Factors Affecting Women's Presence in Municipal Councils and the Results of Participation: Case Studies in Elazığ, Gaziantep and Siirt Provinces of Turkey / Kadınların Belediye Meclisindeki Temsilini Etkileyen Unsurlar ve Katılımın Sonuçları: Elazığ, Gaziantep ve Siirt Kentlerinde Olay İncelemeleri (original) (raw)

Eşitlik mi Ayrımcılık mı? Türkiye'de Sosyal Devlet, Cinsiyet Eşitliği Politikaları ve Kadın İstihdamı

Çalışma ve Toplum, 2009

The rate of female employment has disproportionately been low in Turkey with comparison to EU countries while the rate of female inactivity has again been disproportionately high. The joint of effect of the rural-urban migration since the 1950s and the limited employment creation capacity of the Turkish economy are seen as reasons for the withdrawal of women from the labour force and the resultant high female inactivity. Within this structure there are neither gender sensitive macroeconomic policies nor government initiative to stimulate the demand for women's labour and to generate gender equality in the labour market. In Turkey, the Labour Law enacted in 2003, despite some remaining problems, operates parallel with the gender equality directives of the EU. Yet, in such areas as maternity leave, pension and benefit systems implementation lags behind and concrete policies have, so far, hardly been effective in bringing gender equality at the workplace and in the labour market. Thus, this article aims to provide a critical discussion of the implications of gender equality policies on women's employment in Turkey and to assess whether these policies will positively affect and bring those inactive women into the labour market. 1 Bu yazıda tartışılan fikirlerin ilk hali daha önce 10. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi'nde (28-30 Kasım 2007, ODTÜ, Ankara) Türkiye'de Cinsiyet Eşitliği Politikaları başlıklı panelde sunulmuştur. Yazının alt yapı çalışması ise, büyük ölçüde 2007 yılında doktora sonrası araştırmacı olarak ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümünde Prof. Dr. Feride Acar yönetiminde yürütülen QUING projesi bünyesinde yaptığım çalışmaların eseridir. Bu fikirler yazı haline döndükten sonra öneri ve eleştirilerini benimle paylaşan Prof. Dr. Gülay Toksöz'e teşekkürü borç bilirim. Eksik ve hatalar tamamen bana aittir.

Aydın İktisat Fakültesi Dergisi Cilt 4 Sayı 1-2019 1 AVRUPA BIRLIĞI'NIN NITELIKLI GÖÇMENLERE YÖNELIK GÖÇ POLITIKALARI: ELEŞTIREL BIR DEĞERLENDIRME

Aydın İktisat Fakültesi Dergisi , 2019

Özet Avrupa Birliği'nin (AB) küresel bir güç olup olmadığına dair birçok akademik tartışma yaşanmıştır. Küresel güç normatif olarak belirli şartlara uymalı ve belirli özelliklere sahip olmalıdır. İhtişamlı bir askeri güce sahip olmak bir ülkeyi küresel bir güç haline getiremez. Küresel bir güç aynı zamanda en iyi beyinleri bünyesinde barındıran, araştırmacılar için çekici olan, fikir özgürlüğüne yer veren ve yaratıcılığa ve yeniliğe olanak sağlayan güçtür. Bu şartların hepsi bir ülkenin iç politikasında yer aldığı halde, o ülkenin göç politikaları bu olanaklara erişime engel olabilmektedir. Avrupa Birliği ve AB üye ülkeleri nitelikli göçmenler için birçok olanak sağlasa da bu olanakların yeterli ve uzun soluklu olmadığı görülmektedir. Göçe olan genel bakış nitelikli göçe olan bakış açısını da etkilemektedir: sirküler göçün promosyonu, sürekli oturum statüsüne geçmekteki zorluklar ve yeteneklerin kullanılamaması nedeniyle kaybolması gibi sonuçlar doğmaktadır. Nitelikli göçmenlerin daha kolay entegre olduğuna dair genel bir kanaat olduğundan nitelikli göçmenler için özel entegrasyon politikaları söz konusu değildir. Ayrıca göçmenlerin dört-beş senelik çalışma sürecinden sonra ülkelerine döneceği varsayılmaktadır, fakat nitelikli göçmenler bu sürenin sonunda eve dönüş konusunda şüpheye düşmektedirler. Bunun yerine, ekseriyetle ulus-aşırı bir hayat sürmeyi tercih etmektedirler. Bu detaylar AB'nin nitelikli göçmenleri kapsayan göç politikalarında dikkate alınmamaktadır. Bu makalede, AB'nin nitelikli göçmenler için politikalarının entegrasyon politikalarıyla uyum içinde oluşturulması gerektiğini savunuyorum. Eğer AB böyle bir girişimde bulunmazsa, Avusturalya, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri gibi geleneksel olarak yetenekleri kendine çeken ve küresel güç sayılabilecek ülkelerin gerisinde kalacaktır. Bu makalede cevap vermek istediğim soru özetle şu şekilde: AB'nin nitelikli göçmenler için dizayn etmiş olduğu göç politikaları AB'nin küresel bir güç olması için yeterli midir? Cevabım 'hayır' ve bu cevabın arkasında yatan nedenler bu makalede açıklanmaktadır.

