Toplumsal Cinsiyete Dayalı Siber Şiddet Rehberi (original) (raw)
Related papers
Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddetin Yeni Yüzü: DİJİTAL ŞİDDET
2023
Yayınevinin yazılı izni olmaksızın, kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve dağıtımı yapılamaz. Nobel Yayın Grubu, 1984 yılından itibaren ulusal ve 2011 yılından itibaren ise uluslararası düzeyde düzenli olarak faaliyet yürütmekte ve yayınladığı kitaplar, ulusal ve uluslararası düzeydeki yükseköğretim kurumları kataloglarında yer almaktadır. "NOBEL BİLİMSEL ESERLER" bir Nobel Akademik Yayıncılık markasıdır.
Soru Cevap: Toplumsal Cinsiyet ve Şiddet
Istanbul Bilgi University, 2021
Reflektif Dergisi olarak kendi akademik çalışmalarımız üzerine düşünebileceğimiz bir alan açmayı önemsiyoruz. Bu sayıda toplumsal cinsiyet ve şiddet ilişkisinin farklı disiplinlerde nasıl kavramsallaştırıldığı ve tartışıldığı, nasıl dönüştüğünü ve kendi deneyimlerimiz ile nasıl ilişkilendirdiğimiz soruları üzerine düşünelim istedik. Ayrıca İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin farklı alanlarda nasıl tartışıldığını ve Türkiye'nin bu sözleşmeden çekilme ihtimalinin tartışmaya açılması konusundaki düşünceleri de biraraya getirelim istedik. Sosyal psikoloji alanından Melek Göregenli, erkeklik çalışmalarına odaklanan sosyolog Cenk Özbay, eleştirel iktisatçı Yelda Yücel ve iletişim ve medya alanından Nilüfer Timisi'den bu sorulara gelen cevapları bir araya getirdik.
Şiddet uygulayan erkeklerle çalışma rehberi
Şiddet uygulayan erkeklerle çalışma rehberi, 2016
Bu yayın Avrupa Birliği'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin mali desteği ile hazırlanmıştır. Bu yayının içeriği yalnızca Deutsche Gesellschaft für Internationale Zusammenarbeit (GIZ) GmbH, International Services konsorsiyumu sorumluluğundadır ve Avrupa Birliği'nin görüşlerini yansıtmamaktadır.
Toplumsal Cinsiyet ve Şiddete Dair Zor Sorular
reflektif dergi, 2021
Sayının editörleri, benden toplumsal cinsiyet ve şiddete dair bazı temel sorulara odaklanan bir yazı istedikleri zaman, bu görevin zor olacağını tahmin ediyordum; yazıya hazırlanmaya kalkıştığımda ise bunun imkânsız olduğunu idrak ettim. Bu iki büyük kavram arasındaki ilişkileri düşünmenin neden zorunlu olarak çok kısmi bir çaba olacağına dair görüşümü açıklamak ihtiyacı duyuyorum öncelikle. Bir kere her iki kavram da bu soyutluk düzeyinde kalarak ele alınması çok zor kavramlar. Nitekim, günümüzde toplumsal cinsiyet kavramının ne kadar tartışmalı bir hal aldığını hatırlamak bile bu zorluğu göstermeye yeterli olur. Genel bir kavram olarak şiddet ise çok daha soyut ve ele alınamaz bir nitelik taşıyor. Bu nedenle genel bir toplumsal cinsiyet kuramı ya da genel bir şiddet kuramı gibi bir şeye kalkışmak anlamsız olacaktır. Hal böyle olunca, iki kavram arasındaki ilişkiye dair genellemeler yapmak da doğru görünmüyor bana. Öte yandan konuyu, "toplumsal cinsiyet" ve "şiddet" değil de "toplumsal cinsiyete dayalı şiddet" olarak daraltsak bile bu sorundan kaçınabileceğimizi sanmıyorum. Çünkü ilk başta hangi şiddet biçimlerinin toplumsal cinsiyete dayalı olduğu ayrıştırılabilir gibi görünse bile, bu da ancak toplumsal cinsiyet ve şiddet kavramlarına belirli ve sınırlı anlamlar yükleyerek yapılabilir. Aksi takdirde toplumsal cinsiyet ile bir şekilde bağıntısı olmayan bir * Prof. Dr, Emekli öğretim üyesi (Ankara Üniversitesi), alevozkazanc67@gmail.com, ORCID: 000-0003-3624-0500.
