Umut Adası Filminde Göç Süreci: Emek, Sosyo-Ekonomik Çatışmalar ve Uyum Perspektifinden Bir İnceleme (original) (raw)
Related papers
Düş, Umut, Acı ve Travmanın Sentezi: Sermaye Birikiminde Göçmen Emeği
Toplum ve Hekim, 2008
Giriş Kapitalizmin çelişkili, çatışmalı ve toplumlar arasındaki refah farklılıklarını sürekli olarak büyüten ve yeniden üreten doğası bir yandan bu sistemin var oluşunu tehdit ederken diğer yandan da bireylerin "daha iyi bir yaşam" ya da çoğu zaman sadece "yaşama" hayallerini beslemekte, dolayısıyla da göçün pek çok nedeninden birini oluşturmaktadır. Siyasi baskılar, açlık tehdidi veya iç savaşlar, çatışmalar ve bunlara bağlı ölüm kaygısının yanı sıra gerek göç alan gerekse göç veren ülkelerde sermaye birikiminin yapısal ihtiyaçlarını karşılamaya dönük ulusal politikalar gibi nedenlerle yerlerinden edilen milyonlarca insan yalnızca yer değiştirme olgusunun bizzat kendisinden kaynaklanan ağırlıktan değil, bunun yanı sıra, göç ettikleri ülke ve bölge halklarının ve devletlerinin en ağır aşağılamaları, suçlamaları, dışlamaları ve hepsinden önemlisi karın tokluğuna çalışmaya razı oldukları en ağır fiziksel sömürüye dayalı çalışma koşulları altında da ezilmektedir. Bu yazıda göç olgusu, sermaye birikimi perspektifinden okunmaya çalışılacak ve dünyanın çeşitli ülkeleri arasında yaşanan işçi göçlerinin hangi tarihsel dönemde, birikimin hangi uğrağının gereksinimlerini karşıladığının ortaya konması amaçlanacaktır.
Avatar: Suyun Yolu Filminde Ekolojizm, Toplumsal İlişkiler ve Süreğen Mücadele
Selçuk İletişim Dergisi, 2023
Bu çalışmada James Cameron'un Avatar: Suyun Yolu (2022) filmi ekolojizm ideolojisinin temel kavramları ve unsurları açısından nitel betimsel içerik analiziyle, filmde yer bulan yeni tematik yönelimler ve motifler çerçevesinde incelenmiştir. Ekolojizm çok farklı ekollere bölünse de bu mikro ideolojiye yön veren çekirdek fikirleri ve anahtar kavramları ekoloji, bütüncülük, sürdürülebilirlik, çevre ahlakı, kendini gerçekleştirme, insan ve doğa arasındaki ilişkiyi yeniden tanımlama ve tasarlama, doğanın ve yaşam biçimlerinin bütünlüğünün korunması, bütünlüğe dair çeşitlemelerin teşvik edilmesi ve kalitatif yaşam biçimlerinin somut ve derhâl uygulanması olarak tanımlanmaktadır. 2000 sonrası Amerikan bilimkurgu sinemasında çekilen gişe rekoru kıran filmlerde güçlü bir ekolojist vurguyla dikkat çeken Avatar serisinin ikinci filmi Avatar: Suyun Yolu filmi inceleme için amaçlı örneklem olarak seçilmiştir. Sonuç olarak, Suyun Yolu'nda ekolojizme yön veren fikirlerin işlendiği, "sığ ekolojizm" olarak ifade edilen ekolojist perspektifin daha güçlü bir şekilde yer bulduğu, doğa, insan ve türler arasındaki ilişkinin yeniden, görece insanın hiyerarşik yerini sorgulayan, dengeli bir perspektifle yorumlandığı görülmüştür. Topluluktan dışlanmışların durumu, kültürel aktarım sürecinde yeni ve eski nesil arasındaki karşıtlık, düşmanca saldırganlık ve anlatı yapısında süreğen mücadeleye karşı tavrın ne olacağı konusunda filmdeki tematik yoğunlaşma ve motif çeşitlemeleri, klasik Hollywood ve anaakım sinemanın sınırlarını ele alma konusunda tartışma sağlamaktadır.
