ANADOLU AĞIZLARINDA ANORGANİK ÜNSÜZ (M, B, P, N, R, T) TÜREMESİ (original) (raw)

ANTİK DÖNEMDE ANADOLU'DA MÜZİK VE MÜZİK ALETLERİ

Bu tez çalı ması, Antik dönemde Anadolu'da müzik ve müzik aletlerini ele almaktadır. Eski Önasya, Mısır ve Hellen uygarlıklarının müzi i ve kullandıkları müzik aletlerini konu alan birçok çalı ma yapılmasına ra men, antik dönem Anadolu müzi i ve müzik aletleri hakkında yapılan çalı malar yetersizdir. Yapılan çalı malar neticesinde, Eski Önasya, Mısır ve Hellen uygarlıklarının müzi i ve kullandıkları müzik aletleri hakkında bir hayli bilgi elde edilmi tir. Bu konuyu, çalı ma konusu olarak seçmemin nedeni, Anadolu'da ya amı ve birçok devlet kurmu medeniyetlerin müzikal kültürleri ve kullandıkları müzik aletleri hakkında kapsamlı ara tırmaların yapılmaması ve bugüne kadar detaylı bir biçimde irdelenmemi olmasıdır. Antik dönem Anadolu insanlarının müzi i, günümüze ula amamı olmasına ra men, müzik aletleri ve müzisyenleri betimledikleri kabartmalar ve çizimler bizlere ula abilmi tir. Antik dönem insanlarının mitlerinden, antik ça yazarlarının kaleme aldıkları eserlerden, antik ça insanlarının kullandıkları ve günümüze kadar gelebilmi müzik aletlerinden, çe itli zemin ve nesneler üzerine çizdikleri resimlerden ve kabartmalardan o dönem insanlarının az çok müzik hayatı ve kullandıkları müzik aletleri hakkında bilgi sahibi olmaktayız. Tezimizde, günümüze kadar kazı veya di er yollarla çıkartılan ve müzelerde te hir edilen eserlerden, orthostatlar, vazolar, vazo fragmanları, lahitler, silindir ve ta baskı mühürler, pi mi toprak, heykeller, kemer parçaları ve rythonlar üzerindeki tasvirlerden istifade edilerek ve kaynak eserlere ba vurularak antik dönem Anadolu müzikal kültürü ve kullanılan müzik aletleri hakkında bilgiler verilmeye çalı ılmı tır. Tez konumu belirleyen, bu konuya ilgimi çeken, yönlendiren ve çalı mamın her safhasında benden desteklerini hiç esirgemeyen, de erli danı man hocam Prof. Dr. Hasan BAHAR'a en içten te ekkürü bir borç bilirim. Tezin hazırlanmasında de erli hocam Doç. Dr. Özdemir KOÇAK'ın da emekleri büyüktür. Benden yardım ve emeklerini esirgemeyen de erli hocama sonsuz te ekkür ederim.

ANADOLU AĞIZLARINDAKİ OYA ADLARI ÜZERİNE BİR TASNİF DENEMESİ

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2020

Oya, geleneksel kültürümüzün ve el sanatlarımızın önemi bir koludur. Küçük sandıklarda saklanan ve büyük bir kültürü barındıran oyalara verilen adlar Türk dilinde önemli bir yer tutar. Oyalar, kadınların dışa açılan bir penceresi, söyleyemediği sözlerin tercümanı olmuştur. Kadınlar; öfke, sevinç, kıskançlık gibi duygularını oyalarla dışa yansıtmıştır. Bu dışa vurum sürecinde çevresindeki dağlar, tepeler, çiçekler, renkler ve birçok nesne onlara yardımcı olmuştur. Her yöre kendi kültürünü oyalara yansıtmıştır. Ortaya çıkan bu el emeği göz nuru eserler isimsiz kalmamış ve baskın olan yönleri doğrultusunda isimler almışlardır. Bu çalışmamızda Anadolu'nun çeşitli yörelerinden derlediğimiz ve taradığımız eserlerde geçen başörtüsü kenarı olarak kullanılan oyalara verilen isimler sınıflandırılmaya çalışılmıştır. 449 adet oya adı bu sınıflandırmada yer almıştır. Böylece Türkçenin oya adları konusunda ne kadar zengin bir söz varlığına sahip olduğu ortaya konmuştur.

