Biyocoğrafya - Güncellenmiş 3. baskı (original) (raw)
Related papers
KEBİKEÇ İnsan Bilimleri İçin Kaynak Araştırmaları Dergisi, 2017
İÇİNDEKİLER Kudret EMİROĞLU: Sunuş Oktay ÖZEL: Halil İnalcık: Bir Tarihçi Bir İnsan Yasemin AVCI – Safi AVCI: Osmanlı İmparatorluğu’nda Siyasi Meşruiyet ve Propaganda Aracı Olarak Anıtın İcadı (1840-1917) Mehmet Taylan ESİN: Osmanlı Basınında İhtikâr: Temsil, Mizah ve Mağduriyet (1917-18) Eray YILMAZ: Türkçe Çocuk Gazetelerinde Osmanlı Kimliği (1869-1908) Oya Gözel DURMAZ: 1908 Sonrası Dinde Reformun Bir Adımı Olarak Türkçe Hutbe Tartışmaları Dosya: Biyocoğrafya Ergi Deniz ÖZSOY: Sunuş Utku PERKTAŞ: Filocoğrafya: Coğrafi Varyasyon Örüntüleriyle Geçmişe Bakmak Ferhat KAYA: Anadolu’nun Neojen Dönem Memeli Paleobiyocoğrafyası ve Paleoekolojisi Hakan GÜR: Anadolu Diyagonali: Bir Biyocoğrafi Sınırın Anatomisi Mutlu Kart GÜR - Hakan GÜR: Küçük Bir Memeli Türünün Ekofizyolojik ve Evrimsel Coğrafyası: Anadolu Yer Sincabı Didem AMBARLI: Anadolu Bozkırları Utku PERKTAŞ: Anadolu Bozkırları ve Bozkırın Kuşları Tolga KANKILIÇ ve Teoman KANKILIÇ: Anadolu Körfarelerinin Kromozomal Evrimi ve Filocoğrafyası Gülşah Merve KILINÇ: Tarımın Yakın Doğu ve Avrupa Biyocoğrafyasındaki Yolculuğu: Arkeogenomik Yaklaşımlarla Yeni Bulgular Kahraman İPEKDAL: Osmanlı Arşivlerinden Mitokondriye: Doğu Çam Kese Böceğinin Hikâyesi Çağatay TAVŞANOĞLU: Anadolu Bozkır Ekosistemleri Üzerinde İşleyen Müdahale Rejimleri Çağatay TAVŞANOĞLU: Yangın Coğrafyası: Vejetasyon Yangınlarının ve Ekolojik Sonuçlarının Alansal Dağılımı Nilgün DALKESEN: İlhanlı Valisi Emir Timurtaş’ın İsyanı Abdullah BAY: Osmanlı Gümrüğünde Bir Geçiş Belgesi: Pasavan veya Geçit Tezkeresi Bora AYERDEN, Zeynep DOKUR, Burcu DOYURAN, Melis KIZILDEMIR,Gülce PULAT: Kore Savaşı ve Bir Dostluk Hikayesi: Yüzbaşı’nın Kızı Min Ja Özgü ÇİLLİ KUTAN: D’Angleterre Oteli ve Kral Missirie Eski Sol Üzerine Yeni Notlar: M. Bülent VARLIK: “Sol”a Savrulan Dergi Yürüyüş (İstanbul/1941-1943) Özden BİLEN: Atatürk’ün Kuran-ı Kerim ve Piyano Hediye Ettiği İlkokul Turan TANYER: Ankara Ansiklopedisi 2
BİYOGRAFİ ANALİZ 3 (Edit.:H.Onur, M.Çetin)
Kitap Bölüm:Bir Osmanlı-Türk Sevdalısı Profesör Muhammed Harb, 2020
Biyografi Analiz Nisan 2003-Nisan 2005 tarihleri arasında 14 sayı yayınlanan bir dergi. Biyografi Analiz yayınından yıllar sonra bile okunan bir içerik olmuştur. Biyografi Analiz 3, seçki-kitap formatında yayınlanıyor. Biyografi Analiz 3, biyografi disiplininde yeni içerikler sunmaktadır. Geleceğin Büyük Türkiyesi’nin hayaliyle…
3. BÖLÜM TÜRKİYE'DE SOSYO -MEKANSAL ANALİZLER VE HARİTA
TÜRKİYE'DE SOSYO -MEKANSAL ANALİZLER VE HARİTA, 2017