Film Analizi/Sinemada Göçmen Sorunu ve Inarritunun Göçü: "Biutiful"/YAVUZ SELİM SÖYLEMEZ
Suriye' de süregiden iç savaş sonucu milyonlarca insanın mülteci olarak çeşitli ülkelere sığınmaya çalışması ve bu yolda yaşanan ölümlü facialar, dünyada göç olgusunun tekrar ve kuvvetli bir şekilde gündeme gelmesini sağlamıştır. Göç konusunun sinemada savaşlar bağlamında işlenmesine rastlanmaktadır; fakat Suriye kaynaklı göçlerin II. Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük nüfus hareketliliği olarak anılması, göç ve sinema ilişkisini uzun yıllar yan yana getirecek gibi görünmektedir. Öncelikle Suriye' de yaşanan kargaşanın öncesine bakmak ve durumun nasıl bu hale geldiğine kısaca değinmek yerinde olacaktır: 2010 yılında Tunus'ta bir esnafın kendini yakmasıyla başlayan olaylar genel olarak Arap Baharı diye anılmıştır. Bu olaylar sonucunda Tunus, Libya, Mısır ve Yemen gibi bazı ülkelerde yıllardır ülkeyi yöneten siyasi aktörler devrilmiş ve bazı ülkelerde de rejim değişikliği yaşanmıştır. Bu yıkılışlar ataerkil toplum yapısına sahip bulunan ve demokrasi kültürünün de olmadığı Arap dünyasında geri dönülemeyecek değişimleri beraberinde getirmiştir. Bu değişimler sadece Arap dünyasıyla sınırlı kalmayarak bütün dünyayı derinden etkileyen küresel krizler üretmiştir. Bu krizlerin en büyüğü ise göç krizidir. Arap Baharından önce de dünyada zaman zaman göç krizleri yaşandığı bilinen bir gerçektir. Meydana gelen göç krizlerini örnekleyecek olursak, "Son yirmi beş yılda meydana gelen kitlesel göçlere sebep olan başlıca yerel, bölgesel ve küresel gelişmelerden bazıları İran Devrimi, İran -Irak Savaşı, Sovyetler * Arş. Gör., Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi,
Bölüm 1: Göç ve Uyum Süreci: Sosyal Psikolojik Bir Değerlendirme
B. Dilara Şeker, Ibrahim Sirkeci, M. Murat Yüceşahin (der.) (2015). Göç ve Uyum. London: Transnational Press London., 2015
Göçün tarihi muhtemelen insanlık tarihi kadar eskidir. Günümüzde küreselleşme, sanayileşme, seyahat imkanlarının kolaylaşması, öğrenci ve eğitimci değişim programlarının artması, turizm sektöründe yaşanan gelişmeler yanında dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan ekonomik ve/veya sosyal krizler ve savaş gibi farklı nedenler göçmen, mülteci, yabancı işçi, öğrenci hareketlerinde artışa neden olmuştur (Ward, Bochner ve Furnham, 2001:8). Göç kavramı; sosyologlar, siyaset bilimciler, demograflar, tarihçiler, coğrafyacılar (Balkır vd., 2008; Bahar vd., 2009; Südaş, 2011; Çağlar, 2011) tarafından makro analiz düzeyinde yoğun olarak çalışılmasına rağmen psikoloji alanında göreli olarak daha az çalışılmıştır (Dovidio ve Esses, 2001; Kağıtçıbaşı, 2010:368; Kuo, 2014). Ayrıca ülkemizde yaşayan ve Türkiye’den yurt dışına giden yukarıda belirtilen gruplarla ilgili psikoloji alanında (Güngör, Bornstein, ve Phalet, 2012; Şeker ve Boysan, 2013; Şeker ve Sirkeci, 2014; Kuşdil, 2014;) sınırlı sayıda çalışma bulunduğu görülmektedir.