The Bulletin of Legal Medicine, 2023
Amaç: Mahrem yazışma ve görüntülerin cinsel tehdit amaçlı kullanılması günümüzde sosyal medya platformlarının kullanılmasının artmasıyla yaygınlaşmıştır. Çalışmamızda çevrimiçi cinsel şiddete uğrayan mağdurların retrospektif olarak incelenmesi, literatür eşliğinde tartışılması ve sosyal medya kullanımının potansiyel riskleri ile bu risklere karşı alınabilecek önlemlere dikkat çekilmesi amaçlanmıştır. Yöntem: 01.01.2016-31.12.2020 tarihleri arasında Adli Tıp polikliniğine cinsel saldırı nedeniyle başvurup içlerinden çevrimiçi cinsel şiddete uğrayan mağdurların, ailelerinin ve şüpheli/saldırganların sosyodemografik özellikleri, kullanılan sosyal medya platformları ve çevrimiçi şiddet türleri incelendi. Bulgular: Çalışmaya 35 olgu dahil edilmiş olup 32’si kadın, 3’ü erkek, yaş ortalamaları 15,94±2,98, yaş aralığının 11-26 olduğu, çevrimiçi şiddet türüne bakıldığında 19’unun çıplak fotoğraf/video paylaşma, 16’sının cinsel içerikli konuşma olduğu, 14’ünün Whatsapp, 7’sinin Facebook, 6’sının Instagram, 1’inin Twitter, 1’inin Snapchat üzerinden gerçekleştiği, 10 mağdurun ise sosyal medya platformları üzerinden çıplak fotoğraf/ video paylaşma tehdidine maruz kaldığı tespit edildi. Sonuç: Çevrimiçi cinsel içerikli konuşma ve cinsel içerikli fotoğraf/video paylaşma sosyal medya kullanımının artmasıyla yeni bir şiddet türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle çocuk ve adölesan yaş grubundaki bireylere ve ebeveynlere güvenli internet ve sosyal medya kullanımı ile ilgili eğitim programları düzenlenmesi, çevrimiçi risk faktörleri ve alınacak önlemlerle ilgili toplumun bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Anahtar Kelimeler: Sosyal medya, cinsel şiddet, çevrimiçi cinsel şiddet
Toplumsal Cinsiyetin İnşasında Aile İçi Şiddetin Rolü: Köksüz Filmi Örneği
E-GİFDER, 2023
Sinemada şiddetin temsili, birçok çalışmada farklı açılardan incelenmiş olsa da aile içi şiddetin temsili özelinde az sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu çalışma, toplumsal cinsiyetin inşasında aile içi şiddetin rolünün ne olduğunu bir aile draması olan Köksüz (Deniz Akçay Katıksız, 2013) adlı filmle ortaya koymayı amaçlamaktadır. Çalışmanın temel amacına bağlı olarak içerik analizi yöntemi uygulanmıştır. Araştırma sonucunda, filmde başta psikolojik şiddet (duygusal-sözlü şiddet) olmak üzere ekonomik ve fiziksel şiddet temsillerinin yer aldığı tespit edilmiştir. Aile içinde hiyerarşik bir şekilde meydana gelen psikolojik şiddetin bir sonucu olarak aile bireylerinin kendi kendilerine şiddet uyguladığı ve bu psikolojik şiddetin, ataerkil egemen düzen lehine toplumsal cinsiyet rolleri ve iktidar ilişkilerinin yeniden üretilmesinde önemli rol oynadığı sonucuna ulaşılmıştır. Filmde karakterlerin dilsel mücadelenin ortadan kalktığı durumlarda aile içindeki bireylere fiziksel şiddet, aile dışındaki bireylere ise cinsel şiddet uyguladığı bulgulanmıştır. Bunun yanı sıra psikolojik ve ekonomik şiddete uğrayan bireylerin diğer şiddet türlerine karşı açık hâle geldiği anlaşılmıştır. Filmde fiziksel şiddet; itme, tartaklama, vurma gibi eylemlerle temsil edilirken; ekonomik şiddet, gelire el koyma ve maddi harcamaları kısıtlama şeklinde kendini göstermektedir. Duygusal şiddet türleri de kıskançlık ile hor görmek, duyguları ve fikirleri yok sayıp özgürlükleri kısıtlamak, sevgiden mahrum bırakıp dışlamak, aşağılamak ve kişinin adına karar almak şeklinde ortaya çıkmaktadır. Filmde psikolojik şiddetin türlerinden biri olan sözlü şiddet ise kadınlık ve erkeklik rollerinin aşağılanması, bağırma, alay etme, sorgulama, argo ifadelere başvurma ve sistematik eleştiriye maruz bırakma şeklinde kendini göstermektedir. Son olarak cinsel şiddetin ise göz ve el ile taciz etme ve cinsel ilişkiye zorlama gibi şekillerde filmde yer aldığı tespit edilmiştir.