Giriş Sosyo-mekansal analiz genel olarak; sosyal ve mekansal dokuyu bütünleşti-ren, doğal çevrede büyük ölçekli alt ve üstyapı uygulamaları ve yapılı çevrenin iş-levlendirilmesi için yapılan detaylı incelemeleri içeren, Batı' da yaklaşık seksen-yüz yıldır geniş uygulama alanlarına sahip olmakla birlikte ülkemizde önemi son on, on beş yıldır anlaşılmaya başlanmış bütünleşik bir kavram olarak değerlendirilebilir. Çevrenin tahribatı, iklim değişikliği, devam eden kentsel gelişme ve jeopolitik ça-tışmalar karşısında; altyapı ve üstyapı planlaması ve tasarımı, riskli çevreye uyum, karşı karşıya bulunulan riskleri tanımlama ve sürdürülebilirliği sağlama açısından önemlidir. Bu nedenle araştırmalar iki bakış açısına odaklanmaktadır. Bunlardan ilki; altyapı ağlarını, madde ve bilgi akışlarını (enerji, su, atık, telekomünikasyon), çevresel dönüşümleri ve sosyo-politik konuları görselleştirme yöntemleri (medya ağları, haritalama, CBS, kamu spotları, reklam vb.) geliştirmektir. İkincisi de; bu mekânsal bilgiyi günümüzün ve geleceğin mekânının,-sosyo-mekansal analizler yardımıyla-üst ve altyapılarının adaptasyonu, dönüşümü ve şekillenmesinde yeni olanaklar keşfetmek için kullanmaktır. Bu çalışmalar sadece gelecekte mekanın nasıl değişeceğini analiz etmekle kalmaz aynı zamanda disiplinler arası grupların ve çeşitli paydaşların erişimine açık bir görsel bilgi kaynağı, bir veri deposu/data da oluşturur.
Guraba Mecmuası 3. Sayı ( Düzenlenmiş Hali)
Yukarıdaُzikriُgeçenُkelamcılarُdaُbirkaçُfırkayaُayrılmışlardır.ُŞöyleُki;ُBunlardanُinançlaُ alakalıُ mes'elelerdeُ Resûlüllâhُ sallallâhuُ aleyhiُ veُ sellem'inُ Ashâbınınُ açıkُ hâlُ veُ yollarıُ üzere hareket edip onlara uyanlara Ehl-i Hak ve Ehl-i Sünnet ve Cemâat ismi verilir. Ashâb-ıُ Kirâm'aُmuhâlefetleُonlarınُ yollarıُharicindeُbirُtakımُ yollaraُsapanlaraُFirâk-ıُDâlle/sapıkُ fırkalar ve Ehl-iُBid'atُveُDalâletُdenirُki,ُbunlarُcehennemeُgirmeyeُsebebُolacakُçeşitُçeşitُ hezeyânaُcüretُgöstermekleُyetmişُikiُfırkayaُayrılmışlardır."ُ(Nakilُbitti.)
Bu kitap güvenilir ve saygı duyulan kaynaklardan elde edilmiş bilgileri içermektedir. Alıntı yapılan materyal izin alınarak ve kaynağı gösterilerek basılmıştır. Oldukça geniş bir referans listesi verilmiştir. Güvenilir veri ve bilgi basımı için gayret sarfedilmiştir fakat yazar ve yayınevi tüm materyalin geçerliliği veya kullanım sonucu oluşacaklar için sorumluluk kabul etmez.
Memelilerde başlıca enerji kaynağını karbonhidratlar sağlar. Yine alınan besin maddelerinin % 60 kadarını karbonhidratlar oluşturur. Besinlerle alınan karbonhidratların en büyük bölümünü polisakkarit yapısında olan nişasta, yani amiloz ve amilopektin molekülleri meydana getirir.
BAYRAKLI HÖYÜĞÜ (ESKİ SMYRNA) MÖ 3. BİNYIL STRATİGRAFİSİNE DAİR SON VERİLER
BAYRAKLI HOYUK, 2024
Bayraklı Höyüğü'nde (Eski Smyrna) yürütülen yeni dönem kazıları, MÖ 3. binyıl süreciyle ilgili veriler sunmaktadır. Daha önceki kazılarda da MÖ 3. binyıla tarihlenen tabakalar bulunmuş olsa da bunlarla ilgili kapsamlı bir çalışma yapılmamıştır. Bu makalede Bayraklı yerleşiminin MÖ 3. binyıla tarihlenen tabakalarından elde edilen arkeolojik veriler, radyokarbon (C14) yaş tayini analizleri ile değerlendirilerek MÖ 3. binyıl stratigrafisi ve kronolojisi sunulmuştur.