ÜSTEĞMEN HÜSEYİN AVNİ (GENÇAĞA) BEY’İN HATIRALARINDA DOĞU CEPHESİNDE SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT
Üsteğmen Kayserili Hüseyin Avni (Gençoğlu) Bey’in hatıraları çerçevesinde Doğu Cephesi ile ilgili genel bilgilerin yanında özellikle Bitlis ve Siirt bölgeleri hakkında detaylı bilgiler verilmektedir. Bununla birlikte bölgenin demoğrafik yapısının yanında sosyal ve ekonomik hayatı hakkında da detaylı bilgiler verilmiştir. THE SOCIAL AND ECONOMIC LIFE IN THE EASTERN FRONT IN THE NOTES OF FİRST LİEUTENANT HÜSEYİN AVNİ (GENÇOĞLU) ABSTRACT: In first lieutenant Hüseyin Avni’s notes (Gençoğlu), who was originally from Kayseri, there is general information on the Eastern Front and also detailed information about the Bitlis and Siirt regions. Social and economic life has also been mentioned as well as information on its population of this region.
Göç ve Parçalanmış Aile: Göçün Ardında Kalanlarının "Dönüş" Filmindeki Yansımala
Journal of Turkish Studies, 2017
Migration is one of the most important social phenomena of humanity from past to present. Turkey, one of the countries dealing with internal and external migration, has intensively experienced the two dimensions of the migration, namely emigration and immigration, in recent years. The one-way external immigration of the workers mainly from Anatolia to the European countries for years and the internal migration particularly to the big cities like Istanbul, Ankara and İzmir, are among the most important aspects of immigration practices in Turkey. It is possible to analyze both migration practices with different dynamics. However it is known that when one family member migrates, both types of migration cause family problems whether it is a long or short term separation. This study deals with the problem that emerges especially with external migration. The external migration from Turkey to the European countries since 1960s has resulted in very different outcomes for both immigrants and the people they have left behind. One of the results of this problem is "fragmented family phenomenon". It is possible to observe the fragmented family problem particularly in the regions of our country where external migration rate is high. This study aimed to explain the "migration and fragmented family " case by analyzing "the Return", a movie filmed years ago, which not only reflects the social and economic conditions of the past but also sheds light on today.
Yat Çalişanlarinda Duygusal Emek Ve İş Doyumu İli̇şki̇si̇ni̇n İncelenmesi̇: Bodrum Örneği̇
Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, 2021
Pandemi sürecinin bir sonucu olarak, bütün dünyada değişen her şey ile birlikte turizmde tatil yapma alışkanlıkları da değişiklik göstermiş, salgın nedeniyle mesafeli tatil yapmak isteyenlerin yatçılık ve özel deniz turlarına ilgisini arttırmasıyla, yat sektörü yeniden ivme kazanmıştır. Turizmde yatçılık sektörü, günün her saatinde isteklere hazır durumda olunması gereken bir sektördür ve günün her anında duygusal emeğin yoğun olarak yaşandığı bir alandır. Dolayısıyla yat sektörü, diğer sektörlere oranla çalışanların duygularını daha fazla kontrol edip düzenlemelerini gerektirir. Misafirlere, nazik, samimi, ilgili şekilde davranmak, yapılan işte misafirlerin memnuniyetini sağlayarak olumlu izlenimler yaratmak duygusal çabayı gerektirir. Duygusal emek kavramı, iş rolü kapsamında talep edilen davranış biçimini sergilemek amacı ile duyguların olağan bir biçimde dışavurumunu veya duyguların değiştirilerek ifade edilmesi olarak tanımlanır. Duygusal emek kavramını 1983'te ortaya atan ilk araştırmacı, Hochschild, duygusal emeği iş rolünün bir parçası olarak hislerin yönetimi olarak ifade etmiştir. Bu çalışmanın amacı, Bodrum'daki yat çalışanlarının duygusal emek düzeylerinin belirlemek ve duygusal emeğin iş doyumu üzerindeki etkisini incelemektir. Veriler, Muğla ilinin Bodrum ilçesinde yatlarda çalışan kişilerden toplanmaktadır. Verilerin turizm sezonunda toplanması anketlerin geri dönüş süresini uzatmıştır. Bodrum Milta Marina, Bodrum Yat Limanı, Yalıkavak Palmarina, Turgutreis D-Marin, İçmeler Tersane Marinaları, Torba, Gündoğan gibi liman ve marinalarda bulunan yatların çalışanlarına 150-200 arasında anket iletilmiş, kısmi dönüşler alınmış, bir kısım dönüşler hala devam etmektedir. Ölçüm aracı olarak Chu ve Muurman (2006)'ın konaklama sektörü için geliştirilip, güvenilirliği test edilmiş ve Türkçeye uyarlanmış 19 ifadeli Duygusal Emek Ölçeği kullanılmıştır (2006:1187). Bu ölçek, Pala (2008)tarafından Türkçeye uyarlaması yapılmıştır. Ölçek, iki boyuttan ve 19 ifadeden oluşmaktadır. Duygusal emek boyutları, derinlemesine davranış ve yüzeysel davranış boyutları olarak belirlenmiştir. İş doyum ölçeği olarak Tezer (1991) tarafından hazırlanan ölçek kullanılmıştır. İş doyum ölçeği 10 ifadeden oluşmaktadır.
