İskenderun İskelesi : Doğu Akdeniz'de Uluslararası Bir Ticaret Limanının İnkişafı Meselesi (1589-1612)/Alexandretta Pier: The Issue of the Emergence of an International Trade Port in the Eastern Mediterranean (1589-1612) (original) (raw)

Erken modern dönemde coğrafi ve stratejik bakımdan Doğu Akdeniz’in en önemli limanlarından biri olma özelliğini taşıyan İskenderun, uzun süre Halep’te yaşanan canlı ticaret için bir liman olarak hizmet etmiş ise de hayli müddet Trablusşam İskelesi’nin gölgesinde kalmıştır. 16. asrın son yıllarında İskenderun İskelesi özellikle Venedikliler tarafından giderek daha fazla kullanılır olmuş, müteakip asrın ilk yirmi yılında ise Halep’in başlıca iskelesi haline gelmiştir. Bu durum, Trablusşam ile İskenderun arasında uzun süreli bir rekabete yol açmıştır. İskenderun İskelesi’nin Avrupalı devletler tarafından kullanılması zaman zaman merkezi hükümetin müdahalelerine neden olsa da liman, yüzyıl boyunca gelişimini büyük oranda sürdürmüş ve uluslararası ticaret gemilerinin Doğu Akdeniz’deki en gözde iskelelerinden biri haline gelmiştir. Bu makalede İskenderun limanının 16. yüzyıldan itibaren yaşadığı gelişme ve dönüşüm tespit edilerek, Osmanlı yöneticilerinin bu hususta aldığı çelişkili kararların nedenleri sorgulanacaktır. Ayrıca şimdiye kadar kullanılmayan Osmanlı, İtalyan ve Fransız arşiv kaynaklarının yardımıyla, limanın uluslararası ticarete katılımını hazırlayan siyasi, sosyal, diplomatik ve ticari meseleler açıklığa kavuşturulacaktır. Abstract Alexandretta, which was geographically and strategically one of the most important ports of the Eastern Mediterranean in the early modern period, served as a pier for trade in Aleppo but it for a long time remained in the shadow of Tripoli port of Syria. In the last years of the sixteenth century, Alexandretta pier was mostly began to use by Venetians, and it became the main pier of Aleppo in the first twenty years of the following century. This led to a long-term rivalry between Tripoli and Alexandretta. Although the use of pier by European states had sometimes resulted in interventions by the Ottoman government, it had continued its development throughout the century and had become one of the most favorite piers of international merchant ships to the Eastern Mediterranean. This article aims to discuss the transformation and development of Alexandretta pier since the 16th century onwards and to question the reasons for the contradictory decisions of the Ottoman administration in this regard. Furthermore, the political, social, diplomatic and commercial issues that would enable the pier to participate in the international trade will be clarified in the light of previously-unutilized archival sources.

Doğu Akdeniz'de İki Osmanlı Liman Kasabası: Cebele ve Lazkiye (1564-1645)/Two Ottoman Port Towns in The Eastern Mediterranean: Jableh And Latakia (1564-1645)

Tarih Araştırmaları-V, 2023

Jableh which was an ancient settlement founded on the piedmont of Al-Nusayriyah Mountains, and Latakia which was re-founded during the Seleucid period, were two important port towns of the Syrian geography. Both were brought under Ottoman rule in 1516. Between 1516 and 1564, Jableh and Latakia, which also formed the sub-districts of the Tripoli Sanjaq with the same name, consisted of central towns and many villages and hamlets. Of these, Jableh is also a district center, and it was probably separeted from Tripoli by making an independent sanjaq in 1564. Latakia, on the other hand, took its place in this administrative structure as the second district center of Jableh Sanjaq. In this study, in the light of archival documents, the piers, neighborhoods, population structures and economic conditions of Jableh and Latakia, which are two port towns in the Eastern Mediterranean, are emphasized, Tripoli, Beirut and Sidon piers and town populations in the same region were compared and their importance in the region was tried to be explained. The date range of the study covers the year 1564, which we estimate as the establishment date of the Jableh Sanjaq, and 1645, when the sanjaq was last registered in tahrir register.

Birinci Dünya Savaşından Sonra Doğu Akdeniz’de Stratejik Bir Fransız Yatırımı: İskenderun Limanı

2020

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASINDA DOĞU AKDENİZ'DE STRATEJİK BİR FRANSIZ YATIRIMI: İSKENDERUN LİMANI Öz: Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde ekonomik yatırımlarda Fransız ve İngiliz sermayesinin ağırlığı yaşanırken, 19. Yüzyılın sonları ve 20. Yüzyılın başlarından itibaren Alman sermayesinin de Osmanlı piyasasına girmesi dengeleri değiştirmiştir. Bu süreçte Almanlara da birçok stratejik yatırımın imtiyazı verilmiştir. I. Dünya Savaşından sonra oluşan yeni şartlarda ise Osmanlı mirası üzerinde ekonomik rekabet devam etmiştir. Fransa, Doğu Akdeniz'de etkin olma bakımından stratejik önemi bulunan iki önemli ticaret üssü konumundaki Suriye ve Lübnan'a yakın İskenderun Limanı ile ilgilenmekteydi. Osmanlı Hükümeti I. Dünya Savaşı Öncesi bu limanın yapımını Almanlara ihale etmiş ise de savaştan sonra Fransızların Suriye'de kurdukları bir konsorsiyum tarafından limanın imtiyaz şartları yeniden düzenlenerek inşası tamamlanmıştır. Savaştan hemen sonra Kuzey Suriye demiryolu İskenderun Limanı'na bağlanmıştır. Böylece Suriye bölgesindeki başta ipek olmak üzere

Bir İskeleden Liman Kentine Doğu Akdeniz’in Önemli Bir Limanı Olarak On Dokuzuncu Yüzyılın İkinci Yarısında Mersin’de Mekansal Gelișim

Liman kentleri, ondokuzuncu yüzyılda, değișen üretim biçim ve ilișkileri ile yeni ticaret kültürünün hızla nüfuz ettiği kentler olmuștur. Dönemin ulașım olanakları ve hammadde-pazar ilișkileri göz önünde bulundu- rulduğunda, Mersin’in de içinde yer aldığı Doğu Akdeniz liman kentlerinin bu dönemdeki hızlı gelișimi anlașılır hale gelmektedir. Bu dönemde, Doğu Akdeniz havzasındaki liman kentlerinin ortak özelliklerini Mersin’de de görmek olanaklıdır. Ne var ki, Mersin’i, içinde yer aldığı Doğu Akdeniz’deki diğer liman kentlerinden ayıran önemli farklılıklar vardır. Bu farklılıkların temelinde, kentin ortaya çıkıș süreci etkili olmuștur. Bu süreç ile Mersin, daha önce var olan bir kentsel dokuya eklemlenen yeni kullanımların söz konusu olmadığı, tamamen yeni kentsel kullanımlarla gelișen bir kent olarak ortaya çıkmıștır. Bu nedenle, Mersin, ikili bir yapı yerine, limanın uzantısında, ticari ve yönetsel olarak birbirini destekleyen ișlevlerin bir arada bulunduğu bir kentsel dokuya sahip olmuștur. Kentin, pek çok liman kentinden farklı olarak, bir koy ya da körfez olușturmayan düz kıyı çizgisi, doğrusal olarak gelișmesinde etkili olmuș, kentte, diğer pek çok Ortadoğu liman kentinde olduğu gibi ikinci bir ticaret merkezi gelișmemiștir. Kentin ticari merkezini, Uray Caddesi ve onunla birlikte çalıșan Gümrük Meydanı ve Yoğurt Pazarı’nın oluș- turduğu üçlü sacayağı belirlemiștir. Bu durum, Mersin’in geleneksel Osmanlı kentinden de, Doğu Akdeniz liman kentlerinden de farklılașmasını, gelișiminin ilk evresinde bir ticaret ve liman kenti kimliği ile var olmasını sağlamıștır. Çalıșmada, on dokuzuncu yüzyıl sonunda gerçekleșen Mersin’in bu kendine özgü gelișimi, kentin olușum koșulları ile ilișkisi çerçevesinde tartıșılmakta, kentin gelișim süreci, tarihi, ekonomik ve toplumsal gelișmelerden soyutlanmadan değerlendirilmeye çalıșılmaktadır.

Osmanlı Devleti Açısından Bir Liman Kentinin Gayri Ticarî Önemi: Trieste (1850-1915)

Prof. Dr. Halil İnalcık'ın Mirası: Osmanlı Devleti'nin Kuruluşundan Cumhuriyet Türkiye'sine Uluslararası Tarih Araştırmaları Sempozyumu, 2024

Bu çalışma, Avrupa jeopolitiğindeki yeriyle öne çıkan Trieste Limanı’nın Osmanlı açısından önemini irdeliyor. Çalışmanın ana verileri; Osmanlı Hariciye Nezâreti, Viyana Sefâreti ve Trieste Başşehbenderliği’nin aralarındaki yazışmalardan oluşuyor. 1719’da Venedik’e geçiş ücreti ödemek istemeyen Habsburg imparatoru Charles VI, Trieste’yi serbest liman ilan edince ülkeler ve tüccarlar için burası kârlı bir ticaret merkezine dönüşmüştü. Adriyatik’ten Doğu istikametine liman kenti bir köprü işlevi görürken, Osmanlı-Avrupa arasındaki emtia akışında bağlayıcı bir konuma sahipti. Liman şehirleri önemli ölçüde ekonomik işleve sahip olsalar da bölgenin Osmanlı için ehemmiyeti sadece ticarî beklentilerden kaynaklı olmadı. Rum ve Ermeni devrimci örgütleri için kent adeta siyasî bir faaliyet merkezi gibiydi. Kıyı şehrinde komiteler kurulmuş, Osmanlı aleyhine yayınlar yapılmış, Rum ve Ermeni komiteciler Trieste tüccarlarıyla silah anlaşmaları imzalamıştı. 93 Harbi esnasında ise Rumca gazetelerden İmera, Elpis, İlyos ve La Clio gibi gazeteler Trieste’de basılmıştı. Liman, Avrupa’ya giriş-çıkış mevkii itibariyle Osmanlı muhacirlerinin denizaşırı nakliyesinde de önemli bir istasyondu. Balkan savaşları esnasında Bosna, İşkodra, Yenipazar gibi pek çok şehirden muhacirler Trieste üzerinden taşınmıştı.

18. Yüzyıl Osmanlı Üretim ve Tüketim Dünyasında Bir Liman: İskenderiye

Kadim

On sekizinci yüzyılda İskenderiye limanı bir üretim ve tüketim merkezi olarak Osmanlı tüketicisine sağladığı yiyecek maddeleriyle oldukça önemli bir yer tutmaktaydı. Başta kahve, pirinç ve baharat olmak üzere gerek Mısır’da üretilen gerekse Güneydoğu Asya ve Yemen’den gelen ürünlerin Osmanlı iç pazarına ve Avrupa limanlarına dağılmasında aktif rol oynamıştı. Bu çalışmanın amacı Osmanlı İmparatorluğunu tüketim tarihi açısından inceleyerek Osmanlı tüketicisini daha yakından tanıma yolunda bir adım atmak ve İskenderiye’de üretilen veya ihraç edilen malların mahiyetini ortaya koymaktır. Ayrıca devletin de ticaretle alakalı politikalarının tüketimi ne şekilde biçimlendirdiğini görmek on sekizinci yüzyıl tarihini geçen yüzyılın stereotipçi kalıplarından sıyırarak daha doğru bir şekilde anlamamıza yardımcı olacaktır.

Loading...

Loading Preview

Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.

Loading...

Loading Preview

Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.

Aydın YİĞİT, "II.Dünya Savaşı Yıllarında Antalya Sahillerinde Yaşanan Gelişmeler ve Saint Didier Olayı", Antalya'nın Denizcilik ve Deniz Ticareti Tarihi, (Ed. Fatma ŞİMŞEK), IMEAK Deniz Ticaret Odası Antalya Şubesi Yayınları, İstanbul, 2022, ss.383-417.

Antalya'nın Denizcilik ve Deniz Ticareti Tarihi, (Ed. Fatma ŞİMŞEK), IMEAK Deniz Ticaret Odası Antalya Şubesi Yayınları, İstanbul, 2022