Türkiye’nin Suriye Krizindeki Koruma Sorumluluğu Politikası (2011-2015)

Bilge Strateji, 2019

Kuzey Atlantik İttifakı NATO, 4 Nisan 2019 Perşembe günü 70. yaşını kutladı. Güvenlik konularında çalışan uzmanların hemen hepsinin "tarihteki en güçlü ve en uzun ömürlü ittifak" olarak tanımladıkları NATO ile ilgili olarak bundan sonraki on yıllar adına benzer güçlü ifadelerle konuşanların sayısının o kadar fazla olduğunu söylemek ise pek mümkün değil. Uzmanlar, NATO'nun bundan sonraki varlık sürecini tayin edecek en önemli aktörün, kuruluşundan bugüne kadar olduğu gibi, yine Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olacağını belirtiyorlar. ABD Başkanı Donald Trump'ın, müttefiklerine yönelik olarak bir çok kez dile getirdiği menfi tutumunu sürdürmesi ve hatta ülkesini İttifak'tan çekme kararı alması durumunda ki, bu olasılık hiç de hafife alınmamaktadır, NATO'nun 80. yaşını kutlayamayabileceği dahi dile getirilmekte. Bu yazımızda, NATO'nun geride kalan 70 yılının kısa bir muhasebesini yaparak, daha on yıllar boyunca varlığını sürdürmesi isteniyorsa, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da İttifak'ın nasıl bir yapılanma içinde, hangi tehditlere karşı, ne gibi kabiliyetler geliştirerek yeni döneme kendisini nasıl adapte etmesi gerektiğini değerlendireceğiz. Kuzey Atlantik'in İki Yakası Bir Araya Geliyor İkinci Dünya Savaşı'nın devasa yıkımının ardından kurulan Birleşmiş Milletler (BM) Örgütü'nün Şartnamesi, bir daha benzeri bir insanlık trajedisinin yaşanması için, hukukun üstünlüğüne dayalı, uluslararası ilişkilerde diplomasinin en önemli araç olarak kullanılacağı bir yapı oluşturmuştu.

Kadın Duyarlı Ulaşım Önceliklerinin Belirlenmesi ve Politika Üretimi: Ankara Örneği

OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 2020

Günümüzde, kentsel ulaşımda harcanan zaman, kent fizik mekânı açısından bakıldığında, arazi kullanımı ve ulaştırma altyapısının gelişmişliğine göre değişkenlik göstermektedir. Birey açısından bakıldığında, yolculuk süresindeki farklılığın en önemli göstergesi, cinsiyet, yaş grubu, kullanılan ulaşım türü, yolculuk zinciri ve yolculuk amacı olarak kabul edilebilir. Farklı yaş gruplarındaki kadın ve erkekler, farklı yolculuk amaçlarıyla, farklı ulaşım türlerini kullanarak, farklı sürelerde yolculuk gerçekleştirmektedir. Yerel yönetimler bu farklılıkları göz ardı ederek her bireyin benzer şekilde kent içi hareketlilikte bulunduğunu varsayarak, erkek egemen bir toplumu öncelik gözeterek belirli bir düzeyde toplu taşıma hizmeti sunmaktadırlar. Bu durum kadınların gün içi hareketliliklerini olumsuz etkilemekte ve kadının kent hayatına katılımını ve kentteki hareketliliğini kısıtlamaktadır. Bu çalışma, kentsel politika koyucuların, yerel yönetimlerin ve kentsel ulaşım alanında çalışma yapanları yönlendirecek, özellikle toplu taşıma sistemleri ve taşıtları özelinde, kadın duyarlı ulaşım önceliklerinin geliştirilmesine yönelik öneriler sunmaktadır. Çalışma kapsamında Viyana, Berlin ve Malmö kentlerindeki örneklerin incelenmesi ve Ankara'da 2013 yılında gerçekleştirilen hanehalkı anketlerinden elde edilen verilerle, bir büyükşehirde yaşayan kadın nüfusunun ulaşım davranışları değerlendirilerek, kadın duyarlı ulaşımı destekleyen önerilerin geliştirilmiştir.

Rekabetedebilirlik Kavramı Işığında Türkiye’de Bölgesel Kalkınma Politikası ve İstanbul Kalkınma Ajansı Örneği

2016

Avrupa Birligi’ne uyum sureci cercevesinde Turkiye, 2006 yilindan itibaren Kalkinma Ajanslari’ni kurmaya baslamistir. Hâlihazirda 26 Kalkinma Ajansi faal durumdadir. Bununla birlikte, Kalkinma Ajanslari’nin kurulmasi Turkiye’nin ekonomik rekabetedebilirlik politikasi ile de birlikte dusunulmelidir. Kalkinma Ajanslari ile “ekonomik” bir bolgesellesme siyaseti gudulmekte ve bu sayede hem rekabetedebilirligin arttirilmasi hem de yonetisim yapilarinin kurulmasi da hedeflenmektedir. Sorulmasi gereken soru, asiri merkeziyetci bir yonetim gelenegine sahip olan Turkiye’nin yerel ve bolgesel kalkinma dinamiklerinin onunu acacak kapsamli bir yerellesme politikasini ve anlayisini hayata gecirip geciremeyecegidir. Merkeziyetci refleksler, bolgesel ekonomik kalkinma ve rekabetedebilirligin desteklenmesi onunde bir engel teskil edebilmektedir. Bu baglamda bu calisma Turkiye’de rekabetedebilirlik kavramini bolgesel ekonomik kalkinma politikasi cercevesinde aciklamayi ve tartismayi amaclamaktadir. ...

Yerel Demokrasi ve Katılım: Türkiye ve İngiltere Üzerinden Bir İnceleme

Uluslararası Yönetim Akademisi Dergisi, 2021

21.yüzyıl dünyasında siyasi ve akademik platformlarda tartışılan konuların başında demokrasi, özerklik, yerelleşme, katılım gibi kavramlar gelmektedir. Yerelde halkın ortak ihtiyaçlarını karşılayan kurumlar olarak yapılan tartışmaların merkezinde yer almaktadır. Yerel yönetimler, yerel halkın karar alım süreçlerine katılımı açısından demokrasi ile ilişkilendirilmektedir. Bir ülkede demokrasinin yerleştirilmesi ve sağlam temellere dayandırılması bakımından yerel yönetimler, oldukça önemlidir. Yerel halkın, siyasal bilinç kazanması ve sorumluluk duygusu taşıması açısından önemli bir role sahiptir. Çalışmanın temel amacı, iki ülkenin de yerel yönetimler yasal düzenlemeler ve uygulamalar boyutuyla incelenerek her iki ülkede yerel demokrasi ile ilgili yapılan çalışmaların yerel demokrasiyi ne kadar yansıttığı ve yerel demokrasinin geliştirilmesi için uygulanan katılım araçlarının etkinliğini ortaya koymaktır. Çalışma Türkiye ve İngiltere'deki demokrasi ve katılımın tarihsel süreçteki teorik ve uygulama boyutunu karşılaştırmalı olarak ortaya koyması açısından önem taşımakta, literatürdeki boşluğu tamamlamaktadır. Çalışmanın amacına yönelik bilgiler Türkçe ve İngilizce (birincil-ikincil) kaynak taraması yapılarak elde edilmiştir.

Türki̇ye’De Dövi̇z Kuru Poli̇ti̇kalarinin Olasi Etki̇leri̇

Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2019

Türkiye'nin dış ticaret hacmi son yıllarda önemli gelişmeler kaydetmekle birlikte ticaret açığında önemli artışlar yaşanmakta ve bu durum dış ticaretin döviz kurlarından etkilenip etkilenmediği sorusunu da gündeme getirmektedir. Bu çalışma, 1980 sonrası Türkiye ekonomisi için dış ticaret dengesi ile döviz kuru politikaları arasındaki ilişkinin yönünü ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu nedenle 1995-2015 yılları arası dış ticaret açığı, reel döviz kuru, Türkiye'nin ve OECD ülkelerinin yurt içi gayri safi hasıla değişkenlerine ait çeyrek dönemli veriler ile zaman serisi yöntemlerinden yararlanılmış ve uzun dönemli ilişkinin varlığı ARDL yaklaşımı ile analiz edilmiştir. Elde edilen analiz sonuçları göstermektedir ki; dış ticaret dengesi ile reel döviz kuru için, Türkiye ve OECD ülkelerinin GSYİH'sı arasında uzun dönemli bir ilişki söz konusu olmakla birlikte, reel döviz kurunun katsayısı istatistiksel olarak anlamsız bulunmuştur. Türkiye ve OECD ülkelerinin GSYİH katsayıları ise, istatistiksel olarak anlamlı ve iktisadi olarak ilişkinin yönü anlamlı bulunmuştur.

Türk Bilim Politikasinda Yeni Dönem: AB ile Müzakereler ve Olasi Etkileri

Türk Bilim Politikasının 1960’lı yıllarda planlı döneme geçiş ile başlayan yolculuğunda yeni bir sürece girilmek üzeredir. Türkiye, son olarak “Vizyon 2023” belgesi ile bilimsel ve teknolojik anlamda ana temalarını ve hedeflerini belirlemiştir. Avrupa Birliği ile 3 Ekim 2005 tarihinde başlayan müzakere sürecinde ele alınacak olan bilimsel ve teknolojik araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) faaliyetleri ile, yenilik (inovasyon) politikalarına yönelik konular, “Türk Bilim Politikası” açısından büyük önem taşımaktadır. Avrupa Birliği’nin inovasyon politikalarında, 2000’li yıllarda yaşanan değişimlerin, özellikle Lizbon (Avrupa Birliği’nin – 2010 yılı itibarıyla – dünyanın en rekabetçi ekonomisi haline gelmesi) ve Barselona (2010 yılında, AB ülkelerinin Ar-Ge harcamalarının gayrı safi milli hasılaya oranının ortalama %3 seviyesine çıkartılması ve söz konusu harcamaların 2/3’lük kısmının özel sektör tarafından karşılanır hale gelmesi) hedeflerinin tutturulması yönünde ortaya konan kararlı tutu...

Türkiye'de Eğitimde Politika Oluşturma Sürecine Katılan Aktörler

Istanbul University - DergiPark, 2013

Politika oluşturma süreci, dekor, senaryo ve aktörler gibi çeşitli ogelerin etkileşimi sonucu şekillendirilen bir sahnede ortaya konulan bir dram olarak tanımlanabilir. Bu dramda rol alan, politika oluşturma sürecine birebir katılmış, senaryoyu birebir şekillendirmiş bu baş aktörler, süreci anlamakta kilit öneme sahiptirler. Bu nedenle bu çalışma Türkiye'deki eğitim politikası oluşturma sürecinde yer alan aktörleri ve bu aktörlerin sürece etkilerini yine politika oluşturma sürecinde etkin rol almış kişilerin bakış açısından ve deneyimlerinden faydalanarak incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışma nitel durum analizi şeklinde yapılandırılmıştır ve Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında Yükselme Yönetmeliği (ÖKBYY) analiz edilmiştir. Araştırmada özellikle politika basamakları modeli içerisinde, gündem belirleme ve politika oluşturma süreçleri analiz edilmiştir. Durum analizi desenine ve araştırmanın amacına uygun olarak; "veri çeşitlemesi" sağlayabilmek için iki temel veri kaynağı kullanılmıştır: derinlemesine görüşme ve doküman analizi. Araştırma bulguları ÖKBYY'ini oluşturan aktörlerin tamamının kamu kurum ve kuruluşlarından gelen politik ve bürokratik elitler olduğunu ortaya koymuştur. ÖKBYY Milli Eğitim Bakanlığı içerisinde sadece bakanlık personelinin katılımı ile oluşturulmuştur, politika oluşturma süreçlerine öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarından, sendikalardan, diğer eğitim örgütlerinden veya sivil toplum kuruluşlarından herhangi bir şekilde katılım olmamasıdır. Demokratik ve katılımcı politika oluşturma süreçleri bakımından böyle bir politikada öğretmenlerin ve diğer eğitim örgütlerinin sürece dâhil edilmemesi önemli bir eksikli olarak ortaya çıkmaktadır.