaçağ’ın mimarisini yerel şartlardan ve kültürden türemiş millî bir üslûp olarak görmüşlerdir. Ancak Ortaçağ mimarisine yönelik ilginin yoğunlaştığı bu çağda, pek yüzeye çıkmamış olsa da örtük olarak “Gotik”in bir üslup olarak köklerinin İslâm mimarlığında olduğuna dair tartışmalar da başlamıştır. İzine Alexandre De Laborde’un bir metninde (Les Monuments de la France; 1816) rastladığımız bu tartışmanın Osmanlı Devleti’nin yüzyılın ikinci yarısındaki bazı önemli kamu yapılarında “Gotik” ve “İslâmî” biçimlerin aynı anda kullanıldığı eklektik tavırda bir rol oynamış olması kuvvetle muhtemeldir. İstanbul’da Bahriye Nezâreti (1869), Pertevniyal Valide Sultan Camii (1871) ve Sirkeci Garı (1890) gibi önemli binalarda görülen bu tavır, Orta Asya’dan İspanya’ya kadar uzanan geniş bir alana yayılmış olan Müslüman mimarisinin Hristiyan mimarisi üzerinde özellikle kemer biçimleriyle kendini ifade eden tarihi etkisinin farkındalığından neşet etmiş gibidir. Osmanlı Devleti’nin hem modernleşerek Avrupaî bir millet olmak, hem de Müslüman milletlerin hâmisi ve temsilcisi olarak kalmayı arzu ettiği bir devirde, böylesi bir ortaklık ifadesinin başta gelen kamu yapılarında Avrupa Neo-Klasiğine tercih edilmesi anlamlıdır. Dolayısıyla bu yazı, Avrupa’da “Gotik” mimari üslubunun İslâmî kökleriyle ilgili tartışmalar ile son dönem Osmanlı kamu yapıları arasındaki ilişkiyi kurmayı ve Avrupa’dan gelen akımlar olan Eklektizm ve Oryantalizm’in Osmanlı’nın millî kimlik siyasetindeki rolünü tartışmayı amaçlamaktadır.

GÜNEY AFRİKA MİLLİ ARŞİVLERİNİN OSMANLI TARİH YAZICILIĞI AÇISINDAN ÖNEMİ

Belleten, Cilt:LXXXIII-Sayı:298, 2019

Güney Afrika Milli Arşivleri’nin Türk tarih yazıcılığı açısından görmezden gelinemez bir ehemmiyeti olduğu anlaşılmaktadır. Güney Afrika Milli Arşivleri taranmadan Sahra-altı Afrikası ile ilgili Osmanlı-Güney Afrika münasebetlerinin yazılamayacağını belirtmek gerekir. Günümüzde Afrika tarihi çalışan ve bu sahada kalem oynatan yazarların düştüğü en büyük zaafi yet bu belgelerin ele alınmadan ikinci el yazılı kaynaklarla yazılmasından ileri gelmektedir. Özelikle Osmanlı arşivinde bulunan Güney Afrika hakkındaki onlarca belgenin Güney Afrika Milli Arşivleri’ndeki belgelerle karşılaştırılması neticesinde çok daha manidar ve hakikate dayalı çalışmalar elde edileceği şüphesizdir. Bu sebepten ötürü gerek Güney Afrika Milli Arşivleri’nin gerekse o havalideki hususi aile arşivlerinin incelenerek bölgenin Osmanlı devrinden günümüze kadar Türkiye Cumhuriyeti ile olan ilişkileri o nispette çok daha sağlıklı bir şekilde ele alınmış olacaktır.

OSMANLI KADI SİCİLLERİ’NDE BİR BORÇ ÖDEME YÖNTEMİ OLARAK “GUREMÂ USULÜ” VE UYGULANIŞI

Turkish Studies, 2016

Minutes inscribed by judges of Ottoman Empire in courts called Court Records (Şer'iye Sicilleri). These books include orders and firmans send by Capital and local ordinance as well as reports of important events. These records come first among the sources for those researchers whose interest is Ottoman rural life. In Court Records, among the most frequent records are tereke records. This study analyzes a debt discharging method called both “guremâ method” and “duyunu terekesinden ezyed” in Diyarbekir kadi records belong to 18th century. While the guremâ method, which refers to a method applied in the case of dead person’s debt exceed the tereke records amount and shows how the debt is paid to the debtees , is being analyzed, its roots in the Islamic law and its application methods in the 18th Century Ottoman State will also be discussed. Besides describing how this method was applied through a standardization, simultaneously, it’s aimed to make some observations on the social life in the analyzed period. In doing so, first the information about the sources will be given and tereke records will be introduced, then it will be discussed whether the the debts paid off by guremâ method formed a method within the framework of rules or not.

BULGARİSTAN COĞRAFYASINDA OSMANLI DÖNEMİNDE GERMİYANOĞULLARININ İZLERİ

GİRİŞ Kuzeybatı Anadolu'da Bizans'a komşu olacak şekilde kurulan ve kısa sü­ rede genişleyen Osmanlı Devleti, Çimbi ve Gelibolu gibi kaleleri almak sure­ tiyle Rumeli topraklarına geçmiş ve yaklaşık iki asır içerisinde Karadeniz'den Adriyatik'e ve Karpatlardan Akdeniz'e uzanan tüm Balkan Yarımadası toprak­ larında sistematik bir fetih politikası sayesinde hâkimiyet kurmuştur. 1345' de ve 1352'de Osmanlıların Balkanlarda Kantakuzenos'a yardım etmesi ve aynı yıl içerisinde Karasi Beyliği'nin Osmanlı topraklarına katılması, Osmanlıların Marmara Denizinin Rumeli kıyılarına geçişini sağlayan olaylardı. Özellikle Karasi Beyliğinin Osmanlı topraklarına dâhil edilmesi ve Osmanlı kroniklerin­ de Karasi ümerâsından oldukları belirtilen Ece Bey ve Fazıl Bey'in destekleri, Osmanlıların Rumeli' de ilerleyişini hızlandırmıştır. Osmanlı kroniklerine da­ yalı olarak fethedilen yerlerin belli bir sıralaması yapıldığında Edirne'den sonra