Mahallenin Ekozofisi: Jeodinamik Bir Soruşturma (original) (raw)
Related papers
Kadikalesi̇ (Anaia) Çevresi̇nde Jeoarkeoloji̇k Araştirmalar
Ege Coğrafya Dergisi
Kadıkalesi is located on the coastal plain between Kuşadası and Davutlar. Due to its location and geographical characteristics, this coastal region has been a suitable area for the establishment of settlements from Neolithic to present. Kadıkalesi is located 200 meters inland from the current coastline. Owing to its location, natural environment changes related to the coastal changes have been effective throughout the settlement history. Determination of natural environment changes occurring in Kadıkalesi and its surroundings from the first settlement to the present is important in terms of archaeological studies. changes in the Holocene can be determined by examining alluvial / colluvial deposits in this environment. The aim of this study is to determine the palaeogeographical changes during Holocene using core drilling data conducted alluvial plain surrounds Kadıkalesi mound. Accordingly, in this study, 9 core drillings were carried out by Kuşadası-Davutlar coastal plain and in the vicinity of Kadıkalesi. According to data obtaining from the core drillings, the alluvial stratigraphy encompasses five main units around Kadıkalesi. These are from bottom to the surface; terrestrial sediments deposited before Mid-Holocene, Mid-Holocene marine sediments, Late Holocene swamp sediments, current fluvial sediments and cultural materials of Kadıkalesi mound. The sedimentological and geomorphological evaluation of drilling data revealed that coastline has progressed 1-2 km inland in the Middle Holocene. At this time Kadıkalesi mound and its immediate surroundings area was surrounded by the sea and it was in the form of a peninsula connected to the land by a thin neck from the eastern part in Mid Holocene.
Gezi̇n (Maden-Elaziğ) Çevresi̇ni̇n Jeoloji̇si̇
Pamukkale University Journal of Engineering Sciences, 2004
The studied area is located at the east of the Hazar Lake, approximately 30 kilometers at SE of Elazig city and covers an area of 95 km 2 . Magmatic, sedimentary and volcano-sedimentary units which are aged from Jurassic to Middle Eocene outcrops in the area. The Upper Jurassic-Lower Cretaceous aged Guleman Ophiolite forms the base rocks. Maastrichtian-Early Eocene aged Hazar Group overlies with an unconformity on the ophiolitic rocks and consists of three formations. These are, from bottom to top the Ceffan formation which includes reddish conglomerates, the Simaki formation which has flysch character and the Gehroz formation which comprises limestone. Maden Complex is Middle Eocene in age and lies unconformably on the Guleman Ophiolites in the north of the investigation area Volcanosedimantary unit that is associated with basaltic-andesitic volcanics begin with conglomerates and sandstones on the base,and basses into mudstone-marl and limestone upward. The Guleman Ophiolite and th...
Kelâm Ekollerinin İnsan Kudretinin Mahalli Tartışmalarına Anatomik ve Fizyolojik Bir Analiz
Kader, 2021
Kudret konusu, İslâm kelâmında kader tartışmalarının temelini oluşturan insan fiilleri bağlamında ele alınmış ve tarihsel süreçte birçok yönüyle tartışılmıştır. Bu bağlamda kudretin mahalli de üzerinde durulan önemli konuların başında yer alır. Kudretin mahallinin olup olmadığı, varsa, neresi olduğu ile ilgili tartışmalarda Mu‘tezile, Eş‘arîlik ve Mâtürîdîlik ekolleri farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Mu‘tezile âlimlerinin, kudretin mahalli olduğu ve bu mahallin beden olduğu hususunda ittifak ettikleri görülür. Ancak kudretin mahallinin bedendeki yeri ve cinsi konusunda farklı yaklaşımlar sergilerler. Bazı âlimler, organlarda bulunan kudretin aynı cins olduğunu savunurken bazıları da bu kudretin farklı cins olduğunu düşünmüşlerdir. Eş‘arîlik ve Mâtürîdîlik ekolleri ise kudretin mahallinin olmadığını kabul etmiş ve kudretin fiile etki edeceği esnada Allah tarafından yaratıldığını vurgular. Kelâm ekollerinin bu görüşleri günümüz anatomi biliminden elde edilen bulgular çerçevesinde ele alındığında; Mu‘tezile’nin kudretin mahallinin beden olduğu ve tek bir yerden organları etkileyerek fiili meydana getirdiği görüşünün günümüz bilimiyle paralellik arz ettiği görülür. Çünkü kelâm âlimlerinin kudret olarak tanımladıkları mâna, günümüz anatomi bilimi çerçevesinde ele alındığında, kasları harekete geçiren elektriksel aktivite (uyartı) olarak kabul edilmiştir. Bilimsel olarak hareketin meydana gelmesi için ilk önce beyinde oluşan ve motor sinirler aracılığıyla kaslara iletilen elektriksel aktivitenin olması gerekir. Şayet beyindeki elektriksel aktivite olmazsa insanın hareket sistemini oluşturan, kaslar ve enerji aktif olmayacak böylece hareket gerçekleşmeyecektir. Mu’tezile âlimlerinden bazılarının kudretin organlarda olduğuna yönelik düşüncelerinin de bilimsel bir karşılık bulmadığı söylenebilir. Kudretin aynı cins mi yoksa farklı cins mi olduğu konusunda yapılan tartışmalarda ise aynı cins olduğunu savunan âlimlerin görüşlerinin isabetli olduğu tespit edilmiştir. Çünkü kudret olarak kabul ettiğimiz elektriksel aktivite, beyindeki oluşum sürecinden sonra organlara yayılır. Dolayısıyla organları harekete geçiren kudretin aynı cins olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak Mu’tezilî âlimlerin kudretin mahallinde sürekli bulunduğuna dair ortaya koymuş oldukları görüşün günümüz bilimsel verileriyle uyumluluk arz etmediği görülmüştür. Eş‘arîlik ve Mâtürîdîlik ekollerinin kudretin sürekli mahalli olmadığına dair ortaya koymuş oldukları görüşlerinin günümüzde beyin aktiviteleri üzerinde yapılan deneylerle uyumlu olduğu tespit edilmiştir. Çünkü insan edimi oluşacağı esnada bu edimi meydana getiren elektriksel aktivitenin fiilden önce ve insanın iradesi dışında beyinde ortaya çıktığı, yapılan bazı deneysel çalışmalarla belirlenmiştir. Eş‘arî ve Mâtürîdî tartışma âlimlerinin kudretin sürekli olarak bedende bulunmadığı ve her defasında Allah tarafından yaratıldığı görüşü elektriksel aktivite olarak tanımladığımız kudretin yaratılışı ile uyumluluk arz ettiği söylenebilir.
Üftade'ye ziyareti gerekli kılan Bursa'yla ilgili eski kitapları karıştırırken göze çarpan bir evliya menkıbesidir. Amaç; Muhammed Muhyiddin Üftade 1 'nin geçmişte yaşamış gerçek bir tarihsel kişilik olarak incelenmesi ya da Üftade Külliyesi'nin mimari özelliklerinin ve kentle ilişkilerinin araştırılması olmadığı gibi, menkıbede anlatılan öykünün doğruluğunu sorgulamak da değildir. Menkıbenin önderliğinde yapılan yolculuğun rotası: öykü ile mekan arasındaki ilişki üzerine düşünme; yani öyküyü keşfetme, ziyaretin kaçınılmaz hale gelişi, dergaha çıkan sayısız yollardan bir "seyr ü sefer" kurma, yürüyüşçüyü tedirgin eden o sokaktan geçme, ziyaretin kendisi ve ödevini ifa etmişliğin rahatlığıyla tepeden görünen manzarayı izleme gibi yollardan geçmektedir. Ziyaretin düşündürdükleri; yani mekanın profesyonelleşmişler (mimarlar, kent plancıları v.s.) tarafından üretilmesi, kullanıcılar tarafından gündelik hayatta pratik edilerek dönüştürülmesi ve son olarak da mekan üzerine anlatılan söylenler 2 yoluyla dönüştürülmesi ise kendi kronolojisini tersine çevirir biçimde kaleme alınarak okuyucuya aktarılmıştır.
ZERZEVAN KALESİ VE ÇEVRESİNDE JEOMORFOLOJİ ARAŞTIRMALARI
Uluslararası Diyarbakır Kongresi; Tarih, Toplum, Ekonomi
Mardin-Midyat Platosu ile Diyarbakır havzası sınırında, Suriye-Arabistan düzlükleri ile Diyarbakır havzasının sınırında, antik kral yolu üzerinde bulunan Zerzevan Kalesi, lokasyonu itibariyle önemli bir askeri garnizon yerleşmesidir. Yerleşmenin kuruluş yeri coğrafi çevre koşulları ve kuruluş amacı dikkate alınarak akıllıca tespit edilmiştir. İnsanların doğal koşullara önemli derecede bağlı olduğu eski çağlarda yerleşmelerin konumları ve yer seçimleri doğal çevre koşullarından ayrı düşünülmemiştir. Bunlardan en önemlisi kuşkusuz jeomorfolojik koşullardır. Bu çalışmada Diyarbakır kentinin yaklaşık 45 km. güneydoğusunda Çınar ilçe merkezi yakınlarında yer alan antik yerleşme çevresinde jeomorfolojik amaçlı yapılmış saha çalışmaları gözlemler, bulgular ve sonuçları ele alınmıştır.
Keşan (Edirne) Şehrinde Yer Seçiminin Jeomorfolojik Özellikler Açısından Değerlendirilmesi
Geomorphological features are among the main natural environment features playing an important role in the foundation and growth of cities. With the current acceleration of the urbanization process, it has been clearly understood that geomorphological features of cities should be examined in detail. In this way, main environmental effects emerging during the growth of a city can be eliminated, and various measures can be taken through prediction of future problems. Kesan city, which is administratively affiliated with the Edirne province of Turkey, is one of the cities founded on a geomorphologically unsuitable area and exposed to various risks. This study aims to evaluate site selection in Kesan city in terms of geomorphological features. An attempt was made to answer the following questions: What are the geomorphological features of Kesan city? What are the main problems resulting from these features and solutions to them? The study, in which various types of data were used, was completed at the end of the field surveys lasting over two years. During these surveys, draft checks were checked; terrestrial data were collected; photos were taken from the ground or from the air; and local residents were interviewed on the subject. The results of the study show that the site on which the Kesan city is situated faces earthquake and air pollution problems due to its geomorphological features. Thus, it can be concluded that geomorphological features should definitely be taken into consideration for the solution of these problems and a sounder and more sustainable urban planning. GİRİŞ Jeomorfolojik özellikler, şehirlerin kuruluş ve gelişmesinde önemli rol oynayan başlıca doğal çevre faktörlerindendir. Günümüzde şehirleşme sürecinin hızlanmasıyla beraber şehirlerin jeomorfolojik özelliklerinin ayrıntılı bir şekilde incelenmesi gerektiği çok açık bir şekilde anlaşılmıştır. Böylece şehrin gelişimi esnasında ortaya çıkan temel çevresel etkiler ortadan kaldırılmakta ve gelecekteki problemler tahmin edilerek çeşitli önlemler
Türkiye'deki Madenlerin Jeofiziksel Araştırılması
Türkiye'deki Madenlerin Jeofiziksel Araştırılması, 2010
Yapılan çalışmada Türkiye’de madenciliğin tarihsel gelişimi, maden yataklanma şekilleri, Türkiye’deki önemli maden yatakları ele alınarak en uygun jeofiziksel yöntemlere değinilmiştir. Ayrıca maden arama jeofiziği uygulamalarına örnekler de verilmiştir. Böylece daha pahalı ve daha fazla vakit alan maden arama yöntemlerinin yerine jeofizik yöntemlerin kullanılmasının daha gerekli olduğu ortaya çıkmıştır.
KERKÜK’ÜN MAHALLELERİ: KENTSEL YERLEŞİMİN MEKÂNSAL ORGANİZASYONU
2017
Herhangi bir yerleşim yerinin kent kimliğini kazanmasında mahallelerin oluşumu önemli bir gösterge teşkil etmektedir. Kent tanımlamasında idari ve sosyal işlevlere sahip mahallenin önemli bir gösterge olması mahalle ve ona ilişkin işlevleri, kent tarihi araştırmalarının önemli bir parçası olmasını zorunlu kılmaktadır. Birbirinden kopuk ve kendi içinde bir devingenliğe sahip çekirdek yerleşimlerinin kentin bir parçası haline gelmeleri mahalle birimlerinin oluşturulması yoluyla gerçekleştirilmektedir. Farklı işlevler dâhilinde kurulan çekirdek yerleşimlerin mahalle niteliğine dönüşüm süreçlerinin bilinmesi kent mekânının oluşması noktasındaki evrelerin anlaşılmasına olanak sağlamaktadır. Bu çalışmada Osmanlı Kerkük’ünün yapay bir tepe üzerinde kurulu yerleşiminden kent kimliğini kazanmasına uzanan aşamalarının anlaşılması amacına yönelik olarak Kerkük’te mahallelerin oluşumu ile kent mekânındaki dağılımları açıklanmaya çalışılacaktır.