ANADOLU COĞRAFYASINDA NEOLİTİK DÖNEM ARKEOBOTANİK BULUNTULARI

Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi, 2023

Anadolu, geniş bitki çeşitliliğine sahip bir coğrafya olup “Temel Bitkiler” olarak adlandırılan emmer buğdayı, einkorn buğdayı, arpa, mercimek, bezelye, nohut, burçak ve keten türlerinin yabani atalarının doğal yaşam alanıdır. İnsanoğlu yaklaşık 10 bin yıldır bu topraklarda tarım yapmaktadır ve bu süre boyunca insan ve bitki ilişkisi, çeşitli ve uzun bir zamana yayılan değişimlerden geçmiştir ve halen geçmektedir. Çevresel arkeolojinin alt disiplinlerinden biri olan arkeobotanik; arkeolojik yerleşimlerden çıkan bitki kalıntıları ışığında, insanın çevre üzerindeki etkilerini, çevrenin insanların yaşam pratiğini nasıl etkilediğini ve bitkilerin kültürel kullanımları hakkında fikir sahibi olmamıza imkân sağlar. Bu çalışma da, Anadolu’da gerçekleştirilen yaklaşık 90 neolitik dönem kazısından arkeobotanik çalışma gerçekleştirilmiş olan 22 tanesinin arkeobotani kazı sonuç raporları ve basılmış yayınları ele alınmıştır. Söz konusu 22 yerleşim içerisinden ise yalnızca 8 tanesinde kapsamlı bir araştırma gerçekleştirildiği görülmüştür. Neolitik Dönem yerleşimlerinde gerçekleştirilen ve genellikle yerleşim bazlı olan arkeobotanik çalışmaların oldukça yetersiz olduğu ve çalışması yapılan bazı yerleşimlerin ise yayınlarının yetersiz veya ulaşılabilir durumda olmadığı tespit edilmiştir. En yoğun yapılan arkeobotanik çalışmaların ise Anadolu Neolitiğinde çekirdek bölge olarak kabul edilen Güneydoğu Anadolu Bölgesi kazılarında yapıldığı tespit edilmiştir. Kısaca bu çalışmada, Anadolu coğrafyasında bulunan Neolitik Dönem yerleşimlerinden elde edilen mevcut arkeobotanik veriler derlenerek genel bir değerlendirme yapılmaya çalışılmış ve tarih öncesi literatüre katkı sağlanması amaçlanmıştır.

ANADOLU SELÇUKLULARININ KÜLTÜREL MİRASI: MİSAFİRPERVERLİK, BOLLUK, BEREKET

İTO

Tüm hakları saklıdır. Bu yayının hiçbir bölümü, yazarın ve İTO'nun önceden yazılı izni olmaksızın mekanik olarak fotokopi yoluyla veya herhangi bir şekilde çoğaltılamaz. Eserin bazı bölümleri veya paragrafları, sadece araştırma veya özel çalışmalar amacıyla yazarın adı ve İTO belirtilerek bilgisi dâhilinde kullanılabilir.

ANADOLU ALEVİLİĞİNDE ORUÇ SİNEMİLLİ OCAĞI’NDA DÖNDÜRME

GEÇMİŞTEN GELECEĞE AVRASYA, 2021

Oruç, ilkel toplumlardan bu yana uygulanan bir ibadet şeklidir. Farklı millet ve inançlarda değişik sayı ve şekillerde de olsa bütün toplumlarda mevcut olduğu görülmektedir. Bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak anlamına gelen oruç, kişinin nefsini terbiye etmesinde aktif rol oynamaktadır. Bütün milletlerde olduğu gibi Anadolu Alevilerinde de oruç tutulmaktadır. Anadolu Alevileri, genel İslam anlayışına uygun olarak Ramazan ayında genellikle oruç tutmamaktadırlar. Onlar, daha ziyade muharrem ayında on iki gün süreyle tutulan bir oruç tutmaktadırlar. Bu oruç, aslında matem orucudur. Hz. Muhammed’in torunu, Hz. Ali’nin küçük oğlu Hz. Hüseyin ve yandaşlarının Kerbelâ’da şehit edilmesinden duyulan üzüntü ve acı, matem olarak algılanır. Bundan dolayı muharrem ayının on iki günü Kerbelâ şehitleri anısına oruç tutulur. Muharrem orucu, kendine özgü pratikleri olan bir oruçtur. Bu pratikler temelde aynı olmakla beraber, merkezi Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesine bağlı Kantarma Mahallesi olan Sinemilli Ocağı mensuplarınca Kırklar’ın bir üzüm tanesini engür (şerbet) yapıp hep beraber içmelerinin anlatıldığı rivayete götürülen farklı bir uygulama, gözlem ve görüşme yöntemleriyle tarafımızdan tespit edilmiştir. Bu çalışmada öncelikle Aleviler için oldukça önemli olan muharrem ayından ve bu ayda yapılan, hemen her ocakta tespit edilebilen ritüellerden genel hatlarıyla söz edilmiş, farklı bir uygulamanın tespit edildiği Sinemilli Ocağı hakkında bilgi verildikten sonra kaynak kişilerden alınan bilgiler doğrultusunda Kırklar’ın bir üzüm tanesini engür yapmalarına dayandırılan farklı uygulama hakkında bilgi verilmiştir.

ANADOLU SAHASI MESNEVİLERİNDE MİRAÇ MEVZUU

Bu makalede XIV ve XIX. yüzyıllar arasında Anadolu sahasında yazılan 19 mesnevî üzerinde miraç konusu araştırıldı. Çalışmanın giriş bölümünde miraç kelimesinin anlamı üzerinde duruldu, miracın gerçekleşme zamanı ve şekli anlatıldı. Sonra Kur'ân-ı Kerîm'de ve hadislerde yer alan miraçla ilgili bilgilere yer verildi; Arap, Fars ve Türk edebiyatlarında miraç konusunun işlenişi anlatıldı ve bu konuda yazılan eserlerden bahsedildi. Ayrıca Anadolu sahası mesnevîlerinde miraç bölümlerinin şekil ve içerikleri hakkında bilgiler verildi, miraç motifleri anlatıldı. Makalenin sonunda bütün bu çalışmalar değerlendirme ve sonuçla özetlendi.