Ahmet Ümit’in Kırlangıç Çığlığı Adlı Romanında Göç ve Mülteci Meselesi
Ahmet Ümit’in Kırlangıç Çığlığı Adlı Romanında Göç ve Mülteci Meselesi, 2021
Öz Ahmet Ümit’in (1960 -…) Kırlangıç Çığlığı (2018) adlı romanı, polisiye özellikte olmasına rağmen çeşitli sosyal meseleleri de bünyesinde barındırır. Romanda, göçmenlere ve mültecilere dair konuların önemli bir yer tuttuğu gözlemlenir. Çalışmada, Ahmet Ümit’in Kırlangıç Çığlığı adlı romanındaki mülteci, göç ve göçmen konularının işleniş biçimini ortaya koymak amaçlanmıştır. Yazar bu eserinde, Suriye’deki iç savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınan mültecilerin yaşamlarını gözler önüne serer. Suriyeli göçmenlerin çaresizliğini, yaşadıkları dramlar ve acıları konu edinir. Ayber, Azez, Bercis, Cabir, Fahhar el Kutubi, Medeni, adlı karakterler aracılığıyla göçmenlerin baş etmek zorunda kaldıkları sıkıntıları aktarır. Göçmenler üzerinden yapılan yasa dışı organ ticaretini çarpıcı bir biçimde anlatır. Organ mafyasının göçmenlerin çaresizliğinden faydalanarak onları nasıl sömürmeye çalıştığını tüm boyutlarıyla ele alır. Göçmen sığınma merkezlerinin çalışmalarıyla ilgili meselelere yer verir. Kırlangıçlar, göçmen kuşlardır. Bu sebeple romanda göçmenler, kırlangıç kuşlarına benzetilir. Kırlangıçların çığlığının, bir bakıma göçmenlerin çığlığını temsil ettiği düşünülebilir. Ahmet Ümit, Kırlangıç Çığlığı romanında hem insanlık tarihi kadar eski hem de güncel bir mesele olan göç ve göçmen konusunu işleyerek edebiyat tarihinde önemli bir esere imza atmıştır. Anahtar Kelimeler: Kırlangıç Çığlığı, mülteci, göç, göçmen. Abstract Although Ahmet Ümit’s novel, Swallow Scream is a detective feature, it also containsvarious social issues. It is observed that issues related to immigrants and refugees occupy an important place in the novel. In the study, it was aimed to reveal the way of handling the issues of refugee, immigration and immigrants in Ahmet Ümit’s novel Swallow Scream. The author of this work, to escape the civil war in Syria refugees who took refuge in Turkey reveals the life. He tells about the desperation, tragedy and suffering of Syrian migrants. Through the characters of Medeni, Ayber, Bercis, Fahhar al Kutubi and Azez, he conveys the difficulties that immigrants have to deal with. He strikingly describes the illegal organ trafficking through immigrants. He explains in all its dimensions how the organ mafia seeks to exploit the immigrants by taking advantage of their desperation. He covers issues related to the work of immigration asylum centers. Swallows are migratory birds. For this reason, immigrants are likened to swallow birds in the novel. One might think that the swallows’ cry represents, in a way, the cry of the migrants. Ahmet Ümit has made an important work in the history of literature by handling the subject of migration, which is both an old and a current issue as much as human history, in his novel Swallow Scream.