Adnan Oktar (Harun Yahya) Giriş Bir bitki ya da hayvanın eski jeolojik çağlardan bu yana yer kabuğunda korunmuş olan kalıntılarına ya da izlerine fosil denir. Yeryüzünün her tarafından derlenmiş olan fosiller, dünyanın ilk dönemlerinden bu yana yeryüzünde yaşamış canlılar hakkında bilgi veren en önemli kaynaklardan biridir. Fosillerin araştırılması, günümüzde yaşayan canlıların eski formları hakkında olduğu gibi, soyu tükenmiş hayvanlar ve bitkiler konusunda da bilgilenmemizi sağlar. Bu bilgiler sayesinde, hangi zaman dilimlerinde hangi canlıların yaşadığı, bu canlıların özelliklerinin neler olduğu, günümüzdeki canlılara benzeyip benzemedikleri gibi konular da öğrenilmiş olur. 54-37 milyon yıllık kavak yaprağı fosilinin günümüzde yaşayan örneklerinden hiçbir farkı bulunmamaktadır. Günümüzde geçersizliği bilimsel bulgularla kesin olarak ortaya konmuş olan Darwin'in evrim teorisine göre, canlılar tek bir sözde ortak atadan geliyordu. Darwin ve takipçileri, birbirinden çok farklı sayısız canlı türünün ortaya çıkışının, çok uzun bir zaman içinde birbirine eklenen küçük değişimlerle olduğunu iddia ediyorlardı. Teorinin bilim dışı iddialarına göre, kör tesadüfler ilk önce tek hücreli canlıyı meydana getirmişti. Yine tesadüflerle oluşan ve birleşmeye karar veren hücreler daha sonra, milyonlarca yıl içinde önce omurgasız deniz canlılarına, sonra balıklara dönüşmüşlerdi. Balıklar ise bir müddet sonra karaya çıkarak sürüngenleri oluşturmuşlardı. Kuşlar ve memeliler de sözde sürüngenlerden evrimleşmişlerdi. Darwin Charles Darwin Eğer bu iddia doğru olsaydı, tarihte, farklı canlı türlerini birbirine bağlayacak çok sayıda "ara tür" yaşamış olması gerekirdi. Örneğin sürüngenler eğer gerçekten kuşlara evrimleşselerdi, tarihte milyarlarca yarı kuş-yarı sürüngen canlının yaşamış olması gerekirdi. Aynı şekilde yarı omurgasız yarı balık, yarı balık yarı sürüngen birçok ara canlı daha var olmalıydı. Ve bu ara canlılar, henüz tamamlanmamış, eksik organlara ve yapılara sahip olmalıydı. Üstelik eğer gerçekten bu tür canlılar geçmişte yaşamışsa, bunların sayılarının ve türlerinin milyonlarca hatta milyarlarca olması, fosillerine de dünyanın dört bir yanında rastlanması gerekirdi. Darwin bu hayali canlılara "ara geçiş formları" adını verdi. Teorisini ispatlamak içinse, bu ara geçiş formlarının kalıntılarının fosil kayıtlarında mutlaka bulunması gerektiğini biliyordu. Darwin, neden birçok ara geçiş formu olması gerektiğini şöyle açıklamıştı: Tüm yaşayan türler –her cinsin atasıyla birlikte-, bugün yaşamakta olan türlerin evcil ve vahşi varyasyonları arasındaki farktan daha büyük olmayan farklarla bağlantılı olmalıdırlar.1 Darwin'in kastettiği şudur: Günümüzde yaşayan bir canlı türünün varyasyonları (örneğin cins bir köpek ile bir sokak köpeği) arasında ne kadar az fark varsa, hayali evrim süreci içinde birbirini izlediği iddia edilen "ata" ve "torun"lar arasında da o kadar az fark olmalıdır. Dolayısıyla, Darwin'in de belirttiği gibi evrim, eğer gerçekten var olsaydı, "çok küçük kademeli değişimlerle" ilerleyecekti. Mutasyona uğrayan bir canlıdaki değişiklik çok küçük olacaktı. Ayakların kanatlara, solungaçların akciğerlere, yüzgeçlerin ayaklara dönüşmesi gibi büyük değişimlerin meydana gelebilmesi için ise, milyonlarca küçük değişimin yine milyonlarca yıl içinde birikmesi gerekecekti. Bu süreç ise, milyonlarca ara form oluşmasına neden olacaktı. Darwin, bu açıklamasından sonra şu sonuca varmıştır: