TÜRKİYE'DE GÖÇ İLE İLGİLİ BİBLİYOGRAFYA ÇALIŞMASI (original) (raw)
Related papers
TURGUT ÖZAL ÇALIŞMALARI BİBLİYOGRAFYASI TAHLİLİ
“Ben ki 10, belki 15 sene sonra çok daha iyi anlaşılırım. Bugün anlaşılmamam normaldir, bu toz duman içerisinde. Hele yapılan gürültü içerisinde bazı zorluklar var. Ama anlaşıldığım zaman, Türkiye ne durumda olacak, hangi durumda anlayacak bunu. O beni düşündürüyor. Geri giderek anlarsa çok iyi anlar; ama geri gitmeyerek anlarsa benim için çok büyük hadise olur.
KARADENİZ ARAŞTIRMALARI, 2023
Ağızlar, dilin geçmişi ve geleceği arasında bağ kuran en güçlü kültür aktarıcılarından biridir. Ağızlar ayrıca fonetik, morfolojik, söz varlığı ve anlam bilim açısından da ait olduğu dilin önemli veri kaynakları arasında yer alır. Bu verilerin sağlandığı en temel kaynaklardan birisi şüphesiz ağız sözlükleridir. Ağız sözlükleri dil bilimin birçok alanına hitap etmektedir. Bu sebeple bu alanda yapılan yeni çalışmaların daha yakından takip edilmesi gerekir. Bu amaca hizmet etmek amacıyla bu çalışmada Cumhuriyet döneminin başından 2023 yılına kadar yapılan ağız sözlüklerinin bibliyografyasına yer verilmiştir. Ağız sözlüğü özelliği taşıyan çalışmaların künyesi, 1. Malzemesi Türkiye Sahası Ağızlarından Alınarak Hazırlanmış Sözlük Niteliği Taşıyan Kitaplar 2. Malzemesi Türkiye Sahası Ağızlarından Alınarak Hazırlanmış Sözlük Niteliği Taşıyan Lisansüstü Tezler olmak üzere iki başlık altında sınıflandırılmıştır. Bu başlıklar da kendi içerisinde konusunun genel veya özel olmasına göre sınıflandırılmıştır. Yapılan araştırmalar sonucunda Türkiye sahası ağız sözlükleri ile ilgili 102’si’ü kitap, 33’ü tez olmak üzere 135 kaynak eser künyesine ulaşılmıştır. Eserlerle ilgili herhangi bir açıklayıcı bilgiye yer verilmemiştir. Türkiye sahasında üzerinde ağız sözlüğü hazırlanan il ve ilçeler, harita üzerinde gösterilerek bu alandaki durum tespiti yapılmış ve bundan sonrasında ağız sözlükleri üzerine çalışma yapmak isteyen araştırmacılara yol gösterilmeye çalışılmıştır.
TÜRKİYE'DE TARİH FELSEFESİ ÇALIŞMALARI BİBLİYOGRAFYASI
Tarih felsefesi, tarih ve felsefe arasındaki ilişkinin ve tarihin sorgulanması sonucu ortaya çıkmış bir tarih disiplinidir. Bu disiplinin doğduğu yer olarak Eski Yunandaki felsefi hareketler gösterilmiş olmasına rağmen o dönemdeki tarih felsefesi, daha çok tarih teolojisi olarak gelişmiştir. Tarih felsefesi bugünkü anlamda gerçek kimliğini Müslüman ilim adamı İbn Haldun ile kazanmıştır. İbn Haldun ile başlayan tarih felsefesi, Avrupa'da Rönesans ve Reform hareketleri ile birlikte kilisenin ilim ve bilimler üzerindeki etkinliğinin kırılmasıyla daha da gelişmiştir. İtalyan düşünür Vico'nun felsefeye tarihsellik kavramını sokmasıyla birlikte tarih-felsefe arasındaki ilişki güçlenerek devam etmiştir. Bu ilişki Hegel, Rothacker, Heideger gibi düşünürler sayesinde günümüzdeki konumuna ulaşmıştır. Tarih felsefesi Avrupa'da bu şekilde gelişirken Türkiye'de ise Ahmet Vefik Paşa'nın Darülfunun'un açılışında ilk tarih felsefesi dersini vermesiyle başlamıştır. Bu süreç Cumhuriyet döneminde Doğan Özlem, Mehmed Niyazi, Hilmi Ziya Ülken, Kubilay Aysevener, Ayhan Bıçak'ın çalışmalarıyla ilerleme kaydetmiştir. Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir.
TÜRKiYE’NİN GÖÇ POLiTiKASINA GENEL BİR BAKIŞ
2023
Bu çalışma, literatürden yararlanarak Türkiye’nin göç politikasının analizine odaklanmaktadır. Çalışma, Türkiye’nin göç politikası değişimini ele alarak ve göç politikanın şekillenmesinde belirleyici olan faktörleri irdeleyerek bir durum tespitinde bulunmayı hedeflemektedir. Yapılan analizde Avrupa’nın, Türkiye’nin göç politikası tarihi üzerinde büyük oranda belirleyici olduğunu ortaya koymaktadır. Avrupa, ulus-devlet siyasal düşünce sisteminin mimarı olmakla Cumhuriyetin erken döneminde Türkiye’nin göç politikasını şekillendirdiği gibi yakın dönemdeki Türkiye-AB ilişkileri Türkiye’nin göç politikası üzerinde önemli izler bırakmaktadır. Diğer taraftan Türkiye’ye yönelen düzensiz, kitlesel, karmaşık nüfus hareketleri, devletin güvenlik algısı, ekonomik gelişmeler, yabancı düşmanlığı üzerine inşa edilen siyasal popülist yaklaşımlar ve toplumsal talepler de Türkiye’nin mevcut göç politikasını şekillendirdiği izlenmektedir. Bu bağlamda ilgili literatür incelendiğinde tarihsel süreç içinde Türkiye’nin göç politikasında önemli kırılmaların yaşandığı ve değişimlerin olduğu görülmektedir. Türkiye’deki göçmen nüfusun hızlı artışı siyasal popülizmin konusu olduğu gibi daha kurumsal ve uzun vadeli politikaların geliştirilmesini de gerekli kılmaktadır.
ASOBİD (Amasya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi), 2021
Köklü ve kadim milletlerin önemli bir özelliği uzun bir tarihi geçmişe sahip olmaktır. Diğer bir özelliği de o tarihin içini dolduran maddi ve manevî değerlerinin ve kahramanlarının bolluğudur. Bunlardan mahrum birkaç yüzyıllık tarihi olan bazı nevzuhur devletler ise bu ihtiyacı derinden hissettikleri için “hayâli kahramanlarla” dolu bir tarih inşa etmek için azami gayretler sarf etmektedirler. Bu çalışmanın konusunu teşkil eden Gül Baba, Türk tarihinin yüzlerce erenlerinden sadece birisidir. Dergâhını kurduğu Macaristan topraklarında halen ışığını saçmaya devam etmektedir. Türkistan’da yanan Ahmet Yesevî meşalesinin Anadolu’dan Balkanlara uzanan bu hattında bir “deniz feneri” olan Gül Baba’nın kimliği, inancı, ahlâkı, ülküsü, beşerî ve sosyal münasebetleri, Türk milletini temsil kabiliyeti ve tarihi şahsiyeti üzerinde daha fazla araştırma yapmaya ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç hem gelecek nesillere tarih şuuru vermek açısından hem de milletimizin tarihteki müstesna yerini ve değerini ortaya koymak ve diğer milletlere tanıtmak açısından önemlidir. Bu bibliyografya çalışmasında bugüne kadar Gül Baba hakkında yazılmış eserlerden tespit edilebilenlerin bir dökümü yapılmış ve Gül Baba’nın hayat hikâyesinden bazı kısa kesitler sunulmuştur. Bu bibliyografyayı genişletmek, ülkemizde ve başta Macaristan’da olmak üzere diğer ülkelerde yazılmış eserlere ulaşmak önemlidir. Gül Baba’nın kendisi kadar, yetiştirdiği kişileri de tespit edip o dönemde yaşatılan kültür ikliminin etki alanını ortaya koymak için yeni araştırmalara ve disiplinler arası çalışmalara ihtiyaç olduğu aşikârdır.
TUVALAR VE TUVA TÜRKÇESİ ÜZERİNE BİR BİBLİYOGRAFYA DENEMESİ
Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, 2021
Tuvalarının dili ile birlikte Türk dilinin ilk yazılı eserlerinin verildiği topraklarda konuşulan bir Türk lehçesidir. Kökünü Eski Türkçeye dayandırabileceğimiz çeşitli arkaik özellikler barındırmakla birlikte Moğolca başta olmak üzere Altay dilleri ile yoğun bir dil ilişkisi içindedir. Bu açıdan Tuva Türkçesi ve Tuva kültürü, araştırmacılara Türkoloji ve karşılaştırmalı dil bilim çalışmaları için değerli malzemeler sunmaktadır. Bu sebeple bu çalışmada, Tuvalar ve Tuva Türkçesi üzerine bir bibliyografya denemesi yapılmıştır.